30 Temmuz 1934 AKŞAM AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Tetrika No. 128 Murat reis Köycük kalesini yakmış ve Karaman Beyini firara mecbur etmişti. (Jüzetta) hâlâ Muradın Karamanlılarla çarpıştığını istemiyordu Murat reis Köycük kal saat içinde tahrip eti ini beş Artık kaleden ne top atılıyordu, ne de bir tek ok, Hamza bey teslim işareti çek- alde Muradın sahile sokul- ması Köycük halkını meraka düşürmüştü. O gün akşama doğru sahilden hareket eden bir flika ile yerliler» 'den bir kaç kişi (Marmara Kar- tah) na gelmişti. Bunların mak- sadı Köycüğü teslim etmekti. Halbuki Murat reisin Köycükle alâkası yoktu.. Gelenlere sor- du: — Bizi Venedikli mi zannetti- niz? Türk sancağı çektiğimiz hal- Elçiler hep bir ağızdan şu ceva- bı verdiler: — Köycük Karamanlılar tara- fından işgal edildi. Biz sizin ge- inizi uzaktan tanıdık. Fakat, Karaman beyi bu sırada Köycük- Kale topçularına ateş emrini verdi... Bizim elimizde bir şey yol. — Ya Hamza bey... O ne oldu? — ibrahim bey onu da esir aldı. — Köycük ne zamandanberi Karamanlıların elindedir? — On beş gün kadar oluyor. — Karamanlılara neden bu ka- dar çabuk teslim oldunuz? — Bir gece arkadan baskı Parak kaleden içeriye girdiler. Kalemiz, malüm ya, denize karşı müstahkemdir. Arkası açıktır. — Müdafaa etmediniz mi? — Faydasızdı.. Evlerimizde ya- tarken bastırdılar. — Hamza bey şimdi nerede? — Kale yıkılıncıya kadar kale 'dabilinde idi. ibrahim bey evvel emir verdi.. Kollarını bağla. dılar ve esir olarak geriye gön derdiler. Murat reisin cani sıkıldı — Karamanlılar kalabalık mı? — Çok kalabalık, Onlarla boy ölçüşecek halde değiliz. — Şimdi ne istiyorsunuz? — Karamanlılar kaleyi terke- dip şehir haricine gittiler, Köycü- ğü bir an evvel işgal etmenizi is Hiyoruz. Murat reis bir müddet düşündü: — Ben sizin şe işgale gelmemiştim, Mademki kale hari- cine gittiler.. Size bir mektup ya- Zıp vereyim. Bu mektubumu Ka- Taman beyine veriniz. Umarım ki bir daha Köycüğe ayak basmaz. Elçiler çok sevinmişlerdi. Murat reis, ibrahim beye kısaca şu mektubu yazdı: ulstanbulda evvelce sonra da Sultan Beyazıdı Fatihi, kümete verdiğin sözü - yani Türk sahillerine inmiyeceğine dair olan ahitnameyi - unutarak Köycüğü işgal etmişsin? Muradın kendi başına buyrağ Bir donanmanın reisi olduğunu Bilesin. Ve bir daha Köycüğe ayak basmıyasın!» © Murat rejs bu tehditnameyi im- Zalıyarak Köycüklülere uzattı — Karaman beyine benden se- lâm söyleyin! O beni çok iyi ta- nır. Venediklilere meydan okuyan nu tepelemek illerde dolaşa- Köycük elçileri Murat reisin mektubunu alıp flikalarına bin- diler ve kaleye döndüler, Murat reis geceyi Köycükte ge- girmişti, Jüzetta Köycük kalesinin tah- rip edi ,e Karaman beyinin münhezimen geriye çekildiğini öğrenmişti: (Marmara Kartalı) tayfaları bu neticeden çok memnun olmuşl: dı, Çünkü gemicilerin bir çoğu vaktile Anadolu seferinde Kara- manlılarla çarpışmışlar. ve Kal manlılardan öç alamadan dön- müşlerdi, Muradın Karaman be- yine gönderdiği tehditname de ge- micilerin hissiyatını okşamış — işte, kahraman dediğin böyle olur. Diyerek Muradın muvaffakıye- tine dua ediyorlar ve meşe içinde gülüp eğlemiyorlandı. Murat reis bir aralık Ki işgal etmeyi de düşünmemiş de- ğildi. Fakat (Marmara Karta- 1) nda fazla asker yoktu. Akıncı- lardan elli kişi bile ayıramazdı. Zaten bu kadar akıncı ile Kö cük kalesi muhafaza edilemezdi. İbrahim bey nasıl olsa bir akşam. baskımile tçkrar kaleyi işgal ede- bilirdi. Murat reis, Karaman beyinin burmunu kırmak onun mağlâbiye- tini görmek istiyordu. Murat bu- nu görmüştü. Ona: — Karaman beyi şehir haricine kaçtı Dedikleri zaman, Murat: — Adaleti ilâhiye tecel edi- yor. O ordusuna güveniyordu. Köycüğü işgal ettiği halde tutu- namıyarak kaçtı... Ve ben onun karşısında - hem de su üstünde olduğum halde - hiç kimseye gü- venmeden, hiç bir yerden yardım görmeden galip vaziyetinde bulu- muyorum. Diyerek göğsünü kabartmıştı. Jüzetta, artık Murada bir şey öyliyemiyordu. gibi sapsarıydı.. Fakat, vücudu kuvvetli ve muhakemesi yerinde idi. Murada: Rengi hergünkü — Karamanlılarla çarpışmıya. hm. Demiyordu. Çünkü (Jüzetta) kamarasında yatarken, Murat bir iki saat zarfında Köycük kalesi tahrip etmişti.. Ve elçiler gelinci- ye kadar (Jüzetta) işin farkında değildi. Yani Köycüğün Karaman beyi tarafından işgal anlıyamamıştı. Kendi kendine: edildiğini — Hamza beyle Muradın a, larının bu suretle açılmış olduğu- na memnun oldum. Diye seviniyordu. (Jüzetta) Hamza beyin Kara- .manlıların elinde esir olduğunu öğrenince hayretle Murada sordu: — Bu aziz arkadaşını Kara- manlılardan kurtarmak için, İb- rahim beyle bir müsalâha aktine lüzum görmüyor musun? “Arkasi var) Marsilyaya giderken (Baş tarafı 5 inci sahifede) Atinanın en karakteristik cihe- ti bence canlı bir hayata sahne olmasıdır. Durmak, yorulmak miyen çalışkan bir halk var... Fa- kat derhal söyliyeyim ki bu faa- Tiyet, bu çalışma büyük bir imti- zam altına alınmıştır. Dükkânlar sabahleyin saat sekizde açılır, bire kadar çalışır- lar... Birden dörde kadar öğle Sonra tekrar şam saat sekizde tatili faaliyet: Mesai saatleri kanunla ta) edilmiştir. Buna muhalefet eden bizim para ile 600 lira cezayi naktiye çarpılır... Sinemalar gece on birde ka- panır, bu makuldür. Çünkü 8“ kizden sonra Atinada iş zamani bitmiştir. Bundan sonra halk eğ- lenecektir. Ve eğlenmek için de vakti vardır. Büyük bir caddede ayakkabi almak üzere bir dükkândan içeri giniyorduk. Yandaki mağazanın sahibi çıkarak dedi — O dükkâna girmeyiniz. O adam kral taraftarıdır. Sizin gibi genç cumhuriyetçilerin | böyle bir adamdan alış veriş etmesi ayıptır. Buna benziyen daha bir gök vakalar... Yunanistan bi paramızla dehşetli ucuz!.. 100 Türk lirasile | bir Amerikalının Tarabyada To- katliyanda yaşadığı hayatı Yu- | üyük olellerinde tahtında geçirmek nanistanın en yni şerait imkân var.. Sabahtan akşama kadar dört arkadaş bir otomobile “binerek mütemadiyen dolaştık. 3£ Türk | lirası verdik... En mükemmel bir kostüm 25- 30 liradır. | Jskkarpinin en âlâsmı 3 liraya, | ipekli gömleğin en nefisini beş liraya tedarik edebilirsiniz! Bir şişe bira 13 kuruştur. En lüks bir gazinoda kahve 10 ku- ruş ve en büyük otelin geceliği 60 kuruştur. Atinanın maruf ve meşhur bir lokantasında öğle yemeğini 50 kuruşa yedik. Bu elli kuruşun içi- ne dört duble bira da dahi Atina sokaklarında her Türk bir İngiliz lorduna “benziyor Plâjlardan birinde İstanbullu iki arkadaşa rasladım.. Yazlık kostümler içinde gazinonum fo- #öylerine gömülmüşler biralarını iyorlardı, ikisi de diş doktoru Bana dediler hi: — Cebimize ikişer yüz lira ko- Yup geçen ay buraya gebik Atina plâjlarının şimdiki halde en maruf ve müsrif zenginleri bi- ziz. Daha bir müddet burada lüks hayatı yaşadıktan sonra İs- tanbula “döneceğiz! Amerikan milyoneri vatandaş larımızı sefahat âlemlerinde baş- başa bırakarak Akropolun yolu- nu tutuyoruz. Asfalt eaddeler yanıyor... So- kaklar yanıyor... Her taraf yaz Müthiş bir sicak... Bu- Otomebeiller niyor. | maltıcı bir kava. Akropola tırmanıyorlar. Esat Mahmut AKBA mlesseseleri Ankaranın modern türkçe İransızca ve ecnebi lisanlarda kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder, Merkezi: Ma £ vekâleti karşısın da telefon 8077 besi; Samanpazarında. Yatâğin içinde bir taraftan öteki tarafa dönüyor, . kı sıkı kapatıyor, almağa çalışı” yordu. Lâkin uyku ondan ne ka- dar uzaktı. Dışarıda olgun. bir melitap, nefis bir temmuz gecesi vardı. Pencereden akan ay işiği yatağı dolduruyordu. Kalktı, mehtap yüzüne gelmesin diye Perdeyi kapattı, tekrar yattı. Belki karanlıkta uyuyabileceği. ni zannediyordu. İmkânsız. Dışarıdan rum delikanlıların çaldıkları mandolin sesleri geli- yor. Başımın içinde müthiş bir fi- kir, burgu halinde kafatasını ke- miriyordu. ide başka bir erke Başka bir erke- , Nahidin yanımda Düşündü. Belki şimdi onlar balkonda yanyana geniş iskemle- lere uzanmışlardı.. Belki erkek şimdi şu saniyede Nadidenin ku- lağına bir sürü aşk kelimesi fısk. diyordu. Şu saniye Nadide gülüyordu. Bir erkeği çıldırtacak derecede şeytan gülüşile, göğsünü itrete- rek, yanaklarını çukurlaştırarak gülüyordu, İhtimal şu dakikada Nahide avcunun içi yordu. Çünkü avucunun içini öplür. mekten hoşlanırdı. Bunu çok iyi rd. — öö5öf... diye üstündeki ö tüyü attı, uyuyamıyacaktı, uyu- yamıyacaktı, — uyuyamıyacaktı. Kafasının içinde bu müthiş dü şünceler varken uyuyamıyacak- | | caktı, uyuyamazdı. Yataktan fır- ladı, odasından çıktı. Koridorun pencerelerini mehtaba karşı For: etti, Koridorun elekt yakma- dı. Kendi kendine bir aşağı, yukarı dolaşmağa başladı. İkide bir duruyor: — Şimdi... Şu anda... Belki de dudakları biribirini bulmuş tar... Diyordu... Sonra gene kendi kendisini teselli | etmeğe çalışı yord — Canım... Bunlar senelerce beraber yaşıyorlar. Artık eski ha- Taretleri kalmamıştır, Yeni se- vişenler gibi bir balkonda meh- taba karşı aşk oyunları oynıyacak değiller y Fakat birdenbire bu kendi ken- disine uydurduğu teselli allak bullak oluyordu. Bu dakikada ne Şu anda nasil vakit geçiriyorlar. Acaba? Acaba7, Bu bir si scabalar onu çileden çıkarıyor” du. Evde durmasına imkân yoktu. Kalktı, giyindi. Karanlık merdivenleri koşarak | indi. Sokağa fırladı. Caddeler tenha idi. boş yere yanıyor gibi yapıyorlar? Fenerler Sanki görünmiyen iki dudak her saniye kulağına garip cümleler fısıldı yordu: — Budala... Bu dakikada av- cunun içini öptürüyor, — Aptal!., Şimdi Nahit onun yanına oturmuş, kulağına aşk ke- İimeleri fısıldıyor... Bunları duymamak için hızlı hızlı yürüyordu. Kendisini küçük bir kabarenin önünde buldu. Hiç düşünmeden içeriye daldı. Alar. Burada iztırap yoktu. eğleniyorlardı, gülüyorlardı, ça- lıyorlardı, oynuyorlardı, — dans ediyorlardı. Masalardan birine oturdu. — Garson... Bir viski... © Yanındaki masada eskiden tas nıdığı bir Macar yosması oturun. yordu. Bakıştılar, gülüştüler, ka-” dun masasına gel Bir aralık gene kulağında © es Tarengiz sesi — Aptal..: Sen duruyorsun! Şimdi işte şu saniyede gene ave cunun içini öptürdü... diye fıs dadı. ; O'da intikam alacaktı. Nadi- de madem ki kendisini aldatı yordu. O da intikam alacaktı. | Eğildi. Macar yosmasının m nikürkü elini tuttu. Avcunun İ ni öptü. Esrarengiz ses. — Şimdi Nahit ona aşk kel meleri fısıldıyor!. derken o da Macar kadınının kulağına eğildi, Aklına gelen bütün aşk kelime- lerini, parlak, yaldızlı, şiirli ke- limeleri fısıldadı. p Esrarengiz. ses: — Şimdi dedi, Nadide başını Nahidin göğsüne 'dayadı.. der- ken genç kadının başını göğsüne gekti Dışarıdaki karanlık perde per- de aydınlanırken sokağa fırlar dı. Sabaha karşı hava bulutlan- 7a1ş, hafif bir yağmur yağmıştı. * Kaldırımların üstünde ispirto- lu başile yalpalıya yalpalıya yü Türken: — Ok... diyordu mı aldım ya... İntikami- Bir yıldız AKŞAM Abone Ücretleri Türkiye SENELİK 1400 kuş 2700 AYLIK 760 > 1450 3AYLIK 400 > 300 TAYLIK 150 » — Posa iühadma dahi gimayan genebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç Bene ebinlahır : 18 — Ruzılar : 86 5 ak neme Oyla kid Akşam Ya 78 452 SAR 13 250 m 636 19, ez Babel e Radyo 30 Temmuz pazartesi İstanbul £ 18.30.19. iranuzen dere 19-19.30 plak esriya, 19.30-21.20) Tüik musiki; nemiyati (Ekrem, Ruşen Cevdet» kelam Cevder, Şeref, İbraz, bim beşler, Vecihe, Belem hanımlar), 21,2021.30 ajana ve boran haberli 2130-2230 stüdyo ork, hafif müsli Varşova (1414 m.) 20,15 plükp 20,30 spor, 21,20 İstanbulun münare- 2112 hafif musiki, 23 edebi neşriyat, 22,15 dans musiki Bülereş (364.5 m.) — 19 radyo or kostranı, 21,15 oda musikisi, 22 popü- ler Romen sarkıları, 22,30 kahiehane konseri, Prağ (470.2 m.) — 16,50 plâk, müz sahabe, 19,1U. pik, 19.20. alımancn. neşriyat, 19,50 muhtelif, 20,10 plâk, 20:30 ründen nakil, 21,45 Tadya, yesi, 22 haberler, 22.15 plak, 2245 almuncn habenler. , Budapeşte (5505 m) — 21 öyate yo sanmtkürlerime müsamereleri, 22 plak, 23,10; Teyo yaylı sazlar mus kisi Viyana (3068 m.) — 19.20 Sale burgtan Vaznerin Tustan und. İalde 24 haberler, 24,30 dana muz operası, sikisi, 31 Temmuz salı İstanbul: 18,30-19 plâk neriyati, 19-19.50 çocuklar mask | 19304 21/20 (keman Resat bey, kanun Vesi Müzaffer bey, Vedin Riza | hanım), 21.20-21.30 ajans ve borsa haberler Hi 21.30-22.30 dans musikisi,