“sn da artık Tunusa müdahaleye 28 Haziran 1984 Yazan: SULEYMAN KÂNI Tunus Akdenizin ortasinda Si- ilya adasına pek yakın bir mev. kide idi. Malyanlar Tunusu alır larsa şarki ve garbi Akdeniz a sında pek kuvvetli ve hâkim bir mevki sahibi olmuş”bulunacakla- rini düşünüyorlardı. Bunun için Tunüsu ele geçir. meğe matuf siyasetlerine o derece faaliyet ile devam ediyorlardı ki nihayet 1881 de Fransız kabin: reisi Jül Feri Fransızların wevle- rinin anahtarı» gözile baktıkları Tunusun İtalyanların ellerine düş- memesi için hemen harekete geç- mek mecburiyetini hissetti. | Tunus sahipsiz bir mal gibi kim evvel davranırsa onun olacaktı! Rusya ile muharebösinde ezik miş, kuvvetsiz kalmiş bir devletin “tabii olan'bu beyliği asker sevkile işgal etmemek Fransa için, gasıp- ilik'ta olsa, büyük bir fırsat kaçır- mak olurdu! İngiltere siyasi hesaplarile Fran San Tunusu işgaline ses çıkar- miyacaktı! Fransa da harekete geçti. Çıkardığı gürültüler, büyüttüğü #htilâflar biribirini takip etti. Bu iddialara göre Tunus dağlı ları tarafından “Cezayir toprağın- di yağmalar yapılıyordu. Bu yağmalar son on senede iki bin defa tekerrür etmişti! Tunusta Fransız nüfuzunu kire mak için İtalyanların entrikalar 'çevirmelerine müsaade ediliyor. du. Fransızlara verilen imtiyazlar tanınmadığı halde Goletadan Tu- musa kadar bir demiryolu im! İtalya konsolosuna verilmişti. suretle Fransız menfaatleri ediliyordu. Fransadan yapılmış istikrazlar iin taksitleri Mehmet Sadık paşa- nn israfları yüzünden ödenilmi- yordu. Tunus hükümeti kabileler ara- #indaki anarşiyi ortadan kaldır mıyordu. Bu iğtişaşlar devam et- #ikçe Cezayirde asayiş ve terakki nasıl temin edilebil Bu kadar büyük ve mühim se- bepler toplandıktan sonra Fran- kendisinde hak gördü? Cezayir hududuna tecavüz ettiğini iddia etti. Tunus beyini sıkıştırdı. Tunus beyi bu dağlıları tedip- #en aciz izhar etti. Bunun üzerine Fransız askerleri Tunus arazisine girdiler, Mehmet Sadık paşa Fransanı Tunus arazisini böyle askerle iş gal eylemesini protesto ederek Babıâliden muavenet istedi. B. bili de'bu Fransız müdahalesine karşı şiddetli protestoda bulundu. Başvekil küçük Sait paşa (7 şev- wal 1297 - 15 cemaziyülâhir 1299. Ikinci) Tunusa zırhlılar gönderil- mesi için bahriye mezaretine emir verilmesini Abdülhamide orzetti, (1838 ve 1841 de Fransa devleti aliyenin Tunus sularına böyle harp gemileri göndermesine muhalefet “. Bu donanma gönderilmek bah- İstanbulda uzadı; nihayet Ab- SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Tareme, iktibas hakkı inalfuzdur — Fransa Tunusa nasıl girdi nasıl yerleşti? dülhamit İngiliz Hobart paşa ku- mandasında bir filoyu gönderme- ği kabul etti, (Hobart paşa Ab- dülhamidin adeta ahbapça sık, sık görüştüğü bir zat idi. Padişah in- gillere sefarethanesine ve hükü- metine mahremane tebliğlerini bu amiral vasıtasile yapardı.) Giritte bulunan üç harp gemisi Hüseyin paşa kumandasında Tu- musa hareket emrini aldı. Fakat Fyansız elçisi M. Tissonun itiraz ve tehditlerile Abdülhamit donan- ma göndermek fikrinden feragat etti, Sai derilmes bir-iş görebileceklerini ümit etti- ğinden değildi. Sait paşa bu ge- miler Tunus limanına girmeğe te- şebbüs edince Fransızlar filen mü- manaale kalkarlar ise diğer dev- etlerin, bilhassa Jtalyanın da Tu- usa donanma göndererek işe mü- dahale eylemek istiyeceği ibtima- ini düşünmüştü. Bu suretle Tumus meselesi devleti aliye ile Fransa arasında hallolunacak bir mesele halinden çıkacak, bir Avrupa me- selesi halini alacaktı. Fakat evde- ki hesap çarşıya uymadı. Fransızlar buna meydan verme- diler. Cezayirden Tunusa geçen Fransız askerleri ilerilemekte de- vam ederken Tulondan gönderi- Jen bir Fransız ordusu da (Bizer- da) ya çıktı; Tunus gehrine girdi. Mehmet Sadık paşa Fransiz. himayesini kabulden başka çare göremedi. Tunus beyi ile Fransız generalı arasında Bardo sarayın- 'da 12 mayıs 1881 tarihinde yapı- lan mukavelename ile Tunus Fran- sanın himayesine girdi. Tunus beyi Bardo mukavelena- mesile ecnebi memleketler ile an: paşanın zaten zırhlı gön- cak Fransanın memuru mahsusu resident ki beyin hari- ciye nazırı makamında idi - vesa- tetile münasebette bulunmağı ka- bul eylemişti, Babiâlli bunu protesto etti. Tunusta asayişin takarrüründen geriye - rezidamı, sonra Fransız kuvvetleri eelbedildi. Fakat bunu müteakip mer. Kayruan olmak bir isyan oçıku, o Fransızlar bu isyanda sürat ve şiddet ile bastırdılar. Bir Fransız Filosu Sfaks limanını topa tutarak zap- üç taraftan sevkolunan 35,000 Fransız askeri Kayruan hi- sarları etrafında toplandı ve harp- siz şehre girdi, (25 eylül 1881) İs- yan da nihayete erdi, Fransa hükümeti bu isyanı ve- sile ederek himayeyi ilhaka tahvil etmek istemedi, Yalnız büyük bir harp limanı tesis eylemek üzere Bizerta kalesini almakla, Tunur- #aki rezidanın salâhiyetlerini biraz; kezi üzere İşte konsolosuna yi karet vesilesile Cezayiri elde eden Fransanın Tunusta himayesi de böyle takarrür eyledi. Bundan sonra Fransa hüküme- tile Babiâli arasında Tunusluların #abiiyeti meselesi hakkında ihti- Tetrika Mo. 310 ve burada lâflar sürüklenip durdu. Tunustan el çekmeği kendileri" ne pek elim bir mecburiyet addey- n İtalyanlar Tunus acısını Trablusgarp ile Bingaziyi benim- semekle çıkardılar! Tunus Fransa himayesine geç mekle beraber Abdülhamit dey. le Tunus emareti dahi haki- katte elden çılımış Bosna ve Hersek, Mısır, Kıbrıs, şarki Rumeli, Bul garistan gibi devletin resmi salma- mesinde mümtaz eyaletlerden ol mak üzere gösterilmekte devam edildi. Tunusun ziyal yârü ağyar nar zarında Osmanlı devletinin hı siyetine ve tamamiyetine yeni bir darbe daha olmuştur. Ancak Ba- bıâlinin ve sarayın Tunus eyaleti- ni Mithat paşanın teslimine karşı Fransaya peşkeş çektiğine delâlet ve bunu ima edecek bir kayıt ve vesikaya tesadüf edemedim. Bu mesele hakkında verilen iza- hat ta gösteriyor ki bu büsbütün âmiyane bir şayiadır! (Arkası var) AKŞAM Abone Gergileri Türkiye enehi SENELİK 1400 kuruş 2700 deaş SAYLIK 750 > 1450 SAYLIK 400 1 AYLIK 150 “Pomta illihadlna dahil olmayan cebi. memilakotler: Senaliği res tebdili için yirmi beş Kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Tee vval 15 — lr £ 56 Sn Güneş Opl İlmek Akşam Yak vr ei Wa 20 40 AZAT IN 1948 21 p: Babili civar musluk Si: 1310. İnan Radyo 28 Haziran perşembe İstanbul : 18:30 plik mepriyatı, 19.20) ajans haberler, 19,30 Türk musiki met- | riyalı. (Kemal Niyazi bey, Haysiye'İye nm, Örli Ley, Müzeyyen hanım). 21 | Selim Sırı bey tarafından konferans, 21,30 Nezili beyin iştirakile atüdvo cazbant ve tango orkestrası, dans mu. isi Varşova (1414 m.) — 18,11 Solistler! konseri. (tagamni, piyano), 19 kadına, sit bahisler. müsühabe, 20,2) oda mu sikisi, 20,50 #por ve saire, 21,12 hahf orkestya konseri, 22,12 senfonik popüler orkestra “konseri, 23.15 hafif konser, 24,05 dana musikisi Bülereş (364,5 m.) — 19 rkessa Çiagannili), 20.30 plâk ile Verdinin (La Travinta) operası, haberler, Roma (420,2 m.) — 21,45 tazannili | konser, müteakiben omer Budapeşte (550.5 m.) — 20 keman konseri, 20,30 amele neşriyatı, 21 (Geli leri) tiyatro, 22,40 opera urkenirası, 24 siğan takımı Viyana (506.8 m.) — 19:45 radyo kaberesi (filim yıldılarnın, iştirlele). 2110 radyo orkestra, 22,10 (Die Sehvamnermunm'n) simli. temsil, 22,25 neşeli musiki, 23,10 haberleri 23,40. piyano konseri, 24:20 plâk, | dana mu- silis 29 Haziran İstanbul Cuma 8,30 plâk mepriyati, 19,20 ajans babetler, 19,30 Türk musiki meş- Cevdet bey, Vecihe hanun, Nazan Feri” dun hanım, Nedime hanım, Övrik efen- di 21.20 ajana ve borta, 21,30 rad yo 'orkestram tarafından çiğan musikisi ve bat musiki, | m al gm | 7 “ “Akşam, ın edebi tefrikası : 75 Bürhan Cahit Suat Rahmi işleri arasinda taki- Zarfı parçaladı. lip kaldığı bu noktalara öyle çö- Ve şu satırları bir çırpıda oku ilmez bir hırsla sarılmiştı ki duz tık şirketin her «Muhterem Suat Rahmi beye. memleketten ne kat fendi, gıni hesap ediyor, Türk köyli Hakkım olmıyarak odanıza kö” nün cebinden alınan para ile in | dar girip havanızın sükünetini Mançesterdeki o Mister Eduard | bozduğum için affınızı rica ede- Tamza kadar kaç milletten kaç | rim. Ziyaretimin sebebini izah için kişinin geçindiğini düşünüyordu. | sizinle görüşmek isterdim. Mektu- Bu para ile bazirgân Mişon efen-| bum buna muvaffak olamıyacak (di, toptancı tüccar Kantarcıyan | zannederim. Onun için bu akşam efendi, komsiyoncu Mikael Toros- | dokuzda lütfen teşrifinizi rica ede- yan efendi, direktör Mister Grevs | ceğim. Tanımadığınız bir kadı- ve şürekâsı ve nihayet Londranın, | nın bu daveti belki de size ga- sitenin nakliye borsacıları | rip görünecektir. Fakat atisi si muamelesinde pipolarımı tüttürüp, viskilerini içe-| zinle yapacağı mülâkat ile belli rek, âdeta köinatın velinimeti gi inin ricasını seddet- bi göğüslerini gere gere biftekle- ri mezaketinizden bek- rini eski şaraplarla ıslata ıslata yaşıyor, fazla yağlarını eritmek için golf, tenis oynuyor. Kıymetli! icutlarını akşam sabah ılık sı ların şarıltısı altında dinlendi yorlardı. Suat Rahmi kendisini yoran iş| ler arasında bütün bunlarla dima- ğını hırpalıyor, o memleketi için daha hassas, daha sinirli oluyordu. ... Apartıman kapısında madenci Hulüsi beyin meşhur otomobilini Seviye Suat Rahmi Masanın önünde taş kesi ve ne cesaretle evine, odasına ka- dar girmişti Tanımadığı bu kadın ondan ne istiyordu Delikanlı yarı hayret, yarı hid- det içinde elindeki kâğıda dalmış- | gördüğü akşamdı. Vapurdan çık | tu tıktan sonra her zamanki gibi doğru klübe gidecekti. Fakat cu- ma günü (Lântenis) kortlarında yapacağı maça hazırlanmak için biraz idmanlı olmak istiyordu. Tenis takımını almak içi uğradı. Böyle vakitsiz. #aatlerde bile kalfayı işinin ba- şında bulan Suat Rahmi içeri gir» diği zaman alışmadığı, duymadı ği bir koku Bu şık kadınların kullandıkları pahalı bir koku idi. Hayretle kal- fanın yüzüne bakarken o.bu ma- mayı anlamış gibi gülümsedi: e misafir gelmişti beyi- fendiciğim. Biraz evvel gitti. Si- ze de bir mektup bıraktı. Son günlerde cirafında kopan dedikodulardan âdeta ürkek ok Kalfanın sesi koridordan geldi — Çantanız hazır efendiciğim! Birdenbire kendini topladı! — Ha, geliyorum kalfa. Ve mektubu buruşturup panto- lonunun cebine soktu. Küçük çantası elinde Bahari- yeden Altıyol ağzına doğ taşıyormuş gibi cebindeki kâğıt- ian korkuyordu. Kafası şimdi tamamile onunla dolmuştu. Bu meçhul kadın evvelâ dediko- dusu, sonra da bizzat ker ile nihayet onu meşgul etmişti. Bu garip davet hakkında ilk İ hamlede hiç bir karar vermemi Acaba bu kadın ken kikat bir yardım mı bekliyordu, ustu. yoksa bu vesile ile kem Kim? macera mı arıyordu. Onun kadin hakkındaki bir prensibi vardı. Evli kadınlarla — Vallahi bilmem. Çok kibar, şık, güzel bir hanımefendi. Sizi sordu. Henüz gelmediğinizi söy- ledim. Bir mektup yazıp bırakmak in müsaade istedi. Yazı odanıza aldım, Hayretle dinliyordu: — Sonra? — Sonra, yazdı, bıraktı. ihtiyar kadının karşısında âde- ta günahkâr bir adam vaziyetinde kalmıştı. Ehemmiyet vermek is- temiyormuş gibi: Korka korka sordu: | | | macera geçirmekten çekinirdi Bunlar, kendileri istekli olsalar bi le o böyle münasebetlerden ken- disi için, erkek gururu için bir zevk duymuyor, bilâkis muztarip, oluyordu. Bu kadınlar her şeyden evvel kocalarını aldattıkları için kadın- lik gururlarını kaybetmiş oluyor- lardı. Mağrur bir kadın için iha- net en çirkin bir hareketti, Çünkü — Pekâlâ, sen benim tenis çan-| gururunu tutan ve bu tamı hazırlayıver kalfa. halile kıymeti bir kat daha artan, Yazı odasına girmeğe çekini- | kadın bağlandığı adamı aldat yordu, Tuvalete gitti, yıkandı, kurulan! dı, koridorda ıslık çalarak dolaş- tu, Sonra yüksek sesle: — Kalfa gazeteler her zamanki yerinde değil mi? Diye söylenerek yazı odasına girdi, Bayıltıci, güzel koku buraya da:| ha çok sinmişti, İlk hamlede gözü masanin üze zine gitti, Kendi zarflarından bi- üzerinde duruyordu. makla kendi şerefinden ve güzel bir çok şeyler feda edecekti, Bunu düşünen bir kadın eğer bu sukutu bildiği halde kendini bir başka erkeğin kollarına atarsa bu hare- ket hayvani bir ihtirastan başka, bir şey olamaz. İşte Suat Rahminin evli kadım- lardan çekinmesine sebep bu dü- şünce idi, O, kendisine temayül gösteren böyle bir çok evli kadın» lara tesadüf etmişti, Tesadüf et miş ve öğrenmişti, Onun filerince bu kadınlar akşamın loş gölgele- rinde kaldırımlarda dolaşıp bor ve çapkın erkek arıyan sokak ka- dınlarından daha adi mahlüklardi. Arkası var), âdeta titriyerek aldı, Düzgünce bir yazı ile: Suat Rahmi beyefendi. ye yazılmıştı. Esrarın, tılsımin anahılari artık bunun içindeydi.