31 Temmuz 1934 AKŞAM Sergiye rağbet neden azalıyor? Muhtelif sergilerin aynı zamanda açılmasinın mahzuru , Bu seneki yerli mallar sergisi nin geçen seneye mazaran zengin olmadığından bahsetmiştik, Bu hususta sergide alâkadarlar nez- dinde tahkikat yaptık, Evvelce de yazdığımız gibi sergilerin ayni mevsimde açılması, fabrikatörleri tereddüde sevketmektedir. Mese- Alpullu şeker fabrikası, Izmir Seylül sergisine iştirak etmek için hazırlıklar yapmaktadır. Bu yüz- de Galatasaray sergisine iştirak etmemiştir. Zingal şirketi de İzmir isine iştirak etmeği daha fay- dalı bulmuştur. Bu sergiye iştirak &tmiyen, büyük sergiler de İzmir sergisine girmektedirler. Birmuharririmiz, fal Ie, Galatasaray sergisinin bugün- kü halinden konuşurken sali tar bir zat şu sözleri sö; e | Mahmutpaşa çarşisina ben: yen bu sergiyi de hakir görmeme- İiyiz. Bu sergi de bir fedakârlığın li hesabıma ma- deni fabrikaların sergiye iştirak temin için hayli zahmet çektim ve nihayet muvaffak ol 'dum, Bunlarm arasında, sergiden büyük faydalar temin edenler var. 'dır. Şehrin köşe bucağında çalı- gan küçük fabrikalar, firmalarmı yerli mallar sergisinde tanıtmiş- Tardır. Diğer taraftan sanayi i Nazmi Nuri bey de Şu sözleri söylemiştir: |, — Eksik taraflarından bahse: Ten bu sergi, Türkiyede, yerli mali mefhumunu halka tanıttırmakla Bu- yüzünden, Beyoğlun. da mağazalar yüzde otuza kadar yapmağa mecbur kalmış- lardır. Bu da memlekete bir hiz- metr, Kafes yasak Gemlikte kadınlar çarşaf yerine manto giyiyorlar Gemlik 29 ( Hususi ) — Kasa- bamız halkı evlerden kafesleri kaldırmağa karar vermiştir. Bu karar bir kaç günden beri tatbik edilmektedi manto giymelerine de karar ve- rilmiştir. Bu karar da tatbik edi mektedir. Bir batında üç çocuk Gemlik 29 (Hususi) — bun- dan bir kaç gün evvel burada bir zatın bir batında Uç yavrusu dünyaya gelmiştir. Bu üç yavru- Bun hepsi shattedir. Kendilerine ina edilmektedir. Yavruları uzun ömürler dileriz. Muğla halkevi gençlerinin seyahatı Fethiye, 30 (A.A) — Muğla halkevi gençleri halkevi reisile irlikte dün Fethiyeye geldiler, Büyük tezabüratla karşılandılar, Muğla gençleri bugün istirahat edecekler, yarn akşam temsi konser ve konferans vereceklerdir. Balikesir buğday silosu Balıkesirde inşaatı biten buğ- day silosu Zi sellüm edilmişti £ bankasınca te- GUNUN HABERLER Gümüş dolu bir mağara bulundu Ölüm mağarasında daha bir çok madenler var Taşkentten Ünited Press diriyon: Bir 5. Rus heyetiseferi. yesi Timürlengin meşhur kütüp- hanesini ararken eski pergament kâğutları yerine bir gümüş mas Barası keşfetmiştir. Heyeti seferiye özbek cumhu- riyetinde Şadimir dağlarında Saurab kasabasından 20 kilomet- re uzakta buluman ve yerli aha- li tarafından <ölüm mağarasi» denilen ve çok korkulan bir ma- Zarada tetkikat yapmıştır. Heyeti söferiyeyi bu mağari- da tetlikat yapmağa sevkeden sebep, tarih ve masallarda bu mağarada Timürlengin - güya ruhlar tarafndan tahtı muhafa zaya alınmış olan - kütüphane sinin gizlenmiş olduğu riyaye tidir. Li Bu mağara, gerek korkunçlu ğu ve gerek olrafının gayet sarp ve tehlikeli oluşu yüzünden şim- diye kadar tetkik edilememişti. Fakat mağara üstündeki 11 inci asırdan kalma ceki arapça ya zılar, orada her hangi bir hazi- nenin mevcudiyetine delâlet edi- yordu. Prof. A. F. Soseldkonun riyaseti altındaki heyeti seferi- ye ahiren mağarayi iyice tetkike muvaffak olmuş ve orada zen- İ gin ham maden dehlizleri buk muştur ki bunların yüzlerce se ne evvel * işlenmiş” olduğu, mma #aranın her tarafında görülen insan iskeletleri ile toprak kap lardan anlaşılıyor. Mütehassısların © tahminlerine nazaran mağarada daha bir bu- çuk milyon unze (Bir unze - 40 gram kadar bir siklet ölçüsüdür. Bir buçuk milyon Ünze - 60 ton.) 'den fazla gümüş ve 1500 ton kur- İ şan, manganez ve diğer maden- ler mevcuttur. dl Hava filoları Ingiltere hava kuvvetini arttırmakta israr ediyor Londra 30 (A.A) — Sir Philip Sassoon, Luisolshire muhafazakâr kongresinde söylediği bir utukta hükümetin hava siyasetini har: tatl müdafaa oimiş ve demiştir kiz — Bana kalırsa, bir tarafli si- Tâhları bırakma siyasetine girmek: le İngiltere yanlış hareket etmiş- tir, Sadece motör ve tayyarelerin evsafı, tayyarecilerin ihtisas ve de tutulursa, biz havacılığımız, dünyanın en birincisidir. Fakat adet itibarile lerin seviyesine yükeelmekle mi, yoksa onları bizim seviyemize in- dirmekle mi ortadan kaldırmalı yız? Senelerce, ikinci vaziyeti meydana getirmeğe çalıştık. Şi di ise birinci vaziyeti tahakkuk et- tirmeğe mecburuz. : Yunan başvekilinin seyahatı Atina 30 (Hususi) — Yunan başvekili M. Çaldaris bugün teda- vimaksadile Almanya kaplıcalari- na hareket edecektir. Gaybubeti esnasında kendisine harbiye nazi- ri ceneral Kondilis vekâlet ede- cektir, GUNUN MESELELERİ Amerikada ten grevler ve kanlı hadiseler nihayet Buldu; fakat memlekette elim sikm Ve tabii vaziyet avdet etmemiştir. Bus nun sebebi iktisadi şiddetle devam. etmesidir. Buluranin. bütün Amerika geisicuyhunu M. Roosevelt İş başına geçtiği zaman işçilerin çalış ona saatlerini azalmak, buna mukabil vaziyeti imeğe teşebbüs etmişti. M. Roo- az çalışmasi buna ru rini arrmak suretile Bir kasim ameler işsizlere iş temin edeceği kabil fazla ücret alan işçilerin fazla para sarfederek memlekçite buhranın ortadan kalkmasına yardm edecekler ini ümüt ediyordu. — Halbulsi vaziyet hiç te ümit ve tahmin ettiği gibi çık madı. Amerika esasen zengin bir memle kattir. Her tarafın çok para vardır | Fakat bu para ilimatezlık yüzünden İ kasalara gekilmietir. , Halk parasını bir işe yalırmaktar çekindiği gibi. sarfet mdkten de korkuyor. Yarının ne ola cağımı bilmediği için elinde para bur lundurmaki istiyor. Eline Fazla pars Etyen isçi bunu serfedecek yerde sak. | lamuğa başladı para tedavili art müd. 5 Diğer taraftan Fazla masraf yüzüm den bir gok fabrikaların vaziyei sar- lâ, ilâslar baş gösterdi. Bu hal tabii hüki üzerinde tesirini etin mali vaziyeti ardi. Bir sene İşimde bütçe dör milyar dolar açık | verdi. Amerikanın borglari 27. milyar | küsur dolara çık Vardar 2,115,554,049 dolar ilen masraf 7,105,050,08$ doları buldu, yansız gazeteleri son hadiseleri vaziyetin bir neticesi addediyar «M. Roosevelt karamamelrie * mel vaziyeti tansim etimek tedi, fakat bur pa muvaffak olamadı. Malt ve iken İdi kanunlar değisermez, bunu unutma malıdır.» diyorlar Kadın pilotlar ı Kadın tayyare pilotu pek çok- tur, Fakat şimdiye kadar yolcu tayyarelerinde kadın pilot yoktu. Ingil resimlerini dercetti- gimiz mis Spicer (solda) ve mis Gower yolcu tayyaresi pilotu beratı almışlar ve işe başlamış lardır, Otomobille saatte 140 kilometre Francorehamps 30 (AA) — Dreyfüs, «Bugatti» otomobili ile Belçika büyük mükâfatını ka- zanmıştır. Dreyfüs, 600 kilamet- zelik mesafeyi 4 saat 15 dakika 3 saniye 4/5 te, yeni saatte va- sati 139,861 kilometre süratle yapmıştır... İkinci, gene Bugatti otomobili ile Brivio olmuştur. Bu mesafe- yi 4 saat, 16 dakika, 57 saniye 4/5 te, yani saatte vasati 138,827 kilometre süratle yapmıştır, 4 TİYATRO MUSAHABELERİ . Modern sahnede evza ve etvar Söz, Ber zaman meram ifade: ne elvermez. Zincirleme kelime telâffuzu ile, ancak mücerret fi- kirler teati edilir. Halbuki hayat- &a ve realitede, hissiyatla, hissi- yata inkişaf veren muhayyele ifa- de kudreini haizdir ve bu kudret- ten istifade etmek şarttır. His tın ve muhayyelenin dile gelmesi demek, bütün vücudun dile gel mesi demektir. Vücut, evza ve et- var, yüzdeki kırışıklıklar, takal- lüsler ve inbisatlar, bakışlar (b: zan hareket ifade eden hareket- sizlikler) ses ahengi, cümleler ve sözler arasındaki | fasılalarla ko- nuşur. Telâffuz güftesini, evza ve etvar besteler. Tavrı hareket, sö- 26 refakat eder. Tavir ve hareket, evza ve etvar, söze refakat etmekle de kalmaz, Gok kere kelime ile cümlenin ye: ni tutar, Birdenbire, damdan di şer gibi karşınızd «Daire hedir?» diye sorunuz, size, işaret parmağile, havada muhayyel bir daire çizerek cevap verebili Evza ve etvar, şe'niyetin tek di- lidir. Her içtimaf insanın altında, karakteri yoğurulmaz, bir insan tiklâline sahi hasıl olur ve doğumunun geçilmez. İçimizde yaşıyan bu ikinci şahsiyet, içtimat şahsiyet mizle taban tabana zıt gider, Ba- Zan kendinden geçer ve meramını &nlatmak için, insanların araları da kullandıkları ifade tarzını kâfi bulmaz. İnsanlarin saklamak istedikleri Şeyler, arzularına rağmen, elleri 'de olmadan, asaplarmda, adale- lerinde, kanlarında kendini gö terir, Ten titrer ve her ürperiş muhakkak hakikati işaret eder, Adliyeciler ve mahir zabıta me- murları, bu dilden pek iyi anlar- Jar. Sorguya çekilenlerin yüzleri aydınlığa çevrilir, En ketumlar, bissiyatlarınâ tamamile hâkim olanlar bile, sırlarını ifşa ederler. i hislerini ortaya kayan, beşeri olduğu gibi göste- ren bu dilden sahnenin istifade et- i en büyük kazancıdır. Hayat için ekmek, su ne ise, meram ife- desi için de evza ve etvar odur. Tiyatro sanatının, daha ilk çağlar. da, evza ve etvar sanatı olması lâ- zum gelirdi, Fakat temsil şeraiti, uzun zaman buna mâni teşkil et- miştir. Eskilerde, anfiteatr çok genişti, rler halktan çok uzaktı. Bu- in seyirciler sahnede olup bitenleri, bütün teferrüatile tefrik 'edemezlerdi... Bugün de, gündüz, açık havada temsil verilecek ols: teferrüatı gözden kaçırmamak ka- bil olmaz. Eşil ve Sofokles devirlerinde, aktörler, maske takarak, yüzle- inin çizgilerini büyülttüler. O de- Yirde, aktörler, bir hissi kuvvetle ifade edebiliyorlardı amma, bu his atatikti. Oyunun sonuna kadar ayni haleti ruhiye devam edip diyordu. Ayaklarına / giydikleri kunduraların köseleleri çok kalın, topuklari fevkalâde yüksekti. EL biseleri, vücutlarını mübalâğalan- arıyor, fevkalbeşer bir cesamet veriyordu. Sesleri, tunç aletlerle, aksettiriliyordu. Evza ve etvar dili kenüz doğ- mamıştı, Bu dilin, bin sene sonra, Fransız klâsiklerile heceleri baş- adı. Duman fışkıran meşaleler ve mumla aydınlanan bir sahnede, aktörlerden, mimik istemek abes- #ir, Hem o devirlerde, seyirciler de sahnedeydi. Halk içinde rol y pan aktörün samimi olmasına de imkân yoktu. Racine, eserlerini oynıyacak olan sanatkârlara manzumeyi na- sıl okumaları âzım geldiğini an- latır, bakışların vereme: de yi, sesle verdirmeğe gayret eder- mir. 20 inci asrın başlangıcına ka dar, sahnede mimikle evza ve et- vara ehemmiyet verilmemiştir. As- rımızın iptidalarında, elektrik sah- meyi aydınlatmağa başlayıp, sine- ma da yüzle evza ve etvarın ifade- sini meydana koyunca, bu dilin kudreti kendini göstermiştir. Sessiz sinema, yüze her ifadeyi verdi, her şey söyletti, yüzü konuş” turdu. Ağız büyüyor, dudaklar takallüs veya inbisat ediyor, gü- Tümsüyor. Tek kelime söylemeden, her hissi ifade ediyor. Elmacık kemiklerin harekeli, çenenin ki muldanışı, burun kanatlarının açı lıp kapanması, sanatkârı, bir çok yerlerde, söz söylemekten i kılıyor, «Katil» de, «Kör» de, «Köksüzler» de Ertuğrul Muk- yin bize, cvza ve etvar tavır ve ha- inin, şaheser mümuneleri- sterdi. Gözler, ağızdan da natuk ve be- liğdir. Yalnız ifadesini tesbit et- mek güçtür. Vodvil ve komediler- de, Hazımın göz ifadeleri hariku- lâdedir. Neyire Neyir hanımın göz- leri, hayreti ve korkuyu çok güzel anlatırlar. Sahnede, Muhsinin göz- lerine baktığımız zaman, o anda- ki duygularını görür ve münevver bir sanatkâr karşısında olduğu- muzu anlarız. i Ellerin mimiki oldu olasıya mü- bimdir. «Elini vicdanına koy da söylen, «elini aç ta şükret», «biri- ne el kaldırmak» tâbirleri, ellerin, ifade kudretine delildir. Ellerin natıkasına vuzuh vermek için bir kaç «aksesuar» da ilâve edil İskarpinlerin ucunu döven bir baston sabırsızlığı, parmakların arasında dolaşen bir kalem dal gınlığ i Ba kalbin aynasi olmağa başladılar. Kısa etek mo- dasından sonra, ayakla bacağın rolü de mühümleşti. Bugün, aile kadınının, bir masaya çıkıp oturması, bir koltuk kenarına iliş- mesi, bacaklarını sallaması ayıp sayılmadığından, sahnede, el ha- reketlerine dikkat edildiği kadar, bacak ve ayak hareketlerine dik- kat edilmesini icbar etmiştir... | Sahnede sadece iyi konuşmak kâfi değildir, vücudu da iyi ko- nuşturmak lâzımdır. Sanatkâr ez» berci değil, yaratıcıdır. Selâmi İzzet Amerikada ikinci ilhalât |, ve ihracat bankası Vaşington 30 (A.A) — M. Roosevelt tarafından açılmasına müsaade edilen ikinci ithalat ve ihracat bankası, Sovyet Rusya müstesna olmak üzere herhangi devletle yapacakları muamele için Amerikalı ithalâtçı, ihracatçı ve fabrikatörlere kredi kolaylıke ları yapmağa başlamıştır.