AKŞAM 11 Haziran 1934. Yakup Cemil Kara Kemal, doktor Nazim ve Bahaeddin Şakir beyler, Enver paşanın yalısını terkettikleri © © man harbiye nazırı evvelâ haki katen Yakup Cemil beyin Mercan kapısındaki dükkünlara kendi müfrezesi efradından bir kısmını yerleştirip yerleştirmediğini İamak için merkez kumandanı Cevat beye telefone e paşa Cevat beye dedi ki: — Bakırcılar içindeki dükkü larda bir müfreze var mıdır? Bun- lar kimdir? Bu müfrezeyi bura) Enver kim koymuştur? Cevat bey derhal cevap verdi: — Evet efendim, orada bir müfreze var. Yer bulunamadığın- dan dolayı bunlar buraya Yakup Cemil bey tarafından konulmuş- tur, Enver paşa, merkez kumanda- ının bu cevabı üzerine artık Ziyetten tamamile şüphelenmişti. Demek ki Kara Kemal beyin sö İediği asılsız değildi. Hakikaten 5 © Yakup Cemil bey, bu dükkünlara bir müfreze yerleştirmişti. O hal- “de yersizlik bahanesile buraya böyle müsellâh bir kuvvet konul- masındaki maksat açıktı. Enver paşanın şimdiye kadar muttali ol- duğu zahiri deliller, Kara Kemal beyin sözlerini teyit edecek bir vaziyette idi, Binaenaleyh artık 'daha fazla beklemeğe hacet yok- tu, Evvelâ böyle bir. suikast te- “ şebbüsü varsa, hemen akim bırı mak lzımdı. Bunun için de Ya- kup Cemil beyin hürriyetine ve serbest dolaşmaşina nihayet ver- mek icap ediyordu. en Enver paşa, deki 'yalısından sürat- “geldi ve ilk iş olmak üzere merkez kumandanı Cevat beyi çağırdı. Enver paşa, odasın- 'dan içeriye giren Cevat beye şu emri verdi: — Hemen şimdi Yakup Cemili tevkif et! Fakat kendisine tevkif edileceğini evvelce histettirme! Merkez kumandanı, başkuman- dan vekilinin bu âmirinden tafsilât almağa ve işin K sebebini araştırmağı zum gör istüne efendim, tevkif ederim! Dedi ve askerce bir selâm vere- rek süratle odadan dışarıya çıktı. Yakup Cemil bey ile arkadaş ları, aleyhlerindeki yeni cereyan- lardan ve Kara Kemal, doktor Nazım ve Bahaeddin Şakir beyle- rin Enver paşayı ziyaret etmele- rinden haberdar değildiler. On- har, hâlâ Enver paşanın kendile ve karşı fena bir his besleme- diğine emin bulunuyorlar, harbi- ye nazırının aleyhlerinde hareket €tmesi için bir sebep mevcut ol 'duğunu bir an bile hatırlarna ge- tirmiyorlardı.. Hususile Yakup Cemil bey hergün işinin başına geliyor, teşkiline memur olduğu müfrezenin noksanlarıni, ihtiyaç- larım ikmal ederek, bir saat ev- vel, yola çıkmağa çalışıyordu. Yakup Cemil mevkuf! Yakup Cemil bey, bir gün müf- Tezesinin başında meşgul olurken yanına askeri inzibat memurların. © dan biri yaklaştı ve selâm vere- rek dedi ki — Efendim, merkez kumanda şimdi Ye A mer tarihinde esrar perdes niçim ve nasıl öldürüld — Muharriri | aşa çat MR & ni bey şimdi sizi görmek istiyor «biraz buraya kadür zahmet et- sinler!» diyor. Yakup Cemil bey, bu nazik ve ülâyim davetten hiç şüphelen- memişti, O, Cevat beyin kendir alelâde bir iş için, meselâ müfre- zeye taallük eden bir mesele hak- kında görüşmek istediğine zahip olmuştu. Nitekim Cevat bey ken- ile bu tarzda bir kaç defa gö- rüşmi danlığına gidip gelmişti. Bu se- ferki davet hakkında da fazla zi- hin yormıyan Yakup Cemil bey, ve o da merkez kuman- zenin bulunduğu Bekirağa kovuşlarından harbiye ne- zaretinin Beyazıt meydanına ba- kan büyük cümle kapısı yanında ki köşklerden birinde bulunan merkez kumandanlığına gitmek üzere emin ve müsterih adımlar- la nezaret meydanını yürümeğe i merkez kuman- çağıran inzibat memu- ru da bir emirber gibi Yakup Ce- mil beyi arkasından takip edi- yerd Merkez kumandanlığınin mer- mer merdivenlerini çıkan Yakup Cemil bey, koridorlara üşüşmüş zabitlerle inzibat memurlarının kendisine dikkatle baktıklarını ve kendi hakkında yapılacak mu- ameleden haberdar oldukları için odalarından dışarıya çıktıklarını anlıyamadı; mutat haricindeki bu halin farkına varmadı.. Koridorları dolduranların yüz- lerinde okunan mana, mühim bir vazifeyi ifa edenlerin haleti ruhi- yesindeki fevkalâdeliğe ve gizli bir heyecana delâlet ediyordu. Fa- kat kendi aleyhinde tertibat alın- dığından haberi olmıyan Yakup Cemil bey doğruca merkez ku- mandanı Cevat beyin odasma girdi Yakup Cemil bey, Cevat beyi wsulen selâmladıktan sonra: — Beni çağırmişsınız! Dedi. Cevat bey soğuk kanlılıkla (: kat kati bir sesle mukabele ett — Evet Yakup Cemil bey, baş- | kumandan vekili ve harbiye nazı- rı paşa hazretlerinin şimdi telâk- ki ettiğim emirleri üzerine bu da- kikadan itibaren mevkufsunuz! Dışarıda sizi bekliyen i bitlerinden birine kendinizi tes- im edini Yakup Cemil, tevkifina rağmen memnundu!.. Yakup Cemil bey, hiç ümit et- mediği böyle bir muamele karşı: sında hayret ve şaşkınlığa maruz kalmakla beraber, mizaç ve tabi- akti bilüfinde olarak asabil miş, isyankâr bir hareket göster- memiş ve tamamile mütevekkil Balâdan gelen bir edecek kadar askerli fin icabatına vâkıf ve mesleğini: kulsiyetine hürmet edip inanaı ırdandı.. Binaenaleyh, resmi bir fisanla söylenen bu emrin mahi- yetini sorup araştırmanın yeri ve zamanı olmadığını takdir etti. Bu ce ile Yakup Cemil bey, Ce- vat beye bir kelime bile söyle- meksizin, selâm vererek odadan at 225 Devamı var) Diyarıbekire tren (Eş tarafı 1 inci sabifede) Diyarıbekir istasyonu Malatya istasyonunun ayni şekil ve evsa- fında yapılacak, bazı hususi in- #aat Malatyadan fazla olacaktır. İhaleyi müteakip istasyon i tina başlanacaktır. Bu nazaran tren düdüğünün Diyarı- bekirde 936 senesi son baharında ötmesi kuvvetle tahmin edilmek- tedir. Hayatı il iyemizde büyük bir tahavvül, refah ve sa- adet getirecek olan treni, âmil yek dört gözle bekliyoruz. dar Elâzizin içine kadar gelecek olan tren artık bütün şark vilâ- yetleri yolcuları için tam bir yol İ cu ve transit merkezi olacaktır. Yalnız kışın Ergani madenile - Eliziz arasında bulunan Deve- boynu dağını geçmek çok müşkül ve gayri mümkün olduğundan kış ayları yolcularının Mardin ta- rikile Istanbula gitmeleri bir müddet daha devam edecektir. Tren bir sen sonra Ergani nine kadar geldiği takdirde bu mahzur da kalkacaktır. Çünkü Diyarbekir Ergani madeni ara: yolu oldukça muntazam oldu- undan kışın dahi kapanmaz. İs- tasyon binaları şehrimizde bağ- larla Urfakapı surları harici ki boş sahaya ve gayet güzel bir mevkide yapılacağından şehri- miz. bir kat daha güzelleşecektir. bir iyiliği daha olacak | ki hava cereyanına müessir olan | suların sıkışık kalan sur haricine Bunun balk yavaş yavaş gıkmağa © ve en müsait olan is- | tasyon mevkii civarına yayılma- ğa başlıyacaklardır. Zaten vali konağı, askeri mahfel, nafıa da- iresi, müskirat fabrikası, lise Ve sanatlar mektebi, Nümune has- tanesi gibi büyük müesseseler sur haricinde yapılmış ve halka nünmme olarak — iz açmışlardır. | Buralarda belediyenin kabul et- tarzda bil hemen meccaniye yakın bir üc- etle yer verilmektedir. Şehrin büyük masrafla yapılmış plânı da olduğundan bu gibi evlerin yapılmasından artık hiç bir mah- zur kalmamıştır. Bu münasebetle Zaten terakki ve inkişafa müsait olan şehrimiz gittikçe ilerliyecek ve kazanç artacaktır. Bu akşam saat 9'da Alaturka konser Tanburi DURRi bey ve arkadaşları tarafından Fiatlar: 50 - 75-100 kuruş, (246), lerine ve büyüklerimize dua ede- | On beş güne kadar Elâzize ka- | made. | yaptırıldığı tak- | dirde metresi kırk beş kuruştan | Şamram hanım sahneden ayrılmağa karar verdi (Baş tarafı 1 inci sahifede) evveline kadar sahnede 18 yaşin- da bir genç kız çevikliği ile zıp- lar, sıçrar, oynardı. Önümden mer- divenleri çıkarken baktım. Genç bir serçe gibi merdivenlerin basa- makları üzerinde hiç bir çekmeden sıçrıyor. Evin tramvay caddesine bakan balkonunda kar- şılıklı oturduk. ir haber işittik Şamram ha. nım. Sahneden ayrılmışsınız. Doğ Doğru efendim: Artık bugün sahneden ayrılmış bir vâziyette- | yim. için sahneyi — Ben mesleğimi çok severim. Velinimetim olan halk ta bana hi lâ eski Şamram gözile bakıyor. Hölâ sahneye çıktığım efendilerimizin avuçlarını patla tırçasına beni alkışlamak lütfum- da bulunduklarnıt büyük bir ifti- barla görüyorum. İhtiyarladım. Kuvvetten dü ceksiniz?.. Katiyen daima tekrar Sahneye çıkınca bana öyle bir kuvvet gelir, öyle bir çe- viklik gelir ki, öyle hoplar, öyle sıçrarım ki bunu 18 yaşında bir genç kız zanmederim biraz müş- kül yapar. Sahnede bir serçe yimdir. Şimdi siz diyeceksiniz ki: tüm mü zannede- ederim: orsun. Halk seni «Mesleğini se tutuyor. Kuvvetin yerinde, Öyle ise niçin sahneyi bırakıyorsun?..» Evet daha 15-20 sene mesleği- kudretteyim. me devam edecek Lâkin ben sahneden koğulmadan, velinimetimiz halkın hüsnü tevec- cühü üzerimizden kalkmadan çe- kilmele istedim, ve çekildim. Fakat bilmem, bir de bakarsi- nız ki tekrar dayanamam ve sah- neye koşarım. — Kaç senedenberi mütemadi yen sahnedesiniz? — 3637 Hamdolsun bu müd- det zarfında geçinip gittim. Ço- | cuklarımı yetiştirdim. Hakikaten Şamram hanım fev- kalüde bir annedir. İki çocuğunu yetiştirmi dan birini uzun müddet Almanya- da okutmuş, elektrik mühendisi yapmıştır. Şimdi kendisi Istanbu- Jan en büyük de teknik ş şirketin adetâ bel kemi idir. Şam- ram hanım çocuklarile iftihar ede- cek bir annedir. — Ne zamandanberi çocukla rım: «Anne gel, bizim bir köşe- mizde olur. Torunlarını sev, yün ör» derler. Ben onlara bâr olmak temezdim. Çünkü bir erkek gibi hayatımı kazanma- ğa alıştım, erkektim evlâdim er kektim. İlk mektepler talebesine müjde Tarik derslerinizi kolayca ve herkesten daha iyi öğrenmek için alacağınız kitap: Yardımcı Tarih Hulâsası 124 sahife - Yalnız 10 kuruş Posta n 8 Kuruş Satış merkezi: AKŞAM KiTAPHANESİ 121, Ankara caddesi sıkan | irakıyorsunuz? | - Çocukların: Teknik işlerinde imdiye kadar — Sahneye Peruz hanimin des lâletile çıktınız değil mi? Ş — Evet. Çok genç evlenmiştir. Kocam öldü. İki çocuğumla pek fena bir vaziyette kalmıştık. Hiçi paramız yoktu. Peruz hanım tey-| zemin kızı idi. Kendisile sıki tex masım yoktu. Biraz çapkınca idi, Çok ısrar ediyordu: cile sahneye çık! diye» artık geçinemiyecek bir hale gelince razı oldum. İlk, defa Pembe kız operetine çıktım. Heyecandan ölecektim. Oyun bix ter bitmez: «Şamram! Şamram!? dım. Fakat bana daima ihtiyar rol- En gençlik zaman-' gizgilerle, saçlarımın üzerinde pudralarla geçti. Senelerce ana rolünü oynadım. Gençlik elimden gidince genç rolleri vermeğe beş- ladılar. Halbuki ben şimdi ana pellerini seviyorum. — Sahneye çıktığınız kaç yaşında idi — 28 yaşımda idim. — Ya şimdi.. — Ah evlödim, Bir kadın kırkis nı geçmesin yoksa. Kırkından son- ra her kadin yaşı aynidir. ister yetmiş olsun. Size bir vişme likör de ben takdim edeyim. Bakın piyes defterlerime.. Şimdiye ka- dar ne kadar oyun oynamışsamı kendim bestelemişimdir. Bende- niz ayni zamanda bestekârım.. Pe- ruz hanım çok kıymetli bir şaire idi. Biri gece «gurub» un üzerine bir şir düşürdü. Ah bulsam da okusam. Çok kıymetli şaire idi.' Her güzel şeye âşikti. Bilhassa guruba, Gurub zamanı gözleri tarafa doğ bir akşam k inden geçti, bayılacak zannet- Kolonya koklattık: i — Ne oluyorsun Peruz!.. dedik, Elile işaret ettiz — Bakın bir kere. Şu ill zaraya bakın. Nasıl bayılmıya- yım?. dedi. Sözü sohbeti çok ye rinde idi. Pek tatlı dilli kadındı." Güzelliği İstanbulu velveleye ver- mişti, Kocası, karışamı, görüşeni yoktu. Biraz hoppalıkları oldu. Fa- kat zavallı eline geçen parayı mu- hafaza edemedi. Büyük bir sefa let içinde hayata gözlerini kapadı. — Bundan sonraki hayatınız için ne düşünüyorsunuz?. Nasıl vakit geçireceksiniz. — Torunlarımı sevmek, beste yapmak... En büyük eğlencem t0- runlarıma şarkı söylemek, onlari eğlendirmek. Oğlum bu sahne kadar nankör şey yok. Evvelâ sizi dört el ile ka-, bul eder. Gençsin, güzelsiniz, cix veleksini Duvardaki büyük gençlik resa zamani, ter elli süzerek güneşin ru bakardı. Hatt ti man | mine içini çekerek uzun uzum, baki — Bak oğlum bak.. Bazan ben de bakarım da kendi kendime: «Sen misin o?» diye sorarım.. Evet, ihtiyarlarınız. — Çirkinlen girsiniz. Kimse hi Amma Avrupada böyle değil, Bakınız. Mistinguette.. O bendeni gok büyüktür. Uzun seneler «Şume ram, Şamram!» der, Gitti, Şimdi elimde beş para yak, Şamram hanım nice seneleri sahnenin en büyük emektarıdır. Sanattan ayrıldı. Acaba arkadaşı ları, hattâ Şehi leri kendisi için bir jübile yapamazlar) 317. Hikmet Feridun