21 Temmuz 1934 Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ — Terelime, iktibas hakkı mahfuzdur Tetrika No. 323 Romanyanın teklifi kabul edilseydi harbin önü alınacaktı. Çar Aleksandr (1876) sonbaha- rında Livadyaya gelmişti. Romanya mazırları reisi Brat- yano da Çarı selâmlamak üzere Kırma gitmişti. Gorçakof orada Bratyanoya Rusya Türkiye ile hasboderse ordusunu Romanya- dan geçireceğini söyledi; Eratya- no hunun için bir mukavele yapıl- mak İzm olacağı cevabını verdi. Gorçakof: — Ba gibi tekellüflere lüzum yoktur! Deyince Bratyano: — Öyle ise bizi çiğmer geçersi- niz! O zaman tarih te sizin Tür- kiye krristiyanlarını kurtarmak için evvelâ Romanya hıristiyan- tarmı öldürmüş olduğunuzu kay- deder! Diye Ramenlerin Rus tanddisi ne ve kendilerini hiçe saymaları- na mukabelesiz durnmyacaklarını anlatmak istedi. Romanya hüü- meti bitaraf ilân edilmesi için Ba- bıâli ile Avrupa devletlerine mü- racnat etti, Devletler Rusyaya karşi Ro- manyanın bitaraflığını taahhüde ve ilâna cesaret edemediler. Romanya askeri hazırlıklara İN eşin. (Memleketeyn) emaretinin Rus askerinin geçmesine müsait bu lunduğuna dair havadiz deverana başlamıştı. Babil bunun sıhhate omukarin olup olmadığında müte- reddit bulunuyordu. Kırım muharebesinde Osmanli ordusunda hizmet etmiş olan İn- giliz Mazhar paşa Romanyada te- mekkün ve orada techhül ederek adeta yerli ahali idadınâ girmişti Bu zat bu sirada İstanbula geldi. Romanya vükelâ reisi Jan Brat yano tarafından gizli memuriyeti olduğunu hariciye mezaretine bil. dirdi ve şu ifadelerde bulundu: (Romanya icap ederse bitaraflığıni a için Ruslarla harbe ka- imek niyetindedir; altmış bin kadar askeri varsa da Rus or- dusuna bununla mukavemet ede- miyeceğinden devleti aliyenin as- keri muavenetine muhtaçtır; bu mesele hakkında müzakerede bu- lunmak üzere devleti aliyenin Bük- reşte kimsesi yoktur. Romanyanın İstanbuldaki ajanı prens Kigaya da - Ruslar ile münasebeti dola- yısile - emmiyet edilemez. Babrâli- ce mutemet bir zat Bükreşe gön- derilsin.) © Romanya bir kaç ay evvel Ba- biâliye ve büyük devletlere mü- racantla bazı taleplerde bulunmuş” tu Eflâk ve Buğdan için Rumani âbirinin kabulü; Delta ve yukarı Tunadaki adaların Romanyaya ai- diyetinin tastiki; Romanya pasa- portlarının kabulü! posta ve tel- graf işleri için bir mukavele akti; İstanbul kapı kâhyasının elçiler heyetine © dahil © addedilmesi bu meyanda idi. Babiâli bun- lardan bazılarını kabul ediyor, bazısını da devletlerin kararına mütevaklıf bulunduğu beyanile reddeyliyordu. Gerek bu mesele- ler, gerek Rusyaya karşi askeri İttifak hakkında müzakerelerde bulunmak üzere Babiâlic« © (MutasarriFlığa ait bazı işlerin tesviyesi) vesilesile Tolçi muta- sarrıfı Âli beyin memüren Bükre- #e izamına karar verildi. (5 şev- val 1293). Fakat Romanyacı lâl hakikatte tastik ettir. e buna yanaşa | matlup olan ist mek idi, Babıâli | miyordu. Âli beyin müzakerelerinden bir netice hasıl olmadı. Romanya metbu sıfatile devleti aliye ile birleşerek Rusyaya karşı durmağa razı olmadı. Bitaraflığın tanınması teklifi devletlerce kabul edilmeyince Rus ordusunun ne gibi şartlar dairesin- de geçeceğini kararlaştırmak üze- ve Rusya ile müzakereye girişme” Zi hususi menfaatlerine daha mü vafık buldu. Rusya Romanyaya mülken mamiyetini, memlekete Rus ordu- larından ziyan gelmiyeceğini te min etti, Romanya da Rus ordula- Tın serbestçe geçmelerine razi olda! Romanya 1877 mayısi içinde metbuile vmharebeye gireşerek kendi kendine istiklülini de ilân elti, Romanyanin mülken tamami. yetini temin eden Rusya muhare- be sonunda Romanyadan Basa- Tabya tarafını almakta hiç tered- düt göstermedi. Romanya bu aldatılmanin aci- sını çıkarmak için umumi harp s0- mma kadar beklemek mecburiye- atiklik edip Rusya ile büyüdüğü sırada zaten devleti yeye irtibatı bir isimden ibaret kalmış, Romanyanm istiklâlini ta- mımış, Rusya ile araya müstakil ve tampon bir devlet bulundurmuş olsaydı bu siyasetin harbin talihi üzerimde kim bilir, ne mühim tesir. | leri olacaktı! Amma Babıâli ve Ab- | dülhamit siyasetinde böyle cüret- kâr ve kati adımlara misal bulu. namaz! “Serdarı ekrem Abdülkerim paşa Çırpanlı Abdi paşa - Abdülke- rim paşa - pek afif bir zatı. Hidiv İsmail paşa Mısır hükümetinin kenili evlödina hasrı fermanını is- #ihsal için İstanbulda vükelâya, Vüzeraya nukut ve atiye bezleyle- diği sırada Mısırlı bir bahriye za- bitile Mısır kapı kâhyası Abra. ham paşanın bir adamı Abdi pa- sanm İhsaniyedeki yalısma gelir. ler, Hidivin selâmile 6000 altınlık. takaddümesini arzeylerler, Abdi paşa: — Abel Biz buna istihkak kes- betmedik. Aldığınız yere götürün! Emrile parayı iade eder. O zamanki devlet erkânı içinde böyle redde bulunan başka | biri işitilmemiştir. “Abdi paşanın özü kadar sözü de açıktı, Yalnız az söylemekten çok hoşlanırdı! Bir gün tıbbiye mektebi nazıri | Salih efendiye bir adam gönderir, görüşmek istediğini ihbar eder. Semtleri muhalifmiş, Efendi bir kaç gün sonra Abdi paşanın Üs üdardaki konağına gider; paşa konakta yok; Salih efendi devete sebep bir kaç defa vaki olduğu üzere cariye muayene ettirmek gi- bi bir angarya olduğu zannindı biraz durur: . Emirlerini almak üzere gene gelir, hakipaylarına yüz sürerim! vadile konaktan çıkar, kaç gün geçer; serasker Hü- seyin Avni paşa ile bir iş müzake resi için Serasker kapısına gider; Abdi paşa da seraskerin odasın da; Abdi paşa dik, dik ef bakar. Seraskerle işini bitirdikten sonra Salih efendi; — Efendi! Seni göreceğim gel didi, Der. Salih efendi dez — Efendim! Geçende tasdi et- tim, Müşerref olamadım. Gene bakipaylarına yüz sürerim! Yolunda ifadede bulunur. AB- di paş — Yok! Artık zahmet cimel Göreceğim geldi düm, Arzum Salih efendi paşanın, başka hiç bir sebebe mebni olmıyarak, sırf kendisini özlemiş olduğunu anlar, kalpten gelen bu dostane iltifattan pek memnun olur. Abdülkerim paşa serdari ek- buldaki (meclisi kebiri askeri) nin başkumandanlık işlerine müdaha- le eylemelerinden daima müşteki Bu mecliste mülkiye ricali de vardı. Asıl söz sahibi olmak lâzım ge- len eski büyük askeri ümera asker. liğin son terfilerinden, yeni silâh- ların keyfiyet ve kuvvetinden, cenk ahvalinden ve mevkilerin- den bihaberlerdi! En fenası bu meclisin sonraları şunun, bunun ilkaatı, jurmalları üzerine padisah tarafından sadır olan tebliğleri kati iradeler gibi telâkki ile icra- ya alet olması (Arkası var) Abone Ücretleri Trim SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş S AYLIK 750 > 1450 > SAYLIK 400 > 80 > LAYLIK 150 » — Tama ürihadina ekl oley cenet Tanmleketlr: Semeliği 3600, al a 1000, Aç aylığı lü kuruştar. Adres tebdili Buruşuk pl göndermek: Köyumdır. Ecnebi Tebilalar 9 Ruha 77 ik Onam Ole ii Mam Ya £ 700 900 eda ar Ab Vin 487 AE va işi 1936 A önrekame, Babel civar İN Aomusluk Sk. NA is Mersinde Timan faaliyeti Mersin liman dairesi tarafından yapılan hesaplara göre 934 senesi ilk altı ayında Mersin limanma 99 Tü miştir. Geçen senenin altı ayında 62 Türk vapuru, 108 de cenebi va- puru gelmişti. Mukayese netice sinde geçen seneye nazaran 37 Türk vapurunun fazla geldiği laşılmaktadır.! , 102 de cenebi vapuru gek “Akşam. tn edebi tafrikası: 38 PATRON Beş kız ve iki genç kadın ka- bul ettiler, Kollej muallimlerinden | genç bir Amerikali da çok zayif ve gözlerinden hasta olmasına rağ- men müsabakaya iştirak etti. Suat Rahmi sesini çıkarmıyordu. Mis Lidy: — Susuyorsunuz, dedi. Cesareti. niz yok mu? Bir genç kızin, hele ecnebi bir kadınının ona cesaretten bahse- dişi böyle iddialarda çok asabile- şen delikanlıyı âdeta kızdırdı: Oldukça sert: — Ne münasebet, dedi, Ben e gireceğim. O halde dokuz kişilik bir ekip. Şimdi bize hakem olacakları s6- ride koltuklara çi- ilenmişlerdi. Mister Grevs bugünün neşesini kızıştırmak için boşalttığı viski bardaklarının arasında başini ma- saya dayamış, dinleniyordu. Mis Lidya, onu ellerinden tu- tup kaldırdı: — Yarış var baba, hakem ari- yoruz. Mister Didis takıldı — Görüyorsun ya dostum, bi- ze artık hakemlik kaldı. Büyük bir otomobil fabrikasi nin Türkiye acentalığını yapan yaşlı bir Amerikalı itiraz etti — Fakat hakemlerin de faal sporcular kadar kuvvetli olacağı mi unutmayın. Uzun münakaşa- lardan sonra dört kişilik bir de hakem heyeti seçildi. Müsabaka bir hafta sonraki pazar günü yapılacaktı. Madam Grevs o gün için misafirlerini yemeğe alako- yacağını söyledi. Yarışa girecek” ler, sabah sant dokuzda yalıda hazır bulunacaklardı. Fındıklıda oturan bir ecnebi acentası müdürü de hakem heye- tine seçilmişti. — O halde bizim büyük istim- botu hazırlıyalım. Çünkü dönüş te epey kalabalık olacağız zam nederim. Bu söz müsabakaya girenleri kızdırdı. Miz Lidya: — İçimizde kesilecek, yolda kalacak çok demek istiyorsumuz. değil mi? O daha cevap alamadan ba- bası atıldı: — Yanımıza bir düzüne de can kurtaran alalım. Yolda ka lp ta bir daha iddiaya girmiye- eeklerine söz aldıklarımıza ata- Yedi kadın, iki erkek yarışçi sinirlenmişlerdi.. Bereket madam Greve hemen mevzuu değiştirdi — Peki kazananlara hediye ne verilecek? — Ya, evet, hediye lüzum. Mis Lidya buna bir çare buldu! — Birinciye, ikinciye hediye vermek lâzem. Fakat bunun'ne ol- duğunu yarışa girenler de bilme meli, Hakem heyeti beğensin, al- sn ve bize göstermeden yarış gününe kadar saklasın, Kim ka- zanırsa versin, Bu karardan sonra yeni bir ne- şe ile tekrar büfelere doğru hü .cum ettiler. Kollejin yeşillikler içindeki te- nis kortlarma çıktıkları zaman azalmışlardı. Yaşlılar kalmışlar, uzaktakiler gitmişlerdi. Tati mani olduğu için mektepte kim- e | sefer yelet, Bürhan Cahit iki grup birden müsabakaya başladılar. Mis Lidya Suat Rahmi ile be- raber Kadıköylü İngiliz ailesinin kızlarına karşı dable oynuyorlar di. Maç çok sert ve süratli devam ediyordu. Suat Rahmi ilk geyim- lerde karşısındakilerin oyun stil lerini öğrendi. Sonra her za- man yaptığı gibi sayı yaptırma- dan onları yormağa başladı. Plâm kavramıyan mis Lidya kiziyor: — Bugün size ne oldu Suat bey. Nerede © sürekli hücumle- Oyununuznu | hepsi bana mıydı Suat Rahmi ağır, âdeta yorgun gibi görünüyor, partileri başabaş gelirmeğe dikkat ediyordu. Puvanlar müsavi gidiyordu. Fakat ikinci set başladığı za- man mis Lidyayı fileye koyan de- Jikanlı bir anda ateşlendi ve bom- bardımana başladı. Karşı taraf bu baskın şeklindeki ani hücu- ma yetişemiyorlardı. İkinci set tem bir galibiyetle meticelendiği zaman hasım kanter içinde kalmışlardı. Mis Lidya memnun, kendisine tam bir arkadaş olduğu için Suat Rahmiye teşekkür ediyordu. için ötekilere: — Eğer Suat beyle single yap- miş olsanız bir puvan almanıza imkân yoktur, dedi. Onlar: — Suat bey bizim köylü, artık bizim partide oynıyacak, değil mi? diye ona kendi kortlarının daima açık olduğunu anlatmak istiyorlardı. Kadıköyüni vapurumu kaçırmamak için ace- le edenler arasında Suat Rahmi de veda ederek ayrıldığı zaman ortalık kararmıştı, Suat Rahmi zaten Kadıköyün- de bildiği ve uzaktan tanıdığı bu ingiliz ailesile yakından ve iyi bir münasebetle ahbap olmuştu. Hisardan Kadıköyüne geli gençleri de bu tanışmadan çok memnun oldukların açıktan açı ğa söylediler. Delikanlımn hali, tavırari ve sporculuğu onların pek hoşuna gitmişti. Grevs ailesi vasıtasile tanımaları da büyük bir emniyet vermiş oluyordu. Dörtyol ağzında ayrılırken hep len tekrar ettiler: — Görüşelim! Suat Rahmi bu akşam (Seviye) nin kendisini ziyaret edeceğini hatırlıyarak adımlarımı açtı... Kim bilir belki de gelmşi, bu- lamaymca bu gecikmeyi istiskal telâkki ederek dönmüştü. Oldukça yorgun ve kafasi ka- rışık düşünceler dolu merdiven lere atıldı. Kapıyı açan kalfa © sormadan haberi verdi: — Komşu hanımefendi yazi” hanede! Ve daha içeri girerken genç kadının koridorun nihayetindeki kapıdan baktığını gördü. — Affınızı rica ederim, dedi. Ve bir mazeret bulmuş olmak içine Markasi ver)