4 Teşrinievvel 1934 AKŞAM 'AKŞAMDAN AKŞAMA Bizim yorganın başına imiş! Her eve yarımşar kilo bedava süt dağıtmak masalının mahiyeti meydana çıktı, Nasraddin hoca» nin dediği gibi, iş bizim yorganm imiş! Bedava süt içeceğiz ilya edenler olduysa al 'dandıklarını anlamışlardır. Çünkü meselenin esası bütün bütün baş- dar sütçülere 8, 9 kuruştan süt sattıkları halde birdenbire, fiati dört kuruş yükseltmek | fikrine düşmüşler. İşte gazetelerde vuku bulan bazı neşriyatın faydası! Bu neşriyat vakı inde bizlere ğrettiyse de bizim sade çenemiz faaliyette olduğu, kollarımız kavuşup kal mış bulunduğu için kıssadan his- seyi başkaları, yani süt müstah- silleri çıkardı. Süt müstahsilleri gördüler ki 8, 9 kuruşa verdikleri ü halk 20 kuruşa, hem de sulu sulu, alıyor. Şu halde aradaki bu kadar büyük fark neden sütçüle- rin cebine girsin de kendileri uzaktan bakıp dursunlar? İşin çıkar tarafını biz kendile- rine işaret edip duruyoruz am- ma o doğru, fakat uzun bir yol dur. Çalışmak ister, bir araya gel mek ister, bir kooperatif kurmak ister, Halbuki bunun daha kestir- me bir yolunu bulmuşlar. Süt müstahsilleri gene bir araya ge- lecekler, ittifak edecekler ame ma halka ucuz süt satmak için değil, Onlar halkı düşünmek va Zifesile mükellef olmadıklarını hatırlıyarak kendilerine ait olmi- yan şeylere karışmaktan mücle- nip bulunuyorlar. : Bir Fransız darbı meselinin de- diği gibi, en akillca merhametin iptida kendi nefsine acımakla baş- lıyacağını gözönüne almışlar, yak nız kendi nefislerini düşünmek vazifesini ifaya kalkmışlar. Süt- gülere dört kuruş fazlasına süt satmak için ittifak etmeği daha kestirme bulmuşlar, Halbul güler ellerindeki kârın gitmesine kolay kolay razı olamıyacükleri için, müstahsillere dayatmışlar, öleki taraf ta dayatmış. O zaman doğrudan doğruya süt satmayı dü- şünmüşler. Daha doğrusu, bu gar yiayı çıkararak sütşülerin gözle korkutmak istemiş olacaklar. Meselenin ne suretle temizle” neceğini biz simdiden kestirebi- liriz. Süt müstahsilleri 12 kuruş mu istiyorlar? Biraz çekişmeden, Biraz karşılıklı ağız blöflerinden sonra beş aşağı, beş yukarı sütçü- lerle uyuşacaklar, her halde biz- den çıkan 20 kuruşun bıraktığı muazzam kârı tamamen sütçüle- rin cebine sokmıyacaklar, kendi- eri de bir hisse alacaklar, yani sütlerini eskisinden daha pahali- ya antacaklar. Bize öyle geliyor ki bu alı Gedik yokl 500 liraya satılan apartıman kapıcılıkları! 7 Baz aıpartımanlarda kapicilr ın gedik şeklini almasi şikâyet leri mucip oluyor. Mağaza ve apartıman - kapıcılar cemiyeti, apartman sahiplerinin haberi ol- madan yerlerini para mukabili 'de bir takım yabanci şehislara 'devreden kapıcılar hakkında ta- 'kibat yaptırmak ve böyle muvaza- alı işlere meydan vermemek üzere vaziyeti tetkik etmektedir. Söylendiğine göre, kapicilar arasında işlerin 500 liraya lar bulunduğu tesbit edilmiştir. Gedik çoktan tarihe karıştığı hal- de bir kısım kapıcıların, işlerini inhisar altına almaları ve istedik- leri şahıslara devre imkân bulmı ları doğru görülmemektedir. Muvazaalı muameleleri meyda a çıkarılan kapıcılar şiddetli ta Kibata uğrıyacaklardı Sadık bekçi ! Odanın kilidini kırarak e e ai © Taksimde oturan Kiryako efen- di isminde bir adam bundan bir ya kadar evvel bir akrabasının yanı- iş ve evine de Coni ismin- bir genci bekçi olarak i Aradan bir ay geçtikten sonra Kiryako efendi evine düğü za- man Coniyi evde bulamamış ve üst kata çıkınca içinde eşyasi bu- Yunan oda kapısının kilidinin ki- Tıldığını ve içerideki sandık ve konsolların da kırılıp birçok eşya: sının aşırılmış olduğunu görmüş” *ür, / Kiryako efendi bu işin bekçi diye bıraktığı Coni tarafından ya- rişten biz hiç zarar etmiyeceğiz! lerden hattâ dört kuruş Fazlasile süt alsalar bi- le şimdilik bize gene eski süt vermekte devam edeceklerdir. Bunu hepsinin birdenbire bir hayırperver cemiyet özası sifati- | le hareket ederek büyük bir fe- rağat nümunesi göstereceklerine emniyetle söylemiyorum. Çünkü onlar gene eski kârı temin etme- min yolunu bulacaklardır. Süte karıştırdılkarı suyun miktarını ço- ıp meseleyi halledeceklerdir! Sütü biraz daha sulu içersek ne olur, kıyamet kopmaz, a! Akşamci Balık, bıldırcın Bu sene ikisi dâ az, balıkçılar ve avcılar memnun değil Balık mev: gelmiştir, Fakat az balık çıktığı için Fiatler geçen seneye nisbetle yüksektir. Küçük palamut balıkları 10 kuruşa sati- diyor. Her sene bu mevsim lüfer akını başlardı, Bu sene henüz lü- fer görülmemiştir. 1 Diğer taraftan bu sene bıldır. cin da pek azdır. Bir kaç gül avcıların yüzü gülmekle bera- 'ber bir haftadan beri ekser avci lar elleri boş dönüyorlar, Eylül iptidalarında esen şiddetli gün doğusu yüzünden bıldırcınların ge- çiş yollarını değiştirdikleri tah- min ediliyor. 4 Diş tabiplerinin komandit şirketi Memleketimizin tanınmış tabiplerinden bazıları ağız hıfzı sıhhasının icap ettirdiği bilümum haiz ve Avrupa ayarında bir diş macunu imal etmek üzere bundan bir müddet evvel aralarında bir komandit şirketi teşkil etmişler. dir. Bu heyet uzun araştırmalar» dan sonra bir diş macunu formülü meydana getirmiş ve sıhhat ve iştimal muavenet vekâleti de formülü tetkik ederek bu diş macununun ruhsatiyeyi vermiştir. Bu diş ma- cunu yakında piyasaya çıkarıla- caktır. Komşu kadınlar Aralarında çıkan kavgada biri ağır yaralandı Kasımpaşa tarafında oturan Su- zan hanımla kamşusu Türkân ha- nım öteden beri biribirlerile ge- çinemiyorlarmış. Evvelki akşam üzeri Suzan hanim kapının önün- de dururken bir aralık Türkân hanımın penceresine doğru bak- mıştır. Bu sırada pencerede du yan Türkân hanım komşusunun kendisini seyrettiğini görünce hid- detlenmiş ve camı açıp bir müd- det küfrettikten sonra hiddetini yenemiyerek sokağa çıkmıştır. So- kak ortasında bu iki kavgaci komşu biribirlerine girerek tekme, yumrukla bir hayli döğüşmüşler- dir. # Diğer komşular araya girmek istemişlerse de bunları ayırmak kabil olamamıştır. Döğüş arasında Türkân hanım yüzüne yediği bi tokattan büsbütün kızarak evine koşup bir demir almış ve bunum- Suzan hanımi başından ağır surette yaralamıştır. Vakayı haber alan polisler ye- tişip Türkân hanımı yakalamışlar, yaralı Suzan hanım tedavi altına alınmıştır. Amca beye gör: la Veni hâl Inşaat cumhuriyet bayramına kadar bitemiyecek Keresteciler yangın yerinde in- ma merasimi geçen sel riyetin onuncu yıldör pılmiştı. İnşaatın bu esneki Cum- huriyet bayramına kadar biteceği tahmin olunuyordu. Fakat, inşa- at, bilhassa son iki aydan beri, hayli ilerilediği halde karşılaşılan güçlükler yüzünden henüz bit- memiştir. İnşaat yapılan yerde ve denize doğru büyük bir kale du- varı çıkmıştır. Bu kale duvarı rıh- tımın tutturulması için çakılan ka. iikların kolaylıkla denize doğru uza: tılmasına meydan bırakamyor. Bir kazığın yere çakılmasında. bir antimetroluk bir derinlik için iki bin beş yüz darbe vurmak lâ- zım geliyor. Bu itibarla binanin Cumhuri- Jet bayramına yetişemiyeceği an- aşılmıştır. 7 Duvardan düştü Bir çocuk ağır surette yaralandı Eyüpte feci bir kaza olmuştur. Eyübün Üeşehitler mahallesinde oturan Muharrem efendinin on yaş- larındaki oğlu Recep evvelki gün bahçeye çıkmış ve sarmaşıkları ko. parmak üzere duvara tırmanmıştır. | Küçük Recep duvarın kenarına çıktıktan sonra duvardaki demir parmaklıklara da © tırmanmış ve parmaklığın kenarına bastığı sıra- da ayağı kayıp düşmüştür. Bu düş- meş sırasında Recep parmaklıkla- ra çarpmış ve demirin sivri ucu çocuğun böğrüne saplanmıştır. Demirin ucunda asılı kalan yav- rucak can acısile bağırmağa baş lamış ve evdekiler duyup yetişe- yek kendisini mahakkak bir ölüm- den kurtarmışlardır. Fazla sapla- inan demir çocuğun böj de bü- yük bir yara açtığından çocuk has- taneye kaldırılmıştır. di Tramvay şirketinin Şürayıdevlete müracaatı şirketinin 926 tarihli Devlet yazık mukavelesinin fesbi üzerir Şirket, mukavelenin yalnız bir tarafın tensibile feshedilemiye- ceğini, bu hususta rarı almak icap ettiği mektedir, Beybaba Küçük hanım Valde hanım Ne garip insanlarız. Ne tuhaf telâkkilerimiz var. Geçen gün purdan çıkıyorduk. Sporcu bir genç kız, hızla giderken biletini düşürdü. Çimacı bileti di ve arkasından seslendi — Küçük hanım, Vay efendim, sen misin böyle seslenen?. Bu küçük harım'!» sözü üzerine önümüzde yürüyen ne kadar 45 lik, 50'lik, 55 lik ka- 'din varsa hepsi başını çevirmez mi?., içlerinden biri de çımacıya sordu! — Beni mi çağırdın? 4 Çımacı onlara dert anlataca- Bm derken asıl küçük hanım çok- tan uzaklaşmıştı. Dahası var, yalniz kabahati kadınlara bulmıyalım. Kalabalık bir meydanın önünde durun ve yüksek sesle: Küçük bey... Küçük beyl.. Diye bağırın, size kimlerin ba- kacağını — Efendim ne istiyorsunuz?. diye kimlerin yanınıza yaklaşaca- kak ki elli beşliketir. Buna mukabil köprü üstünde — Valide hanım, Diye günlerce, gecelerce, hat tâ haftalarca seslenseniz dünyada cevap alamazsınız, hiç kimsez — Ne istiyorsunuz? Yahut: — Bana mı seslendiniz?. diye bu «valide hanım» sözünü üstüne almaz. “Meşhur aktörlerimizden biri bir gün kayığa binmiş, kayıkçı hoş sobbet bir adammış. Aktöre bir çok hikâyeler anlatmış. Onu fev- kalâde güldürmüş. Bunun üzerine sanatkâr yanın- da oluan zevcesine: — Bu adamla 30 kuruşa pazar- hık ettik amma artist herif, an Tattığı hikâyelere bak, ben 40 ku- ruş vereceğim, demiş, 10 kuruş ta bahşiş! Kayık sahile yanaşmış. Kayık» gü artiste: — Bey baba. Elini ver de seni im. ör karaya çıkınca bu beybaba sözü üzerine kayıkçıya 30 kuruş uzatmış, dişlerini ge cırdata gıcırdata: — Al bakalım 30 kuruşu efendi oğlum!.. demiş. Hikmet Feridun Üç esrarkeşin mahkümi Davut paşada bir kahvede ya pılan bir araştırmada Şükrü, Recep ve Mehmet Ali isimlerinde üç kişinin esrar içtikleri görülmüş ve üçü yakalanıp mahkemeye teslim edilmişlerdir. Bu üç esrarkeş altışar ay hapse ve kırkar lira para cezasına mahküm olmuşlardır. İktibas ve tercüme hakkı mahfuzdur — — Eski bir Alman mebusu İneilterede bir kitap çıkarmış Amca hey. 2 Bunda diyer ki «Almanya Versay, #awahedesile girdiği fona vaziyetten... ee. Kurtulmak işi | 2 Anazin bir bep aşmayı Süel » Avnupa devletleri için fena bir haber ALB. — Öyle amma Avrupa işsizleri içün işi bir müjdeli.