15 Ağustos 1934 AKŞAM AKDENİIZDE TÜRK AKINCILARI Yazan: İSKENDER FAHREDDİN T rika Mo. 144 Genç saraylılar iddiaya tutuştular. Dirahşan: “Eğer Murat, prensesin koynuna atılmazsa - dedi - ben de saçlarımı keser ve ortada kel gibi dolaşırım!,, Sarayda bir toplantı (Güzetla) günler geçtikçe iyi Jeşiyor, iyileştikçe güzelleşiyordu. Kaptan pasa, Muradın karısı- irbaz Yani tarafından «bir mevli muhakkaktan» kurtarıldı. ğını, münasebet düşürerek padi- şaha bile anlatmıştı. Bu hadise saray halkının diline düştüğü gündenberi cariyelerin ağzında en meraklı bir dedikodu mevzuu olmuştu. İkinci Beyazıdın gözdelerinden Şahinaz te Dirahşan, Muradın gençliğine ait hatıraları saray hal- kından sık sık dinledikleri için, saçlarına ak düştüğü halde ateşi- ni ve heyecanını kaybetmiyen bu erkeğin (Jüzetia) veya (Mari) den hangisini diğerine tercih ede- ceğini merakla bekliyorlardı. Muradın sarıya yakın kumral lardan çok hoşlandığı hakkındaki rivayetlere inanan Şahinaz - ken- disi de kumral olduğu için - arka- daşına: — Murat reis Jüzettadan ayrıl. mıyaca İddiasile kanaatıni söylüyordu. Dirahşan esmer güzeli bir kız- du. Ona bir gün Murattan bahse- derlerken: «— Kara kaşlı, kara gözlü bir sevgilisi vardı. Murat bu sevgili- sinin gözüne girmek için, padişe- hin gözünden düşmeğe razı ol muşta...» Demişlerdi. Dirahşan bu mace- aden cesaret alarak: — O, prenses Mariden ayrılmi- yacak. Diyordu. Gerçi prense Mari esmer bir kadın değildi, Fakat iri siyah göz- izettanın elâ gözleri yanın- 'da ona esmer çeşnisi veriyordu. Marinin saçları da - bugün biraz ağarmış olmasına rağmen - siya ha yakın koyu kestane renginde i «— Murat hoşlanıyor..» esmer kadnıdan 4— Hayır, o sarışın kadın se- alar saraydan konak- İara da sirayet etmişti. Kaptan paşanın Haliçteki yalısında, Si- man paşanın Kadirgadaki kona- ğında, Mahmut paşanın Yereba- #andaki köşkünde hemen hergün konuşulan mevzulardan biri de bu idi. «— Murat reis hangisini tercih edecek?!» Bunu, belki kendisi de bilmi- yordu. (üzetta) nikâhlı karisiydi.. Muradın Cüzetta) dan sekiz on yaşlarında bir de erkek çocuğu vardı, Murat, (Jüzetta) hastalan- dıktan sonra, çocuğunu Gelibolu - daki teyzesinin yanına gönder. Murat bey bu kurulmuş yuvayı samnus ve haysiyet kırıcı yokken - sebepsiz boza- ona her — Sen bu kadın kadar namuslu ve vefal r bir zevce bulamazdın.. Talihin varmış! Diyerek kendisini tebrik “erdi, eder (üzetta) hastalıktan yeni kalk mış ve hemen hemen eskisi kadar güzelleşmişti. Mari, ona nisbetle çok yaşlı bir kadındı. Aralarında on seneden fazla yaş farkı vardı, Dirahşan prensese hak veriyor. du. — Uzun senelerdenberi Mura: dın aşkile yaşamış. Onu unutma- Murat onu tercih etmelidir. Diyordu. Şahinaz ediyordu: — Venedikli kadın, eline kaç defa fırsat geçliği halde Muradı terkedip kaçmamış.. Yıllarca va- tanından uzak yaşamış. Kalbini de, vücudu gibi, kocasına vermiş. Murat onu terkederse, ölünceye kadar vicdan azabı çeker, (Jüzetta) yi iltizam Murat bey bir gün saraya gel işti O gün Sinan ve Ahmet paşalar. Ja donanma hakkında görüşecekti. Harem dairesinin ufacık bir penceresinden Muradın bahçede dolaştığını gören iki kız, Şahinaz ve Dirahşan, derhal yeni bir iddia- ya tutuştular: — Ahmet paşa, Murada (Mari) ile evlenmesini tavsiye edecek... — Hayu in paşa, Murada karısından ayrılmamasını söyliye- cek, Ahmet paşa esmer, Sinan paşa da kumral bir erkekti. Saraylı kız- lar - dervişin fikri ne ise, zileri de odur kabilinden - Muradı derhal bu meseleyi hatırlıyorlar ve onun hangi kadının koynuna atı- lacağını düşünüyorlardı. Halbuki o gün, ikinci Beyazıt, kaptan paşaya donanmanın eksik- lerinin bir an evvel tamamlanması hakkında şiddetli emirler vermi- . Kaptanı derya Ahmet paşa, henüz Anadoluya dönmiyen Si- | nan paşa ile birlikte yapılacak iş- leri görüşmek üzere sarayda top- lanmışlar, Muradın da reyini al mayı ihmal eimemişlerdi.. Mu Fat bey deniz harbinde düşmanı muhtelif çevirme hareketlerile mağlüp ve perişan etmenin yolu- nu bilen bir kaptan olarak tanın- mıştı. Kemal reis, kaptan paşaya Murattan bahsederken: — Onun fikrini sormadan hiç bir deniz harbine girişmeyiniz, paşam! demişti Murat bey biraz bahçede do- laştıktan sonra, içeriye girdi. Şahinaz pencereden arkadaşı. nin kulağına fısıldadı — Jüzettayı d dar belli ki.. — Nereden anladın? — Duvar dibindeki sarı gülle- yin önünde durmuştu. Dalgın ve düşünceliydi — Sen hâlâ onun (Jüzetta) yı sevdiğini mi zenmediyorsun?. — Tabii. Hem de delice sevi Yor, Mürat karısından ayrılırsa, parmaklarımı keserim... an güldü: — Eğer Murat prenses Mari hin koynuna atılmazsa, ben de saçlarımı keser ve ortada kel gi- bi dolaşırım... (Arkası var) ISTANBUL HAYATI ' Çarşıda kapanma saati kaş tarı 3 üncü sahilde) «— Ayol bekçi misin, nesin, aç diyorum kapıyı, «— Hanım yasah dedük eşit- medin mi?, Yasah, yasaaah... «— Asa. Üzerime iyilik sağlık. Ben annemden doğduğum güne denberi hep bu kapıdan gelir ge- çerim. Şimdiye kadar bir kimse dönüp te gözünün üstünde kaşın Var demedi. Şimdi yasağı sen mi icat ettin.» Bekçi kıziyor. Büyük hanım | kıpkızıl kesiliyor. Kavga, kıyamet | kopuyor. O gürültü arasında bir kaç açıkgöz bekçiyi bir itip fırsattan bilistifade dalıyorlar. Saat yedi buçukta o gürültüler, uğultular hep kesiliyor, etrafta beli tabancalı bekçilerle cılız ke- di yavrularından başka kalmıyor. kenara içi 8.30 Framzen ders, 19 Şehir yatsı arleinden Munmmer bey, 19/30 Türk musiki pet: viyatız ” ÇEktem, Ruşen, Cevdet, Mus vala beyler ve Vecihe, Semika kanım; İki), 21.20 Ajanı ve bora haberler 21:50 Slüdyo caz ve tanga orkemran Varşova (1345 m) — 18.10 Po enez masiki, 19.15. siker çekelim komser 20. mahtelk 20,15 çaki sar kılar, 30,40 teganni piyano zefakatile 21002 aktüalte, 21,12 elik, 21.40 poz piler orka konet; 22.15 haber İn 2225 bff mun 23 mer erleri, 23,15 neseli hemiyat, 2405 dans plâkleri Bülereş (564,5 m') — 19 hava ra- ponu, 19.03 orkesır, 2115 radye or. kesimsı 21,15 aya orkun, 77115 kanser, 23 taanmi, 23,30 klamat ken | a eler 2030 akne Peyte (55015 me) — 21 küçük sad ie yaam, 72015 çin 23,30) caz orkestra, 24-13 piyano kon- seri, 24.23 giyen bakam Viyana (507 m) — 20,40 piyane elakeie sarkar 21,25 temsil, 23,40 haberler, 24 askeri kömer 1,40 pâk. 16 Ağustos perşembe İstanbul : 18,30 plâk nesriyatı, 19,20 ajana haberler. 19.30 Tür musik nep- siya; (Kemal Niyaz, Azini beyler Ve Hayriye, Mizesyen bacım Jim Siri bey tarafından konferan, 21,30 Nurullah Şevket bey tarafından. taranni ve stüdyo orkettrası, | Varşova (1345 m) — 2015 oda | musikisi, muhtelif, 21,12 plak, baherler, 22,12 selini konseri, 23/15 dans müsikis. Bilereş (364,5 m.) — 19 hava ra ponu, 19,05 kanşık konser, 20/45 bir perdelik palyaço operasile © Cevallerin Rusticana operası Pepe (5505 m) — 21 mizahi | neşriyat, 21,45 haberler, 22.10 plâk, 23,05 opera vrkestrası, 24.30 car taz kiri Viyana (506,8 m.) — 20,55 Viya na musikisi, 22 konser, 22.30 aktünlie, 21,45 çif keman konseri, 23.30 ha berler, 23,50 gece konseri Abone Ücretleri Türkiye SENELİK 1400 kuruş 2700 kurup S AYLIK 750 > 1460 > SAYLIK 400 3 80 > TAYLIK 150 >» — Posta itlihadına dahil cimayan. ecnebi memleketler. Seni bon, alti aylığı 1900, 0 aylık 1000 kuruştur Eenebi w tebdili için yirmi beğ Kuruşluk pul göndermek lözımdl Temariyelevvek 4 — Ruzihizın 101 ank Güne Öğle ki Akyar Yat E 06 Jo 39 A0 1 A 138 1 109 202 âli civarı Acımusluk: Sk. 18Ne, Maryo eski evin dördüncü kati na nefes nefese çıktı. Merdiven- leri koşarak tırmanmıışti. Kapiyi Maryanın annesi açtı, Marya ni- şanlısını görünce sevindi: — Hayrola, © Maryo, kitte böyle ne var? Maryo siyah matem çizgisile bir kâğıt uzatlı ve kendisini mut- dakta yegâne koltuğun ü ti. — Amcam öldü! Maryanın gözlerinde, bilüihti- Yar, bir ümit aydınlığı parladı. — Nefile hayalâta kapılma! Bir santim bile kalmadı, teksüt maaşı çocuklarıma gidiyor. Ameri- kalı amcalar gibi zengin değil, İhtimal ki öyle zanmediyordun... — Hiç te böyle bir şey düşün düğüm yoktu. Kahve içer misin? — İstemem. Sana koyu renk bir esvabın var mı? diye sormağa gelmiştim, Çünkü yarın sabah cenazeye beraber gitmemiz l- zım. Ne kadar olsa zavallı bal mın kardeşi... bu ya- erine at Kimsede konuşma hevesi yok- tu, İhtiyar anne, gözlüğü burnun da, eski çorapları yamıyordu. — Bir de üstüne otomobil mas- rafı edeceğiz! Maryo bunu söylerken içini çekti, Karşısında Marya da içini cekti, — Saat sekizde hazır ol. Cena- ze dokuzda kalkacak. Zavallı Marya ile Maryo bir türlü evlenemiyorlardı.. Maryo Yirmi yedi, Marya yirmi beş ya- $ında idiler. Artık kaybedecek vakitleri yoktu. Bir aile teşkil et- mek, ufak bir sermayeye malik olmayı icap etmeseydi iki nişanlı filhakika hiç vakit kaybetmiye- ceklerdi. ikisi de ayni ticaretha- nede çalışıyorlardı. Yalnız aylık- larından baska bir paraları yok- tu. Bu onlara kâfi idi. Fakat bir ev açabilmek için lâzım olan pa- rayı bulmalarına imkân yoktu. Sabahleyin tam saat sekizde Maryo bir taksi ile Maryayı alma- Maryo da siyah bir es- şti. Kirleri, lekeleri bek iz kere temizlenmiş bu esvap, hem balolar için, he için, hem cenazeler için işe ya- rardı. Marya arabaya binince ad- res verdiler. Sicilya sokağı 120 Şehrin yar boydan boya katetmek lözimdi. Bereket versin. tam vaktinde yetiştiler. Cenaze alayı yola çıkmıştı, Alayın sonun- da, yavaş yavaş üç dizi otomobil yürüyordu. Maryo ile Marya da taksilerile alayın arkasına takıl dılar. Marya sağ tarafa, Maryo sol tarafa oturmuştu. İkisi de susu” yorlard vaziyetin. icap ettirdiği teessür okunuyor. du, Maryo, biraz süküllan sonra bir şeyler söyledi. Marya elini du- daklarına götürerek susmasını işaret etti. Maryo ses çıkarmıya- yak nişanlısının güzel seyretmekle meşgul oldu. Bir kö- şeyi döndükleri sırada otomobilin motörüne bir şeyler oldu. Araba durdu. Marya yavaşça nişanlısına am- Yüzlerinde çehresini casının cenazesi pek parlak ol. duğunu söyledi. Tam beş tane çi- çek demeti saymıştı. Meryo, akrabalarının hep böy- le gösteriş seven adamlar olduk- larını anlattı. Bir kazanırlarsa mutlaka bir kaç harcederler, borç Her akşam fl Bir tesadüf a yaparlar, fakat gösterişi elden böl) rakmazlardı. Artık şehir harlcind çıkıyorlardı. Yeni yeni sokaklar. ç dan geçiyorlardı. Maryo taksis imetrenin kaç para yazdığını gör mek için saate bir li O bu hesap ile meşgul alay durdu, Cenaze arabasınin et- rafında faaliyet ziyadeleşmişti, Redingotlu bir adam Maryo ila Maryanin bulunduğu otomobilini kapısını açtı. İsimlerini sordu, Bir. deftere kaydetti. Sonra, kaj kapadı, Devam etmesi için şofi Te işaret etti. Mez? — Bizim kuzenler cenazeye gel: Bi- miş olduğumuzu anlıyacakl ze teşekkür edecekler, dedi Cebinden elli franklık bir bilet çıkararak şoföre verdi. Bu kadar fedakârliğa mukabil kuzenlerden. bir teşekküre bile mail olmadılar. Aradan üç gü geçti, on gün geçti, Bir küçük mektup bile almadılar. Yalnız, Bir hafta sonra, Marya ile Maryoya ilân saatte falan no- terin yazıhanesine gelmeleri içi ihbarname geldi. Başbaşa ve- rerek düşündüler. Bunun manasi ne olabileceğini bir türlü kestire- miyorlardı. Tayin edilen vakitten yarim saat evvel moterin intizar odası” na girmişler, kendilerine sıra gel- mesini bekliyorlardı. i Nihayet sıraları geldi. Noterini odasına merak ve helecan içinde girdiler, Karşılarında gayet cid- di kocaman sakallı bir adam bul- dular. Kendilerine, nazikâne, yer gösterdi. Yazı masasının üzerinde bü bir zarf görünüyordu. İçinden pul- lu bir takım kâğıtlar çıktı. Noter ağır ağır şu sözleri söy ledi: — M. Temistokli Dolçeni vasi- yetnamesinde elli bin frank bi- rakmıştır. Bu kendi arzularile ce- mazesine gelecek zatlar arasında taksimi olunacaktır. Tutulan ka- yıtlara nazaran, sizin hiç davet olunmadan cenazeye geldiğiniz anlaşıldığı için bissenize düşen parayı sizlere veriyorum. Maryo ile Marya biribirlerine” Sonra, bir makine gibi tazdik işareti yaptılar. imzaladılar. iki makbuz kendilerini ti. Maryo ne nihayet ekil erdirdiler. M.| Temistokli Dolçeni ile” ayni katta oturuyorlardı... Ayni günde vefat etmiş, cenazesi ya- rım saat evvel kaldırılmıştı. Mar- yo ile Marya, yanlışlıkla, onun cenaze alayının peşine takılmış ardı, i Hisselerine düşen on bir frank onların evlenmeleri ve yeni bir ev açmaları için lâzım gelen ser- mayeyi teşkil etti Hihâyeci AKŞAM KiTAPHANESİ NEŞRİYATI Kadıköyünde NET Kırtasiye mağazasınd satılmaktadır. Noter Kadıköy, Alt Tel, G0ö: 1Na