Sahife ! 8 AKŞAM ” zim tadını bir âlet ile ölçebilecek miyiz ? Fen bugün neden bazı kimselerin çok tatlı buldukları bir kah- venin başkalarına az şekerli geldiğini gösterebiliyor, niçin bazı ahçılar yeme- ğin tuzunu çok kaçırı- yorlar... Bunu da izah edebiliyor Şekeri insan zevk ile yer, çiy istiridyeyi de keza eğ zetle yeriz. Fakat istiridi yi bir kaşık şekere bali yemek isteyiniz kl at ö> r? İşte buni Jen bugün izaha ai Tatmak hissini dilden sinirler eynin alt tarafında bir erer “Sinirler > ek ie Bir koku hisli il burunun (D) ki yor. Bir runa sineği il gt yediğimiz veya içtiğimiz vakit hasıl si bayandan geç, sag an Karre veçhile retla hem “Beyne götüren sinirler. Dilin ön tarafındaki i koku hislerini ayni ila beyne pik Tum Agile Sim ye geli- olan buharlardaki meği âdet etmişlerdir. Hattâ ho fın içine tuz katanı bile vardır. Bazı kimseler ekşi oşla- nır. Turşu sularını kaşıklarla, hat- tâ bardaklarla içenler görülür. İşte bütün bu değişikliklerin se- bebini araştıran âlimler, bunun dil Insan dili üzerindeki tadım merkezleri (A) tai tmak hissini uyandıran hücreler (B) hücrelerin uçları (C) hücrelerin Payne parcalar (2) ai Sie si Bu hafta gelen Amerika gazete- lerinde okuduğu! muza göre Kol ya eri ie bir lenin ağanın tadı itibarile stait olduğu a meydana çıkarıla- bilecekm Bunu ha bir veren gazete şura- nuz, sizi ancak tuzluluk zevki ye- an bir O halde en Ai ravi zevki- ni ölçmeniz lâzım geliyor de- mektir. Filhakika herkesin ağzının tadi bir değil. Meselâ bazı kimseler çay kadehlerine dört baş parça şeker koyarlar, bazıları bir iki parça ile iktifa eder, kimi de hiç şeker koymaz. Kimisi çok tatlı kahveden hoşlanır. İçine iki kaşık şeker (o atılmış Obir kahveyi muhteli! kim; içseler kimi ç tatlı bu. lur, kimi şekeri tam kararında der, kimi de bu ne acı kahve diye rafa r. ki herkesin tattan anlamak hissi bir olmuyor. Bazı kimseler sofraya getirilen her yemek üzerine tuz, biber, ek- telif — ve tarazda teşekkül v. inkişafından ileri geldiğini İL muşlar... İşte bazı ahçıların bu kadar dikkat ve gayretlerine rağ- men yemeklerinin tatsız olması- nın sebebini bu adamın ağzında bütün dünyaca şöhreti olan Escof- fier, Savarin, Brilleot ve şimdi İn- — yoeati nini Bam olen R vaffakıyetini de bu aaa onlar da en iyi bir şekilde artmış olma- sından ileri gelmiştir diyorlar, Âlimler tatları başlıca dört züm- rede ii Ma imi acı, De ekşi. Buni , maden dı, biber şi, > veni bazı vi mü $ Temmuz 1934 Aydın mektupları Aydında zührevi hastalıklarla mücadele Hasta olduğu meydana çıkan alüfteler serbes bırakılmamalıdırlar Aydın 28 (Hususi) — Emrazı | rafı Mi sir de ana çıkarılarak kayda tâbi tutul- ması faydalı olmuştur, Yalnız has- talıklı olanların mazbut bir teda- vi altına alı nmamaları büyük bir noksandır. Şimdiye kadar Aydında mihreye wiye tâbi tutul rdır. a zührevi m iştiğal edecek bir zühreviye panseri veya hastanesi okandiğm. dan memleket hastanesinin kadro- sundan bu gibi hastalara tak tahsis edilmiştir. Bugün has- talıkları tebeyyün eden elliden fazla fahişenin tecriden teda: rinin yapılması asına imkân yokmuş. Bu suretle on yatağa on iii ya tırıldığı halde diğerlerinin has- tanede ayak tedavisine İşin et meleri la iyet a ibi hastalara on ya- vile- icra ettikleri ve hastalıklarile et- zül Haatehikdarisi “malül alüftesi olan re mahalli Baliğiye m biftek eş İlm ise de bu- sef pe iş memleket e tahm Bi r kasabanın zühreviye hastal rı doğrudan doğruya o memleket heret göstermemiş, yardım memiştir, Elli altmış zühreviye hastane- sinin günlük ilâç sarfiyatı epe bir yı da et- Eğ la bir masrafi muciptir. Ve bu fazla masraf is ediğer hastaların haklarıdır. Yüz yataklı bir eme tef- rik edilen alece bedelinin, te- davileri belediyeye ait olan fahi- lerini temenni eyleriz. ilâve edenleri de var. Fakat bir Eşime ve bu tatların en az doğurdukları hissi en son had- lerini tesbite çalışmı zik bir tarafına, meselâ gözümü- ze dokunduracak olsak ne kadar yakar değil mi? Bunun gibi bi- berli yemekler de dilimizin üze- rini yakıyor, işte duyduğumuz bu- dur. Mesele böyle ise, neden bir çok kimselerin yemeklerine bol I biber, ektiklerini, yahut kuv- ye Salçalar ilâve ettikleri abiliriz. Çünkü bunlar dil üzerindeki adi sinirler vasıta- sile bir acılık hissi doğuruyor ve dilin sathına daha çok kanın hü- cumuna sebep oluyor ve daha bi- Ron ler b benleri dü deki tatma hissine ait hakiki si- a hareket pine See rı daha canlı, tatmaya daha ai hale köln Tatma zevkini daha sie bir hale getiren başka bir aha on- var, O da koku alma bimsidir. Ağ- zının tadını bilen bir kimse için ekseriyetle «damağını iyi şeylere in lerle emilen daha iyi bir zevk alıyoruz. boşanma (o hadiselerinin evvelden kim tadını ölçe- bileceğiz. Sonra bazı garip neticeler da- ye varacak?...