30 Temmuz 1934 Sahife 7 Pabuçları dama atılanlar Amerikadaki ahlâk mücadelesi bir çok yıldızların mevkilerini sarstı Amerikada cinsi hisleri hareke te getiren filimlere karşı müca- dele açıldığından geçende bah- etmiştik, Mücadele bütün şidde- tile devam ediyor Amerikada şimdiye kadar ya- pılan filimlerin ekserisi cinsi ca- zibe esasina istinat ediyordu. Bilhassa son zamanlarda buna pek ziyade revaç verilmişti. Dok gun vücutlu, * geniş kalçalı artist- ileri geliyordu. udunun her özasna ayrı bir titreme veren artist ipti- yeti bundan ileri g: kımı çoktan geçmiş olan bu artist tam «cinsi cazibe» esası taraftar- larının istedikleri tipte idi, Genç olmamasına reğmen bu artistin 47 zamanda en büyük yıldızlar ifasına geçmesi bundan ileri ge- Tiyordu. Yeni başlıyan ahlâk mücadele- sinden en ziyade zarar eden Mae West olmuştur. Bu artistin son gevirdiği iki filimin ikisi de ah- lâka mugayir görülmüştür. Bil Buna günah denmez» fi- mıştır. Şimdi bu iki filim baş tan başa değiştirilmiştir. Bu de den sonra ihtimal göste rilmesine müsaade edilecektir. Fakat Mae Westin hususiyeti kay- Bolduktan sonra bu Filimlerin büyük bir rağbet göremiyeceği muhakkak sayılıyor. Ahlâk mücadelesinden Mae Westin eski Filimleri de bi Zarar görmektedir. Amerikanın küçük şehirlerinde gösterilmekte olan bu Filimlere karşı da şid. Meselâ Lady Lou filimi 1900 da geçen bir vakayı gösteriyor. Bu filim ilk zamanlar mişti, Halbuki şimdi herkes © boykot yapılmağa başlanan Mae West detli bir hareket vardır. Bu filim- ler yalnız gayri ahlâki olmakla ittiham edilmiyor, biç bir haki. kate istinat etmedi şa uydurma olduğu da ileri sürü- filimi tenkit ediyor. Ne artistin kıyafetinin, * ne eğlencelerin, ne | de diğer sahnelerin 1900 senesi yaşayışına katiyen uymadığı ileri sürülüyor. Mae West bugünlerde «Kral ye ben» isminde bir filim çevir- mek istiyordu. Hattâ bu filimde kral rolünü eski İspanya kralı Alfonsun yapması için müraca atta bulunulmuştu.. Sabık krala bu rol. için istediği kadar para verilecekti. Son vaziyet üzerine gilmiştir. Bir kaç ay evvel Hollivutun en gözde artisti olan Mae West şim- di istikbali tehlikeye girmiş yazi” yetledir. Artistin yakında bir ke- nara atılması ihtimali çoktur. Yeni cereyandan, Mae West kadar olmamakla beraber, çok ütecssir olanlar arsında Joan Harlow, Anita Page, Joan Krav. ford gelir. Bu artistler sanat ka- biliyetlerinden ziyade vücutları: nın intizamı sayesinde, cinsi ca- zibeleri sayesinde en yüksek mev- kie çıkmışlardı. Halbuki şimdi her şeyden evvel istidat aranıyor. Eğer bu cereyan devam eder ve kuvvet bulursa bu artistlerin de eski mevkilerini kaybetmeleri ih- timali çoktur. Buna makabi i çok kuvvetli olmiyan, fakat faz- ln kabiliyeti bulunan bir kısim artistler birden bire yükselecek- lerdir. Yeni cereyan Amerikan filim öleminde büyük bir değişiklik ya- pacak gibi görünüyor. Bu deği- şiklik daha sanatkârane eserler raeydana çıkarırıa bundan her- kesin memnun olacağı şüphesizdir. Tetrika No. Bahriye nezareti erkânı ha- ricinde rey ve fikrine müracaat ettiğim genç zabitandan biri şim- di amiral bulunan kalyon kapta- mı sir Herbert Richmond idi. Mu- maileyh memlekete şu sıkışık va- ziyetinde fevkalâde yardım eden gem; bahriye zabitlerinden biri- dir, Bu genç zabitlerden istihsal ettiğim malümatı ve mütale: bahriye nezareti birinci sivil lordu yani nazırı bulunan zata havale ettim. Fakat mumaileyh bu mütalea- ları bahı nezareti amirallar heyetinin müttehit ve lâkin mu- hafazakârane muhalefeti karşı- sında tatbik mevl koymağa imkân bulamamıştır. Bunun üze- rine dediklerini maiyetine zorla kabul ettirmek itiyadında bulu- han bir zatı memur etmeği ka- rarlaştırdım. N Ingiltereyi denizBiliği kurtardı Kabinemi teşkil ve tertip eder- kon lort Carsonun büyük meza- yasını nazarı itibara alarak mu- masileyhi harp kabinesinde bulun- durmalı istemiştim, Bahriye neza- düşünmüş Fakat o zaman muhafazakârların liderlerinden goğu Careonun şahsı aleyhinde bulunduklarından © maksadımda muvaffak olamamıştım. Filvaki bu liderlerin hepsi de Carsonun hayranı oldukları halde şahısın- dan hoşlanmıyorlardı. Lort Gürzon ile mumaileyhin he hayranı idi, ne de kendisin den hoşlanıyordu. Muhafazakâr. ların rüesasından Long kendisi nin muhafazakârlar üzerindeki m etti inden kendisinin hariç kaldığı harp kabinesine Carsonun alın- filerine karşı çok kıskançlık göstermişti. Carconun istidadı hakkındaki kendi muhakememin hilâfında haricin tesiri ile yaptığım tayinin bir kaç aylık tecrübesinden mu | maileyhin — değiştirilmesi kendi menfaati için de iyi olacağım dü İ göndüm. Mumaileyhin Fili hare- Kâtta bulunması için yolunun ü rine konulan engellerden duydu- ğu infial bu engellerin ihmal edi- lemiyeceğini isbat ediyordu. Bahriye nezaretinin başına ha- ti pek zengin olan çare bulmak in teferrüatina vâkıf bulunan bir zatın getiril. mesi icap ediyordu. 1907 senesi ilbaharınım — iptidalarında baş kumandan ceneral sir Douglas Haiğ ile yaplığım mülâkat benim Kararımı takviye etti. Başkuman- dan dahi Alman tahtelbahinleri- nin müthiş tahribatından endişe- ye düşmüştü. Mumaileyh harbin karada kazanmak fırsatı elde edilmezden evvel denizde kay- bedileceğinden korkuyordu. İngi- liz ordu başkumandanı amiral Jellicoenun teknik bahriyeli ok mak itibarile haiz bulunduğu ma- lümatın fevkalâde hayranı ol. makla beraber fikirlerinde pek dar, donmuş ve köhneperest ol. duğu kanaatinde idi. Sir Edvard Carsona gelince korkarım ki başkumandan mu- maileyhin idare adamı olmak iti- barile haiz bulunduğu mezaya ve evsaftan haberdar değildi. Lâkin maumaileyhin yeri bahriye meza- reti olmadığımı acık bir surette ledli, LoydCorcun harp hatıratı Umumi harbin esrarı Yeni bahriye nazırı Ordu başkumandanı bahriye nezaretine sir Eri: Geddesin ge- tirilmesini ehemmiyetle | tavsiye etti. Bu zatın İngiltereden Fran saya yapılan deniz nakliyatında ve Fransanin dahilindeki sevki- yatta yaptığı tensikatta göster diği kuvvetive kudreti ordu baş- kumandanı üzerinde ehemmiyet. intiba bırakmıştı. Bu esnada sir Geddes Alman tahtelbahirle- rinin İngiliz ticareti bahriyesin- de açmış olduğu büyük boşluk. ları doldurmak için yeni gemiler inşa ettirmekle meşgul idi. Bahriye nazırını değiştirmek meselesini mister Bonar Lawa açtım. Mumaileyh ise sir Carso- nun izzeti nefsi kırılmamak na karşı derin hürmetimiz oldu- ğundan mumaileyhin rencide ol- mamasına çok ehemmiyet veri- yorduk. Lâkin sir Carson ken disinin bir idare ve nezaret ba- şında bulunmakta ziyade harp meclisinde daha büyük hizmet- ler gösterebileceği kanaatinde bulunduğumuzu ötedenberi bili- yordu. Binaenaleyh mumaileyhe ayni sebebi göstererek | bahriye nezaretinden harp meclisi oda sına nakletmesini açabileceğimi- zi düşündük. Zaten harp direktüar meclisi âzalığı gayet şerefli ve yüksek bir mevki idi. Böyle olmakla be- raber sir Carson bahriye mezare- tini . terkeetmesini — söylediğimiz. zaman müteessir oldu. Yeni vas” zilesine geçmesi için ne kadar yağlasak, ballasak ta tesirini iz le edemedik. Maahaza vatanper- verlik duygusu çok kuvvetli ok duğundan şahsi düşüncelerin& nihayet hâkim oldu. ü Bu surete sir Carson harp mede Tisine iltihak etti ve Geddes dahi bahriye nezaretine gitti. Harbin idaresi bu tebeddülün iki cihes #inden dahi İnglterenin ve müt- tefiklerinin faydasına müstefit, olmuştur. v Jellicdeyu nasıl ozaklaş'ır"sağız Bahriye nazırı değiştikten sone ra bahri siyasete yeni bir istika-| met vermek için amiral Jellicoe birinci deniz lordu olarak yerin- de kalamazdı. Maahaza sir Gede des amiralın derhal yerinden oy- natılmamasını şart | koymuştu. Çünkü Geddes bahriyenin kıdeme li erkân ve zabitanının emniyet ve itimadını kazanmış olduğunu ve imkân bulundukça bunların teştiki mesaisini temin etmek bariz bir surette faydalı olaca nı düşünüyordu. Bunun için Geddes amiral Jellicoe ile çalışıp çalışamıyacağını yakın bir za- manda bizzat bana haber verece- ğini vadetti. Geddes bahriye nezaretine ge lir gelmez haiz bulunduğu fev- kalâde hayatiyeti nezaretin her şubei faaliyetinde derhal gös terdi. Her cihetten müşkülât ve tereddütler bertaraf olmuş, her tarafta faaliyet ve hareket tesri edilmiş, nihayet nakliye gemile- rinin kafile halinde ve muhafaza altında seyrüsefer etmesi sistemi, tedricen artmış, tahtelbahirlere karşı hücum ve taarruz usulü İn- kişaf etmiştir. (Arkası var)