45 Ağstne 1034 AKŞAM Mütehassıs amele yetiştirilecek Bunun için kurslar açılması düşünülüyor Başvekil İsmet paşa Hz. Bakır. m er işçilerin kabil rika müdüründen izahat almıştı. Bn izahat esnasında sanayi saba- sına yeni giren Türk amelesinin ihtisas elde etmesi imkânlarından bahsedilmişti. Aldığımız malümata göre, fab- rikalarda isas smelesi yetiştir. mek için ameleye mahsus sanat kursları temin edilecektir. Iktisat vekili Çelâl bey, sanayi kursları hakkında tetkikat yapı sanayi umum müdürü Recai beye emir vermiştir. iğer taraftan öğrendiğimize ticaret odaları da kendi mantakaları dabilinde ne gibi sanat kurslarına ihtiyaç olduğuna dair birer rapor hazırlıyacaklardır. Ankara şosesi Bolu 14 (A.A.) — Bolu - An- kara şösesi üzerinde Gerede - Kızılcahamam arasındaki sekiz kilometrelik kısmın ikmali için çalışılmaktadır. Bir ay içinde Bolu - Ankara şosesinin vilâyete sit kısmı tamamen bitmiş olac caktır. Iktisat vekâleti tarifeler bürosu mütehassıslığı Istanbul vergiler temyiz komi yonu iktisat azası Nemli Zade Sıtkı bey iktisat vekâleti teşkilâ- tında yeniden ihdas edilen tari- feler bürosuna mütehassıs sıfatile tayin edilerek Ankaraya hareketle yeni vazifesine başlamıştır. üreşler Cuma günü başlıyacak olan müsabakalar için büyük hazırlık var Şehrimizde alafranga profes- yonel güreş yapmak üzere Avru- padan getirilmiş olan 20 ecnebi pehlivan müsabakaları 17 ağus- tos cuma günü Taksim stadyo- munda başlıyacaktır. Türk peh- Jivanlarından Kara Ali, Müla- yim, Tekirdağlı Hüseyin ve Rifat pehlivanlar dahil olduğu halde bir içitma yapılmış ve neticede biri greko-romen ve diğe bes güreş olarak iki büyük müsa» baka tertibi kararlaştırılmıştır. Hakemler Türk ve ecnebidir. Gü- reşçilerle beraber şehrimize üç beynelmilel güreş hakemi de gel. miştir. Çarşamba günü Tal stad. Yomunda saat 17 de güreşçiler id- manlar yapacak ve hakemler bey» nelmilel nizamnameyi telkik ede- rek güreşler hakkında mukarres Yat ittihaz edeceklerdir. Avrupadan gelen bu kuvvetli Pehlivanlarla bizde son zaman- larda parlıyan ve çok parlak neti- "eler alan amatör pehlivanlar ara» #ında bir mukayese yapma zas- alesef imkân yoktur. Filhakika fe- İderasyon © resi | nizamnamenin profesyonel güreşçilere meşgul olmadığını ve beynelmilel niza Hnatın amatörlerle profesyoneller arasında müsabaka icrasına im- kân vermediğini söylemiştir. Hal. Buki, meselâ bir Çoban Mehme- bütün amatör güreşçilerin bi- gibi Finlandiyalı , Macar Szabo, veya Çek Wavra karşısında ayni netice GUNUN HABERLERİ iyeti hakkında fabe | Irlandada mühim bir hadise Çiftçilere polis kuvvetleri arasında bir çarpışma oldu Kork - İrlanda 14 (A.A.) — Da- ily Telegraph muhabirinden: Zabıta kuvvetleri, vergi borç- larını ödemiyen çifçilerden müsa- dere e iş hayvanların satışına mâni olan köylülerin üzerine ateş açmağa mecbur kalmıştır. Neticede 1 kişi ölmüş, 37 kişi de yaralanmıştır. Hadise, bu gibi müzayedelerin ekseriya yapılmakta olduğu bir avluda cereyan etmiştir. Burada 5000 çifçi toplanmış bulunuyor ve 300 zabıa memuru da intizamı muhafaza ediyordu. Birdenbire içinde 15 kişi bulunan ve bütün hızı ile gelen bir kamyon, kapalı duran kapıyı zorliyarak avludan içeriye girmiştir. Bunun üzerine zabıta derhal ateş açmış ve sekiz kişiyi vurmuştur. Paniğe tutulan halk, kapılara doğru koşmuşsa da, zabıtanın mümanaatı ile karşılaşmıştır. Bür askeri müfrezenin gelmesile sü- künet ancak iade olunabilmiştir. Vaziyeti ciddiyetle telâkki eden İrlanda hükümeti, icap eden yer. lerde zabıta kuvvetlerini takviye ettirmektedir. Danimarka kraliçesi Almanyada Bayrut (Almanyada) 14 (A.A)— Danimarka kraliçesi Aleksandrine buraya gelmişti. Wagnerin tem sil edilmekte olan piyeslerini gö- recektir Şehir içinde.. Londranın ortasında bir İayyare möydine yapılacak Londra TA TAA) — Londra: nin “City, 0. iş mahallesinin ortasında tayyare meydanı yapılması düşünülmektedir. Bu bapta bir proje hazırlanması mü- tehassıslara tevdi edilmiştir. Proje. birçok zevat nezdinde rağbet görmektedir. Tayyare meydanının inşası tica- reti âzami derecede inkişaf etti- ei mahiyette telâkki olunmak» tadır. Yeni mensucat fabrikaları Moskoya 14 (A.A.) — Mosko GUNUN MESELELERİ Fransız kabinesi Frassz. kabinesinin mevkü son za manlarda yene bir çok münakaşalara sebep olmaktadır. Buzünkü kabine, © subatta Paris sokaklarında vukun gelen çarpışmalar üzerine teşekkül etunişti, Ka bineyi teskil eden çeki reisicumhur M. Dowmerguz, bütün cumhuriyetçi fırkalar vin iştirakile Bir milli kabine yapmağa çalışmış ve arzının muvaffak olmuş. tu, Filhakika bugünkü kabinede sosya islerden başka bülün cumhuriyetçi fr kalar vardır. Kabine iş başıma geçtiği gündenberi Bir çok işler görmünlür. Bunların © en mühimi bülçe açığını kapatarak mü. yazene teminine muvaffak olmam ve İran düşmek tehlikesinden kurtarma" sıdır. Kabine harici sahada da mühim muvaffakiyetler lde etmiştir. Evvelce Fransa pek yalnız bir halde iken bugün etrafinda bir çok dostlar toplamıştı. Bunların arasında, İngiltere Ge bulun maktadır. Fakaç bütün bu muvaffakiyetlere rağ: men kabineye karsi şiddetli bir mülca; dele vardır. Bu mücadeleyi yapan yal: miz. sosyalisler değildir. > radıkalların büyük bir kısmı kabinenin ahayhindedir, hattâ geçenlerde toplanan radikal kon 'gresi kabineden ayrılmağa kara vere cekti. Fakat firkonmm reii M. Herr. «Kongre bu yolda bir karar verse bile ben kabineden ayrılmıyacağım. Çünkü swvelee fırkanın başvekile “döneme matla bulunduğundan kongre, bir ayı ğa mahal vermemek üzere bundan vaz geçmişti Fakat © zamamdarberi mühim bazi hadiseler oldu. Ezcümle kabineye dahil mazırlardan ceki başvekil M. Tardicu Sravinky meselesi münssebetile radikal arkası. yeilerinden M. Chavtempsin aleyhinde çok şiddetli beyanatın bulun du 'Bu beyanat bir fırına kopardı. Bir azalık kabinenin mevkii tehlikeye düstü Nihayet mesele pamuk ipliğine bağlandı M. İlemioe bu defa büsbülün baska arada beyanatia bulundur. eŞimdilk iş başında kalıyoruz. Fakat 25 teminiev. vekde. toplanacak kongrenin vereceği karar üzerine belki de radikal nazırlar istifa edeceklerdir» dedi. 'M. Tardicunun beyanatile fırka mü. eadelesi için kabul edilen mütarekeyi bozmasını sebep gösteriyor. Radikal kongresinde ekseriyet Bugünkü kabinenin aleyhindedir. Geçen defa M. Hereistmin tazyiki üzerine ileri i. Bu defa milli kabineden ayrlmağa karar vermesi ihtimali çak. Küvcetlidir. Bu sebeple muhafazakâr gereteler 4Kabinenin. önünde iki ay zaman var dır, Bu müddet zarfında macvkini kuv> Buğday ihracatı Bir hafta içinde 515 ton ihraç edildi Buğday ihracatı gittikçe ört maktadır. Evvelce yazdığımız gibi, Ziraat bankasının mubtelif mem- | Ieketlere gönderdiği temiz buğday nümuneleri beğenilmiştir. Bu nü- 'muneler üzerine merkezi Avrupa ve İvanowa mensucat fabrikal nda icap eden mümareseyi yapan on türk amelesi Türketroi hesa bına yapılmakta olan mensucat fabrikalarının montajı peyda eylemek üzere Leningradı gelmişlerdir. Ilk mensucat maki- meleri Leningrattan o Türkiyeye sevkedilir. e Gandhi orucunu bozdu Vardha (Hindistan) 14 (A.A)— Gandhi, bu sabah orucunu boz- muş ve soda ile baldan mürekkep bir şerbet içmiştir. Bu defaki orucunu da iyi nelicelendirmiş olmasından dolayı kendisine bü çok tebrik telgraflar gönderik milan aa ili Macar faşisileri Peşte 13 (A.A.) — Esasen üçe ayrılmış olan Macar milli so list fırkasında yeniden anlaşa, mazlıklar çıkısıştır. Yeni bir hizp teşekkül etmek üzeredir. Azadan bir kısmı riyaset için eski başvekil mebus M, Frierichi teklif etmektedirler. Kendisi ber türlü müfrit temaytillerden vaz geçilmesi şartile bu teklifi kabul etmiştir. memleketlerinden bile. talepler vak olmaktadır. Yalnız bu bafta içinde Istanbul limanından 515 tan buğday ihraç edilmiştir. Diğer senelerin istati tiklerinde, bir haftada bu de cede ihracat yapıldığına tesadüf edilmemiştir. Amerikanın bahri programı Vaşington 14 (A.A.) — Meb san meclisi deniz işleri encümeni reisi M, Vinsonun deniz erkânı harbiyesile — müştereken hazırlar makta olduğu beş senelik deniz ve hava programında, kongrenin verdiği tahsisat dairesinde gemi inşaatı düşünülüyor. M. Vinson, bu hususta demiştir babriyemiz, malik ki: “Hali bazırda 1000 kadar tayyareye bulunmakla beraber, ancak 400 harbe kabil - Bizim daha çok fazla harp tay- yaresine ibtiyacımız vardir... Sovyet tayyareleri Liyonda Liyon 14 (A.A.) — Sovyek te yare filosu buraya gelmiş ve M. Herriot belediye reisi sıfatile he- yeti, karşılamıştır. EDEB! MUSAHABE © Sanata sadakat Kıtalarinin © küçüklüğünden katı nazar adet itibarile epeyce bir yeküna varan bir kitap yığıni karşısında oldukça bir tereddüt zamanı geçirdim. Bunlar müt nevvi mevzulara dair ve muklel kıymette şeyler, ve hepsi de Na- hit Sırrının. Bu isim sahibini, yazi mahsul. lerinde, senelerdenberi, ta © he- nüz bir çocuk iken başlıyarak, ta- kip etmekteyim. bahsetmeğe iki sebeple settim: Takdir ve müahaze. Ben- den gelen takdir sesinin samimi yetine itimat edeceği kadar mü- ahaze sadasının halisiyetinden esir olmak: satırlarla hiç bir ihtiyat kayı Sizin bu ikti zat Önümde duran kümeden bu iki zıt fikre zemin olacak iki eseri ayırdım: «Eve düşen yıldırım» ve «Eski resimler». Nahit Sırrının hayat ile tema- #n başladığı zarmanlardan. itiba ren mesut bir mazhariyeti Ta o senelerdenleri garbi lisan ve sanat eserlerile ünsiyet içindedir; hitin çocuğudur ki orada müsaha- be daima zel şekillerile söylenir, konuşulur. Bu müsait şeraite hayatın ve devrin muhtelif safhaları arasına erkenden karışmış olmak, garbin medeniyet diyarlarında uzun uzun dolaşmak. imtiyazları da ilâve edilirse onun sanat hayatı için ne sıl muvafık cihazlarla kuvvet bu- lan bir fıtrat sahibi olduğuna şa- şılmaz, İşte karşımda duran iki eserden biri, «Eski resimler», bı na böyle bir fıtratın bürhanını ve- Tiyor, ve buna hiç şaşmıyorum. Hkincisine gelince: Ona da madım, zira ötedenberi sıhhatine keni olduğum bir hakikatin bür- hanını da onda buldum: Ne za- man sanata sadakattan ayrılmış bulunulursa o zaman bir tehlike, sukut tehlikesi, muhakkaktır. Her sanat müntesibi bu tehlike- ye maruz kalmıştır; ihmal ve is- | ticalden doğan bu tehlike ekseri- yet üzere bir itiyat, yahut ihtiyaç sevkile bir mübrim saik olarak sanatı boğmuştur; bazan bu teh- İikenin vukuu ihtimalinden vak- tile haberdar olan sanat erbabı, Bir bataklığa saplanmak üzere bulunan ayakların geri çekilerek sağlam bir zemin üzerinde teenni ile yürümeğe lüzum görmesi gibi, durup istikameti değiştirmişler. dir. Sanat ne ihmale, ne mütehammildir; sanat bir uğraş- ma, bir didinme, daima kendi ken- disinden memnun olmıyan bir mürakıbın insaftan, müsamaha» dan mahrum, adeta zalim gözleri altında çalışma: mabaulüdür. Resimde, musikide, edebiyatta, velhasıl sanatın bütün tecelli 26- minlerinde bunlardan her birinin icap ettirdiği icat ve inşa şartla- pına sıkı sıkı bağlanmak, hele ya- Zıda mevzudan, tertipten, mik- yastan başka, hattâ bunların hep- sinden ziyade lisan ve üslüba en büyük ölçüde ehemmiyet vermek bir kalem mahsulünüz kıymetine, binaenaleyh hayalına yegâne mes dardır. «Eve düşen yıldırım» hikâye idare. edilmesine daha geniş bi iaticale ve onlarla inkişaf edecek hissiya- tın neticeye doğru akmasını ihzar eyliyen safahatı tasvire pek müz sait bulunan bir mevzuu muhaı Fir hemen çırpıştırıvermek sureti- le idare etmiş ve hergün matbuat sütunlarında garp lisanlarından naklolunarak iki fincan kahve arasında uyduruluvermiş hikâye- ler nevinden bir eser yaratmıştır. Bunu bir matbaa odasının du- manları içinde hemen mürettiple- re yetiştirmek üzere yazmış ol. saydı o zaman, pek tanılmış ve kendi sanatına sadakat ve hür. metten ayrılmağa hiç katlanama- mış bir muharririn yaptığına im- tsalen, bir müstear isim altında, yahut daha doğrusu, hiç bir imza koymağa lüzum görmeden, neş- retmeliydi; yahut mademki bu eseri yazmış ve onu İmzasile nes- retmekle beis görmemiştir, bize «Eski resimler» eserini, ve o ayar leri vücuda getirip bi- tahkiye usulünde me- haretine, lisanının hoşluğuna, üs- Iâbunun müstesna meziyetlerle ve kabiliyetlerle doluluğuna inandır- dıktan sonra o itimadı tekzip ede- cek bir ihmali nefsine kabul ettir- memeliydi, inde mevzuun pek ziyade re edilmeğe müsait olduğumu gör- mekle başlıyan bir müdekkik, va- kanın etrafında dönen şahsiyet leri hep müphem çizgilerle ancak karışık bir taslak halinde kalmış bularak onların hepsine, hattâ asıl kahramanlarına bile yabanci kalıyor; vukuatın tevalisinde, ne- ticeye doğru adeta koşa koşa sex Zirtmesinde onları takip edemi- yerek havsalasına sindiremiyor, adota fona usullerle tesbit edilmiş bir filmin fena tertip olunmuş bir secnariosundan duyulan eza ile kitabı kapıyor. Bu ezayı duyacak olan okuyu- cuya hemen tavsiye etmeli harririn sanatına riayetle yazılmış buradadır, onun asıl kabiliyet ve kudreti bu ikinci neviden eserindedir. alsın, Asıl mubarrir Bu kitapta iki hikâye var, da- ha ziyade bir hatıra olan birinci hikâyede, «Kanlıçanın bir yalı sında» serlâvhalı uzunca küçük hikâyede tevakkuf edeceğim, Bu yazıya hangi noktai nazardan ba- kılırsa bakılsın derhal nevinin en güzel nümunelerinden biri oldu- Zuna hüküm vermek zaruretinde bulunulur. feat mıdır, yahut bir hatırayı ihya mıdır, bu noktada hiç durmadan, hemen mevzu bi celbediyor. Sonra Kanlıcanın o eski yalısi- 'na girip onun havası içinde yaşı- yoruz; en küçük teferrüatına ka- dar bu yalı ile, orada cereyan eden ufak tefek vakalarla benl ğimizin arasında hemen bir isti- nas hasıl oluyor; sanki muharrir siliniyor, ve onun yerine biz ka- im olarak onun hikâye ettik! gözlerimizi kapıyarak biz yaşi: yoruz. İşte bize bu hissi veren, bu zev ki tattıran şeydir ki sanattır, ve bu sanata muharrir ziyadesile ma liktir, ona malik olduğundandır ki bu meziyetini tekzip edecek te- zahürlerin vukuuna karşı isyan UDevamı 8 inci sahifede) Halit Ziya Uşgakizada