KŞ Hi a Cüraiya da bir aşk gecesi. es Mari tamamile iyileş- eş ylindaki ok yarası da hemen anmış gibiydi hareketinden ei gün Gn ta Livadyadan ayrılmağa ka- Di, €rmişlerdi. İliş mİtriyosun i içini kurt yiyordu. Ye yahut İstanbula varınca a nelerle NM rat bey kendisine her İk . ml Fakat, bu nihayet bir teselliden iba- olmadığını kim temin edebi- N Fair? I i Viraj a Pimitiyos kendisini ia ii Meçhul akibete bir vel hi Le si ei ısrarına sn Livadyada daha fazla ka- Mayacağın söylemişti al tenses Mari, eğer babssi razı Pi bu havası ve manzarası Bi ME e bir kaç gün daha 25 rat Mz de Marinin fikrini | ie ilde Fakat Dimitriyosu | a etmek abil değildi. k Ertesi sabah erkenden yola çi- acaklardı. : e ve mehaplı bir yaz gece- f ime ya muhafazı Osman beyin Gi şkünde, akasyalarla çevrilmiş in dar yollarında uzun iki h sölge bırakarak yavaş yü- “ağ misafirlerin sesleri işitili- yo kandıramadınız, de- Ül m > iu bil değil.. Sözlerime inan- Müyor, Hal mutlaka yola çıkma» MiZE isti > D iile sebep ne.? #$ endişeler.. Güya pa- 5 in kendini İstanbulda idam Mtirecekmiz! 2 Bibam b ş kafalı ve uzağı nez bir ilani değildir. Acaba Ka dair gizlice'verilmiş bir in Fa hi bey bahsi değiştirmek m Yolda benim atımın yanın- Pi tercih etmez misiniz? hear iyi biniciler- den değilim, Siz di — O halde yanyana De j ir mahzur tasavvur etmiyo- | hiç bi; Tum, — Teşekkür ederim.. “ AKDENİIZDE TÜRK AKINCILARI azan: İSKENDER FAHREDDİN . Tefrika No. 34 : bey, Dimitriyos'un kızına açılamıyordu: “Bu | uhat bir Hukiki Ateş gelince, irademi | ybediyorum ve o dakikada yanımda kim | varsa boynuna sarılmak istiyorum! ,, * — Bu gece hava çok sicak, de- gil mi? - — Evet.. Bilhassa ben.. Fırında < > yanan bir kuzu gibi eri- kizil Marinin zeki bakışları RE elinden kaçmıyordu. nse, vi ii sicak var amma., gr ii kadar fazla » değil, rek, kendi kendine söyle- nir ri cevap verdi. Murat bey prenses rg kl — meğe başlamıştı. Fakat, g zın ciddiyeti Muradın kalaylı ii açılmasına mani oluyordu. Küçük bir çiçek tarlasının önün- de durmuşlardı. Murat bir adım ileriledi. İ Prenses sordu: — Nereye gidiyorsunuz? — Size çiçek koparacağım.. n aa.. Rica ederim, o zaval- hari idam etmeyiniz! Ben gece addede paranın bpm koparırlar!» diyor. Murat gülümsiyerek elini a 8 N 5 > 5 > 4 sp z b Em 5 miyim ai bii se Gain yel olan boynum kopmıyacak mı?! — Niçin? İnsan mutlaka boynu ei mı ölür? — ecelile ölen insanlardan değiliz ya — Garip bir kanaat! rip şiiri Kardeşimi Venedii i di- reğine asarak ö Md ürülüleei Dayım ul vutlarla çarpışırken öldüler. Ba- bam da ayni yolun yolcusu. İki siz çok yaşarsınız.. Ve ecelinizle ölürsünüz! Bırakın şu zavallıları..! Boyunlarını bükmüş- ler.. Uyuyorlar. Siz uyurken, ya- bancı ve e bir el boynunuza uzansa, hoşunuza gider mi? Mari pieisim ma saki Mi önünden geçtiler. ey gittikçe ateşleniyor, ai tutuştuğunu hissedi- yordu. Yürüdüler.. Mehtap yüzlerine vurmuştı İkisinin de ni beliren ma- nalı çizgiler kolaylıkla seçilebili- yordu. Biribirlerine bakıştılar.. Prenses Mari: — ii mısınız? Diye so a Murat 3 nı salladı: — Evet.. Rahatsızım. Çok rahat- sızım.. Ayakta duramıyacak ka- dar ma — Nerenizden ei ee Li eb gir esimi Odanı za gidip yatınız! Kalbi elele muztaribim... Havaya ihtiyacım var. Şuracıkta oturalım, olmaz mı? Vah vah.. Rahatsızlığınızdan çok müteessirim! Oturalım Murat bir ağacın dibine ii gibi çöktü. Mari heyecanını gizle- meğe çalışıyordu.. Yanına oturdu. — Bu hastalığı goktanberi mi çekiyorsunuz? — Hayır.. Ancak bir Pre Radyo 27 Nisan Cuma İstanbul : 12;30-13,30 ge plâk tı, 16,15-19,15' plâk si eşriyatı, 19,15-19,30 Anadolu aji muhtelif eşriyat, 19,30-21,20 Türk a meş“ ziyatı, haz İnci ü REM, vi 21, i.20 21, 30 Anadolu Kup bey asi rası — anda an muhtelif eserler. Bükreş (364, Sli — Te öğenin. (19 radyo jürnal, 19,15 orkestra, 2 konser, 22,45 radyo jürnal Budapeşte (550,5 m) — 18,30 pi- yano, 20,30 opar müsahabe, gi- an orkesiri Prağ ( 0 — 19,25 Alman 70,2 radyosu, 20,05 gramofon, ürat 21. Mn (420,8 m.) — 18 EN 30 havadis, gramofon, yadis, a Varşova (1414 m.) — 18 o sikisi, 19,10 em 1935 m eğ konser; el 17,10 orkes- tra, 18,30 konser, » Seyis hel, 2015 imren 23 radyo jüral, 23,15 gi Nisan cumart Taj rs, 19,30 olu ajansı, muhtelif neşri- yat, 19,30-20,15 Türk musiki n a 21. di. 30 göz doktoru Hakkı yri bey tarafından Ne Anadal le v2, 30. 22,30 lk G6 Di İN inse, 21 mii 2 e orkestra, > rad- yo jürnal, 22,20 orkestra, 22,45 radyo jümal, Budapeşte (550,5 m. 18, m grü- mofon, 19,10 amatör merkezi, 0 iğ iy 20,50' komedi, 5, 30 opera orkesir. Prağ (470,2. ij — 19,10 Alman radyosu, 20,05 O gramofon, havadis, 20,20 teli monoloğ,'21,20 fanfar, 2 Bründen nakil, 23 havadis, gramo- fon, 23,30 Ostrandan nakil. Roma (420, 18,10 kon: ser, 18,55 havadis, gramofon, 22 opera Ve (al ) 1955 radyo jümal, 2 , 22 pi- ül Z İspi yano, 22, 50 ei 12. 05 tdci a iy m.) — 18,30 kon- la 20 din musikisi, 21,05 komedi, in bii 03 5 mira jümal, 23,30 dans mu- Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği 8600, altı aylığı 1900, üç 2 vi 1000 kuruştur. Adr dili için yirmi beş em ii göndermek ei yi 13 — ei 171 mak Güneş Öğln İkindi e sn 10,03 5,11 9,00 die 1212 00 AR — Tuhaf şey. Bu ha: ce ne Geli — İrademi Yale stalık gelin- m.. Ya- yup hüngür hüngür Ağlamak isti- yorum. Prenses Mari önüne bakarak: — Şimdi de ayni il ihtiyacı duyü- yor musunuz? , Di içe ; Murat be — Evet, dedi, Minnie hasil tütrediğini, kalbimin nasıl çarptı- ğını görmüyor musuhuz?, Dimitriyosun kızı, Muradin keti- disini ne kadar çok sevdiğini ari- lamıştı. — O halde tereddüt etmeden başınızı dizime koyabilirsiniz! de- di, ben de ananız kadar müşfik bir kadınım. Iktırabınızı dizimde din- direceğim! 7 (Arkası var), mel Her akşam bir hikâye Üzer ii lari adama Ha BE açama- mış, sadece boynunu eğmekle mu- kabele etmişti. Kocası zengindi. Fakat serve- an edilmiş oluyor: van günler biri Analık saadeti bile Ferihanın kal binden bu boş hayatın acılığını söküp atamadı. Kızile uğraşacak, onu büyütecek, kendisine bir dost yapacı imkân ul ordu. Çünkü babası kızı leyli olarak kolleje vermişti. akat nagihani bir e si b casinı sürükledi, götürdü. bağ otuz beş yaşında haya yalnız ve serbes bıraktı, A; baktı. Hâlâ güzeldi! Hâlâ hayat- ta bir şey bekliyen, tatmin edil- kalbinde o dakikaya kadar onu sarhoş edecek hiç bir çarpıntı 'duymamıştı. İlk çarpmtı hiç beklemediği bir dakikada geldi. Pastacıdan çıkar- mii bi tesadüf: Karşılaşan iki Erkeğin gözünde bir hay- eslik alâmeti, kadının gözlerin- de de biraz titreme.. Sonra, yolda onu bulmak zevki. zun uzun bak a kalbi- oldu. Bu tesadüfler tekerrür etti. r gün bir bakışma, her gün ha- fif bir tebessüm. Sonra, bir dost evinde tesadüf, Biribirlerine tak- dim on Hilâliahmer balo- sunda gene karşılaştılar. Dans et- tiler. Delikanlı ona yalnız bir kelime fısıldamıştı: — Feriha Bu her şeydi. Kendisine ilk de- ni ona yapıştırmak için şiddetli bir arzu duydu. Fa- kat mevki müsait değildi. Sonra, delikanlının kendisinden küçük tan meneder bir acı yaratı- yo — > Feti beni biraz seviyor musun? — sre : inden taş ve san İri tatlı bir tit- reyişle ağzından çıkıyordu. öt Maamafih, Feriha kendisini esi- ri eden ihtirasa tamamen eğmemişti. sDelikanlının em reçme rile tereddüt ve ıztırap içinde ge- girdi. Yaz gelince, kızı ve ai ikadada Yatklübe Delikanlı soruyordu: ben? 3 Bilmi; . Beni -bir ay yalnız il Belki yalnızlık, uzaklık lek izale mer — Bi — Sizi — Uzaklık pek geç > bu ii ütün bütün güzel gösterdi. Onun Son güller bütü; için aşkı daha kuvvet buldu, Yal. j büyümüş, güzelleşmiş, — Anne... Ç Kapının önünde İclâl gülüyer- du. Arkasındaki beyaz balo es- vabi ile güzelliği bütün bütün artmıştı. O akşam klüpteki balo- ömründe ilk defa olarak işti- rak edecekti. Feriha kızını bu kadar güzel bulmaktan hayretler içinde, ba- kıyordu, ç — Bana neden böyle bakıyor- £un, anne? — Senin böyle koca bir kız ol duğunu hiç d emiştim! Çocuk güldü. Fakat annesi- nin haline dikkat etti; in nen var, anne? — Benim mi? Hiç bir şeyim ri sre aşağı ei m kırmizı eni etin- ie ii öğ alarak beline taktı. Aşağıda delikanlı * kendisini bekliyordu. Merdivenden inerken, yalnız olmadığını görünce bir ta- rafa çekildi. Siyahlar giyinmiş annenin yanında, beyaz esvabile ge yran hayran seyretti. , Feriha dikkatle pekayşi 2 ağır bir hüzün çök! ma ve kendi kü Genç kız gülüyor, elektrik lâm- baları içinde yanan salona şevk ve ümit ile bakıyordu. © Delikanlı da, genç kız da biri- birlerine me kadar yakışıyorlar- kendi KE göz- Hakikatin acılığı içinde, çok ge- ikmi; ruşuklar gözlerinin yeme canlandı. Hayatının inhi- 2. karşısında gözlerini Me Dolan yaklaşması için işa” rel — ape kızım... Artık büy ük hanım oldu... İlk dansı içi onu size tevdi Sllyotüd. Hayata sizin İe giriyor... Bunları söylerken eli belin. ki güllere dokunmuştu. Onları çe- a aldı, Ge 1. Sonra > kendisine söyler yl mırıldanı 4 ele son güllerim, s€- nil z. esvaplarının üzeri- ne bir şiir cazibesi verecel i e leri yaşla AR sn. dansın: seyretti. | Hikâye Pembe Maşlahlığ Hanım Resimli milli roman Yazan: Sermet Muhtar © Yeni çıktı 245 Büyük sahife 70 kuruş AKŞAM KİTAPHANESİ