Yazan: AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 99 “Papa, kilisenin yüksek penceresinden bakıyordu. İse , görünce korktu.. Muvazenesini rl rae Ve gözümün önünde pencereden düş bin parça zit) nin Digasik O gece, Murat, güneş doğma- dan kaleden ayrılmıştı. ea ndan es b kt tu, za bey odasında sizip kal Delinin sözleri Muradın kula- ü en ınlıyordu: izli bir kuvvet o kadının zih- relecek.. Ve ölüm tehlikesi o di başlıyacak!» Mirat (Marmara Kartalı) na drken kendi-kendine söylendi: de üstünde esir alacağım zaur olacağım ha..?! *#4 İurat gemiye geldiği zaman or- tk iyice aydınlanmıştı. Jurat reisi Kara Ali karşıladı: — Havada fırtına var.. Biraz ca koya sokulsak fena olmaz. Murat: ii — Pekâlâ.. Demiri çeksinler.. Jrekçiler hazırlansın. Koyda gö- nen büyük kayanın önüne gi- lim, Dedi ve güvertede durmadan ürüdü.. Kamarasına indi. leke yeni uykuya dalmıştı. Düm Hüseyinin (o gözleri açıktı. Me Hüseyinin başı ucunda i si ar, ne yok bakalım 5 — Sağlık, güzellik.. vo bir işey yol — Erken gelemedim, Hüseyin! Hamz a bey çok ısrar etti.. Biraz içki. Yemek.. Eğlence.. Nihayet sabahı bulduk. — Bir kale kumandanının içki İçmesi vim mu: dur ur? m de içiyor.. Ne içi- “yor.. Bu Tad siye demirden Yücut pe dayan; za bey sakiden içki kul- e © — Burada alışmış. — Yazık.. — Jüzetta ne vakit uyudu? — İki saat evvelsine kadar uya- nıktı, uyumuş demek. O saa- te kadar dll vakit geçirdi? geciktin diye kus kaçtı, Ona denizcilik hikâyeleri a tmağa çalıştım. ie kızsa haklıdır. Ge- ce Yarısından geç kalmıyacağımı mini gi Dalmışız.. Sabah o “Manik ise yatağının ke- narına oturd Dönütümüni ila eğildi.. Ve yavaşça alnından öperek: — Yavrucuğum! dedi - Beni ma- zur gör.. Hamzanın elinden kur- tulup gelemedim, Bir daha Köycü- ğe isli ceğ im. a birden gözlerini açtı.. Kurtlu Muradı görünce se- vi — Ne iye — Murat? — Biraz ön — Kiminle kouyıyrdun? inle. EN ü.. Yerde oldul,, — Hayırdır inşallah betti., pencereden düştü. Yerde bin par- ça oldu. e gözümün önünde sey Jüzettanın rüyasını hayretle az ki Murat bu. İnsan bazan bir. ve hayalinden geçirmediği o — dar garip şeyler Diye mırıldanarak karısının ya- nina uzandı. Jüzetta gli kendi kendine tabir ediyor. — Sen Ki yakin büyük bir muzafferi Mu- ratçığım! Papaya da yakında ölüm görünü — Birincisi fena değil. İkinci- sine gelince.. Papa ile hiç bir alış- verişim Ri İster ölsün, ister ya- şasın. — Venediklileri Türkler aley- e kışkırtan, İspanyayı Endü- Yüzlüler ü üzerine tahrik eden Papa değil mi? Papanın dünyayı karış- tırıcı bir siyaset takip ettiğini ne çabuk unuttun? — Unutmadım canım.. iyet kazanacaksın, iyor. eki a bir hikâye Yakacıkta çok eski dostum Ha- ll beylere gitmiştim. Yemekte Halil, her zaman güzel karısı ve m... ai Öteden beriden konuşuyorduk. Nasıl oldu bilmem, lâkırdı çer ara- yı — Moe oldu bu im? fiy — Nasıl olacak, bir zatürree e kalamış... O ya dın. Yi kaç yaş n hesabını Allah iz ez Halilin Mi lâkayt bir tavırla bana bakarak: — Amma ne cadı idi, dedi! Hissiz bir kadın. Kalbinde kedi muhabbetinden başka hiç bir şeye yer yoktu... Güzide hanım, di kahkaha ata- rak ayağa kalktı, Yemek bitmiş- ti. Dışarı çıktı. ii Halil ile yal- nız kaldık. Halil sigarasını yaktı, Bir şeyler düşünüyor gibiydi, Dalgın dalgın, kendi kendisine söylenir gibi zide soka öteki dünyada bulu- nacaktı, Halil ile aramızda biribirimiz- den gizli hiç bir sırrımız yoktu. Bir gün, genç ve güzel bir spor- cu delikanlı olan Mahir nasılsa k ayağı incinmiş ve e bir mi evinde kal mağa mecbur olmuştu. Tam o gün Güzide hanımefendi de «güzellik ağ tirahat, masaj ve sükünet demekti. Köşkteki mi si hep İstan- bula inerlerdi. Halil de bu sükü- muzafferiyeti gibi, Venediklileri bir daha hayrete düşürecek ve kor- sanlarını Adalarda sindirecek bir kahramanlık gösterebilirsem, işte Papanın burnu o vakit kırılır. — Bugünlerde böyle bir muzaf- feriyet umuyor niusun? — Haritada ağ a Fakat, deniz işleri başka zemez, Gün doğmadan 2 doğar... a uykusu dlzimile açılman: Yatağında doğruldu ineş doğuyor ya Dı- şarısı aydınlık. — Sabah oldu.. uyuyabilsem.. — Güya gece yarısından fazla gecikmiyecektin? Hamzanın hatırını kırama- öl Jüzettacığım! — Kö: yde bizim için bir tehlike Biraz da ben .. Halk ve kale muha- fızları beni gl samimi tezahürat- aha Murat bu sırada Hüseyinin yü- züne bakarak: — Kolunda ve omuzunda biraz n? eği kümes içinde özle bunal- dım hi bu cevabından Mu- rat memnun olmuştu. İçinden: — Bir an evvel iyileşse de e maramızdan çıkıp gitse. iye söyleniyordu. netten ve yalnızlıktan istifade ederek > bir kaçamak yap- maki , Fakat ertesi günü ttanbalie Güzide hanıma masaj yapan kadına sokakta tesadüf etti. Nasıl oldu da bu kadın Ya- sete değildi? Yakacığa gelmesi anki gibi ona telgraf çekilmişti. Zaten böyle bir şeye lüzum da yoktu. Çünkü muayyen İşe elmesi mutat idi, Halilin aklına b Yakacıkta bir köylü evinde a basta yatan Mabir geldi. iL, peşinde do- laştığını hissediyordu. Şüphelen- di. Derhal Yakacığa dönmeğe ka- rar verdi. Bana hikâyeyi şu suretle anlatıyordu: Kendimi kimseye göstermek istemiyordum, Yağmu! geçtikten biraz sonra durdu. ii ME ik Hüseyin de bu küçük kamara- da onlarin rahatını ike ağıtı farkında idi. Fakat, o güne kadar LL yerden kımıldayıp kalka- ma 1, O gün yürüyebilirse, rei- sin kamarada çıkacak ve eski yerine gidec Murat ei kapamak üzere Birdenbire kamaranın kapısı önünde sert bir ses işitti. Kara Ali bağırıyordu: — Venedik korsanlarının Pire- ye baskın yaptıklarını söyliyen bir yl kçı geldi.. akal Mm mı? “Sanem mi bırakalım arkan var) larda iz ev yeke en adam elektrik ci tine bi Birisini Kii Kalekim. Gü- zide ile Mahir kaçacaklardı. Böyle bir şey aklımdan Ka çite sokuldum ve bekle- Şiddetli bir yağmur vardı, Is- lanmamak için çitten atladım, bir ağacın altına çekildim. Buradan ümkün- dnlık yk Kadın çoktan uyku- a dalmış olacaktı. Bin aralık bacaklarıma bir şey sürünüyordu, İçeriden bir ses ak- selti: — Pamuk! Pamuk! şe kadın kara kedisini çağı- rıyordu. Fakat kedi muttasıl ba- ıma, yola attım, Tam bu sırada Ayşe kadın ile yüzyüze geldim. Hâlâ gözümün önündedir. Ba- şına bir yemeni bağlamıştı, Elin- de bir fener vardı, Hiç bir şey söylemeden biribirimize bakıştık. — Beyefendi kedimi gördünüz mü? dedi. — Evet. Koşa koşa eve gitti, Rüvelveri cebime soktum, Sanki gece vakti benim Ayşe kadının bahçesinde yağmur altında bek- lemem gayet tabii bir sf gibi Tâkayt durı şe ka- emiş na yp ne ol- duğenu bile bilmi Fakat kedinizi eve gittiğine da kedi geldi, Tekrar bana sürün- meğe başladı. Ayşe kadın mem- nundu. Kediyi mutlaka eve ge- tirmem için yalvardı, Kendisine gelmiyormuş, kaçıyormuş, oyun m Hem kedi ka- dından rar için âlâ bir fır. sat çıkmıştı, Kediyi yakal eve götürdüm. İhtiyar kadın te- şekkürler, dualar a işi kısa öndü im. , hem A; mı almak için elimi e götür- düm: Rüvelver yol > nim rüvelverimi almıştı. Bana se- lâm verirken bir elini arkasında n küçük o İhtiyar kadın bana kapıyı açmıyacak diye korkuyordum. Halbuki derhal karşıma çıktı, ey mi istiyorsunuz, be- yelendi? diye sordu, Ne istediğimi biliyorsun, Ae kadın! — Veremem beyefendi! Sonra âdeta meydan okur gibi ilâve etti: a istediğinizi yapınız. Ben ihtiyar bir kadınım. Zaten kaç günlük ömrüm kalmış ki... emin değildi. Muttasıl bana kedi- LR a Tük miki air (EZE lm hamamlar), 21-21, 30 eyi e üsnü Hâmit bey ta-| rafı si antrn 21,30-22,30 iz 2 hanımın iştirakile dans Esiyor: (1414 m.) — 18,10 Po- lonya musikisi, : 19,15 piyano konseri, 20,15 hafif musiki (orkestra), 21,02 ai 21,12 Si Ne ey a 50 has berler v. «22,0 23,30 15 köylü musikisi, 20,4 ar 21,15 plâk, 21,45 eli 22 plâk, ve er 23 haberler, 23,30 dans Budap vale (5503 m) — 20 Ma- car ysk 21,4 eee sah- neler, 23.40 çiğan le 24,30 dans — 20,05 askeri musiki, ve sir, 23,20 plâk, a e 2 m) — 21,45 m .Conteori> e melodram, iyi (506,8 m.) — 21, «Avusturya vatanı? isimli skeç, 22,45 “haberler, iz Arnavut Tokatyan tarafından ta“ ni b e 24,45 bak haber) dans musikisi, 2 muz pazartesi 19 fransızca di li kemani Cevdet, Se ekini yler ve Vecihe, Belmi nı 27 20. 21,30 ajans ve 21,30.22,30 etüdyo rusiki. ar) hab e Beimile hafif Varşo Gl ret popürisi, 2İ, kestra köme rından miyiz ye 23, 25 dans musikisi, Bükreş (364;5 m.) — 19 konser ve müsabaka si 15 e e 21, ei 21,45 aşk şarkıların sühekn e taganni, 22,30 piyano ki: Posta iltihadına dahil olmayan ecnebi lee ır: Seneliği 3600, yağı 1 iç aylığı “1000 kuruştur. dres tebdili için yirmi beş Yal uk pul göndermek lâzımdır. Rebiülevvel : 19 — Ruzıhızır : $. İmsek Güneş Öğle İkindi Akşam Yat E 6,27 847 433 8,33 12 2,02 Va 2,12 4,57 1218 16,18 19,45 348 İdarehane: Ee civarı iv Acımusluk SI 13 No, aradım. Tabii rüve| ei Bütün evi ei edip yüce aramağa da imkân Tekrar bahçeye “ Yolu gözetlediğim yere geldim, Ara- ba meydanda yoktu. Köşke koş- m. Hizmetçi benim küçük olm birdenbire hastalanm! ış olduğumu söyledi. Boğaz Gök Güzide çocuğun yatağının başındaydı. Fax “ gib 2 nefes alıyordu. Ayşe kadının evis ii nin önünde Mahir ile buluşmuş, hasta çocuğunu bırakamıyacağını, kaçamıyatağını söylemişti, Kadım- ları bilirsin, çocuğun hastalanmasi na Allah tarafından bir ceza gi“ < bi görünmüştü, a Mahir anlattı. Daha başka şey- ii için de yeminler etti, hanım akin Güzi a m ne ns iile r sarman diye