Sahife 8 SURİYE MEKTUPLARI > | Hoybuncular boş durmuyorlar Suriyeden yazılıyor: Hoybun- cuların artık siyasi denecek bir ümit ve hareketleri kalmamiştır. Fakat buna rağmen elân gizlice galışmaktan vazgeçmiyorlar. — Geçenlerde yine Hasiçede (Ha- &0) nun reisliği altında gizlice toplandılar. Bu toplantıda Refik efendizade Abdülbaki, Dek aşireti reislerinden İbni Hüso, Millolardan İbrahim Elkado oğlu, Kiki den Haci Musa oğlu Ahmet bulunuyordu. Konuştular, #aatlarca kavga ve gürültülerden sonra Ermenilerden ümitlerini ke- serek bu sefer de (Suriye vatani- leri) ile el birliği etmeğe, karar verdiler, Bu kararın sebebi şudur: Elcezireyi Suriyeden ayırmak için Ermeniler dolap çevirmek is- #iyorlar, Vatani reislerinden Ah- met efendizade Celâl ve Şefik El seyit Hakkâk bey, Elcezire muj tariyetini / istiyenler arasında! Kürt ve Arap ileri gelenlerini V: taniler tarafına çekmek üzere EL cezireye geldiler ve Kamışlıda Abdülbaki efendiye misafir ol- ır. O geceki konuşma arasında bey Paki efendiye demiş- #imize sarılmalı ve itibarımızı yük- seltmeliyiz. Kuvvet bundan do | Zar. Suriyede Fransız ihtiraslarına nihayet vermek için böyle bir kuv- vete dayanmamız lâzımdır. Suri- ye - Fransa muahedesini hep bir- den reddedişimiz bizde böyle bir kuvvetin doğduğunu gösterir. Biz yalnız Suriye mültecilerine istinat etmiyoruz: Irak, Mısır ve bilhassa Sündi hudutları içindeki Arap ve tenperverlerile de temastayız. Bu temasın bir gün Celâl beyin daha evvel Derizor mıntakasını da dolaştığı, Fransız. ların imza ettirmek istedikleri EL cezire muhtariyeti mazbatalarını imza ettirmemeğe muvaffak oldu. Zu söyleniyor. Beri tarafta ise Ab- Ibaki efendi Celâl beyi ine karşı gülmüş ve demiştir ki; Celâl beyin Arap reislerinden kimlerle anlaştığı bence malâm- | dur, istersem şimdi bu. isimleri | Fransız istihbaratına verir, işleri- ni altüst ederim! | Halbuki sonradan, yukarıda | yazdığım gibi, Hoybun artıklârı | toplanmışlar ve güya, bu sefer de Fransızlar aleyhine, vatanilerle Birleşmeğe karar vermişlerdir. Va- #anilerden de paylarını aldıktan sonra kimlerle birleşeceklerini kendileri dahi bilmezler! Sözümü bitirmeden evvel sok Hoybun toplantılarına re Yizco ae: Nuraykia kazküinin Hubap nahiyesi ahalisinden (Huy- kür) aşireti reisidir. Elli yaşını Hemen bütün hayati şekavet ve yağmacılıkla geçmiş- tir, cahil ve hunhardır. Müteaddit | defalar hükümet kuvvetlerile çar. Pışmış, tevkif edilerek hapishane. lerde senelerce yatmıştır. Şeyki 1341 sene- Haco, iMicasındani AKŞAM Memleket haberleri Diyarıbekirde imtihanlar Ilk mektep talebesinden yüzde 75i imtihanda muvaffak oldular Diyanbekir15 | (Hususi) — Mer- | kerdeki ilk mek- / teplerden | 160 | talebe ilk tahsili bitirme imtiban-* larına girmiş, bundan 120 tale- be muvaffak ol- muş, 40 talebe | ipka ve ikmale kalmıştır, Osma- niye, Çermik, Lice, Kalp ve Silvan kazalarile on iki köy ilk mekteplerinde ya- lan mezuniyet imtihanlarındaki muvaffakiyet yüz- de yetmiş beşi bul muştur. Bundan da muallimlerin va- sifelerinde çok ciddi çalıştıkları ve mülettişler tarafından veri- len direktif ve vesayayı hakkile tatbile ettikleri almaktı Lisede birinci devre bakalorya imtihanlarna 56 talebe girmiş, bundan ancak on talebe muvaf. dak olabilmiş. mütebakii ima kalmıştır. Li da yüzde elli sınıfı geçmi male Kalmıştı Sanat mektebi bakalorya imti- banlarına on sekiz talebe girmiş, bunlardan beş talebe muvaffak olmuştur. Talebeden sanatı mezu- nin içinde sekizi tesviyecilik, biri Mersin limanı Haziran ayı zarfında ithalât ve ihracat Mersin ücaret odası tarafından. yapılan hesaplara göre, bu sene- nin haziran ayında Mersinden muhtelif memleketlere 170,558 İi- ralık ihracat olmuştur. Geçen se- menin ayni ayındaki ihracat 235 bin küsur 1 Bu senenin haziran ayındaki itbalât kıymeti 226 bin liradan ibarettir. Geçen senenin hazira- nındaki ithalât 175 bin lira idi, * Mersin tcaret odası, ithalâtın ihracattan fazla olmasındaki s€- bebi, makine ithalâtna afet Yukarıda DI ibetinde talebe ve mütebakisi ik-) mektedir. sonra orada Kürt cereyanının başı- iş ve Hoybun cemiyetinin de yegâne desteği olmuş- da, ötedenberi yazdığı- , karanlıklara kılıç sal- lamak kabilinden geceli gündüzlü çalışmaktadır.» Bu mühim Hoybuncu son Suri- ye vakalarından sonra Böruta git- miş ve âli komiserle görüşmüştür. Elcezireye döndükten sonra Elah- Tar gazetesi muhabirine demiş tir ki «Elcezirede vaziyet sakindir. Aşiretler Fransızlardan memnun- durlar. Şimali Suriye aşiretlerile itler arasında ihtilâf yoktur. Gazetelerin vazdıkları yalandır.» B.K. Suriyeye ik illekiliyisimizi maarif müdürü Reşit beydir) dülgerlik ve doğramacılık, dördü demircilik ve beşi marangozluk sanatlarından mütehassısları bu- rurunda ameli olarak İmtihan edilmiş, sanat hususunda bu on sekiz gencin muvaffakıyeti pek büyük takdirle karşılanmıştır. Bu mektepten şehadetname alan talebe iyi birer sanatkâr olarak bayata atılmaktadırlar. Ne çare ki ekserisi kimsesiz ve yersiz olan bu sanatkâr gençlerin mektepten çıktıkları gün, ellerinde haya larıni kazanmak için tek âletleri yoktur. Bandırmada idam Arkadaşını öldüren bir köylü çarşıda asıldı Bandırma (bususi evvel arkadaşını parasına taman halide “bakla pençalayan Yukarı yapıcı köyünden Pomak kara Hasan Bandırma ağır ceza mahkemesinde idama mahküm edile Katilin cezası temyiz mahkemesi ve Büyük Millet Mec- lisi tarafından tasdik edil büküm dün infaz edilmişt Katil gece saat ikide çarşıda salben idam edildi ve saat ona kadar teşhir edilmiştir. Katilin diğer iki arkadaşı, yaşları küçük olduğundan muhtelif ağır hapis Cazasına mahküm olmuşlardır. Konyada beş katil asıldı Idama mahkümiyetleri Büyük Millet Meclisince tadik edilmiş olan beş katil bu hafta zarfında Konyada idam edilmiştir. Bu beş katilden Mabmutla Hasan, Kon yada Mahmuriye | mahallesinde oluran şimendifer memurlarından birinin zevcesi Havva hanımla evlâtliğini parasına taman gecele- yin evlerinde basarak öldürmüş. erdi Hacı Yusuf oğlu Derviş, Halil oğlu Mehmet ve Mollanın Ah- met oğlu Recep mamındaki diğer üç cani ise kum ocaklar: civarın- da pusu kurarak paralarına taman Şeh Mehmedin karsı Hediye hanım ile oğlu Ahmet ve araba- cıları Mahmudu, katletmişlerdi. Bu beş katil Konyada hükü- met meydanında, Saman pazarın- da ve Aziziye civarında kurulan sebpalara asılınışlardır. — Bir sene Ilk mektep muallimlerinden bir grup (Ortada oturan 5 Maarif vekâleti bilömum mil fabrikalara ve mülessesata bir tamim gönder © ek beş senelik bir emek mukabili hayata atılan bu gençlerin milli fabrikalarımızda dam edilmelerini, idayelte bir us” tanin yanında ye- Hişen çıraklar ka- dar ehliyet göz termeseler bile, teknik bir surette yetiştirilen — bu gençlerin pek kısa bir zaman zar- gıraklardan daba faydalı bir uzuv up, aşağıda beline gelebile- Mu: verilen teçhizat parası gibi sanat mektebi mezunlarına da bir iş tedarik edinciye kadar geçecek zaman zarfında iaşelerini ve yol raflarını temin edebilmeleri için sanat mektebi bütçesine bir miktar tahsisat bırakılması çok muvafık olacaktır. lik mektep ve İisenin bakalorya imtihanlarında bulunan birinci umumi müfettişimiz Hilmi ve vali Faiz beyler talebeye sordukları gümullü suallere aldıkları cevap- lardan çok memnun kalmışlardır. Baytar teşkilâtı Bir Isviçreli mütehassısın ihtisasları İsviçre - Federal umumi iktisat şubesinin baytari dairesinde mü- tehassis bulunan Dr. Paul Kap- peli Türkiye baytari teşkilâtı hak- kındaki nı bir mektupla ziraat vekâletine bildirmi Mütehassıs diyor Türkiye- de son kaç sene içinde meyda- na getirilmiş olan baytari cemiyet zabıtası organizasyonunda ve bu- laşık hastalıklarla mücadelede ek de edilen büyük neticeleri ve mat- Tuba muvafık bir plân dairesinde- ki memleket hayvanatının ıslahını ince çok mütehayyir kaldım. Türkiye — yetiştiriciliği islah programının gayesi memleket bı kım ve gıda şartlarına uygun, has- #alığa mukavim, yüksek kabiliyet ve verimli at, sığır, koyun ve keçi Soma Hilâliahmer cemiyeti Soma 15 ( Husus iölünh- mer müfettişi Fahri bey tarafın- dan Soma Hilâliahmer cemiyeti nin bir senelik hesabatı ve yap- tığı işler tetkik ve teftiş edilmiştir Heyeti umumiye senelik içtimala rını Cumhuriyet Halk ası bina» sinda akdederek maarif memuru liğe, hükümet tabibi Sadık, muallim Bahri, va- Sabri, Hacı Nebizade Hacı Ethemzade Fehmi, Ferit, sıbiye memuru Osman beyler de heyeti idare Azalıklarına seçilmişlerdir. geldiler. 19 Temmuz 1934 ESKİ BIR İRFAN MUESSESESİY Galatasaray hatıraları e Ata bey merhum kalender bir” zattı, Frenk gömleğinin kollarım», da düğme yerinde birer beyaz makara ipliği vardı. Siyah, fiz) yango boyunbağını tam yerinde ve intizamında gördüğümüz gü”! nü hatırlamıyorum. Ata bey mer hum çok malümatlı ve çok okur | bir zattı, Türk edebiyatını çek sinde neler çekmezdik ve mer hum neler çekmezdi. Nefinin şiir-, leri, teşbihler, istiareler için eni mükemmel misallerdi. Fakat Ne- finin şiirlerini anlamak ta, anlat mak ta bir azaptı. Ata bey merhumun bilhassa is, tareleri tarif hususundaki kud. retine hayran olmuştum ve çok is- tifade etmiştim. Yalnız merhum. Ata bey sakin ve sakit bir zatı. Ders takrir ederken bir elini başı: 'na kor ve dai ine bakardı. Her sınıfta ve her mektepte oldu- Bu gibi bizim arkadaşlar arasın- da da son numara antikalar da Meselâ Ata bey Bakinini hakkındaki meşhur mer- siyesini zevkine doyulmaz bi- ca- delikle izah ederken arka »r'da tavla oynıyanlar eksik değil Büyük bir mukavva üzerine İmiş muntazam haneler. Bir gift te zar... İşte: Bir tavla mo- deli! Bu kötü huyları için Kena: mi, Haşimi kaç defa azarlamışı tik. Ata bey kendi eseri olan ikti- taflarna Fikretin bir çok şüirle- rini almıştı. Bunları okurken âdeta mestolurdu, Bir taraftan kı- raat dersinde talebe okur, diğer taraftan kendisi de ahenkli ahenkli okuyarak ve vezin inki- taları üzerinde durarak ödeta tempo tutardı. Bir gün Fikretin Hâmit için yezmış olduğu bir şiir okunuyordu. Ata beş mayi zivakar «Bülendi asiye, si- deha... mısrami bir kaç defa tekrarladı, dayana- «Fikret bey kendisini ken- di kalemile ne güzel tasvir etmi Sör» dedi. İ Merhum Ata bey biraz çekin- idi. Hâmidin, Kemalin siir. imzasız. almıştı. Onlari okurken kimin eseri olduğunu pekâlâ bildiğimiz halde ekimin” dir efendim?» diye secardık söy- lemezdi «Lâidri» denmiş ya derdi. Merhumun bizden sonra bir iması, hali, hatıraları imün önünde canlandı ve Tu- bunun sızladığını hissettin. Arkalarında ve ölümlerinden sonra saygile hatıralar birakan böyle maallimlere ne mutlu! Muallim Feyzi efendi merhum başka yaradılışta bir zattı.. Ken di li ve türkçeye vukufu çok genişti, Fakat eski edebiya- ta meyli fazla olduğundan yeni” lerden zevk almazdı. Her muharrem geldikçe mut laka bir Vakai Kerbelâ mersiyesi hazırlardı ve sınıftan: çıkarken, yahut daha smıfa girmeden yo- İunu keser manzumeyi isterdik, oda vermemezlik etmezdi. Abdullaki | Denizli Halkevi sporcuları Uşak 18(A.A,) — Bisiklet se yahatine çıkan Denizli Halkevi #por şubesi âzalarından sekiz genç dün akşam Afyondan şebrimize