12 Eylül 1934 AKŞAM Sahile. Tramvayın kampana, otomobi- lin korna çalmadığı memleket Lyonelektrik fabrikasını çöple işletiyor Lyon ağustos — Büti bizim yalnız bir Üsküdar çarşisi- Bin çıkarttığı gürültü kadar bir s€8 duyamazsınız!... Bir kere tramvay- ların kampana çalması yasaktır. Çünkü tramvay yolları ayrı.. Tren- ler düdük öttüremez. Otomobil kornaları istedikleri gibi, cıyak cıyak bağıramazlar.. Şehirde tek bir-ayak satıcısı yoktur. Hayret edilecek bir şey: Röhne nehrinin Lyon köprülerine çarp- masından çıkan ses, bütün şehrin gürültüsüne hâkim oluyor. Anla- yınız şehirde ne gürültü var!... Bir kere otobüslerin ve otomo- billerin ancak işitilebilecek kadar 8€s veren kormalafı var.. O da ibti- yaç olduğu zaman kullanılabilir. Saatte 120 kilometre süratle gi- den Lyon - Paris eköpresinin is- tasyonlara girerken çıkarttığı bir ses var ki insan işitince gayri ih- tiyari gülüyor: Bir filin kedi sesi vermesi gibi bir şey.. Kısaca bir miyavlama,.. İşte o kadar! Bir gün «Versay» da şoförü bu- İamadık. Ben bir, iki defa kor. maya basıp şoförü çağırayım de- dim. On yerden on kafa birden uzandı: — Mösyö,. Mösyöl, Eğer bir defa daha ö muhakkak bastonlu küçük bir halk müfrezesi üzerime hücum etmiş bulunacaktı Fransada gürültü yapan yerler adece pazarlarla hâller; Fransız pazarları tam bizim Ba- — Buyurun efendim: — Bak ne mal? — Kaçırma bu ucuzluğu, piş man olursun matmezel!. — Madam. Madam zayıflamış. sin, kocan beğenmez, gel şu muzdan al?.. Fransanın her yerinde; sokak- larda, caddelerde hattâ bazan bü- yük bulvarlarda semt, semt pazar- lar kuruluyor.. Her şey bulabilir. Sümüklü böcek ve kurbağa etinden tutunuz da ayakkabılara kadar! iâstik beyaz Lyon şehrinin umum! görünüşü pazarların yollarını tutmuş gidi- yorlar... Pazarlarda her şey yüzde otuz ucuzdur. Hemen bütün orta halk ihtiyaçlarını buradan tedarik edi- yer. Saat on olunca bütün çadırl kalkar... Su ve çöp temizleyici kamyonlar, içinde yüzlerce ame- le, yangına giden itfaiye arabalı Tı gibi koşi zer kurulan yerlerin, yeni cilâlan- mış rügan iskarpinler gibi pırıl pırıl parladığını görürsünüz! Toplanan çöplerin denize atıl- dığımı da zannetmeyin! Lyon şeh- rinin tenviratı Lyon çöpleri ile yı Pılıyor.. Bakın nasıl: Kamyonlar, şehirden topladıkları çöpleri şehrin bir kenarındaki çöp fabrikasına getirip muazzam bir ambara dol- duruyorlar... Oda geni vinçlerle müteharrik elekt dıklar var. Bu sandıklar ombaı lara dalıp çöpleri yakalıyor ve bi yük ocakların içine atıyor. Ocak- ların yaptığı hararet ile muazzam dinamolar işletiliyor. Buradan tihsal edilen kudret elektrik fab- sına geçirilerek bir yandan şehrin tenviratı bedava temin olu- nur, diğer taraftan da yanan çöp- erin külleri bir takım oluklardan geçirilerek toprak haline getirili. yor ve bu topraktan da bir nevi çimento yapılıyor!.. Fabrikanın yanında gaz depo- larına benziyen iki muazzam üs- vardı. Bizi gezdiren fabri- ka müdürüne sordum: — Bunlar da nedir? Şu cevabı verdi: Makinelerimiz biraz eskidi ikli san- in elde ettiğimiz su buha- rının bir kısımı duman halinde kaçırıyor. İşte bu ka ları hususi tertibatla müz oluklardan geçirip üstüvane- lerde topluyor ve sonra onu soğu- tarak telrer su haline getiriyor ve kullanıyoruz Onun manalı Müdür yüzüme bakti, ve şehri bununla aydınlatıyor geçiriyoruz. İktisada riayet etmek lâzım, Para verip şehirden su getir. maeklen İse ufak bir masrafla ken- di ocağımızdan suyumuzu çıkar. mağı daha münasip gördük! dedi. ... Lyonun üç şeyi pek meşhurdur: Mezbahası, parki ve kilisesi! Mezbaha: Muazzam sese, 3 kilometrelik bir arazi iy ediyor.. Elliyi mütecaviz. ahıri var... Günde 5000 hayvan kesi- liyor. Domuzundan tutun da eşe- ğe kadar her lü hayvan!., Nal ıt: Dekovil, tren ve kam- yonlarla yapılıyor. Lyon istasyo- nuna bağlı hususi bir tren hattı ta mezbahanın içine kadar giriyor. ir mües- Kesme yerleri, yüzme yerleri i, sevk yerleri ve daha birçok yerler ve daireler... Kesme dairesini ziyaret ediyo- ruz: Kısmen elektrik, kısmen el ile işliyen bir sürü öldürme maki- neleri... ve muhafaza yerl Bir domuz kesiyorlar: Hayvani iki kişi yakalayıp boynunu, elek- #rikle müteharrik büyük bir ma- kasın iki ağzı arasına koyuyorlar, bir adam düğmeye basıyor.. Bir an ve bir hırıltı. Hayvanın boynu kanlı bir sepetin içine düşüyor... Bir manda kesiyorlar: Hayvani bir ayağından bağlayıp vinçle ha- vaya kaldırıyorlar. Bir adam boy. muzlarından yakalayıp demir bir tokmğı kafasına — yerleştiriyor. Manda sersemliyor, boğuk bir sesi çıkarıyor, tam bu sırada diğer bir adam'elinde tuttuğu uzun bir çi bir hamlede beyninen çakıyor ve hayvanın burunundan kanlar bo- şanıyor.. Ölüyor... Giyotine benziyen bir makine var, Atı, eşeği yularından çekerek makinenin başma getiriyorlar, ka- fasını arkıştırıyorlar. Sonra yuka rıda iki sütunun üzerinde bağlı duran büyük satırı bırakıveriyor- lar. Kafa öne doğru düşüyor... Fransada birçok at ve eşek eti satan kasaplar var.. Yolda gider. ken cörürsünüz. Dükkân kapısi Tetrika No. 55 LoydCorcun harphatıratı Umumi harbin esrarı Ceneral Sir Ardhibald Murray verdiği cevapta Elârişi aldıktan sonra Suriye hududundeki Refah üzerine yürüyerek Sina şibih ce- ziret Türklerden temizlen- mesi hareketini ikmal edeceğini burada bulunduğunu zannettiği- ni bildirmiştir. .Ceneral Murray cevabi tel- grafnamesinde Fransa © cephe ni zannettiğinden Irakta iki fırka ile Iraktaki ya- hut Hidistandaki “kuvvetlerden tefriki kabil atlı kıtaatm gönde- Filmesini rica etmiştir. © Erkâni harbiyei urumiye; ge“ meral Murrayın cevabına şu ceva- bı göndermiştir: «10 kânünuevvel tarihli “tek grafnamenizi başvekil © gördü Mumaileyh kış zarfında mümkün mertebe âzami sây ve gayret gös- termenizi arzu ediyor. Gelecek ilkbahara kadar Iraktan size a$- ker gönderemiyeceğiz, Eğer da- ha evvel takviye kıtaatına ihü- yacınız varsa bunları ya Fransa- den * yahut Selânikten çekmek icap edecektir...» Bu telgrafnamede iki fazla fır- aya me zaman ihtiyaç görülece- orulmuş ve altı piyade fırkası ile süvarinin su ihtiyacı nasıl te- edileceği ve karşılaşacağı Türklerin kuvvetini ne kadar tah- eylediği hakkında izahat is rine yürümek için kendisine der- hal bir fırka gönderilmesini arzu ettiğini, maaha; orayı alabileceğ (Bi'rüssebi) üzerine yapacı yeket için 15 şubatta ihtiyacı ola- | | | cağını bildirmiştir. Mısır başku- mandanı sıcakların askeri hare- kâta nihayet vereceğine intizar etmediğini de telgrafnames telöşa harbiye nezareti yalnız bir kış s€- ferine mhüseade etmek için ha- zırlıkta bulunuyordu. Kışın Fran- sada yaz devresi için icap eden askeri kuvvetlere bir zarar gek meksizin fazla kuvvet ayrılabile- zannediyordu. Halbuki Filistinde yaz ve kış mütemadi surette harp yapıldığı takdirde ileride yeni fırkaların | oraya gönderilmesi ve muharip kıtaatının efrat ve mühimmat boşluklarının daima doldurulma- &ı için Fransa harp sahnesindeki ceneral Haige tahsis olunan kuv- vetlerden alınması icap edecekti. O zaman Passehendaele batak- lıkları için İngiliz askerleri azala- caktı, Bu suretle ceneral Robertson derhal Misir kumandanına şu tek grafnameyi çekti «Her türlü suitefehhüme mey- 'dan kalmaması için şurasını İzak ve tenvir etmek isterim ki size son | gönderilen talimatı kışın azami | nu gayret göstermeniz yolun- 'du olmakla beraber sizin en mü- him vazifeniz olan Mısırın müda- faası işi değişmemiştir. Harp ka- binesi ne zaman siyasetini değiş- #irecek olursa sizi keyfiyetten ha- berdar edeceği “General vir Murray, >lindeki olmazsa Filistin ve Misir harp saha: )—— e a ya Elârişe doğru ileri harekete baş lemiştir. İngiliz kuvvetleri Elâri- ;€ geldikleri vakit burasını Türk- ler tarafından evvelce tahliye edilmiş bulmuşlardır. İngiliz ceneralı buradan Mayd- haba ve Rafahtaki Türk kuvvet. leri üzerine muvaffakiyetli iki hü- cum hareketi yapmıştır. Birinci hücum hareketi 1916 icra edilmiş ve Sina şibihceziresi tamamen temizlenmiştir. Burada 1,282 kişi esir alınmıştır. İkinci bücum yani Refah zaferi ce- neral Murray Filistin hududunda ice yerleşmiştir. Burada Türk- lerin maktul ve esir olarak ver- dikleri zi tın yekünu 1800 ki- şidir. İngilizlerin mecruh ve mak- tul olarak verdikleri zayiat 487 kişiye baliğ olmuştur. Her iki harekette İngilizlerin eline top, tüfek, cephane, leva- zım, at, katır.ve deve şeklinde mühim miktarda ganaim düşmüşt tür. Bu harekâtın heyeti umumi! yesi tam iki sene Süveyş kanali boyunda İngilizleri beyhude ata» ette tutan blöfün ne kadar acına-, cak derecede ehemmiyetsiz ok duğunu ve İngiliz kuvvetleri bus rada beyhude atıl ve hareketsiz. dururken Çanakkale boğazında ve Irakta İngiliz kuvvetlerinin has kiki Türk orduları tarafından he- zimete uğratıldığını meydana çı“ karmıştır. Filistindeki fransız alâkaları Sir William Robertson Fransa- nın Filistine asker göndermesini gayet tehlikeli bulduğundan buna mâni olmağa çok ehemmiyet ve- riyordu, Ceneral 1916 kânunuev- velinin yirmi'dokuzunda İngiliz. harp kabinesine bir muhtıra ver- di. Burada Filistine sefer yapıl masına ait benim yaptığım teklif- ten bahsederek hedefi Kudü: zaptı olmak üzere böyle bir sefe- rin yapılmasını tavsiye etmiş, li kin gelecek sonbahara kadar Si riye üzerine bir taarruz hareketi yapılmamasını ihtar etmişti, Bu sırada ikinci dereced: harp hnelerindeki İngilizlerin taah- it ve teşebbüslerinin asgari dere- ceye İndirilerek azami gayretin Fransa sahnei harbinde yapılabile mesine lüzum göstermiştir. Harp kabinesi 1917 kânunusa- deki “toplantısında ei umumiyenin ves | sayasını esas İtibarile kabule kas Tar vermiştir. ! Bu sırada Fransız lar ceneral Nivellenin taarruz plânını tatbikte mümkün mertebe gok Fransız askerinin ayrılabil- mesi için Fransız cephe hattını gok kısmının vingiliz kuvvetle, tarafından müdafaa edilmesi için bizi, sıkıştırıyorlardı, il li j