Karpantyanın boksa avdeti Insan azmanı kendi gibi ..... .. bir devle döğüşüyor Fransız boksörü Karpantya bok: maç tecrübeleri yapıyı Açık havada yapılan bü boks maçlarının mev: dik. Beynelmilel boks âleminde mühim maçlar hazırlanıyor. Amerikada eski cihan şampi- yonu Dempseyin tertip ettiği ci han. şampiyonluğu müsabakasi dünya sporculürim en fazla me- yaka düşüren bir çarpışmadır. Bu çarpışmada, insan azmanı İâikabile meşhur olmuş şimdiki han şampiyonu İtalyan Karne kendi kadar heybetli bir Ame kalı ile boy ölçüşecekti ini çıkmadıysa, bu maç şimdi neticelenmiştir. Hava- disini bir iki güne kadar alırız. Amerika ile Avrupa arasındaki saat farkı dolayısile dün akar olan o maçın tafsilâtını ancak bir | iki gün sonra alabiliriz. | İns | al. | azmanı İtalyan Karne: dan dünya şampiyonluğunu mak üzere ortaya çıkan boksör Max Bear isminde bir Amerikalı- dır... Bu genç; Amerikalı, henüz Yirmi dört yaşında olmasına rağ- men kemikleri ve sıkleti şaşılacak kadar büyümüştür. Amerikalılardan dünya ağır sık- let şampiyonluğunu alan Karne- ra tabiatin nadir yetiştirdiği fev- kalbeşer bir mahlüktur. Boyu iki metreden fazla olan bu adamın en sıkı idmanlı zamanlarındaki | kilosu 125 i geçiyor. Boks idman- larının vücutta hiç yağ bırakma dığını nazarı dikkate alırsak, sırf adele ve kemikten ibaret olan bu boksörün ne heybetli bir şekilde olduğunu tasavvur edebiliriz. Bu boksörle şimdiye kadar kar- şılaşmış olanların hepsi onun boks meharetinden ziyade cüssesinden, ve kuvvetinin dehşetinden şikâ- yet etmişlerdir. Amerikalılar her ne bahasina olursa olsun cihan şampiyonluğu. nu bir İtalyanda bırakmak i medikleri için iki senedir Karne- gibi iri bir boksör arıyorlardı. VA ai en tekrar başlamak Üzere maruf Kar- 1. yumruğu yon Demsey bu iki insan azmani- | mi çarpıştırmiağa karar verdi. Haftalarca süren münakaşalar- dan sonra maçın mukavelesi Zalandı ve tarihi 10 haziran ola- rak tesbit edildi. Amerikalılar heybetli insanla- rın dövüşüne pek düşkündürler. Bunun için iki insan arasında ola- cak dövüşte yeni Yu tesis edileceği ümit Bütün Amerikayı helecana dü ren bu maçın Amerikayı temsil | &den Max Bear tarafından kaza- nılacağını bazı mütehassıslar söy- lüyorlardı. yirci reko- ediliyor. ... Amerikada bu büyük dövüş hazırlanırken Avrupada da meç hur Fransız boksörü Karpantiye- nin yeniden boksa başlaması için çalışılıyor. Karpantiye bokstan çekildiğindenberi Avrupada iyi bir ağır siklet yetişemedi. Bu yüz- den Avrupa boksu organizatör- leri çok müşkülüt çekiyorlardı. Avrupada boks etmek için milyonlarca ser- maye döken Amerikalı Jef Dikson Karpantiye nezdinde çok ederek eski boksörü yeniden bok- sa başlatmağa kandırmıştır.. Bu itibarla yakında Karpantiyenin mühim bir maçını haber alırsak hayret etmemeliyiz. müsabakalari ssrar. Derbi yarışı Bir milyon seyirci önünde mihracenin atı kazandı İngilterede yapılan Derbi at ya- rişları en fazla alâl ile takip edi- len bir spor hadisesidir. Bu sene- ki yarışta içeri giren ve giremeyip neticeyi dışarıda bekliyen merak- hların adedi bir milyon olarak tesbit edilmiştir. Bu seneki koşuyu kazanmasi edilen dört at son metrelere kar heme genişlenli. Mu: vasalat noktasına yüz metre kalın- ca Rajpipla mihracesine ait olan Windsor Lad ismindeki hayvan üç dört metre arayı açabilmiş ve öylece Tiği Easton, üçüncülüğü Colombo ismindeki hayvanlar kazanmıştır. Windsor Lad Hint mihracelerinin en zenginle- fan Birinciliği alan rinden biri olan Ağahan ta dan alınmıştı. Sonradan Rajpipla mihracesine geçmiştir. Kazana- ğı en çok beklenen * Colombo imli hayvan son yüz metreye ka- 'dar çok ümitli koşmuştur. 600,000 Franga bir | futbolcu satıldı İngilterede resmi maçlar bittiği için bu ayın içinde klüp değiştir. mek istiyen oyuncuların satışı başlar. Futbolcu pazarlarının açı dığı bugünlerde Arsenal klübü 600,000 franga Cooping isminde- ki sol muavini satın almıştır. Arsenala 600,000 franga mal olan bu oyuncu son zamanda giltere milli takımında çok iyi ler görmüş pek usta bir hafbektir. Eski klübünden bu fiate satın alınan Cooping gelecek sene maç- larında Arsenal namına oynıya- caktır. Arsenal klübünün hissedarlari bu alışverişten çok memnun kal mışlardır. Çapman öldükten son- ra onun yerine geçen yeni antre- | mör Corç Vilson Coopingi bu fiate alabildiği için takdir. edilmekte dir. Ayni oyuncuya daha fazla veren talipler bulunduğu kurnaz antrenörü bir el çabukluğu ile diğerlerinin fiat ar- tırmalarına meydan vermeden alım muamelesini tamamlatmıştır. Amerikalı gazeteci 800,000 frank kazandı Derbi piyangosunu oyniyanlar içinde Universal Service ajansı. nin Amerika mümessili olarak P: iste oturan Mister Wicgandın leti Colomboya isabet ettiği için üçüncülük mükâfatı olan 800,000 frank kazanmıştır. Tenisçi Perry sakatlandı İngiltereye Davis kupasını ka- zandıran şampiyonlardan biri olan Perry Pariste yapılan son müsaba- kalarda o bacağını sakatlamıştı. Kendisini muayene eden Fransız snütehassısı ingiliz şampiyonunun iki haftaya kadar idmanlarına İ başlıyabileceğini bildirmiştir. Fransızlar - Avustral- yalıları kazandılar Fransada yapılan beynelmilel tenis maçlarında Fransız şampi- yonlarında Brünyon ile Borotra- nin teşkil ettiği çift, Avusturalya lıların en tehlikeli çifti olan Cranford - Mac Grath takımını halde | mağlüp, etmiştir. ANA Tetrika No. 32 — Ne oldunuz Ferhan hanım?. Ferhan kendini toplamağa ça- haştiz — Bilmem hanımefendi... Bir sey değil... Bir şey deği Bir şey değil derken sarardı ve Tere yuvarlandı. Hanımefendi fe- na halde telâşa düştü, sersem ser sem durup bakan kızıma çikiştiz — Burada budala gibi oturaca- ğına git hizmetçiyi çağırsana.... Kızı çıkarken beyefendi geldi — Ne var, ne oluyor? — Bilmem... Kız bayıldı... — Hava çok sıkıntılı idi... — Hava sıkıntılı diye ben bayi- yor muyum? Kız itiraf etti — Ben istemiyerek biraz çarp- om galiba, Hizmetçi elinde kolonya şişesi geldi. Bir bardak ta su istediler. Ferhanı kanapeye yatırdılar... Yü- serptiler, kolonya İle bi- hanımefendi, eklerini oğdular. korsajı çözdü. Ferhan derin bir nefes aldı, hanımefendi — Ayılıyor, dedi... Ferhan gözlerini açtı, Beyefen- di yaklaştı: — Size br kadeh konyak vere- — Hayır efendim teşekkür ede- Ferhan, derhal ü: Hanımefen: yi ünü başını kocasına — Kızımızı al dışarı çıkar. Çocuk gitmek istemedi. Hani- #mefendi ısrar etti: — Bey, çocuğu alıp odasına ge- tir, sonra sen buraya gel. Konuşa: eaklarımız var. Hanımefendi, yalnız kalınca, dik dik Ferhana baktı. Ferhan işin çatallaştığımı sezdi ve sessiz dur- du. Biraz sonra beyefendi geldiz — Ne var? Ferhan özür diledi: — Affedersiniz. ne olduğumu bilmiyorum... — Ben biliyorum... Buradan derhal çıkıp gidiniz ve bir daha ayak basmayınız. Beyefendi şaşaladı: — Nedön kızdın?... zacak ne var? hanimefendi. Bunda kı- Hanımefendi ters bir bakışla kocasını susturdu, sonra Ferhana yaklaştı: — Bunu sen de soruyor musun... — Hanımefendi. — Kızımı, Senin gibi bir kadın- Ja konuşturamam. — Hanımefendi beni tahkir edi- yorsunuz! — Sözü uzatmıyalım. Siz genç | kızsınız değil mi? | —Evet — Amma hamilesiniz... Bunu inkâr edemezsiniz ya? Ferhan, başını önüne beyefendi dört açtı. Hanımefendi kocasının. eğerken, lerini | hayretlen © gi cüzdanını aldı — İşte paranız... Bir daha gel- Yalnız buraya değil, sizi tavsiye ettiğim yerlere de git- meyiniz. meyiniz. Ferhan evini nasıl buldu? Bunu kendi de bilmiyordu. Sanki bir kâ- olduğunu sezi — Nen vav? diye tel Ferhan, yatağına yüzü koyun kapandı, hıçkırmağa başladı ve Nakleden: SELÂMİ İZZET göz yaşları arasında anlattı. LEZ Şadan, elinden geldiği kardeşini teselliye çalıştı... Ferhan, biraz sükün bulur gi oldu, fakat yarası bir daha kapa- tılmadı. O günden sonra, ikisi de bir yese kapıldılar. Şadan da bütün metanetini kaybetmiş, ümitsizliğe düşmüştü. Bir sabah erkenden; ilk vapurla Dildade ile kocası geldiler. Dilda- de evvelâ Ferhan deri göremeyince sordu — Ferhanım hasta m1? - Hayır, amma geç kalkar. Doktor çok yatmasını tembih etti — Şu Ferhan da tuhaf kız... Ben ölsem bu çocuğu düşürürüm. Kocası homurdandı: Kendi doğurduklarını düşürtmedin. — işte bu sefer yapıyorum. Şadan şaştı: — Hamile misin Dildade? neye vet hanımım. Burada meş hur bir ebe kadın vardır. Bu işin ehlidir, ona geldik. O anda, Şadanın aklına ebiye gitmek geldi. Bir şey söylemedi. Sade kadınm adresini aldı... Dik- dade sordu: — Hanımcığım, ayrılık davanız. ne oldu? — Devam ediyor. — Çocukları size bırakacaklar mi? — Daha bilmi Zan da etmiyorum. Dildade ile kocası müsaade alı gittiler. Şadan, yalnız kalınca, uzün bir müddet ağladı. Sonra yüzünü yi kadı, kardeşinin odasına gi Ferhan, yatağının içinde oturu” yordu. - Sordu: — Gittiler mi — Evet, — Ne haber var? — Bir şey yok. Şadan dikişine koyuldu. Ferhan düşünüyordu. Şadan ona, kocasile neler konuşutuğumu, kocasının tekliflerini reddettiğini uzun uzun anlatmamıştı. Bunun için Ferhan, bütün kabahatı kendinde bulu- yorduz «Eğer benim başıma bu felâket adanın da başına Amma gelmeseydi, felâket gelmiyecekti... nız brakmamak için kendini feda ekti» Ve yegâne çare, çocuğu aldı masıydı... Dildadenin bahsetti kadına gidecekti Şadan da, bem dikiş dikiyor, hem de Ferhanın düşündükleri kendi hesabına düşünüyordu. Dil- dadenin bahsettiği kadın, bir kur” tarıcı gibi gözlerinin önüne geli yordu. Ne olursa olsun, karnında taşi- dığı çocuktan kurtulması lâzımdı. bir kaç gün sonra üzerine, tereddüdü Beni yı Ertesi gün Şadan, kardeşine bir sey söylemeden evden çıktı, ebe- lik eden kadının kapısını çaldı. Kadın, dev anası gibi bir ka dındı. Ebeliği kulaktan dolmaydı. Şadanın neden geldiğini derhal anladı ve pek çabuk anlaştılar. Muayene etti: — Geç bile kalmişsiniz, dedi. Hemen işi bitirelim. — Sonra evime gidebilir miyim? — Bir otomobille gidersiniz. (Arkası var)