- Sahife 3 25 Eylül 1934 AKŞAM > i w 2 AKŞAMDAN AKŞAMA İssir çırpıda Darülâcezede ş MrI İ R HABERLER, İ Boğaziçinde gürültü münevverler s Bis kadi lay Darülâcezede münevverler «Geçen gün Yeniköyde bir y: Ne kısa, ne sade bir cümle, Fakat birdenbire, bir büyük topuz gi insanın kafasına çarparak sersem: İetiyor. Ayni zamanda, patlayın- li maddeler saçan albi, ruhu acı bir hüzün ve kasvet havasile de sarı- yor, Zihin dalgın, dudaklarda aci bir tebessüm, insan kendi kendine söylenir gibi, bilâihtiyar, tekrar ediyor: — Darülâcezede münevverler! Bundan bahseden gazete elim- (de, artık bir şey okuyamıyorum. Beynimde bir uğultu var, birden- bire karşımda vahşi, karanlık bir ufak açılmış. içine çekmiş ibi... Şimdi darülâceze sanki ii #ikbalde hepimizi bekliyen adem çukuru halinde ayaklarımın dibinde derin derin açılıyor. F: kat niçin bir çukur olsun? Daha ziyade, istikbalin karanlıkları ar: sından parlıyan ufak bir ümit yası, ılık bir şefkat kucağı dei mi? Cemiyetin münevverlere son bir lütuf ve merhameti. Kim bunu düşündü ise, kim bu ihtiyacı gördü ve tatmin etmek in kalbinde alicenap bir hamle hissetti ise ona minnettar olmalı. ız. Hatıramda, ömürlerinin sonu- na kadar yokluk ve feragat için- de, gözleri kapalı bir dolap bey- giri gibi, hayat çemberi içinde dö- ne döne yıprandıktan, nihayet yer- lere serildikten sonra, ufak bir şefkat ve yardım tebessümü bile görmeden, hakir ve kimsesiz, bu dünyaya gamlı ve dertli gözlerini kapıyan arkadaşlar canlanıyor. Bunlardan hâlâ bir tanesi bugün bilmem hangi hastane köşesinden bir lokma ekmek için cılız sesini titretmeğe çalışıyor ve hiç bir ta- rafında bir aksi sada uyandıra- mmiyor. Darülâceze istatistikleri ömür. lerinin son gününü o müessesenin çatısı altında yaşamış eski muta- sarıf, doktor ve saire gibi tali mevcudiyetini göste riyorumş... Parçalanan hayat ge- misinin zavallı kazazedeleri, Fa- kat bunların içinde kaç tanesi var İarülâcezeye kavuşmak saade- #inden mahrum oluyorlar ve, ce- boynunda ağır bir yük gi- i, düşer düşmez denizin dibine gidiyorlar, Darülâcezede o münevverler... Bu şefkat ve merhamet dalgası hangi insan hisli kalbin derinlik- lerinden yükseldi ise onun ismini yeni yapılacak paviyonun üstüne altın ile hakkedelim. Sıhhat, ikbal ve sandet zamanında hayatın öte tarafta bir yığın hurda haline sok- tuğu bedbehtları düşünmek ve onların elemli akibetlerile alâka- 'dar olmak çok nadide bir mezi yettir. Doğan bu fikri benimsiye- Yeni inşaat Rutubet geçmiyecek kum temin edilecek Son senelerde İstanbulda yapi- lan yeni binalarda malzemenin, gerek inşaatı yapan müteahhitler, gerek bazı bina sahipleri tarafın- dan ikinci ve hattâ üçüncü mevi olarak kullanıldığı gö ve bundan dolayı kısa. zaman içinde binaların rütub. yapılan sıvaların döl zarı dikkati celbetmiştir. Yeni bi nalardan bir kısmının rütubet al ması piyasada satılan kumun da- ha ziyade deniz kumu olmasın. dan ileri gelmekledi Bazı kimseler de yaptırdıkları binalarda rütubetten Kurtulmak için dere kumu yerine horasanlı malzeme kullanmağı tercih edi- yorlar, Bunun için de İstanbul sur- larının dökülen taşları arasındaki kireçle karışık horasanı kullanı" yorlar. Surların muhafazasi için dol gun ücretli dört bekçi kullanıldığı halde surların taşları yerinden oy- matılarak dere kumu yerine geçe- eek olan horasan aşırılmaktadır. Belediye, surların tahribine s€- bebiyet veren bu çirkin işin önü- almağa çalışmaktadır. ğer laraftan yeni binali sıhhi olması da elzem gi 'den bina inşaatında en mühim ro- lü oynıyan rütubet geçirmiyecek kumun piyasada satılması için bas: Zı tedbirler alınacaktır. Sözde memur! Kadının para çantasını aşırdılar “Abdülkerim ve Mehmet Ali isimli iki şahıs Bakırköyünde, Odabaşı sokağında 30 numaralı hanede oluran 65 yaşında madam Mikruhiye müracaat ederek ken- dilerine elektrik memuru süsü ver- mişler ve tesisatı tamir bahane sile yatak odasına girmişlerdir. Bu sözde memurlar, odada bu- lunan maadamın 1200 ingiliz ve 300 Türk lirasını muhtevi çanta- Sını aşırmışlardır. Şikâyet üzerine yakalanmışlar- dr. Fakat paralar henüz meydana karılamamıştır. lim. Bunun sönmesine meydan vermiyelim. Onu teşvik edelim. Hiç olmazsa manen, kalemleri- mizle, yardım edelim ve bu insani, büyük hülyayı hakikat sahasına çı- karalım. Münevverler, darülâce- zeyi düşününüz! Akşamcı Altın bilezikler Damgalanma hakkında darphane gnüdürü Fuat bey ne diyor? Altın bilezik ve sair kiymetli eş- yanın, resmen ayarlanmağa mec- bur tutulmaması birçok şikâyet” leri mucip oluyor, Hususi ayarci- larm iddiaları halkı ekseriya tat- min etmemektedir. Darphane müdürü Fuat bey bu mesele hakkında bir muharririmi- ze demiştir ki: ima nazarı itibara ilen evaninin ayarla- rını bir ücret mukabilinde tesbit ederek damgalıyor. Fakat bu hususta kanuni mecburiyet olmadığından bi satılan eşyanın damgalanmasi ci- hetine gitmek imkânsızdır. Halk, 'damgasız evaniyi almamak ve res- men ayarına bakılmasını istemek suretile bunların darphaneye geti- rilerek damgalanmasını temin edebilir, Bazı memleketlerde bu ayar iş- lerile meşgul olmak üzere ayrıca bürolar yapılmıştır. Maamafih ayarı tayin işini darphaneye bıra kan memleketler de vardır. Bir kanun çıkarmak suretile mesele esasından halledilebil Gene onlar Ocak süpürücüler kapı kapı dolaşmağa başladılar bir Halkın ötedenberi şikâyet etti- Zi ocak süpürücüler, gene mahalle aralarında türemişlerdir. Birçok semtlerde evlerin kapıları çalıni- yor, ocak süpürülmesi için bazi adamların kendilerine belediye memuru süsü vererek evlere gir- meğe çalıştıkları görülüyor. Belediye her yerden birçok şi- kâyetler almıtır. Evlerde ve apar- tamanlardaki bacaların yangın tehlikesine karşı korunması binat sahiplerine ait olmakla beraber | belediyenin böyle bir teşkilâtı ol. madığından belediye kendisine bleediye memuru süsü vererek ocak süpürmek istiyenleri yakın- 'dan takip edecel Otomobil kazası Şoför Ahmedin idaresindeki otomobil evvelki gün Çırağan caddesinden geçerken 72 yaşla- rında Nuri bey isminde bir adam- iza çarpmıştır. Nuri bey oto- mobilin altında yürüklenerek ke- mikleri ezilmiş ve ifade veremi- yecek bir halde hastaneye kal rılmıştır. Şoför Ahmet yakalan. maştar. Amca beye göre! Belediye binası Dairelerin bir araya toplanması düşünülüyor Belediyenin muhtelif şubeleri dağınık bir halde bulunuyor. Be- lediyenin bazı şubeleri Beyazıtta, bir kısmı da Fuat paşa türbesin- dedir. İşlerin çabuk görülmesine mâni olan bu dağınıklığın önüne geçmek lâzım geliyor. Belediye, her şeyden evvel ken- dine yeni bir belediye binası yap- #ırmak istiyor. Bunun için de - ev- | velce yazdığımız gibi - eski Babı- âli arsasında yapılacak olan yeni adliye sarayının yanı başında bir belediye binası inşası pek müna- görülüyor. Ancak bu tasavvu- Tun tatbiki zamana muhtaç görül- ü gibi şimdi İstanbul vilâye- #inin bulunduğu binanın da yıkti- rılarak yerine yeni bir bina inçasi | icap ediyor. | Projenin tatbikine derhal imkân görülememekle beraber ortada mevcut olan acele ihtiyaci da or- #adan kaldırmak lâzımdır. Belediye, bugünkü belediye bi ması yanında, baytar müdürlüğ şirketler komiserliği, istatistik mü- belediye şubelerini ih: | ve bir kattan iba- vet yerine © gtuz, ark bin Tira sayfedilerek yeni bir bina inşa edilmesini muvafık gök mektedir. Bu küçük binalar, esa- sen gayet çirkin ve pek iptidai bi- Ter barakadan ibarettir. Belediye seçimi Memurlar 7 teşrinievvel günü rey verecekler İstanbul şehir smırlari dişinda. kalan Çatalca, Silivri, Şile, Yalo- | va, Kartal belediye meclisleri için | seçilen âza namzetlerinin ancak kendi yerlerinde ilân edilmesi mu- | yafık görülmüştür. Bu mahellerin umumi meclis âza namzetleri an- cak o yerlerin belediye seçimi tikten sonra ilân edilecektir. Vali ve belediye reisi Muhiddin bey, bütün devlet memurlarının belediye seçiminde reylerini kul- Tanmaları için bunların ayri ayri günlerde seçim sandığı başma gitmeleri yerine bir gün toplu ola- rak giderek reylerini kullanmala- rını memurlrin uğraştıkları işlerin. geri kalmaması için uygun göre müştür. Muhiddin bey, birinci teş- rinin yedinci pazar günü bütün memurların sandik başına giderek reylerini kullanmalarını itün binaların it memurlara bildirmiştir. İda oturan ahbaplarımı ziyarete gitmiştim. Arkadaşım çocuklu bir hanımdır. Gayet teklifsiz oldu ğumdan alı aylık çocuklarının Odasına girdim, Arkadaşım hem salıncağını sallıyor, hemde ço- cuk uyanmasın diye benimle fi- sılı halinde konuşuyordu. Göz“ leri duvardaki saatte idi, Sant ileriledikçe yüzünde bir endise beliriyordu. Bir aralık telâşla hiz- metçiye: — Aman geliyor!. dedi. Hiz- metçi koşup iki küçük yastık ge- tirdi, Salıncakta muşil mışıl uyu” yan çocuğun iki kulağına yapış- tırdılar. Gelen İstanbul postasını yapan Boğaz vapuru idi. Yalının bacasının yanındek iküçük ince- bacadan çıkıyormuş gibi ikim bir ses.. Bu da salıncak'an yü seliyordu. Küçük, yastıklara rağ- men uyanmıştı. Arme: — İlâhi kaptan... tahakını versin e mi müşkülâtla uyutmuştum.. Boğaz daki bütün çocuk anmeleri vapur düdüklerinden son derece şikâ- yetçidirler.» Boğaziçindeki annelerin yer 'den göğe kadar hakları var. Bo- Baziçi ile mücadele min- İ âzkasından hariçte bir yermi. dir? İstanbul halkının sabahleyin erkenden satıcı feryatlarından müteessir olmamalarını nasıl dü- şünüyorsak Boğaziçlilerin de vas pur gürültülerinden rahatsız ol mamalarını temin etmeliyiz, Boğazı imar edemiyoruz, Bo- öaziçlilere elektrik ziyası vere- umiyoruz, Boğazı güzelleştiremiyo- ruz. Bütün bunlardan şimdilik vazgeçtik. Bari zavallı Boğazie © İilerin biraz rahat etmelerine, bap- larını dinlemelerine çalışalım, Ayrıca kaptan beyler de dü düklerinin iplerine el atarken acaba civarda çocuk mu uyuyor, hasta mı var, halkı rahatsız edi- yor muyum? diye düşünseler çok İyi olur. Hikmet F: Bir resim sergisi Suzan Âdil hanım tarafından gilülün 26 me çarşamba, güyü Beyoğlunda İstiklâl caddesinde Sebah ve Jualye Fotoğrafhanesi alonunda bir resim sergisi açıla , Sergi 15 gün sürecektir. Kiracısını biçakla tehdit etmiş Pangaltıda Mustafa isminde bi- ri kira parasını vermiyen kiracıst Firdevs hanıma bıçak çekerek teh- dit etmiş ve zorla para almak is- temiştir. Tecavüze uğrıyan kadı nın feryadı üzerine zabıta memur- işerek Mustafayı yakala /— Japonyanın başına gelenlere bak bele Amca beye Binlerce ev, Fabı kilmiş... mektep ye an Bu zararları ödemek için Tapon- Jar bir kaç yıl rahat yok demek! A. B. — Çinlilere de bir kaç yıl rae bat var demek...