seçmesi hakkında Rusyaya gidecek takımın seç- me şekli hakkında her sporcunun kendine göre bir fikri var. Muh- telit şeklinde tertip edilen takımı- mız vakit bulup bir tane olsun ek- zersiz maçı yapamadan yola çıka: caktır. Bir kaç klüpten alınmış oyuncuların bir arada idman et- meleri kabil olamadığı zamanlar, almak “Avrupalılar bir takımı es şeklini tercih ediyorlar. Bu hususta karilerimizden Lüt- fi Hasan beyden aldığımız mek- tubu aşağıya naklediyoruz. Lütfi Hasan beyin mütalealarından ba zlarına iştirak ediyoruz. Bir ki- Efendim, Ben eski s9orculardanım. Hari- ci ve dahili temaslarımızı dikkat- le takip ederim. 17 temmuz tarih: li gazetelerde Rusyaya gidecek futbolcuların isimlerini okudum. Gidecek oyuncularım beraberce İman edemediklerini ve takı icaba göre tertip edilemediğini zannediyorum. Bu mektubum Rus- yaya gidecek takımımız hakkında da kanaatlarımın hülâsasıdır. 1 — Futbolcularımız 26 tem. muzda Rusyaya hareket edecekle- rine nazaran bir arada daha henüz. “hiç bir maç yapmamıştır. Halbu- ki muhtelif klüplerden oyuncul çağırıldığına göre onların biribir- lerile anlaşmaları lâzımdır. Zaten idman yapacak vakit te kalma- mıştır. Vaziyet bu merkezde iken İstanbul futbol heyeti acaba ne 'den İtalyan tek seçicisinin yaptığı gibi en kuvvetli takımi (şampiz yön takımı) esas kadro alıp, onün zayıf taraflarını takviye ederek «Halkevi muhtelitini» teşkil et miyor? Meselâ bu usul en kuv- vetli takımlarımızdan Beşiktaş veya Fenerbahçeye çok güzel tat- Yoksa muhtelit ola- oyuncu mu almak lâzımdır? Eğer böyle ise İzmir ve Ankaradan ni- gin hiç bir oyuncu çağırılmıyor?, 2— Çağırılan oyuncular aram sında da Fenerli Niyazinin ismini bulamayınca hayrette kaldım. Bu oyuncu niçin çağırılmamıştır? Belki sizin de aklınızdadır: Bul- gar milli takımına karşi çıkar milli takımımıza Niyaziyi bence hâlâ meçhul bir sebepten dolayi koymamışlar ve yerini bilhassa o vakit çok tecrübesiz ve genç olan Necdete vermişlerdi, ve çok tabii olarak ta bu genç muvaffak ola- mamış ve oyundan çıkarilmişti. Yerine Leblebi Mehmet girmiş, © da muvaffak olamamişti. Sonre muhtelit maçına Niyazi alınmış ve Sofya muhtelitini hattâ Niyazi de bir gol atarak yenmiştik. Hamdi Emin bey ikinci defa olarak ayni hataya neden düşüyor? Gidecek futbolcuların esamisinden de an- laşıldığına nazaran ihtiyat sağ açık bile yok, İdarecilerimiz Nec deti takımda oynatmakta ni kadar musırdırlar? Eğer Nij nin götürülmemesinin sebebi, bu son iki oyunda muvaffak olmayi. Şi ise, bu çok manasiz sebepi Günkü Esatla Yaşar da hiç mu afak olamamışlardır. Bilhassa | Yaşar dolayısile çok idmansız bir haldedir. Eğer Ni- yazinin kiymetini bu son iki oyun- Ta ölçüyorlarsa çok yamılıyorlar. Sonra gidecek muhtelite İzmirden Vehap niçin çağırılmamıştır? Haf hattıma gelicez muavin olarak Bülendi ruz. Takımın bel kemi len ve takımın güzel oynamasın- da asgari 4 50 tesir eden böyle ir yerin mesuliyetini he- çok genç ve tecrübesiz olan Bülendin omuzlarına yüklemek doğru mudur? Bülent ileride iyi ir, fakat halde bu mevki için çok . Siz Fenerli Ali Rızayı İ nasıl buluyorsunuz? Galatasaraylı R nasıldır? Müdafaa hattında ise, bur çağırılan gençlerin üçü de sağ oy- narlar. Gerek Fenerin cezalanip ta yeni çıkardığı takimda ve ge- rek Yugoslavya oyunlarında mu- vaffak olan sol müdafi Ziya niçin ılmamıştır? Hüsnü asker ok duğuna nazaran, teşkil edilecek en iyi müdafaa hattı Samih - Ziya hattıdır, çünkü i düşünceli oynarlar. İşte Eşref Şefik bey, gidecek ta- kim için benim düşündüklerim bunlardır. Siz ne dersiniz? Rusla- rin nasıl gördük. Yukarıda izah ettiğim esaslar dahilinde veya başka bi yi de temiz ve oynadıklarını burada usulü, ittihaz ederek nazar ha kuvvetli gözüken seyahate çıkmak mümkün iken böyle 'alelâcele” isim seçerek ya- pılmış bir ekiple kuvvetli rakip- lerimize iadei ziyaret doğru mu: dur? Karilerinizden: Lütfi Hasan Bugün muhtelit takım çıkacak Bugün Viyanalılarm yalniz Beşiktaş takımile karşılaşacağı" Bi düşünerek yukaridaki tahmini yazisimi ona göre yazmıştim. Son dakikada haber aldığıma göre bugünkü maça Beşiktaş takimi Fenerden takviyeli olarak çıka- cakmiş. Bu takdirde yukarida- j EŞ Rusyaya gidecek takımın Bugünkü maç Cuma günü Fenerbahçeye kar. $i güzel hir oyun oynıyan Viyana» lılar bugün ayni Fener stadinda Beşiktaşla karşılaşiyorlar. Bugün- kü maçın da Viyanalılar. lehine bitmesi ve iki tarafın atabileceği gollerin adedi itibarile maçin da- ha heyecanlı olacağı çok muhte- meldir. Viyana oyuncularinin nasıl oy- nadıklarını cuma gördük. Bugünkü oyunda belki hücum. killerini Beşiktaşa göre değişti- receklerdir. Fakat değişti varsa, da muhaci üidir. Viyanalı muhacimler boylu ve ağır vücutlu insanlar olduklari irüşlerinde kıvraklığa ve seri manevralara pek kaçamı- yorlar. Oyunlarının sürati daha ziyade topun sevk ve inf sahalarından kaptıklari topları saniyesinde rakip kale ön- lerine indirdikleri halde orada fazla kombinezonlara dalarak to- pu indirmek üzere sarfettikleri zamanın iki mislini o tehlikeli me- safelerde carfediyorlar.. Viyanali muhacimlerin kale önlerindeki bu gecikme huyları bir şeyi il eder, O da cüsse ağırlıklarının oyunun her safhasinda kendileri- 'ne bahşettiği avantajın, vücut fifliğinin lâzım olduğu vaziyetler- dan mürekkep olan takımların fazla gol çıkarabilmesi için, “ya içlerinde bir iki müstesna yaradır lışlı futbolcunun bulunmasi, yar bu ta fevkalâde şütçu ve yirtici forvetlerin vücudu elzemdir. Bu lüzum; karşi: taraf mü: un oynak ve çabuk manevralı küçük insanlardan müteşekkil olduğu takdirde daha ziyade hissedilir, Bugünkü oyunda ise, Beşiktaş muavin ve müdafaa hattında" kiler vücutça ve manevraca Viya: nalılara Fenerlilerden ziyade ben- zedikleri için hücumların daha ko- laylıkla neticelenmesi ihtimali zi- yadedir. Bugünkü maçi böyle bir he- sapla ölçt indir ki; bugün Viyanalılarla beyaz siyahlıların maçlarındaki gol adetlerinin taraf için cuma günkünden fazla olacağını ve sayı adedinin Fazla: lığı nisbetinde müsabaka heyeca- Viyanalılar ikinci maçların Beşiktaşa karşı oynyorlar idaresine | Kollej daveti gibi doğru değildi. münhasır kalıyor, Bu yüzden kem | “Alişam, ın edebi tefrikası : 40 PAT Bürhan Suat Rahmi genç kadında an- | atılacak, deşilecek bir şeyler ol. duğunu hissetmişti, Fakat kurca- lamaktansa onu kendi haline bi- Takmayı daha muvafık buldu. Seviyehin onu bu zamana ka- 'dar beklemesi de gösteriyordu ki genç kadın taşmağa, anlatmağa hazırlıklıdır. Ve bu kanaati onu aldatmadı. Seviye, sigarasini tazelerkeni telefon bahsine avdet etti. — Ben arkadaşlığıma sadık kalarak günümün nasıl geçtiğini anlatacağım. Bugün öğleyin Ye- mekte yalnızdım. Hulüsi bey ge- lecekti. Tam saat bire kadar bekledim. Son dakikada telefon etti, Galatada bir şirketteki yeceğini söyledi. Suat Rahmi bunda bir fevka- lâdelik görmediğini belli eden bir dudak hüküşle genç kadına baktı. O, bunu anladığı için hemen aydınlattı: — Fakat bu mazeret te sizin — Ya — Evet... Erkekler kendileri- ni haklı göstermek için fazla zah- mete de lüzum görmezler. Tele- fonla kitfen verdikleri bir habe- rin her şeyi halledeceğini zanme- Adeta maiyetlerinde ça- kâtibe gittik- leri yeri haber verir gibi bir te- lefonla işin içinden çıkarlar. Ka- dn ruhlarının bir maden ocağı ve yahut bir şirket yazıhanesi ol- madığını farketmezler. Seviye, yuvarlak; göğsünü fır- latan gergin bir hareketle uzun bacaklarını çaprazladı ve müs tehzi bir sesle devam etti: — Hulüsi beyefendi de bugün Galatadaki bir yazıhane işinin bitmediğini — söylemekle yemeğe bir kadına, hemde 'derler sini yaptığım zannetti. Suat Rahmi merakla genç ka- dina bakıyordu. Halbuki genç kadın az okumuş, gok görmüş ve işitmiş insanlarda tesadüf edilen bol bir fikir taşkın: lığı ile söyleyip duruyordu Suat Rahmi bu çıkmaz bahse taraftar olmadığını anlatmak için mevzuu değiştirdi — Bunlar çok söylenen, söylen dikçe içinden çıkılmıyan muzm- malı şeylerdir Seviye hanım. Siz yaptınız. bakalım. bugün neler Anlatım. Genç kadın acı bir bakışla göz- lerini indirdi: — Ne yaparım. Daha doğrusu ne yapabilirim. — Yani? — öyle ya, Hayatta çizilmiş bir yol yok ki... Arzusuz, program- sız bir ömür... Hayatına hiç ol. mazsa iki adım ötesine hâkim ola- mıyanların ne arzuları olabilir. Suat Rahmi genç kadınm bu gece sinirli olduğunu hissetmişti, O neşeli, daima hareketli kadi- nin böyle muztarip ve şikâyet görünüşü rengine, tazeliğine kışmıyordu. Güzel bir gözün sulanişi, tatli Ye genç bir sesin hıçkırması gib, Dedi ki: — Bugün bir şeye caniniz sıkı mişa benziyor Seviye hanımefen- Ne var ne yok anlatım da çene çalalım. Arkadaşlık malüm ya. Seviye ümitsiz ve isteksiz du- daklarıni büzdüs Cahit Size yaramiyacak şeyleri çe irmekten ne çıkar. Asıl siz ba- na anlatınız bakayım. Bugün pa- zar, Neler yaptınız, nerelerde gez- iz, baksanıza akşam yemeğini bile yemediniz. O devam etti: — Halbuki Hui beyin de bur gün Büyükadaya gittiğini öğren- dim. — Mükemmel... Teşekkür ederim.. Erkekler, biribirinizi nasıl eğer — Hayır, yanlış anladınız. Ya- ni sizin keşif hususundaki mehare- tinizi takdir ettim. Genç kadın kıvrak ve müsteli- zi bir kahkaha attı: — Siz erkekler zannedersiniz. ki aldatmak kabiliyeti yalnız ken- dinizde vardır. Ve aldatan erkek iz. Ve o kamaatta- in kadınlar ken- disine daha çok düşerler, Öyle de- gil mi? Suat Rahmi dudaklarını büktü: — Vallahi bilmem. Şimdiye ka- dar böyle bir fırsat tecrübe et- medim. — Edersiniz. Ben de gencim. O'kadar tecrübem yok. Fakat ha- yatımın her adımında gördüğüm- den, işittiğimden istifade ettim, Şimdi bakınız size küçük bir tah- lil yapayım. Genç kadın durdu. Masanın üzerine koyduğu küçük çantasın- dan altın bir sigara kutusu çi kardı — Siz içmiyorsunuz. Evinizi si- gara kokutuyorum, rahatsız olu- yorsunuz değil m — Hayır, hayır. Müsterik olu- muz... Kim bilir böyle böyle belki alşacağım. — Kendinize © meşguliyet bulursanız. alışmazsınız. Beni si garaya alıştıra yalnızlıklarım oldu. Ve gülerek devam etti: — Garip tesadüf, zaten bun- dan bahsedecektim. Bakınız bu- ün Hulüsi bey yemeğe gele cekti. Bu adamı seviyorum ya- hut sevmiyorum, fakat hayatımı bağladığım adam. Benimle alâ- kadar. Bana bir apartıman tut muş, — emrime otomobil vermiş. Hizmetçim *var. Her istediğim Hayatta resmi rabita- ir tarafa bırakırsak hemen Beni onlardan ayıran erkeğe kocam diye bağ- lanamıyorum. o Analık hislerini duyamıyorum. Bütün meşgalem giyinmek, süslenmek ve. ve ni- hayet onu beklemek. Gene tek- rar ediyorum. Onu sevmek, sev. memek meselesi yok. Mademki bağlandığım bir erkektir. Her seyi ondan beklemek hakkımdır. Onun evli oluşunu düşüne rek gecelerini benden uzakta ge- girmelerini affediyorum, Fakat bana ayırdığı saatlerini de ben- den çalmasma nasıl tahammül edeyim. Genç bir kadınim. Farzediniz. ki her ihiyacım yerine getirili yor. Fakat bir kadın yalnız süs lenmek, yalnız oyemek yemek, yalnız uyumak için mi (yasar, Akşam karanlığı bastığı zaman benim de içime bir acı çöküyor. Yalizlık, hele geceleri © kadar tahammül edilmez bir şey ki LAYltasi var)