fi İzmi, in olsa v a ae m kü SE aa bir secet De | ait bor, wi satıcıları ti Müşterei m Ali ge vaddı ecnebiy, *Yla de Hi nil “hakkında den yiz sergisi a Ali vilâyetinin ha Ve mahsulâtı teşhir edi- Ka — —— ye MYonu soyanlar dalar biri teşhis i e *k yakalandı Ya ir! İy a b bir kamyoneti hagi Tin yirmi lirasını alan iki z Sülememiştir —ormaktadır. ““eetFatmanı Fatmanın değil haaa ak bu sağ bulundu ölün dai KM ör makkeinsüi bi Sel Kia yi ln taş edi ra ndan İzmire trenle GUNUN HABERLERİ J 1) Karışık buğday atinde tenzilât 2 maa ir buğday alıcı ve satıcılarının Tarı sada buğday alıcı orsa idare he- k bir toplantı yapa- zi içinde e bulunan buğ- ile b Yüzde a değil, yüz 2m istilâsından 7 ee ag Aydında et sergi laaan ve hazırlık- ol anlaşılmıştır. in kim olduğu henüz tahkikata €ri serbes Ti serbes bırakıldı ıma bakarken tetkika! hiç “Sand — kokmuş ve - dan dolayı nam e ahin da ww e ileri in bulmıyarak ine kanaat hasıl Nip, Vi aratmağa başlamış- di Ayet Fatman; min U İe- devk Amerikada altın ve gümüş meselesi Âyan meclisi Roosevelte fevkalâde salâhiyet vermiyor Vaşington 22 (A.A.) — Âyan meclisi gümüş maden bloku diva- nı, kısa bir içtimadan sonra M. sicumhura fevkalâde vermekle iktifa edecek bir kanu- na muarız olduğunu bildirmeğe karar vermiş ve Beyaz saraya git- miştir, Âyan âzasından yaz saraya girmeden a pun M. Roosevelte işlerin öökze revaç bulması, borçlar meselesi- » Be- bulun- dereceden çok yukarı çıkmıştır. AKŞAM Sahife 5 GUNUN o Yunanistanda | RÜ iküş Hanımlar dahili ili vaziyet Yazan: Sermet Muhtar — Tetrika No. 104 ale Kulpu gene Zeynep uydurdu: sardığı bile olur!) demişse de bir anda dahili iş işler bir türlü e ve emi netle siyasi ri zaddiyet ve mü ek öyle dursun günden güne yp leniyor. Geçenlerde bilmünasebe yazdığımız gibi bu yı münaferetin bus intihbatı kanunımun tadili teşebbüs- leridir. esaslı mesele etrafında, mu sürgüne gi u keşmeki sonu nereye varacak? Başvekil M. Çaldaris, mücesif hadi” rin ve tetörlüğün önünü için bütün nüfuzunu sarfediyor ve şim- e kadar bı büslerinde muvaf- olmuş görünüyor, Fakat mu- halif fırkaların uluorta ve hüküme- & devirmek ıptıkları şid- kışmaları tehlikesi her cuttur, Muşanof dönüyor kuvvetlendirilecek A.A) — Bulgar Berlin 22 bu gayeye erişi! e yardım ede- cektir. Alman siyaseti Bulgarların arzusu mucibince iki memleket arasındaki münasebetleri inkişaf ettirmeği mühim bir vazife ad- demektedir. Madende infilâk 100 amelenin toprak Belgrat 22 (A.A.) — Dün öğ- leden sonra Saray Bosna yakı- nında kâin Kâkanj kömür made- ninde vukua gelen müthiş infilâk- r çok kimselerin ölmüş olma- sından korkulmaktadır. Şimdiye kadar on iki naış çıkarılmıştır. Diğer yüz amelenin enkaz altın- da kalmış olduğu zannolunuyor. Akibetleri meçhuldür. Rus ve Yunan müzakeresi Sovyetler ile Yunanistan ara- sında cereyan etmekte olan ikti- sadi müzakereler münkati olmuş- tur. Yunanistan Sovyet ithalâtı- na mukabil Yunan tütünlerinin satın Vi e ısrar ettiğin- den müzakere kesi çere kesilmiştir c Gönende dut fi nde dut fidanlığı Gönen o halkı era ok duğu kadar kozacı! da Alman -Bulgar münasebatı| altında kaldığı zannediliyor| . En kısa E nefer Yukarı da resmini neşrettiğimiz Roje Langierdi san! olduğundan yo en kısa boylu askeridi ni Salı Gönende inhisar idaresinden başka 2 tüccar daha bütün almı- ya e ma is Halk yeni se- in zeriyatı için fide yetiştir- meye ganilşl N Fikir Hareketleri Risalesi 26 nisan e ünü çıkacak 27 ine alakrii 7 ee Hüseyin Cahit beyin ehemmiyet fidanı tadır. Havaların gitmesi bu işe vag yaramıştır. Ke zacılık 34 se me sonra daha zi- dut firin PN hatıralarını e başlıyacaktır (Kadınımızın hali harap. İki gündür çarpıntıdan, hafakandan gözünü açamıyor; doktorlar bizi bile yanıma sokmuyor. Zavallıcık sergi gibi yatıyor!) deriz. Taze için de: (Paşa dayısına koşturduk. Doktor Horasancıyanı getirtecek!) yalanını uydururuz. Mavalı okudular. Kamer ha- vah kibar sultanım!..) diye b ğın vah vah çekmiş, elik bu martavalı da yutmamıştı. Bir kö- şeye çekilip önüne tabakasını aç- mış, nevri de adamakıllı dön müştü. sa Cavidanla Navidan, sandalı ev- tılar; camiin hizasına gelince kü- rekleri vas eği Çantala ynaları çıkar- dılar; m bombelerini dü- | zelttiler; pudralarımı, sürmelerini nunen geldim, memnunen de gi- deceğim. Yalnız gene tekrar ede- yim. Vakit erken; bu saatte hazret Sil Eyip tepelerinde değilse bi- leklerimi keserim; daha kolayı var, cumburlop diye şuradan ken- dimi denize atarım... Maamafih geziyoruz; âlâ deniz havası alıyo- ruz; bülbül gibi şakramalarınızı dinliyoruz. Allahtan belâmızı mı isteriz yahu? Madam Bi Bile. ötedenberi pa- şa gin hayranlarından. Ne za- 'n karşısına geçer; hkaha atıp duru O da paşa dayıya iştirak edi- yordu: — Dünyanın en güzel e en güzel havada, en güzel matma: ee ve en kibar uğ do ile i iz promenad. oruz, Bun- ni tatlı ne vardır? Kah kah kah kah!. Emirgân iskelesini geçtiler; Ali Şahbaz efendi yalısının önüne gel- si e boynunu bükerek — Cher oncle ne olur, ufak bir — Mübi — Size ir bik diye çe- kiniyorum., — Kumandayı bas elmasım! eların altındaki Mali bir sorsak mı? Mösyö 'orret acaba hangi saatlarda ge- Pe a, 20 Yaşında bir delikanlı ağzı bir misli daha açık kalmıştı. Efdal paşa, sürat katarı lokomo- tifi gibi uçmuştu. Soluya soluya döndü. Çelebiyi kahyeciye sormuş; iyi- ce tarif etmiş; Yüzünü, şeklini bir bir söylemiş. Herif: (Buraya frenk- ler çok gelir; hepsi de kahve içer- ler, nargile içerler; hangisi oldu- ğunu ben ne bileyim; orduda saj çizmeli Mehmet ağa!) diye vi dak bükmüş Paşa: Ekseriya bizim kiyafete girer, fes giyer, Merak bu ya, ba- zan camadan, şalvar giydiği, sa: türlü sadra şifa verecek bir cevap alamamış. O aralık kahveci tabii araya ka- tılmış: (Biraz evvel, dediğiniz kı- yafette, yani başı fesli, ayağı po- turlu biri geldi. Bir okkalı ile nar- sem değil, Her halde frenge ben- ziyordu; Rumelihisarı diye bir şeyler mirıldanıyordu!) demiş. Cavidan, bunu duyar duymaz, etrafı unutarak haykırmıştı: — Ma parole o, vallahi Mösyö Morret!.. Rumelihis. oradaki eypröslerin hayranıdır. Marş Hisara!. Hemşireler gene küreklere asıl dılar. Cavidan: pie bravo dayı!.. Şimdi g muhak- kak orada bulacağız) diye otu- Tup oturup kalkıyor, Efdal paşa: (Bu Boğaz gezintisine vallahi bit- tim. Bundan sonra her sabah de- rü dani tayişi ee diye eriyere nun etmeğe çalışiyo a in Blanche da, Gülek gay- gaylı, (Norma) operasını tutturu- yordu. Sandalın içinde, herkesin ke denkti. Kürekler yana bırakılmış, akıntıya vurulmuştu. Yağ gibi aşa- ğı doğru kayılıyor, morsolar söy- leniyor, kahkahalar atılıyordu isar telgrafhanesinin önünde, sahile sokuldular; mezarlığın önü- ne ze an, gözleri selvilerde ve sai yalvarıyordu: — Ah ne hata, ne hata! cimetiğrei- mıza niçin bir jamelle almadık. Şu brousailleslerin etrafına ba- kardık... et tenhalığı, . soli- #udeü pek sever... Navi, chörie, oncle, rica ederi; houette filân görürseniz derhal söyleyin!... Orada da Mösyö Paul Morrret- altında bir adam uyuyordu. C dan hemen atıldı: — Bu yatan her halde buranın adamı; vr bir fossoyeur. gö sorsal Paşa 9 ı gene rıhtıma pertav etti. Bu sefer Cavidan da peşine katılmıştı. Uykudaki adamı uyandırdılar. Hakikaten mezarcılardan biriymiş, Çelağki. e ettiler; sordular, sual eyledik Malili esniye esniye, başini mi a cevap verdi: t kadar evvel, gözü“ me ae biri ilişti, Kendisinin ba- amma yanında- rumca bir şeyler komuşuyarlardı. E Bir sandala bin- m karşı tarafa Cavidan, bu sefer çılgıncasına haykırmıştı: — Je Passure o, billâhi “ 'ypröslerin altında oturdu; akikalar geçirip extr- hanımları seyretmeğe deli olur. Gene ha babam kürek, ha ba- bam gayret. Zira akıntıyı yarıp karşıya vurmak, değme baba yiği- tin harcı değil, Biraz havyar sen sanda ptedemeyip Saray rik | burnunun önündesin.