21 Temmuz 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

21 Temmuz 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

o 21 Temmum 1934 AKŞAM Sahife 9. AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 119 “ Şevketlim! Bir devlet adamının ağzından çıkan sözlerin hiç olmazsa yirmi dört saat hükmü olmalı. Venedik hükümeti akşam tükürdüğünü sabahleyin yalıyor! ,, (Kefalonya) adasının işgalinden sonra. Murat reis, korsan (Andiriya) yi kaçıran Rum tabibini deniz üs- tünde astıktan sonra, Pireden en- ginlere açılmıştı, (Marmara Kar- talı) nın nereye git ve mere- lerde ne yaptığı belli değildi. Bu esnada Venediklilerin, Pre- veze limanında yeni inşa olunan Türk gemilerini yaktıkları haberi işitilmişti. İkinci Sultan Beyazit o sene “Avlonya seferine gittikleri zaman Preveze sancak beyi Mustafa pa- şaya kırk gemi inşasını emret Mustafa paşa, yeni usul sefine- ler inşasında büyük meharet gös- teren bir Macar mimarının neza- eti altında gemi ikmal eylemişti. Bu tekneler sahil 'de muhafaza altında bulundurulu- yordu, Diğer yirmisinin de Ynşasina başlanmak üzere iken bir gece müthiş bir düşman baskını Preve- Ze beyini şaşırtmıştı. Venedikliler bulutlu ve karanlık bir gecede sa- hile kadar sokularak, inşası tam bulan bütün gemi teknelerini Ateşlemişlerdi.. » Mustafa paşa sahilde yanan ge- ünileri kurtarmak imkânını bula- mamıştı. Venedikliler buna mu- yaffak olduktan sonra, Preveze- Din sahilden hiç bir yardım göre- miyeceğini tahmin ederek, bu ci- yarda bulunan Renyase hisarını almişlardı. Bu hisarda yirmi kadar Türk eri vardı. Venedikliler | bura- (daki Türkleri esir almakla bera- ber, Türk sancağına da hakaret etmişler ve hisarı işgal ettikten sonra, o sahildeki (Arta) limani- Bı tehdide kalkışmışlardı. — Hadiseler biribirini kovalarca- sina tekerrür ediyordu. Mustafa paşa Prevezede yanan gemiler münasebetile ikinci Sul- tan Beyazıda gönderdiği bir mek- tupt «Düşman kudurmuş bir halde sağa sola saldırmağa başladı. Sul- hur ihlâl eden kendileri olduğu halde Avrupaya (Türkler rahat darmuyorlar) şeklinde musanna | haberler uçurmaktan ve cihan ef- kârt umumiyesini aleyhimize tah- rik etmekten geri durmuyorlar. Düşmanın bu hüd'alarına esaslı Bir kötekle nihayet vermek zama- m gelmiştir sanırım!» Cümlelerile pa tahrik et Mustafa paşa çok haklıydı, Ve | nedikliler rahat durmuyorlar, her tarafa saldırıyorlardı. Hattâ gene © günlerde, Fatih zamanındanbe- | ri Türklerin işgalinde bulunan (Cephalonia) ceziresine, Vene- dikliler, müttefiki İspanya donaı masına mensup gemilerle taarruz etmişler ve adayı cebren Türk lerden istirdat eylemişlerdi. İspanyol gömilerinin başinda İspanya hükümetinin en maruf ku- mandanlarından © (Pisani) ve (Gonzalve) namında iki amiral | mevcuttu, Halbuki Kefalonya ce- | y ziresini Türklerden istirdat etmek için, İspanyolların meşhur ami lerini buraya kadar getirmeğe ne lüzum vardı? Kefalonya ceziresinde üç yüz 'den fazla Türk askeri yoktu. Bu- na mukabil Venedik ve İspanyol ların gemilerle getirdikleri aske- rin yekünu iki binden fazla Kefalonya ahten de Türklerin elinde bulunuyordu. Burasını ceb- ren işgal etmek icap edince bu işi iki ufak kadirganın da temin et mesi mümkün iken, Venedikliler İspanyol emirallarının yardımına dehalet etmeğe mecbur kalmış lardı. Maamafih bu cezirenin kanlı ve meraklı bir tarihçesi vardı: Kefalonyayı Türklere teslim et- memek üzere Türklerle mücade- leye girişen Venedik asilzadele- rinden (Antenye) vaktile dört müsellâh gemi ile Kefalonyaya gelmişse de, kale dahilindeki bir avuç Türk askerine mağlüp ol pauştu, Venediklilerin meşhur (Antonyo) su burada maktul düş- tükten sonra, Kefalonyaya uzun zaman Venediklilerden biç bir kahraman uğramağa cesaret ede- memişti, > Venedikliler Prevezedeki gemi- leri ateşlemeğe muvaffak olduk- tan sonra, ani bir donanma hücu- muna maruz kalmak tehlikesini bertaraf etmişler ve bu fırsattan istifade ederek Kefalonyaya sal dırmışlardı. İspanyol amiralleri büyük bir kıtayı fethetmişler gibi, Kefalon- yayı işgal ettikten sonra ada da- hiline bir hayli asker çıkararak 50- kaklarda mağrurane dolaşmışlar yapmı ve günlerce nümayişler lardı. Kefalonya adası Venediklilere geçtikten sonra o havalideki ka- çakçılık ve korsanlık hadiseleri birdenbire ilerilemeğe başlamıştı. Türkiye ile Venedik hükümeti arasında on altı yıldanberi devam eden sayısız muharebelerin önüne geçmek kabil olmuyordu. Muha- zebenin yeniden ve bütün şidde- tile başlamasına gene Venedi ler sebep olacaklardı. Çünkü Pre- veze limanındaki donanmanm ih- rakı ve abten, filen Türkiyede bu- lunan (Kefalonya) adasının Ve- nedikliler tarafından cebren işgali gibi hadiseler, münasebatı sulhi- yeyi ihlâl edecek sebeplerden biri- ni değil, bir kaçını teşkil ediyordu. ikinci Beyazıt İstanbulda tek- rar harp hazırlığına geçmişti. Padişah bu sefer daha esaslı tedbirler ittihazma karar vermiş Sultan Beyazıdı sinirlendiren nokta şu idi: Venedikliler siyaset sahasında allâklığı son dereceye vardırmışlardı. İstanbulda bulu- nan ticaret mümessilleri marife- tile bin türlü ve dostane teminat leri, sulhu katiyen ihlâle niyetleri olmadığını. söyledikleri halde, öbür taraftan Türk sahille- (Kefa- lonya) adasını işgal etmeleri, Sul. tan Beyazıdı harbe sürüklemeğe mecbur etmişti. rine tecavüz ve bilhassa Kaptanı derya Davut paşa, pa- dişahaz Askeri bahisler (Baş tarafı 5 inci sahifede) noksanı bulunduğunu beyan et mişlerdir. Bunun için ayrı bir ka- nun teklif edilecek ve daima mü- nakaşalari ve haklı. şikâyetleri mucip olan bu mesele de bu su- etle halledilmiş bulunacaktır. Fransız ordusunun 934 te yapa: cağı başlıca tatbikat ve manevra Jar şunlardır: is Ordu ve bahriyenin birlikte fa- | aliyet tatbikatı için ceneral Mi telhanserin kumandasında ve Loir mebri mansabının şimali garbisin- deki Ouiberon yarımadası sabilin- de büyük bir manevra yapılacaktır. Havaya karşı müdafaa müfet- | tişi ceneral Duchönenin idaresi ak- | tında biri temmuzda ve Paris, Am- | yens, Roen ve Mansi civarında, di- Beri ağustosun ikinci nısfında ve Lyon mıntakasında olmak üzere | iki büyük hava manevrası yapıla- | caktır. Bu manevralara Paristeki 10 uncu piyade fırkası da iştirak edecektir. En mühim manevra 41 inci fır. kanın tam seferberliğini yaparak 15,000 mevcutla eylülde Mourme- lon mıntakasında diğer hazar mevcutlu kıtalara karşı yapacağı bik. | hassa seferber olmıyan «mesleki manevradır. Bu manevrada ordu» ile kısa bir zamanda sefer- berliğini ikmal eden mi arasındaki fark araştırılacak ve bir çok Fransız mütehassısları tar rafından ileri sürülen «mesleki or- dunun faikiyeti» fikrinin ne dere- celerde varit olduğu tahkik oluna- caktır. Çünkü bir çok benam Fran- sız zabitleri motör sayesinde ve fakat iyi yetişmiş kıtaların çok ve fakat Fena yetişmiş kütleleri €zeceğine kani bulunmaktadırlar, M. Şevki Radyo 21 Temmuz cumartesi İstanbul 2 18.30.19 fransızca der 19-19,30 plâk meşriyatı, 19,30-21 Türk masiki neşriyatı (Fahire, Safiye anım. lar, Refik ve Fikret beyler), 21-21,30 Eşref Şefik bey tarafından konferan 21,30-22,30 orkestra konseri, kamış meğriyat Varşova (1414 m) — 20,15 plâk, Gi spor haberleri, 21 Polonya, musikisi, 22.12 halif orkestra konseri 23 aktünlie, 23,10 caz musiki, 24,05 “dans musiki Bükreş (364.5 e) — 19,05 dana musikisi, 20,45 pâk, 21,15. seyahat meşriyat, 22:209 dans musikisi, 23 hac berler, 23,30 kafekonser. Budapeşte (550,5 m.) — 19,35 Fy edlin idaresinde apera orkestrası, Zİ Kecskemetten naklen Josef Katona jü- bilesi, 24,50 Sahibinin asi, plâkları Viyana (506,8 m.) — 21,35 (Der kömmersaenger) isimli , bir perdelik temsil, 23,30 haberler, 23:45" bando | zil, 1 BİRKlE pece kaleyi, Çanakkale Şehitlerini Ziyaret Seyahati 26 Temmuz Perşembe Gülcemal vaporile yapılacaktır. Bu sene Bo: Bar'ın Kumeli sahilinde Karaya çık larak Şehitlikleri İmar Cemiyetinin. emi ettiği yasal MEHMETÇİK ÂBİDESİNE gidilecek va merasim orada yapıla. caktır. © kahramanlık “diyarı ve orula yalan aziz gehilerimiz Ziya ret etmek bir vazifedir. Bu vazifeyi ia için Şehitleri İmar Cemiyetinin hazırladığı fırsattan istifade edi meli. ordu | — Şevketlim, amının ağzından çikan sözlerin, olmazsa yirmi dört saat hükmü ol- bir devlet ada- malı. Venedik hükümeti, akşam ünü sabahleyin yalıyor. e sancak beyinin kötek si- tavsiyedir.» inci Beyazıt ta Davut ve Mustafa paşaların fik- rinde idi. Denizden ve karadan büyük bir akın lâzımdı. ,. (Arkası var) İsmi untıtulmuştu. Ona sadece «Kuzu» derlerdi. Kırk yaşında kısacık boylu, daracık omuzlu bir erkekti. Fakat bilmem ki ona bir erkek: demek doğru olur mu idi? Çünkü onu hiç bir kadın erkek yerine koymazdı. Çok saf adam- dı. Çok iyi kalpli idi. Kadınlara hizmet etmesine bayılırdı. Ona biraz değil epeyce akıldan nok- #ân nazarile bakarlardı. Katiyen erkeklerle beraber bulunmaz, hep kadın meclislerinde vaktini geçi- rirdi. Genç hanımlar, bilhassa genç kızlar ona bayılırlar: — Kuzu... Bir şarkı söylesene. — Kuzu kalk Ayşe hanıme- Fendinin taklidini yapsana. — Kuzu benimle nişanlanır mı- sın — Kuzu... Haydi biraz oyna.. Diye saf adamın etrafında fır dönerlerdi. Kuzu onların her tediklerini yapar, büsbütün deliliğe dökerek bazan kadınların işinde çiftetelli oynar, gazel söy- ler, taklit yapar, herkesi kahka- hadan kırıp geçirirdi. Hanımların canı sıkıldı mit Derhal Kuzuya haber salınır- dı. Fakat Kuzu her zaman ele geçmezdi. Çünkü onu paylaşamı- yorlardı. Adamakıllı kaçık olduğu için Kuzu hiç iş yapmıyordu. Zaten çalışmasına lüzum yoktu. Beda vadan olmak şartile mükemmel bir hayat geçiriyordu. Onu ziya- fetten ziyafete sürüklüyorlar, her gittiği yerde gecelerce salıvermi- yorlardı. Eğlencelere de bedava giderdi. Hanımefendiler | ba- Zân onu sinemaya, bazan plâ Bazan otomobille mesire yerleri- lerdi. Kuzu ile bir yere gitmenin ayrı zevki, ayrı meşesi vardı. Kuzu hemen hemen her dü- günün Kamberi haline girmişti. Katiyen erkek muamelesi et- medikleri için bütün kadınlar Kuzunun yanında kendi cinsle- rinden bir arkadaşları varmış gi- bi oturup kalkarlardı. Pijama ile, hattâ pek kısa bir kombinezonla Kuzunun yanına çıkanlar çoktu. Apartımanlara gelen kadın ter ziler Kuzunun yanında hanme- fendinin provasını pekâlâ yapa- bilirlerdi. Hattâ baze, — Kuzu. Yüzünü kapa... Ha- nmefendi prova yapacak!, diye takılan olursa hanımefendi du- dak büker: — Amaaan... derdi. O da er- kek mi sanki?.. Ve hanımefendi sereserpe istediği gibi provasını yaptırırdı. Hele plâja götürdükle ri zaman Kuzu ile oynamak büs- bütün bir zevki. On onbeş genç kız Kuzunun etrafını sarar, onu hep birden kumun içi merler, yahut kendisini denize tar, mamile suyun içine batırmağa ça” lışırlardı. Bazan Kuzu mukave- met eder, © zaman aralarında didişme başlardı. Bu şakadan kavga esnasmda Kuzunun kolu, . bacağı, omuzu, bir yeri acıdı mı suratını asar bir köşeye çeki O zaman: — Ne oldu Kuzucuğum?. Ne Vah yav. diye erler. Ten acıdı bakayım?. yum. Vah Kuzucuğum! hep. birden etrafında dö di. Artık Kuzunun acıyan yeri — Geçsin!, diye boynuma sarılıpt okşaraslar, — Haydi kalk., Darılma.. Oya, diye yalvarmalar.. ma. ami, diz yerek ağzına fındıklı çikolata st kıştirmal Kuzuya ber taraftan hediye") ler yağar dururdu. Bazan bin ipekli gömlek, bazan bir altın kravat iğnesi, bazan güzel bir pijama.. Hele hanımefendilerdeni biri Avrupadan dönsün de Ku- zuya bir şey getirmesin? Bu, imkânsızdı, a Sonra tanıdığı genç kadınlar arasında çok güzel olanları var- dı. Bunların peşinde bir takım inatçı aşk avcıları koşuyordu. Bir çayda, bir baloda hazet- medikleri bir aşk avcısı yanlarına: yaklaşıp kulaklarına yaldızlı kec imeler fısıldamağa başladıkları zaman genç kadınlar uzaktan: İ — Kuzu. diye işa ret ederlerdi. Kuzu hemen onla- rın imdadına koşardı. O zaman inatçı aşk avcısı ağzımı kapar uzaklaşırdı. Genç ve güzel hanı- mefe Gelsene. — Kuzu. Beni can sıkıcı bir tıraştan kurtardım... Gel seninle. soğuk bir şey içelim. Diyerek Kuzunun koluna girer büfeye doğru yollanırlardı. O zar man Kuzu bu yanında, kolunda yürüyen bu nefis kadının koku sunu ciğerlerine yerleştire yer- leştire ilerilerdi Hanımlar dans etmek isteme- dikleri erkeklere: ş — Ah. Affedersiniz. Bu dan- #1 Kuzuya vadettim!.. Değil mi Kuzu?. diye onun omuzuna ko- lunu koyarlardı, Kuzu bu vaitten hiç haberi olmadığı halde: — Evet... Bana vadetmişt diyerek falso vermez, dansa baş- ardı. X Böyle ekseriya Kuzuyu imdadi- na çağıranlar arasında Naciye hanımefendi de vardı. Naciye hanımsfendi hem çok zengindi, hem de çok güzeldi. Salonlarda bir kuyruklu yıldız gibi koşuyor- du. Bekârlar peşini bırakmıyor. lardı. Kuzu olmasa Naciye hani- mefendi çak müşkül mevkide ka- lacaktı. Bereket Kuzu imda. yetişiyordu. O da sevgili Kuzucu- Hu hiç yanından ayırmıyordu. Kuzu ona aylarca aşk muhafızlır ör etti, Naciye hanımefendi en mü- kemmel talipleri, en güzel, zeki ve paralı delikanlıların evlenme tekliflerini reddetmişti, Benim evleneceğim adam dünyanın en akıllı, en zeki ada mi olsun. Sonra çok kurnaz ve çapkın olinalı!.. diyordu. Bir gün müthiş bir haber herkesi şaşırttır Naciye hanımefendi Kuzu ile Nise kaçmışl., Arkadaşları derin bir hayret içindeydiler. Nihayet Naciye hanımdan şu mektup gel di, Naciye hanımefendi diyor aradın ğim dünyanın en akıllı adami buldu, Onunla evlen » Kuzunun müthiş zekâsıni biraz geç keşfettiğime çok yanı" yorum, Meğer Kuzu, bir kuzu- dan ziyade çok kurnazca yaşama» sını bilen bir tilki imiş. Ve bir çok zeki geçinen zamane don ju- «Uzun zamandanberi Kuzu. vanlarma senelerce biyik altın. Bunu hepiniz böys O mükemmel bir er dan gülmü; le biliniz kek ve ben de şimdi dünyanın, en mesut kadınıyım...» : Bir yıldız |

Bu sayıdan diğer sayfalar: