Sahife 6 16 Eylül 1934 Tekirdağında br Üzüm fiatlerinin çok düşkün olması Tekirdağ 10 (Hu-Mu) cılık ve üz cülük Tekirde- Binin iktisadi ve ticari meşgale- lerinin mihveri- ni teskil etmek- tedir. Bu sahada gerek memleket halkınca ve ge- rek o hükümeti- mizce azami gay- retler / sarfedil- mektedir. o Bü- tün vilâyette (31,359) dönüm bağ vardır bunlarda nefis üzüm © yetiştiril mektedir. Bağlarımızdan her s€- ne vasati olarak (7,117,000) kilo üzüm alınmakta ve tahminen (2,115,000) kilo kadar şarap is- tihsal edilmektedi Tekirdağ mıntakası dahilinde ikisi rakı, on dokuzu şarap olmak fabrikası vardır. Bunların en mühimmi, üç sene evvel Tekirdağ bağcılığını ihya ve inkişaf ettirmek maksadi- Ie kurulan şarap fabrikasıdır. Fabrika geçen sene üzümlerin en losu (4) kuruştan ve di- üzere (21) müskirat Gerlerini de (1-2) kuruştan almış- $i, Bu fiztlerin ucuzluğu karşısın- bula sevketmişlerdi. Bazı bağları da kabzrmallar almıştı bağcıları düşündürüyor Geçen sene kabzımallar kilosu (7-8) kuruşa kadar üzüm almış ardı, Fabrikanın geçen sene stok şarabı olduğu ime pek faz- İn ihtiyacı yoktu. Böyle olduğu halde gene fabrika komşu vilâyet- lerden üzüm almak mecburiyetin- de kalmış ve hariçten aldığı üzüm- lerin kilosu kendisine (6:7 kuruşa kadar malolmuştu. Fabrika geçen sene üzümcülerimizden hiç ok mazsa (5) kuruşa üzüm alsaydı ve bu para Tekirdağında kalsay- dı ne olurdu?.. Bu hariçten üzüm müba; cılarımızı geçen sene endişe- ürdü ise de müstahsiller ümitlerini bu seneye saklamışlar: dı. Halbuki bu sene vaziyet daha acınacak haldedir. Fabrika bu se- ne en birinci ya- e) pinçak özümü nün kilosu (110) üzümleri de (100) paraya almak Üzere fiat tes bit etmiştir. Bu fiatler karşısın: da büyük bir sukutu hayale düşen bağcılar rmız çok müş kül bir vaziyette kalmışlar ve alâ” kadar makam: lar nezdinde te- şebbüsatta bulunmağa karar ver- cılarına müthiş bir darbedir. Çün- kü bugünkü piyasada orta halli üzümlerin kilosu (4-5) kuruşa sa: ulmaktadır. Fabrikanın geçen se- ne ucuz üzüm alması kabzımali ları da endişeye düşürdüğünden bu sene şehrimize geçen seneki kadar kabzimel gelmemiştir. Bu acı hakikatler karşısında artık halkta fenni bağ yetiştirmek hevesi kalir mı?, Bu sene fabri- kada stok şarap .olmadığından fazla üzüme de ihtiyaç vardır! Böyle olduğu halde nefisine (110) para bağcının maliyet fiatini bile güç karşılamaktadır. — Ahmet Hilmi ümlerin en Cellât gölü On gün sonra kurutma ameliyesine başlanıyor Izmir civarındaki Cellât gölü Kataklıklarının tetkikatı bitmiştir. 937 mayısına kadar müddeti olan bu kurutma işine filen 10 gün sonra başlanacaktır. Bu işi taahhüt eden eski Rize bey, irde bu- lunmaktadır. Osman: bey. bu. kurutma İşi hakkında demiştir — Tetkikatımız. bitmiştir. On güne kadar filen ameliyata baş- ıyacağız. Makinelerimiz tamam- lanmıştır. Bu kurutma işini hel işimizde olduğu gibi müddetinden evsel bitirmiş olacağız. hianada pamuk va koza nakliyatı Adana 14 (A.A) —Pamuk ve koza nakliyatı hararetle başlamış olduğundan son günlerde pazara pek az buğday gelmektedir. Ziraat bankası Adana şubesinin mevsim başlangıcından şimdiye kadar aldığı buğday yekânu 5 milyon ya varmıştır, Bankanın buğdaylarından 6-7 tonunun ihraç edilmek üzere olduğu duyulmuştur, 9 Eylülde izmire gidenler 9 Eylülde taşradan İzmire gelen 105 bin kişiden 17000 kişi bele diyenin delâletile evlere yerleşti tilgiştir. Her taraf dolduğu için aynca mekteplere de birçok aile- ler. yerleştirilmişlerdir. Ispanya beyazı Bursada bulunan bu madde bizi ithalâttan kurtaracak Bursa civarında boyacılık ve Mstikçilik sanayiinde kullanılan karboniyeti kalsyum yani şeker tozu bulunmuştur. Bu madde, Ispanya beyazı namı da verilme! tedir ve Türkiyeye Tspanyadan getirilmekte İ Bundan sonra lspanya beyazı Ispanyadan alınmıyacak ve Bursa civarında bulunan bu madde kuk Janılacaktır. Tahlil neticesinde Türkiyede bulunan bu maddenin Ispanya beyazından daha iyi o düğü anlaşılmıştı Izmir - Istanbul seferleri İzmir ticaret odası, Türkofis Ankara merkezi setine mür eaat ederek İzmir - Istanbul tında yazın seyrüsefer eden Sakarya vapurunun kışın da sefe- rine devam etmesini temenni etmişti İzmir gibi ticari faaliyeti üstün bir gelirin İstanbulln muvasalasının. haftada yalnız bir defaya mun- hasır kalması doğru değildir. Antalyada sılma mücadele laboratuvarı Antalya 15 (Hususi) — Ant: Ya sıtma mücadelesi lâboratuvar şefi ve spor mıntakası reisi kıy- metli doktorumuz Abdürrahim bey, Aydına naklen tayin edil miştir. Antalya sporculuğunun ve bü gençliğinin teveccüh ve sev- kazanan doktorumuzun buradan ayrılması derin bir tees- sür uyandırmıştır. ini Mubacirlerin kaydi Eski uzun muameleler Garbi Trakya, Yugoslavya ve Bulgaristandan gelen muhi tesçilleri esnasında kendilerine Verilen vesikalar hakkında ev. velce kabul edilen uzun muame- leler kaldırılmıştır. Bunlar, usulü veçhile beyanname doldurduktan sonra Türk tabliyetine kabul edilmiş sayılacaklardır. Ancak kayıt müdd teşrinde biteceği içi rin bir an evvel nüfusa kayıtlarını yaptırmaları icap Kayıtlarını yaptırmıyanlardan ce- Ka almacaktı izmirde ihtikârla mücadele Izmirde 9 Eylül gününde halk- tan fazla fiat aldıkları tesbit edi- len 5 lokanta, 7 kahve, 8 otel, 3 şoför, 17 arabacı belediyece iye edilmişlerdir. Urlada esrarengiz bir cerh Urlada esrarengiz bir cerh va- kası olmuştur. Hamama gitmekte olen Giritli Hacı Nuri efendinin kızı evini sokağını dönerken arkasından el silâh atılmıştır. Mermilerden bi ri kızın ayağına isabet etmiş ve ağır surette yaralanarak yere se- rilmiştir. Zabıtaca yapılan tahkikata gö- Te mütecavizler üç kişidir. Bunlar. dan birisi yakalanmış, diğer ikisi kaçmıştır. Cinayetin sebebi henüz anlaş: lamamıştı | oluyor. Her akşam bir hikâye | Senden altı yaş büyüğüm NN Biliyorum ki beni seviyorsun, Adnan, Maamafih, münasebetimiz. artık bitmek lözemdı. Büsbütün doğrusunu söylemek için, «Biliyorum ki beni hâlâ seviyor. sun» demeli idim. Bu sana ne ka- dar garip görünürse görünsün, se- Bin kalbinde hâlâ bana karşı bir muhabbet bakiyesi olduğunu dü- günmek banz cesaret veriyor ve senden ayrılmak için verdiğim kararda beni teşçi ediyor Ben senden altı yaş Adnan. Sen pek genç bir delikan- lısın. Ben herkes nazarında, biraz vakti | geçmiş bir küçük han mım. Evlenmekte bu kadar geç kalmam herkesin hayretini mucip Hiç te çirkin de; de oldukça parlak. Güzel bir terzi” hanenin müdürü yorum. Bugünkü günde benim ka- zandığım para, büyük bir memur maaşından çok fazla değil mi7 Onun için, göze batıyorum. Pek serbest bir hayat sürmek ediliyorum. Tuhaf bir kadın telâk- ki olunuyorum. Siz erkekler bazı kadınlarımız ne kadar mahcup ve çekingen ok duklarını tahmin edemezsiniz. izin gurur ve Fakat sen bir kadın değilim. Senin kollarının arasında erkekten ürken bir mah- lük gibi bir isyan hissi duymadım. Hayatım kolay geçmedi. kiz yaşında iken fakir şüphesiz çirkin diyemezlerdi, fa- kat hiç bir cazibem yoktu. Hoşa gitmeyi bilmiyordum. Güzel bir kadın şöhretini kazanmak hiç ak: Ima gelmezdi. En bile cezp ve teshir kabiliyetinin deta coğrafya gibi, hesap gibi renilebilir bir şey olduğunu t*- mminden geri durmuyorlardı. Onla- rın bunu öğrenmeğe kalkmaları pek fena geldiğini sana itiraf ede- rim. Benim huyum, ahlâkım pek sadedir. Yalandan, gösterişten, yapmacıklardan ne kadar nefret ettiğimi . İşte belki bun- dan dolayıdır ki evlenmenin ya- mından geçip gittim de içine düş- medim. Kız kalmış arkadaşlarım gibi buna hiç müteessif değilim. Bunu sana tekrar ediyorum. Çünkü na- #nuslu kalmak benim için bir illet- ir kadın olsa idim, hiç bir zaman senin metresin ol. mazdım, Fakat kendime sahip, hür bir kadın olduğum için seni sevmekte tereddüt etmedim. Zannediyorum ki seni bahtiyar | ettim, Eminim ki çok kere için- den: «işte böyle bir kadın ile ev- lenmek isterdim» demişsindir. Fakat sen kati surette, benimle evlenmek fikrinde olmadığını, ha- yatını benimle nihayete erdirmek istemediğini söyleyip duruyordum. Aramızdaki yaş farkı yüksek ve muhkem bir duvardır. Bazan be- nim ak düşmüş saçlarıma bakıyor. 'dun, bunları boyamamak gibi bir Zâf eseri göstermiştim. Ban: — Ne kadar yakışıyor! derdin. Kaç kere bana: — Ah, on sene daha yaşlı olsa idim! diye tekrar ettin, Evet, böyle olda idi, ben bu kadar basiretli, bu kadar müte- vekkil davranmıyacaktım. Sana yapışıp kalacaktım. Nihayet beni alacaktın. Pek te acınılacak bir iş yapmış olmıyacaktın. Ne gü- zel hülya! Şimdi kendimi 1924 tarihinde olduğum gibi, seni de bugünkü. gibi, kolleola,;gözi iyorum. Yahut, haya- zorliyarak, ben bugün- kü halimde kalıyorum, seni ihti- yarlatıyorum, şakaklarına biraz kar serpiyorum, güzel alnına bu- ruşuklar çiziyorum ve - affet, be- senin spor ile incelmiş vücu- duna biraz şişmanca bir kadin yapıyorum. Ne yapayım, müvaze- neyi böyle tesis kabil, Neyse, biz bu hülyaları bıraka- lim da hakikate dönelim. Ailen seni bana böyle bağlı gö- rünce korktular, Ben kendi hesa- davrandım. bıma gayet ketum Kimseye bir şey belli etmedim. Sen acaba bu kadar ihtiyat gös Bilmem. Her halde, karışmak lüzumunu his- Senden vaz geçmemi bana söyledi Ben de razı oldum. Amcanın İF 'ile beni kandırmağa muvaffak oldüğunu zannetme, Zavallı adamcağız. öikelip du ruyordu. Alnında damla damla ter vardı. Kekeliyordu. Başka 7a- man olsa haline kahkahalarla gü- lerdim. Fakat içimde alay edecek arzu yoktu. Olsa olsa kendimle alay etmeli Birlikte geçirdiğimiz mesut ve tatlı dakikaların hepsini hatırlı yor musun? Cuma günleri nasıl ? Seninle nasıl Ka: vapur seyahati yap- | tığımızı? Her günkü hayatımız gözünün önüne geliyor mu? Bu- luşmalarımızı, sonra ayrılmala, mızı? Sen eve dönmek mecburi- yetinde idin, ben de, ayıp olma- sın diye eve erken gitmek ister- dim. İşte bütün bunlar bitti. Ben bundan sonra ne olacağımı? Bilmem. Her halde, iptida, ne için böyle yaptım diye kendi kendi; Fakat sen başka kadınlar bulacaksın, ben bundan çıldıracağım, kuduraca- ğum. Fakat hiç kimse halimden bir şey anlamıyâcak: Ben her za. man fena halde kıskanç bir kı dınım. Avrupa muharrirlerinden biri: «Kibirli kadınlar, kibirle den dolayı kıskançlıklarını ler. Sevdikleri erkeklerle başba: süküt içinde, baridane uzun ge- celer geçirirler» diyor. İşte ben böyle idim. Benim soğuk duruşum seni hayrette bırakırdı. Şimdi, sevgili Adnan, elini ce- ketinin cebine sok, cüzdanını al ve aç onu. Göreceksin ki mektup- ve resmim eksik. larımdan bi Merak etme, bunları geçen akşam ben aldım, farkına varmadın. Bunları sana bırakmak isteme dim, Çünkü bu mektupta karşı duyduğum aşkın namüten: hi saadetini biraz fazlaca tasvir ediyordum. O resimde de çok fazla gülüyordum. Sen bunları ilelebet saklıyamıyacaktın. Onlari çıkarıp atacaktın. Onun için, ben- de kalmaları daha iyi değil mi? Hem, senden bir hatıra sakla- mak istiyordum. Hayret ediyorsun 'değil mi? Benim bir mektubum ve benim bir resmim nasıl senden bi- yer hatıra olabilirler? Evet senden hatıra olurlar. Bende birçok mek- tupların var. Birçok resimlerin var, Fakat bunlar senden yalnız. küçücük birer dakikadırlar. Hak benim mektubum, ber mim beş senedenberi senin cebir ler. Sana ait bütün evral birlikte yaşadılar, senden bir par- ça oldular. Daima senin yanında kaldılar ve adeta sen oldular. İşte ben bunları sakalmak istedim. “88 © Hikâyesi MA