1 19 Ağustos 1934 merkezlerinden birini gösteriyor. kezlerinde, bir hadiseye meydan vermemek içi mı yaklaştığınden bi Çıplaklık meselesi Herkes çıplaklığı kabul ederse hayat nasıl olur? “Heykellerin edep yerlerini örtünüzl,, diye emir verdi!.. Memleketimizde bulunan çıplak- lar jimnastik üstadı Selim Sırrı beye adeta bir yarı “ peygamber nazarile bakmaktadırlar. Birçok çıplaklar kendisini ziyaret ederek fikirlerini sormaktadır. Dün terbiyei bedeniye üstadım Nişantaşındaki apartımanında zi- yaret ettim. Kendisini gene deh- etli meşgul buldum, Selim Sırrı bey fazla ve güzel iş çıkaran bir fabrika makinesi gibi çalışır. Bir yanda konferanslar, bir yanda ma- kaleler, bir yanda kitap mevzula- rı, bitişik salonda jiranastik tale- beleri., Çıplaklık hakkında fikirlerini sordum. Selim Sırrı bey diyor kiz — Vücut pek ziyade itina edil. meğe, pek ziyade bakılmağa lâyık bir varlığımızdır. Bence çehre gü- zelliğinden çok evvel vücut güzel- liği gelir. Halbuki biz bir kimse- in güzelliğinden bahsederken «kaşı şöyle, gözü böyle, ağzı Je, burnu böyle» diye yalnız yüz nü anlatır, vücudunu le almayız. Son zamanlarda hatine pek düşkün olan bazı kimi- seler vücutlarına ziyadesile ehem- miyet vermeye başladılar. Vücut zi ve havaya muhtaç tır, Bunun için çıplaklık sıhhat nektai nazarından çok faydalı bir şeydir. Bunun en büyük faydala- rından biri de şudur: Şimdi bir çokları, bilhassa kadınlar larına hiç itina etmiyorlar. itina elbiseye, tuvalete.. Bu ye yani elbise ile tuvalete yapılan itina hiç bir şeye karşı gösteril. miyor, Halbuki elbisesiz sokağa çıki- Iacak oluran herkes elbisesi ve tu- valeti yerine vücuduna ehemmiyet verecektir. Vücudunun mümkün olduğu kadar kusursuz, munta- zam ve ahenkli olmasına çalışa cak, terbiyei bedeniye yapacak Sonra zannederim ki insan €n tabii, en mükemmel, en güzel, en bedii elbise kendi vücududur. Ben hemen derhal herkesin çırıl çıplak sokağa çıkmasını ileri müyorum. Böyle bir fikirde dı Selim Sırrı bey lim, Halkın ve camianın hislerine hürmetim vardır. Hani bazı dinsizler olur, fakat din sahibi kimseler arasında ya- şadığı için fikirlerini ortaya at- mazlar. Ben de şimdi bu vaziyet- teyim. Çıplaklığın çok lehinde bir adamım, Fakat hisleri içimde sak- lamağa mahkümum. Bilirim ki bu memleketimin örf ve âdatına müasit bir şey deği dir. Fakat memleketin örfü buna müsaade ettiği ilk gün sokakta görece k çıplak belki de ben olacağım. Çünkü vücudumda biç bir arıza, hiç bir kusur gör- müyorum. Fakat gene tekrar ede- im ki memleketimin örfüne, ödetlerine riayet eden, başkaları. nın hislerine hürmet duyan bir adamım. İnsanlar belki çok daha den çıplak olacaklardı. Da- ha küçük yaşlanberi çocuğun ku- lağına: — Çıplaklık ayıptır!, diye fıs ün çıplaklıktan utanma neticesinden başka bir şey değildir. Nitekim yıllarca hanımların yüzlerini, gözlerini sıla sıkı ört meleri fena bir itiyattan doğan | manasız bir âdetmiş. Aman başını ört, erkek var. ıklara “başlanmıştır. Bilh: "Erk bar almıyor. Resmlale Sarbelek cirarmdaki sanayi gunu size bir misalle anlatayım. Cmhuriyet devrinden evveldi. Bazı ailelere misafir giderdik, Mü: mevver fikirli hanımlardı. Erkek- ten kaçmazlardı. Fakat örtünmek telkini kendilerinde o derece ileri gitmiş ki başlarına incecik, birer duman, birer hayal kadar ince bezler koyarlar: — Aman bunlara dokunmayı niz. Bunları da çıkartmayınız. Derlerdi. Bezler o derece ince ki ha konulmuş, ha konulmamiş... Fakat hammefendilere örtmek tel- kini altında ne yapalım. Şimdi de vaziyet öyle. da kadın, erkek çıplak dolaşılı- yor. Bunların içinde çıplaklardan “daha çiplak gezenler var. Çünkü mayo ıslandıktan sonra vücudun. bütün hatlarını daha ziyade te- bariz ettirir. Çıplaklık bir kat da- ha artmış olur. Fakat buna rağ- men kadın ve erkek üzerlerinde mayo olduğu için örtündüğü his- sine kapılırlar, İşte bu ıslak ma- yonun eskiden örtünmek için ha- nımların başlarına koydukları in- ce bezden ne farkı vardır. rica im? Bence örtünmek, çiplak” p saymak sırf bir. telkin meselesidir ve bu telkin de hiç şüphesiz zayıflamağa mahküm dur. Hiç unutmam, bir gün güzel sa- natlar akademisinde idim. Vah- deddinin devri... — Veliaht gelecek!, dediler, Geldi, Mektebi dolaştı, heykelle- re sert sert baktı. Bir şey söyleme- den geçti. Fakat onun arkasından gelen ve uzun müddet Almanya- 'da tahsil etmiş olan harbiye na- — Şu heykellerin hiç olmazsa edep yerlerini örtünüz efendim!. Diye emretti. Bi vallı müdürle bi kıştık. İşte garip bir örtünmek telâk- — Herkes çıplaklığı kabul eder- se acaba hayat nasıl olur? nın güzelliğinden bahsedilirken: «Filânin kolları şöyle, bacaklari böyle, beli şöyle..» diye bahsedi Ve işle o zaman hakiki güzellik teri bahsedilmiş olur. Ostadın talebeleri bitişik salon- da çoğalmıştı. Kendisini bekliyor. lardı. Onu daha fazla oyalamak birisaygısızlıe olurdu.. “© HE, Tetrika No. 31 Sahife 7. | LoydCorcun harphatıratı Umumi harbin esrarı 1916 da İtalyada bir Avustur- ya - Alman hücumuna karşı müt- tefikler hiç tertibat almamışlardı. 1917 de ise Roma konferansının neticesi olarak bir Alman - Avus- turya hücumu yuku bulduğu tak- dirde Italyanın imdadına alelâ- ele İngiliz ve Fransız kuvvetleri” nin gönderilmesi için mükemmel tertibat alınmıştı. Filvaki konferansta böyle bile Avus- karar verilmemiş ol turyalılar ile Almanların İtalyan cephesinde yapacakları her ham- Fransızların imdat göndere- cekleri muhakkaktı, Fakat vazi yeti takdir ederek bir karar veri- Tinciye 'kadar bir iki hafta geçe tabii idi, Bu haftalar ise ha- ti ehemmiyeti haizdi. Roma konferansının kararı İngiliz ve Fransız imdat kuvvetlerinin bir iki hafta erken İtalyaya gelmesi: Bi temin etmişti. Maahaza İngiliz ve Fransiz kuvvetleri vaktile sahnei harbe gelseler bile Lombardiyanın açık ve arızasız ovalarında bozulmuş ve kuyvei maneviyesi kırılmış bir orduyu kendisini toplamağa im- kân verecek ve Verdun istihkâm- arnı tuz ve buz haline getiren müthiş toplara karşı himaye ede- cek külliyetli ağır toptan mahrum bulunacaklardı. Filvaki bu hezimetten sonra da Italya sulhe talip * olmıyacaktı Fakat insanca ve levazımı harbi yece uğrıyacağı zayiat pek müt hiş olacaktı. İtalyanın askeri fab- yikalarının kısmı İküllisi şimalde bulunduğundan bunlar da düşma- min eline girmiş olacak ve Italyan- ların kuvvei maneviyece bozgun- luğu umumi ve derin olacaktı. Almanya -Avusturya kıskançlığı İtalya lâakal bir senede kendi. sini toplıyabilirdi.. Şu kadar var ki İtalyanın harbi umumide bir daha muhacim bir kuvvet teskil eylemesine iml kalmıyacaktı. Bu plânın gayet parlak sevkül 'ceyşi bir telâkki olduğuna şüphe yoktur. .Ceneral Falkenhayn neden bu plânı tecrübe etmekten a et ti? Bu sualin hakiki cevabını bul- mak için pl edeceği muvaffakiyetin milli e şahsi kıy- metler üzerine yapacağı muhle- in temin mel tesirleri tetkik etmek kâfidi Plânın büsbütün iflâs etmesi meselesi hiç varit değildi. Plân- ilen vasati neticeler ek nin bu en büyük zaferi Falken- hayne değil, belki Hötzendorffa ait olacaktı. 1916 da İtalyan ordusunun im- ha ve tahrip edilmesi merkezi devletler ordularının “nihai za- ferini daha ziyade yakınlaştırmış daha ziyade emniyet altına almış olduğu (o takdirde (o Tötonların kahramanı oFalkenhayn de Hölzendorff olacaktı. Diğer taraftan o Falkenhayn Verdunun projesi Fransız ordusu- nu imha ettiği takdirde Alman askeri tarihinde mumaileyhin na- mının fevkinde hiç bir kimse ola- mıyacaktı. Tetkikatımızı bir adım daha ile- riletelim. İtalyan ordusu. ezilip mahvedildiği takdirde bu muvaf- fakiyet Avusturya ordusuna ait olacaktı. Çünkü ordudaki Alman: yanın hitsesi galiplerin kuvvei umumiyesinin dörtte birini teşki etmiş olmıyacaktı. O zaman Avuz. turyanın silâh zaferinin şeref ve itibari yıldızının parlaklığı Prus- yanın namağlüp lejyonlarının ik- bal yıldızını sönük gösterecekti. Halbuki Cerman imparatorlu- unun hegemonyasını temin İçin “Avusturya ile Prusya arasındaki mücadele 1866 de tek bir muha- rebede muvakkat surette halledil mişti. Avusluryanın askeri kudce- tinin şimali Almanyanınkinin fevkine çıkması Almanya için ar- Zu edilir şey olmadığı aşikârdi. Böyle bir netice karşısında ha- is Prusyalıların seslerini çıkar mamalarma, yahut şevk ve gây- Fetle böyle bir neticenin terini- ne yardım etmelerine imkân yek- ta. Falkenheyn ise mehmuzundan miğferine kadar tam bir Prusyahı idi, Velhaşıl gerek milli, gerek şahsi noktaj nazardan Alman rın Verdunda muzaffer olmalaı Avusturyalıların Trentbinoda za- fer kazanmalarından ziyade Al- manya için uygun ve muvafık idi. Berii Avrupada Ingilterenin aleti olanlar Verdun taarruzu iflâs ettikten sonra Falkenhayn ceneral Höt zendorffun plânını neden reddey- izah ederken yukarıda ize yakın itiraflarda bulunmuştur: «Berri Avrupada İngiltereye alet olanlara karşı nasıl hareket edileceği meselesi | görüşüldüğü zaman Avusturya - Macarista, Italya ile hesabın derhal bitiri mesini şiddetle istedi, Bu nl muvafakat edemedik. Çünkü 2) nu kabul etseydik husule gelecel netayiç yalnız Avusturya - a ristan ve bunun yakın atisi içi fayda temin edecekti. Harbin heğl di zerinde dan doğruya bir faydası ve, tesiri olmıyacaktı.» ” Falkenhayn bu mi ie erkânı hağbiyesinin tetkik ve mi Tâhaza nazarı önüne açık bir suğl retle koymuş mudur? Koymuşsa hayret ederim. Bu saikleri kalemi eline alarak tesbit eylediğini zari) etmem. sürdüğü des) Verduii Falkenhaynin İiller sırf sevkülceyşidi taarruzunu Trenti le zeki bir adamı ve muktedir bir, maa kâfi gelemiyeceği, Maahaza söylediklerimiz, Fal kenhaynın düşündüğü Verduni taarruzunun istihdaf ettiği gaye” yi, yani müttefikin ordularından, en kuvvetlisi bulunan Fransız or- dusumu. tamamile imha etmek maksadını istihsal edeceğine kak ben kani olmadığı manasını ifa- de etmemeli Ceneral kendi plânının mevcut plânların en mükemmeli olduğuna samimi surette kanidi. Eğer bu plânı tatbikte muvaffak olsaydı şüphesiz en mükemmel plân olur- du, Fakat muvaffakiyet ümüleri ve şanslar plânının aleyhinde idi. Falkenhayrı plânını hazırlarken bunları bitarafane tartmamıştır. (Arkası var)