AAKŞAMDAN AKŞAMA Istanbulun ima meselesi Yunus Nadi bey istanbulun ima- £i meselesini tetkik ederken pek iddi ve esaslı bir neticeye vâsıl ©ldu: İstanbulun imarı alelâde bir şehrin belediye tarafından tanzim we tezyin edilmesine benzemez, bu ayrı başına bir meseledir ve bir memleket meselesidir, dedi ki bun- da yerden göğe kadar haklı oldu- Zu şüphe götürmez. Bu fikri hakkile anlıyabilmek | içi kere, İstanbulun bütün Türkiye için ehemmiyetini ve bü- tün dünyadaki müstesna mevki ni zihnimize sığdırmak ve sindir. | #mek ister. Vatan toprağının kıy- met ve kudsiyet itibarile her zer- resi ayni derecede ehemmi; öz olduğunda hiç tereddüdümüz yoktur. Fakat bundan dolayı İs- tanbulun bütün Türkiye varlığın- mek te manasız olur. İstanbul bir umran ve medeniyet merkezi ol- mak için her vasfı haizdir. Bunu na tabiat ve tarih vermiştir. Şimdi bize terettüp eden vazi- fe elimizdeki dünyanın biricik bu hazinesini lâyık olduğu azamet ve haşmetile, büt 'de cihanın gözleri mekte ibaret kalıyor. İtiraf etmeli ki bu belediyesinin becerebilecej teşebbüs değildir. Belediyemizin buna ehil olmadığını iddia etmek İstanbulun imarı ir belediyenin rolünden ha: riçte kalacak kadar büyük ve şü- mullü bulunduğu noktasında Yu- mus Nadi bey ile hemfikir oldu- Zumuzdan dolayıdır ki meselenin bir memleket meselesi hükümet tarafından ele alınma- sına taraftar bulunuyoruz. İstanbul imar ve tezyin ba- kımından meşgul olan bir maka- ma ihtiyaç vardır. Belediyemizin meseleyi bu kadar yüksekten te- Jâkki etmesine teşekkülâtı itiba- rile imkân yoktur. İcap eden me- mabii temin noktai nazarından da buna imkân yoktur. Halbuki ayrı ve yüksek bir makam işi memle- ket bakımından ve yüksekten gö- receği için icap eden çareleri şünebilir. Bilinereke, düşünülerek İstanbula sarfedilecek para ha- vaya gitmiş olmıyacaktır, Verece- Zi semerelerle İstanbul her mas rafı hak eder ve öder. Fakat ev. velden İstanbul için fedakârlık edilebilmelidir. Tabii, takip edi- Jen gayenin ne olduğ bilinerek, bir program çizilerek ve esaslar tesbit olunarak ona doğru azim ile, fikri takip ile yürünmek şi iile, İstanbulun bütün dünya için bir gezme, eğlenme, hattâ şark ilim- deri bakımından bir irfan merkezi olmaması için hiç bir sebep yok- | bir mevzu, şeklinde | | sada mürakahe edilmesi Yumurta ticareti Borsada muamele görmesi isteniliyor İhracat maddeleri arasında, yumurta en ziyade tahdide tâbi olan bir maddedir. Bir taraftan, alıcı memleketlerin yumurtaya karşı kapılarını kapaması, diğer taraftan yumurta ithalâtı üzerine iazi şartlar konulması, yumurta icaretini güçleştirmiştir. Bu va: ziyet karşısında yumurtaya tica- ret muahedeleri ve takas sureti- le mahreç bulmak kâfi değildir. Bu teşebbüsleri yaparken alıcı piyasaların şartlarına göre, yu murta hazırlamak lâzımdır. Alıcılar, yumurtaların cins ve tiplere ayrilmasını istiyorlar. Bu itibarla ihracat tacirleri yumur- taları boylarına göre tasnif ek melidirler. Ticaret borsası, bu tasnif nin serbes piyasadan ziyade, bor- i kabil görmektedir. Hazırlanan bir raporda, toptan yumurta ticaretinin borsada ya- pılması fikirleri müdafaa edil mektedir. Ticaret borsasına va- ridat aranıldığı bir sırada, yu murtanın borsada muamele gör- mesinden büyük (faydalar hasıl olacağı ileri sürülmektedir. Bekçiyi döğmüşler Polis üç kişiyi yakaladı Hüseyin, Sabri ve Osman isim- lerinde üç kişi geceleyin geç va- kit Ayvansaray civarı lerken mahalle bel rinden şüphelenmiş ve hüviyek. lerini sormak suretile vazifesini yapmak istemi EM ei li halesine fena halde hiddetlenmiş- ler ve bekçinin il ü ederek kendi müşlerdir. Polis tarafından yakalanan bu üç zorba Fetih sulh hâkimliğine teslim edilmişler, mahkeme bun- lardan Hüseyin ile Sabri hakla- rında tevkif karari verip tevkif. e sevketmiştir. tur. Ayni zamanda bir ticaret ve transit merkezi, bir sanayi şehri ve limanı olması için icap eden tabii şartları da haizdir. Fakat bü- tün bu muhtelif ihtimal ve kabili- yetler tanzim edilmek, inkişaf et. tirilmek icap eyler. Şimdiye kadar memleketin imarı hususunda ha- rikalar yaratan cumhuriyet Türki- yesinin yüksek azmine tam lâyık Akşamci Iki bohça Içinden Birçok kıymetli eşya çıktı Fatih p« merkezi devriyele- | vi evvelki gece geç vakit mahalle n geçerlerken karan i kişinin ellerinde bü bohçalar olduğu halde dar sokak- lâra doğru kaçmakta olduklarını | bı lerdir. Devriyeler bunların hirsiz olduklarını anlamışlar ve yakalamak istemişler: İlci meçhul adam takip edil | dikle anlayınca ellerindeki bohçaları atıp kaçmak istemiş | lerse de yakayı ele vermişlerdir. Bunların Yusuf ve Cemal isimle- rinde iki kişi oldukları anlaşıl. miş ve ellerindeki bohçalar açi: | linca içinde bir çok kiymetli eş- ya dolu olduğu görülmüştür. İki hırsız merkezde sıkıştırılın- ca bu eşyayi Fatih civarında otu- ran Süleyman efeni rinin evinden aşırdıklarını itiraf etmişlerdir. Eşya müsadere edil- miş, Yusuf ve Cemal adliyeye ve- rilmişlerdir. Bir mubaşır tramvaydan atlarken düştü, iki parmağı kesildi Adliye mübaşirlerinden Saim efendi dün gece Samatyada Te- vekkül hamamı civarında tram- vaydan atlarken düşmüş, sağ aya» ğının parmakları kesilmiştir. Sa- im efendi hastaneye kaldırılmıştır. Alacak meselesi Kasımpaşa civarında oturan efendi, aynı yerde Yusuf isminde bir kasaptan et almış ve bir miktar borçlanmıştır. Evvelki gün Ziya efendi karısı Köâzıme hanımla birlikte sokaktan geçer- ken Yusuf önlerine çıkmış ve para İstemiştir. Ziya efendi parayı birkaç gün sonra vereceğini söyleyince ara- larında kavga çıkmıştır. Polisler yetişerek tahkikata başlamıştır. 70 gram heroin Bir kaçakçı yakalandı, heroinler musadere edildi isminde sofyada Mehmetpaşa mahallesi civarından geçerken polislere te- sadüf etmiş, bu sırada. vaziyette yolu değiştirip polisle- rin önünden savuşmak istemiştir. Süleymanın bu hareketi zabıta. memurlarını şüpheye düşürmüş kendisini yakalayıp merkeze irmüşlerdir. Üzerinde yapılan araştırmada Süleymanın cebinden paket içinde yetmiş gram kadar heroin çıkmıştır. Heroinler müsa- dere edilerek Süleyman ihtisas mahkemesine verilmiştir. Paraşütle atlama Bir genç İtecrübeler yapmak istiyor Sivil tayyarecilikle meşgul ol muş Şevket bey isminde bir genç übeleri yap- paraşütle atlama tecrül mağa karar vermiştir. Bu genç Vecihi beye müraca: Şevket bey Vecihi beyi are ektiği bir tayyareden para- şütle aşağıya atlamak istemek- tedir. Dün kendisile görüşen bir mu- | barririmize Şevket bey şunları Tecrübelerim ütle atlıyacğım, ük bir meydanda, bir halk kütlesi önünde yapmak istiyorum, Artık paraşütle atla ik sporlar arasına girmi. tir. Bizim gençlerimizin bir çok- larında da buna karşı derin bir heves vardır. Bir sene hapis Madam Eleni inde bir kadın bir müdettenberi ikinci ceza mat kemesinde Türklüğe hakaret su- şundan muhakeme ediliyordu. Madam Eleninin muhakem İ bitam bulmuş ve hakaret sabit olduğundan kendisinin bir sene detle hapsine karar verik migtir..,«« Sokağa bakarken. Bir çocuk penceredn düştü, yaralandı Fatihte oturan itfaiye memur- larından Ali efendinin sekiz yaş- larında Hasan ismindeki çocuğu dün evin penceresinden sokağı seyrederken dişarıya doğru faz- aca uzanmış ve müvezenesini kaybederek sokağa düşmüştür. Düşme neticesinde taşlara çar- pan küçük Hasan başından tehli- keli surette yaralandığı gibi kol ve bacak kemikleri de kırılmiş- tr. Hasan baygın bir halde has- taneye kaldırılmıştır. hiyon alımı Afyon tacirleri , © uyuşturucu maddeler inbisarının yeni sene mabsulü için mübayaa yapmadı dan şikâyet ediyorlar. Inhisar mübayanta ba: Iki hırsız yakalandı Davut ve Şükrü isminde İki bırsız yakalanmıştır. o Bunların çaldıkları eşyayı bir kadınm evinde sakladıkları anlaşılmış ve burada yapılan aramada çalınmış eşya bulunarak müsadere edilmiştir. yi kadın da yakalanmıştır. iğer arkadaşları yaka" lanmak üzeredir. kalabalık | | | Bir muharebe Bir gazeteci, işinin ehli eski bir esnafla konuşurken ne mevzular bulmuyor. Dün meşhur ve eski bir berber- le tanıştım, Mevzu çıksın diye sö- Zü berberlikten açtım, Meşhur berbi — Yeni iskarpin modasından ve çorapsızlık modasından son derece memnunuz.... dedi. Neden memnun olduklarını da kavrıyamamıştım, sordum: — Ne münasebet? — Şimdi çorap giyilmiyor. İs- karpinler de çarık gibi.. Parmak Jar dışarıda, Bunun için ayak par- maklarını parlatmak lâzum. Bu yaz pedikür imdadımıza yetişti, Yoksa halimiz fena idi. Pek çok berberlerin bütün işi gücü pe dikür. Bundan sonra izahat verdi. Ki- mi ayak parmaklarım el parmak: ları gibi kıpkırmızıya boyatıyor- muş, kimi elbisesinin rengine., attâ ayak parmaklarını yal- dızlatanlar bile var.. diyordu. Bu hanımlardan © birisine sordum: «Plâjda çok güzel duruyor. Güne- gin altında pırıl pırıl yanıyor. Çok göz alıyor..» dedi. Meşhur berberin en son sözü şu oldu: — Allah vere de gelecek yüz da bu moda devam else.. Yani ço- rapsızlık ve çarık iskarpin modası. Buraya Paristen tanıdığım bir berber ve manikürcü geldi. Orada çorap fabrikatörleri çorapsızlık modasının önüne geçmek için ted- birler almışlar. Çoraplı bir baca- ğın daha güzel durduğuna dair propagandalar yapmağa başla- mışlar. Fakat berberler çorapsız. lık, çarık ayakkabı işlerine geldi- Bi için derhal buna karşı durmuş lar. Onlar önlerine gelene çorap- sız bir ayağın güzelliğinden bah- sediyorlarmış, Bir aralık adeta berberlerle, manikür ve pedikürcülerle çorap- çılar arasında mücadele başlamış... Ümit ederim ki berberler gelecek sene de bu modanın devamına çaz ışacaklardır. a Moda garip bir kuvvettir. Ba- zılarını güldü tır, Bu işte demek ki güldü, çorapçılar ağladı. mıza moda yüzünden ik kütlesi arasında iktisadi bir mu- harebe bile başlamış. Berberler - gorapçılar muharebesi, Yakında gene ayni moda yü zünden bir çok meslek erbabının biribirlerine düşmiyecekleri ne malüm? Meselâ kumaşçılar - ayakkabi: cılar kavgası, Çantacılar - şapkar cılar muharebesi... Moda bu. Her şeyi yapar. , bazılarını ağla- berberler Baksa- esnaf Hikmet Feridun Amca beye göre!.. — İktibas ve tercüme hakkı mahfuzdur — nları gördüm de ak- ma geldi Amca bey... Se | » Kimisi melon şapka ile asker aclâmi Veriyor - Kimisi sinek kovar gibi elini omu- | zuna götürüyor. Kimisi de şapkasını çıkanp. yer. 'den temenma ediyor!... Acaba herke in bir şekilde selim vermesi mümkün değil midir, A, B. — Hayir, günkü herkesin selâ-” mındaki maksat ayrıdır...