a e Gina me Y1 Haziran 1934 AKDENİZDE TURK AKINCILARI İSKENDER FAHREDDİN Yazan: Hayırsız adalarda atılan gülle, suyun üstünde büyük i sekerek, tam hedefe isabet etmişti. Kaptan “Şimdi son tecrübeyi yapalıml,, bir top gil paşa sevinçle bağırd. (Marmara Kartalı ) Haliçten çıkarken Marmara Kartalı , Bu, yeni kadırganın Marmara Kartalı, yeni tecrübe- ler yapmak üzere Haliçten çıkı- yordu. Gemide yabancı bir kimse yok- tu. Kürekçiler, tayfalar, dümenci- ler.. Hepsi Türktü. Marmara Kartalı Haliçten çi- karken il yeni geminin suyun Tün gibi si yordu. Herkesin dilinde yalnız şu keli- meler dolaşıyordu: — Marmara Kartalını reis idare ediyormuş... Bunu söyliyenler arasında Mu- Yat reisi tanımıyan yok gibiydi. İstanbul Türkleri Murat beyin tekrar donanmaya geçtiği habe- Murat Tini sevinçle karşılamışlardı Gemi Sarayburnunun önünden geçerken sancağını çekli. Orta yelkenlerini açtı, Hafif poyraz rüzgârı Marmara Kartalının yelkenlerini şişirdikçe gemi daha fazla yol alıyordu. Bu icerübeye kaplan paşa da iştirak etmişti. Geminin su kesi- minden yukarısı çok alçaktı. Baş ve ön ambarlarında ikişer hafif top vardı. Marmara Kartalı, harbe tutu- şan donanma arasında kumanda- Yı süratle temin edebilmek maksa- dile inşa edilmişti. Marmarada ya- pılacak tecrübelerde müsbet neti- celer elde edilecek olursa, ay sistemde yedi gemi daha yapıl caktı. Bu suretle donanmanın kaç kısma ayrılması ve icabmda bu (hafif seyirli) gemiler vasıta- sile biribirlerile irtibat ve muha- bere temini kolaylaşacaktı. Bu yeniliği denizcilikte ilk de- fa Türkler düşünmüşlerdi. İsta, buldaki elçiler de hadise ile ya- | kından alâkadar oluyorlardı. Bu geminin diğer hafif gemi- lerden çok daha fazla yollu olu mun hikmeti yalnız kürekçilerinin fazlalığında değildi. Eğer bunun- la fazla yol almak mümkün ols dı, diğer gemilerde de ayni şeyin tatbikinde mâni yoktu. Halbuki gemiye fazla yol ve- Ten kürekçilerden ve rüzgârdan ziyade geminin hafifliği idi. Marmara Kartalının teknesi çok ince yapılmışlı.. Ancak tekneye melanet vermek için kaburga tah- falarının üstüne çaprazlama bir gürgen tabakası daha yapılmıştı. Tekne bu suretle metanetini temin etmiş oluyordu. Marmara Kartalının inşasinda bir Macar ustasının fikri olan bu tarzın kabul ve tatbikini Murat bey ileri sürmüş, Sinan paşa da terviç etmişt Murat reis, geminin güvertesin- de Sinan paşa ile konuşurken: — Top tecrübelerinde de mu- yaffak olursak, donanmamızın harp kıymeti bir misli artacaktır, paşam! Diyordu. Hayırsız adaların önünden ge- giyorlardı. Geminin yolunda ve Tetrika No. 79 hiç bir kusur yoktu. Su üstündeki çırpıntıya rağmen, gemi yalpa yapmadan gidiyordu. Geminin müvazenesi de yerinde idi. — Şu adalarin arkasina geçe- Jim. Orada (endaht tecrübeleri) yapalım, Her şey yolunda amma, ben, geminin bu topların sarsıntı- sına tahammül edeceğini zanmet- miyorum, Bu gemiyi donanmada topsuz olarak kullansak fena ol- mıyacak. Dedi. Murat ümitsiz değildi: — Paşam, neticeyi den fikri öğrenme- i değiştirmeyiniz! Ben bu geminin baş ve kıç küpeştele- Tine ufak çapta birer top daha ko- mulabileceğini tahmin ediyorum. Siz ise içindeki topları bile fazla görüyorsunuz! Diyerek dümencinin gitti, p — Sağa kır..! Rüzgâri soldan yanına alıp adanın arkasına geçeceğiz. | Murat bu emri verdikten son- Ta, diğer gemilere nisbetle sayısı çoğalan (can kurtaran) yelkenle rini de muayene etti: — Rüzgâr biraz artarsa, kürek- lere dayanmadan ayni yol ile gide- bileceğiz, paşam! Yalnız geminin teknesinde değil, yelken tertibe: tında da keramet var. Sinan paşa küreklerin durması: ni emretmişti. Bu tecrübeyi de yaptılar. Rüzgâr hafif estiği halde yelkenlerin yardımile gemi eski yolundan pek az kaybederek gi- diyordu, — Murat, hakkın var! Sen eş- siz bir denizcisin! Diyerek yanına sokuldu. Top teerübeleri yapma zamani gelmişti. Sinan paşa baştaki orla topçulara emir verdi — Hazır olun..1 Sinan paşa kaptan yerinde, Murat reis te ilk tecrübeyi yapa” cak olan topun başında duru- yordu. Topçular taş mermiyi yerleştir. diler... Adanın kayalık tarafına is- #ikamet aldılar.. Paşa hedef tayin ederekt Namludan çıkan gülle suyun | iL il ekerek tama indake isabet siri Gemide hiç bir sarsmtı ve be. calama olmadı. | Sinan paşa, kaptan yerinden | Mi — Yaşasın topçular Murat, kıçtaki topu da tecrübe edelim, diyordu. Kaplan pa; emir verdi. — Ayni istikamet... Ayni he- def... Ateş İkinci atış isabetsiz oldu. Fa- kat, kabahat nişancılarda deği di. Yelkenler şişmişti.. Hava art yordu. Gemi ayni noktada dura- yordu. Manmafih bu tecrübede nişan ve isabetin kıymeti yolctu. Maksat, mekti, geminin metanetini dı İkinci atışta fazla heyecana ka- kaptan paşa, bu tecrübenin isbet netice verdiğini mem- mekte . AKŞAM Radyo 11 Haziran. Pazartesi İstanbul £ 18.30.19 frensizen ders 19-19,30 konlermns, 19,30-21,20 “Türk! musiki neşriyaı (Ekrem, Ruşen, Cev. | det, kemani Cevdet, Şeref, İbrahim beyler, Vecihe, Belma © hanımlar), 21.20-21.30 ajana ve bora haberleri, 21.30-22'30 stüdyo orkestrası, halil mu iki ve solo, Varşova (1414 m.) — 1815 bafif 19.15 piyano, yefakatile tegan. i, 21.50 haberler, 22 senfonik konser 23,20 müsahabe, konser Bükreş (3645 m) — İY EF. Lucar) takımı 21,15 keman konseri, konferan, 22 Ridhard Sirasesun şarkılarından, 2230 Serenat parçalar, 23 haberler, 23/30 kaekonser. Pra, (470.2 yi) — 18.10 teganni, müsahabe, 18,45 keman konseri, 19.10) müsahabe, almanca nesriyat, 20,25 ilk Çak musikisi, 23,30 pk. Budapeşte (5505 m.) — 18.30 ae keri konser, 20 Drettten naklen Richard Sirausnun sRosenkavalier isimli opera: 24,15 pâk. Roma (420.8 m) — 18 teçemnili konser, münahabe © ve plik mesriyat, 23,05 hafif musiki ve dans parçalar, Viyana (506,8 m.) — 20.10 Sale burg köylü şarkıları, 20,15 Richard Siraussun eserlerinden senfonik konser. 22 muhtelif tedavi banyolara dair. 22,55 son haberler, 23.15 caz takımı 12 Haziran 934 salı İstanbul: 18,3 9 - 19,30 Me 9 Plâk neşriyat, emil bey tarafından çocuklara masal, 19,0 - 21,20 Türk musikisi nesriyatı (Keman Reşat bey tanbur Memıt Cemil B. kanun Vecihe ve Tanso orkestranı taralı dane skini Varşova (1414 m) — 18.15 Balet musikisi plâklar, 19 konferana, 20.15 kafekonser. müsahabe, 21,15 eFoupere Çiçeklerir isimli operet, 2,45. hafif miki (pk), Bükreş (364.5 m) — 133 ker gün. kü meşriyat, 19 Stüdyo orkestrası, 20.45 plâk, 21,15 senfonik kanser, 23 ha benler, Prağ (470.2 m) — 1845 piyano, ymühtelif nesriyat, 20,25 kansk konser 21 Rüs gmunikisi, 21,30 orkemtta, 23,30 konser, Budapeşte (550.5 m.) —19,30 Me car havalan, 20:20“ salon yeis, 23 | org konseri, 24 çigan takımı. Roma (420,8 m) — 1815 hafif musiki, 2145 org 2215 «la note | Venezia». iii piyen, 22,50 senfo- | nik konser, haberler. | Viyana (506,8 m.) — 20,10 Bet. hoven konseri, 21.30 haftalik haber iemali, 22 karmk konser, 23 haberler, 23.30 orkesim. Beşinci hukuk mahkeme: Alay köşkünde fayı vazife et- bulunan asliye beşinci hukuk mahkemesi dünkü pazar gününden itibaren Yenipostahane binasma nakledilerek çalışmağa başlamıştır. AKŞAM Ahone Ücretleri b SENELİK 1400 suruş 2700 kurup G AYLIK 750 » 1450 > SAYLIK 400 > 800 > LAYLIK 150 > — Posta ilihai eceli memleketler: Seneliği 600, altı aylığı 1000, çi m 1000 kuruş O Aüres tebdili için yirmi beş Kurugiuk pol göndermek izmir. Satar 26 — Ruzlınr hak Güneş Oşle le Alyan V | n430 a3 İZ İ La 1614 1, | Tüarehare: Babi Acimusluk Sk. 180. muniyetle gördü.. Güverteye ine- rek: Murat! Bu muvaffakiyet, Türk denizcilerini Akdenizde baş- tanbaşa hi yük ve ehemmiyetlidir, dedi, hay- di şimdi baş ve kıç topları birden ateş etsinler. Bir de bu tecrübeyi yapalım, (Arkası var) im kılacak kadar bü- Her akşam bir hikâye Akşam yemeğinden sonra Hi Tullah bey evrak çantasından ga- Okumağa başladı.| Karısı Nedime hanım - — Aman bey., dedi Yüksek sesle sinema oku da dinkiyelim. Hayrullah bey karisinin. hati- rindan çıkamazdı. Okumağa baş- tadı: «Marlene Dietriehin erkek ki- yafeti Amerikada adamakıllı mo- da olmuştur. Bir çokları: «Kadı- na en ziyade yaraşan kıyafet er- kek kıyafeti demektedirler. Hakikaten bazı kadınlara setre, pantalon ve erkek şapkası pek zi- yade yaraşmaktadır. «Şimdi Marlene ietriehten son- ya meşhur yıldız Myrna Loy da er- kek kıyafetile dolaşmaktadır.» Hayrullah bey başını. gazete- den kaldırdı: — Görmedim amma her halde erkek kıyafeti kadınlara çok ya- kışır zannederim. Nedime hanım itiraz etti: ne olur. sahifesini — Aman bey.. Sen de. Kayınvalde kü Hayrullah bey bugün biraz mo- da meraklısı bir erkek gibi ko- nuşmak arzusunda idi — Hayır efendim. Biraz mo dern düşünün. Erkek kıyafeti ka- dına son derecede yakışır... Son derecede... öyle zannederim. O gece saatlerce münakaşa ei- tiler. Sabahleyin Hayrullah efen- biraz geç kalktı. Aman çabucak giyinip daireye gitmek mecburi yetinde idi. Bugün teftiş verdı. Müfettişlerin geleceğini bir arka- şı kulağına fıslamıştı. Yataktarı kalkınca: — Acaba Nedime nerede?. di- ye düşündü. Karısı ondan evvel kalkmıştı. Hayrullah bey elbise dolabını açınca duraladı. Elbiseleri yoh “Aradı, taradı, sofaya çıktı. Yok, yek, yok. Hizmetçi kız Gülleri çağırdı. O da yoktu. Kaynanasının. odasına giti. Bomboş Allah Allah.. İki kat elbise: ne olmuştu?.. Aranırken masanın üslünde bir kâğıt buldu. Karısı- nin yazısı. «Hayrullah. «Dün gece kadınlara erkek elbi- sesinin yakışacağını o kadar met- hettin ki bu sabah annemle «hay- di bir tecrübe edelim. Yoğurtçu gayırına kadar gideriz. Oradan da | deniz hamamma gider, bu kıya- fetle kadınları şaşırtırız» dedik. Senin elbiselerini giydik, evden çıktık. Biz öğleye kadar geliriz. Emi? Nedime» Hayrullah efendi: — Eyvahlar olsun, Şimdi ben 'ne haltederim!, diye evin içinde fır fır dönüyordu. Nihayet aklına sandıktaki bir takım eski elbise- leri geldi. Bazı yerleri söküktü. Fakat mutlaka onu giyip gitmeğe mecburdu. Fakat bu sırada elin- deki kâğıdın arkasına Karısı kâğıdın arkasına bir hamiş yazmıştı. Bunu da dehşetle okudu. «Deniz hamamına hizmetçisi gitmek doğru olamazdı. Bunun için Gülteri de beraber götürdük. «Bakalım yakışacak mı?» diye Gültere de senin sandıktaki eski elbiselerini giydirdik.» Bunu okuyunca hiddetini yene- Teftiş günü aa m medi, kendi kendinez — iyi haltettiniz!, diye bağirA dı. Aklına müfettişler geldi. Ansan yarabbi!. Şimdi ne yapacaktı... Müsi fettişler onu yınca kim. akamında bulama»? nasıl raporlar yasi Şaşkın evde odadan, odaya koşuyor, entarisinin etek-i lerini bir tayyare paraşütü gibi; havalandırarak merdivenden çi kıyor, iniyor, mutfaktan taşlığak slıktan yemek odasına, oradan sofaya, sofadan fir odası Mütemadiyen — Ağzım, dilim kurusaydı da erkek elbisesini methetmez olay» dım. Hay dilime inme inseydi de' sesi çıkmasaydı. Topu topu kendisine eski me lon şapkasını bırakmışlardı. Sare ki bununla daireye gitmek kabil. miş gibi melonu kafasına geçirdi. Acaba entarile koşa koşa Yoğur-' çu çayırına kadar gidip karısıni, kaynanasını eve gağıramaz m idi Sokak kapısını açtı, melon ba- şında, entari arkasında şöyle bir dışarıya süzüldü. Bütün mahalle çocukları «yuha» yı çektiler. Hex men içeriye kaçtı — Zamane!, diye başını ilâ tarafa salladı. Çıldıracaktı. Daireye «hasta? yımı diye telgraf mı çekse... Fas kat telgrafhaneye de bu. kıliktn! gidemezdi. Karısını, kaynanasını beklese o zaman kadar teftiş olur biter, kendisini devamsız. diye kaydederlerdi. z Kafasındaki şapkası ve sırtım daki bol patiska entarisile evde, kafesin içine konulmuş bir kapları gibi oraya buraya baş vuruyor, fakat hiç bir netice alamıyordu. © Nihayet delirmesine hiç bir şey kalmayınca çat kapı geldiler. Ana kı — Aman ne yaraştı. Ne yi tı, Herkes bize baktı! dı. O hiç bir şey söz e diyorlar. elbi iydi. Kay- — Dur dur Hayrullah bey. Ben ona bir şeyler diktim. Onları sö- keyim de öyle giy. Ne bileyim? Ben kendime göre yapmıştım, di- yordu. Fakat Hayrullah bey din- İemedi. Elbiseler sırtında sokağa Maşallah erken teşri Müfettişlerden biri onun pan? talonunu işaret etti: — O.. Mükemmel. Artık paças ları dantelâlı pantalon mu giyis yorsunuz.. Hayrullah paçasına baktı. Hay Allah kahretsin. Kaynanası paça larına açık pembe dantelâlar dik, mişti, Kekelediz — Efendim kaynanam dikmişe; Bu sabah elbisemi o giymişti. Ya demek kaynananız sel ğa sizin elbisenizle çıkıyor?. Müfettişler bir şeyler not eder rek çıktılar. Hayrullah bey odası * na kapandı. Bu sırada kapı açıldı. bir gazete muharriri zül Tanıdı içeriye sür üstadım. Kadınlara erkek elbire-! yor mu? Yakışmıyor mu?i Kadınların erkek elbiseleri giy- mesine taraftar mısınız?., Eğer er kek elbiseleri giyerlerse bunları danteli ve asire ilâve ederek kı di zevklerine göre tadil etmeli mi- Birler?.. İşte hoşunuza gidecek bin; kaç sual (Bir Yıldız)