16 Eylül 1934 GC AKŞAM Sahife 7 Izmir panayırında bir saat “Bizimki duymasın , alimallah kafamı kasanın altına sokar,, “Benim bindiğim at düldül gibi, benimki bir kırbaç vursam çifte atacak ,, İzmir (Hususi) — Panayır, bir arı kovanı gibi işliyor. Ziyaretçi- ler, yüz bini çoktan geçti. Hele akşamları; yerli, tasralı, kadınlı, erkekli, genç, ihtiyar, binlerce ki- inin bir dalga halinde yekdiğe- | rini itekaka öyle bir girişleri var ki Arkadaşlardan bazıları — Git te gör dediler - iyi mev. zular var... Bu mevzuları aşağı yukarı $ le tahmin etmiştim: Zengin paviyonlar, güzel, sa- natkârane reklâmlar, çeşit çeşit ve .mamulât, milli müesseselerimizin en yeni verim: Iri ve saire 5 ya bu şekilde olacaktı, Fakat içi- daldığım âlem ve duydukları, ördüklerim, beni aldı, tamamen başka bir safhaya sürükledi. Evet, ırda yukarıda. işa ret ettiğim bütün bu zengin eser- ler insanım gözünü kamaştırıyor. ve göğsünü kabartıyor. Fakat, de- dim ya, ben başka bir cereyana kapıldım... Daha kapıdan içeriye girmiş- tim ki, sağımda bir genç, yanın- 'daki arkadaşın: — işte - dedi - bir kaç adım ileride annesi ile beraber yürü yor ve etrafıma bakınıyor. Kalı bımı basarım, eğer beni aramı. yorsa “ — Şu sarı elbiseli, beyaz şap- kalı mi? — Ta kendisi. am o sırada genç kız başını gevirmiş ve onları görmüştü. Ara- larında manalı, hararetli bir ba- ki dudaklarında birer iş titredi... Sağımdaki genç heyecan geçiriyordu. Nişanlanacağız! - dedi - mu- tabık kaldık Düşündüm; bu genç te panayır- dan güzel ve canlı bir eser alarak çıkacaktı. İleride bir kaç hanım durmuş, dik$atle bir virine bakıyorlardı. Burası bir pul meşheri idi. Genç bir kız, vitrindeki bir zarfı oku- du: (500 tanesi 100 ira)... Biri atıldı: — Ne dedin, ne dedin Esma? — Beş yüz tanesi 100 ir, — Tüh koca kafacağzıma tüüh, ayol, bizim evde, nah, kocaman bir tomar var, Sen de ki elli bin, ben diyeyim yüz bin... — E, ne yaptın?. — Çamaşır kazanının altına at- - A deli karı, görmemişsin, bilmezsin, incir çekirdeği kadar aklın da mi yoktu, hani bir sor. saydın. — Vah vah vah... Simdi o pa- ya ile panayırdan neler almazdın.. — Ya ya!.. Bizim adam duyma- sın, alimallah bu sefer benim ka- famı kazanın altına sokar. Yürüyorum... İleride bir ihtiyar kadınla bir genç kız, mobilye pavi- yonlarından birinin önünde dur- muşlardı. Genç kız: — Anne - diyordu. - Bak şu oda tım takımına... Şu karyolanın güzel Tiğine bak. Kadın, kızına omuzu ile mans- Göle meral sürtündür Yukarıda izmir panayırının gece manz, panayırdan bir manzi — Sen gelin olurken ben sana neler almam görürsün Bu sözü, oradan geçen külhan» bey tipinde biri duymasın mı?. Derhal dudaklarının arasından; Gelin olduğun gece, Oynaraın döne düne? Şarkısını söylemeğe başladı. adın, ona baktı: — Edepsizin eli bayraklısı. Dedi.. Karşıdan bir hanım ka- filesi: geliyordu. “Derhal ahbap — Ah neler vaaar, neler... İn- sarım oğlu var mı, kızı var mi, €v- endirecek mi?.. Doldursun para- yı cüzdana, hemen panayıra gel sin. Ucuz ucuz, güzel güzel per desi, halısı, koltuğu, karyolası, çarşafı, tentesi, kaşığı, tabağı, fincanı, çatalı... Ekseriyet itibarile, alıcıları ka- dınlar ve kızlar teşkil ediyorlardı. Lâvanta, kolonya, esans, kremler, rujlar, sanki yağma gidiyor, Ufak tertip bilezikler, yüzükler, renkli taşlar, küçük kadın mendilleri ve Köyden gelmiş bazı vatandaşlar da vardı. Bunlar, paviyonların önünde duruyor, fısıldıya fısıldı- ya konuşuyor, hayran hayran ba- kırıyorlar... İlerien gazinonun bulunduğu yerden bir radyo sesi geliyor... O tarafa doğru ilerile- dim, Ne göreyim; hıncahınç in masalar dolu ve görülü yor ki, yiyecek, içecek namına mühim sarfiyat var.. Şişeler, kadehler ses veriyor, kahkahalar yükseliyor... Eğlenen, bağıran, çağıran... Fakat heyeti umumiyesi itibarile toplu, zevkli, samimi ve nezih bir manzara Arkada atlıkarıncanın etrafın- da bir yığın çocuk; nöbet bekli- yorlar... — Benim bindiğim at, düldül gibi... Öyle bir gidiyor ki — Ya ben Bir kırbaç vursam çifte atacak... Anneleri; babaları “onlara sik inki?. sik tembih ediyorlar: — İyi tutun, düşersiniz hal. Panayırdan çıktım. İkinci kor- dona girdim... İleride iki gölge duruyordu. Yarilarından geçerken dikkat ettim; Bizim genç sevgililer... Delikanlı, sarışın ve sarı tuva- letli sevgilisine, erkek ve kadın- hğın ezeli ve ebedi karşılıklı bir masalını anlatıyordu. Bu masal da şöyle başlıyordu: — Seni seviyorum, hem de de- licesine seviyorum... İlh Siyasi icmal (Baş tarafı 5 inci sahifede) || iki büyük devletin ar: muştur, Bu vaziyetten Fransız dip- lomasisi istifade ederek İtalyayı Fransi yakınlaştırmağa çal ını boz- şiyor. 'M. Mussolini Bari sergisinde irat ettiği nutukta İtalya toprakları otuz asır evvel (Sezar) lar yal tır iken eski Almanların kara c: bil olduklarını söyliyerek Alman- lara taş atmak suretile Fransızla- rın yakınlaşmak teşebbüslerine karşı cemile göstermiştir. Fransa öledenberi İtalya ile münazaalı olan meselelerde artık <ski sertliği göstermiyor. Bu me- seleler Trablusgarp hududu, Tu- mustaki İtalyan unsurunun hukuki vaziyeti ve deniz kuvvetleri mü- savatıdır. Fransa Akdenizde iki devletin deniz kuvvetleri arasında müs vat olması şeklinde bahri müs: vat ihtilâfına bir hal sureti bul mağa taraftar görünmektedir. ihtimal diğer meselelerde de Fransa müsaadekârlık gösterecek- tir. Lâkin buna mukabil İtalyayı Fransız siyaseti izini takip ettire- cek taahhütler altına sokmak isti- yecektir. M. Musolininin aslında âli ehemmiyeti haiz müsaadelere mukabil Fransaya bağlanarak ser: bestisini fedaya razı olacağı çok şüphelidir. Bunun için daba bü yük menfaatler istese yetektir. Tetrika No. LoydCorcun harp hatıratı Umumi harbin esrarı Maahaza ben ceneral Murray kumandada kaldıkça inde hiç bir müsait netice elde edile- miyeceği neticesine gelmiş oldu- ğumdan Robertsonu, Mısır baş- kumandanlığına daha m. teşebbis bir askerin tayin edilmesi için si- kıştırdım. Erkânı harbiyei umumiye reisi bana ceneral Allenbyyi tavsiye etti, Ben de bu tavsiyeyi can ve gönülden kabul ettim. Ceneral Allenbynin süvari kumandanı ola- rak haiz bulunduğu evsaf ve tec- beler dolayısile kendisinin Fi- İistin harbi için gayet uygun ola- cağını hissettim, 1917 haziranının beşinde top- lenan harp kabinesi ceneral Smnutsun teklif olunan Mısır ku- mandanlığını reddetmesi üzerine ceneral Allenbynin Mısırdaki İn- giliz kuvvetleri başkumandanlığı- na tayin edilmesine, bir an evvel kumandayı derhude edebilmesi için derhal tertibat karar vere Bu harp sahnesinde takip olu- nacak siyasetin, ceneral Allenby- nin Mısır başkumandanlığını eli- ne alıncıya kadar kararlaştırılma- 81 hakkında dahi bu sırada harp kabinesinde mütabakat hasıl ol- alınmasına Türkleri Filistinden ihraç mak- sadile Türklere karşı azimkârane hücum yapılmasına şiddetle ihti yaç gördü na ehemmiyetle ve Türklere harpten fütur ve usanç gelmekte olduğu malüm bulundu- gundan üstüste hezimetlere uğra- tılarak Türkleri Filistinden büsbü- tün ihraç etmek imkânı görülü- atorluk erkânı harbiye umumiye reisi Robertson da yanı- mızda olduğu halde ceneral AL lenbyye Filistin harbi için lüzum göreceği takviye kıtaatını ve le- yazımı istemesini ve elimizden adar bu hususta kendisi- «Eğer bunları istemiyecek olur- sanız bu sizin hatanız olacaktır. Siz isteş te biz vermiyecek olur- sak kabahat bizde kalacaktır.» Falkenhayn Türk cephesinde .Ceneral Allenby Mısıra yetiş- tikten sonra oradaki kumandan vekili ceneral Chetwodeden Türk cephesi hakkında malümat edin- miştir. Ceneral Chetwode Filistindeki Türk kuvvetlerinin şimdi Alman ceneralı Falkenhâynin idaresi al tında bulunduğunu ve Türklerin Gazzeyi fevkalâde tahkim ettik- lerini ve takviye olunan Türk or. dusunun Gazzeden Bi'rüssebie ka- dar uzanan bir cephe taltuğunu ceneral Allenbyye haber vermiş- tir. Şimdi Türkler Filistin cephesi- ni beş fırkadan fazla bir kuvvet- le müdafaa etmekte oldukların 'dan bu cepheyi yarmak ve bu mu- vaffakiyeti takip edebilmek ümi- dinde bulunmak için mühacim kuvvetin kati bir tefevvuku haiz bulunması icap ediyordu, Binen: leyh bu vaziyete bakarak Fi cephesindeki Türklere karşı ta- arruz yapılması için yedi piyade fırkası ile üç süvari fırkasına lü zum” gördük. “Türk mevcutları İngiliz fırkalarına na- zaran çok dun olduğunu bize sö lememişlerdi. Ceneral Allenby 12 temmuzda harbiye nezaretine gönderdiği bir telgrafnamede elindeki | kuvveti taarruz yapabilecek bir miktara bilmek için yeniden iki fır ka ile bir çok topçu kuvveti gön- derilmesini istemiştir. Bu anda bu kuvvetleri Mısıra gönderebilecek bir mevkide de öildik. Çünkü elimizdeki bütün kuvvetler Passchendalenin için- de've civarındaki çamurlara sap- lanmış kalmiştı. Verdiğimiz cevapta ceneral Al lenbyye Mısırda tedricen teşekkül etmekte bulunan yetmiş beşinci fırkayı istediği fırkalardan biri olarak sayabileceğini bildirdik. 10 ağustosta gönderdiğimiz tel grafnamede Selânik cephesinden bir İngiliz fırkasını çekerek Msi- Ta göndermek hususunda nın müvafakalini istihsal ettiği- mizi bildirdik. Zaten temmuz ve ağustos ayları Filistinde çok sıcak olduğundan bu mevsimde askeri harekât haki- katte tatil edilmiş bulunuyordu. Allenby iş başında Ceneral Allenbynin gelmesi ve kumandayı deruhde eylemesi Fi- listin cephesindeki İngiliz askerle- ri kuvvei maneviyesini son de- recede iyileştirmiştir. İngiliz askerleri, ceneral Ak lenbynin Gazze önündeki mecbu- ri tevakkufa, bir nihayet vermek ve ileriye doğru zorluyarak bir za- fer temin etmek için Filistine gön- derilmiş olduğunu hissediyorlar- dı, Kumandan Kahireden harbi idare eden ceneral Murrayın usu- Jüne ittiba etmemiş ve Filistin har bini cephede askerin başında bu- lunarak idare etmeğe karar ver- miştir. Ceneral Murrayın karargâhi umumisi Kahirede idi. Ceneral Allenby ise kendi karargâhı umu- misini Gazze ile Rofah arasındaki Han yolunda tesis eti .Ceneral Allenby ağustos ve ey- Tül aylarında kıtaatına ileriledik- leri zaman lâzım olacak eşya ve Jevazımı- ve bilhassa suyu temin etmek ve kıtalarını ileri mevkile- re sevk ve tahrik etmek ile meş- gul olmuştur. Ceneral Allenbynin en iyi tara fı, düşmana hücum için en muva- fık yerin düşmanın en kavi bu- lunduğu cephesi olduğuna dair İngiliz harbiye nezareti ile Fran- sadaki karargâhı umur sap lanmış kaldığı batıl fikre taraftar bulunmaması idi Ingilizler Bi'rüssebi aldılar (Gazze den (Bi'rüssebi) ye kadar uzanan Türk ceph müstahkem noktayi Gazze teşkil ediyordu, Buraya ancak azim z4- yiat ile cepheden hücum vanıla- bilirdi. .Ceneral Allenby Gazzeye doğru ve direkt bir hücum ile askeri- ni beyhude kırdırmak diğinden bunun yerine Bi"; de en meğe ve bu suretle Gazzeyi çevirmeğe karar vermiştir. Bi/'rüssebi sephenin en uzak nok- tası olmakla beraber Türk cephe- sinin en zayıf noktası olmak gibi İngilizler için müsait ti vardı, üzerine darbe (Arkkası'van A LMEANENENEEEİMEEİLEELL LL