Sahile 19 Tarihe geçmiyen sahifeler Fatihin resmi nasıl yapıldı Bellini kimdir? Türkiyede yapılan ilk resim, tablolar pazarda mi Türkiyede mevsuk olmak re yapılan ilk resim, Fatihin tesmidir. 1480 senesiydi. İtalyada Renaissance parlak devirlerini yaşamağa başlamıştı. Yağlı bo- ya resim, Bizans nüfuzundan kurtulmuş, Gentile de Fabriano artık tabiatı tetkike “başlamıştı. Floransa ve Venedik mektepleri nin ilk lem'aları görülüyordu. Bu lem'aları tabiatın gözler ka- maştıran renklerile daha ziyade revnaklandıran büyük bir resm- sam zuhur etti Yacopumun. iki oğlu vardı : vanni Bellini, Gentile Belli iki kardeş san'at ve kudretlerile babalarını da bastırdılar. Gio- vanni seksen altı sene yaşadı, ve Venedik mektebinin hakikaten reisi ve bilâhare on altıncı asır ressamlarının hakiki oldu. O devirde Flor samları çizgilerde temizlik, re simde düzgünlük ararlar, rengi arızi bir sey sayarlardı. Venedikliler ise, bilâkis telvin- de parlaklık ve canlılık, ve bik hassa tatlı bir ziya ararlardı. Venedikte bu san'at faaliyeti devam ettiği sırada, İstanbuldan Venediğe bir Mus Musevi, Venedik bir namesini getiriyordu : Fatih insan resmi yapmakta mahir bir ressamın İstanbula gönderilme- sini, şehzadelerinden birinin dü- Zününde bulunması için de Ve- nedik Döjünün sarayına teşrifini rica ediyordu. Venedik Döjü, Fatibe teşekkür etmekle bera- ber, vazifesinin çokluğu hasebile Venedikten ayrılamıyacağını yaz- dı; fakat Venediğin bütün res- samları içinde Bellinilerden bi- ini intihap ettiki, o da Gentile Eellini eylülde (1480) Vene- dikten çıktı, ve İstanbula geldi. Venedik balyosu bu büyük san'atkârı Fatihe takdim etti. Bellini, Fatihten pek ziyade il tifat gördü, hatta İstanbulda oturduğu müddetçe bu t hiç bir zaman eksik olmadı. Bellini hakikaten yüksek bir san'atkârdı. Nature morte yap- makta, simanın ifadesini canlandırmakta, her şahsın si- masını tesbit ederek büyük graplar tersim eylemekte son derece mahirdi. Fatihin tasvirini yapmakta Bellininin büyük bir kudret gös tereceğine hiç süphe yoktu. Ni- tekim öyle oldu. Bellini, İstan bulda kaldığı müddetçe hiç boş durmadı. Evvelâ, Fatihin resmile meş- gul oldu. Resim, Fatihin vefa- tımdan altı ay evvel yapılmağa başlanmıştı. Vaziyet, pürvakar- dı. Fatihin başında bir sarık vardı. Gözlerinin feri soluk, ya- naklarmin kemikleri çıkık, sık bıyıkları ağzını örtmüş, sakalı uzun ve sivri, ensesi kalın ve metindi. Simasında hastalik alâ- metleri tamamen görülüyordu. Fatih, hakikaten hasta idi; nak- Sene- ris illetinden muztaripti lerdenberi harplerden, di lerden, zevklerden bitap bir hal. de idi. Cismen uğradığı zâfa azmile mukavemet ediyord. Bellini, Fatihin resmini bi diği zaman, altına şu tarihi allı :25 teşrinisani 1480. Bellini, İstanbulda oturduğu müddetçe, yalnız Fatihin resmi- le meşgul olmadı. Saray adam- satıldı Falihin Bellini tarafından yapılan resmi larının resimlerini yaptı. Sara- yın duvarlarını tezyin için göz- lere zevk veren üryan kadın resimleri vücude getirdi. Hattâ İstanbulda Bizanslılardan kalma | san'at eserlerini de tersime baş- ladı. Bunlardan biri, Avratpaza- rındaki Arcadius sütunu idi. Ar- cadius bu sütunu Skitlere karşı kazandığı zaferin bir hatırası olmak: üzere diktirmişti. Üzerin- de bütün zaferlerini gösteren kabartmalar vardı. Gerek asarı atika ve gerek kıyafet noktai nazarında büyük bir ehemmi- yeti haiz olan bu resimler on yedinci asırda Fransızların eli- ne geçmiştir. Resimlerin kopya- ları bir kaç defalar bastırılmış ise de, asılları kaybolmuştur. Bellininin bu tarihi resimle- rinden başka iki resmi daha wardır ki, bunlardan biri Türk kadını, diğeri de Solaktır. O zamanki Türk kadınının sima sını, kıyafetini ve tezyinatını, Fatih zamanmda Solakların kı yafetlerini tetkik için bu iki re- sim kıymetli birer vesikadır. Bellini, 1479 dan 1480 sene- sine kader İstanbulda kaldı. Ro- dos fethine hazırlandığı sırada Fatikten müsaade alarak mem- Fatih, Venedik Döjüne teşekkürü havi bir de ) l Venediğe geldiği za- | deşi Giovanni Bellini | İl dan mind. Venedik Dö; Fati i nazarı dikkate | alarak, Eelliniye iki yüz altini maaş tahsis ett. Bellini, Venediğe dönüşünde, | Fatihin madalyasına başladı. Bu madalya ile Fatihin yağlı boya | resmi arasında büyük bir ben zerlik vardır. Yağlı boyada üç taç, İstanbul, Konya ve Trabzon hükümdarlık taçları madalyada gösterilmiştir. Bellini, Fatihten gördüğü ik- rem ve iltifatı ömrünün sonuna | kadar unutmadı. Hattâ Venedik | Döjünün Papa üçüncü Aleksandr ile Fredrik Barbarosa sefir gön- derdiğini tasvir ederek vücude getirdiği tablonun altına şu ya zıyı yazdı : bu eseri muazzez vatana he ye elmiştir» * Bellininin Fatih zamanında yaplığı resimler ne olmuş? Ri- vayetler pek muhtelif, En kati verilen malümata göre, oğlu Be: yazıt Veli bu tabloların hepsini | ifadesi alımarak karar verilmektedi Boşanma rekoru Çabuk boşanma rekoru yakın zamana kadar Amerikada Reno şehrinde idi, Son zamanlarda Avrupada Reno'ya bir rakip çık- mıştır: Estonyanin merkezi olan Reval şehri, Reno'da boşanmak için iki ay bu şehirde oturmak lâzımdır. Reval de bu müddet üç haftaya indirilmiştir. Şimdi Meksikada bu iki şebre bir rakip çıkmıştır. Chihuana bi- kümetinde mektupla boşanmak üsulü kabul edilmiştir. Iki taraf mahkemeye mektupla müracaat ederek boşanma kararı alabil- bir taraf istiyorsa diğer tarafa tebliğat yapılmakta. ve. tahriri Sinirlerinizi muhataza İS aruz tamamla mah e me bm Gi Avrupalı tacirlerin eline geç- miş. Hattâ | Bellininin meşhur tablosu da İstanbuldan çıkarı mış, Venediğe getirilmiş ve Ve likli bir aileye intikal etmiş. Nihayet, borç mukabilinde bir İngilize rehin edilerek bu suret- le Henri Layardın kolleksiyonuna dahil olmuştur... Fakat Hoca Sadeddin Efendi- nin Tacülttevarihinde (cilt 2, 8. 617) bu iddiayı çürütecek bir fıkra vardır. Fatihin sağlığında, torunu Yavuz Sultan Selim doğ- muştu. Hattâ dedesinin vefatı da on bir yaşmda idi. Tabi Fatihin şeklini ve şemailini ta- mamen tanıyordu. Hoca Sadeddin Efendinin ba- | bası Hasan Can da, Yavuzım | edimi idi. Hoca Sadeddin, ba: basından naklen, şu hikâyeyi anlatıyor * «bir gün derya kenannda Sultan Selim köşkü dimekle meşhur. olan köşkü bina ilerler iken bağçeye inüb kasrı seyre buyurdular. Meğer mak kaşlar naksn meyzul idiler. Bir mu savvir merhum Sultan Mehmed. Haz setlerinin şekli mevzunlarını tasvir et miş, Dilsiz görü» alub mahzan padi. zihiye getündlü. Bir mada ki Ahi Çelebi bazı kimesmeleri âdâbi sohbeti mülük.. ayetinde kusur ile yad idüb mektedir. Eğer boşanmayı yalnız | 070 #9 bayatlarımız olacal Tetrika No, (0 EKüçü Nakil: Fakat işin bozulmasından kor- kuyordu. Zira, delikanlı düşlnü- yordu. Kız, onun tereddüde düş- tüğüne, peşiman olduğuna kanaat getiriyordu. Hafifce içini çekti. — Derhal evlenmem lâzım... - diye yine söze başladı - bittabi, bu izdivaç sade zabiri den ibaret kalacak. kimi Hürriyetimize © sahip Gönlümüzün her diledi bileceğiz... Ondan sade istediğim olacak, Esrarımın ailem: den gizlenmesi, babamın ve üvey annemin nezdinde rezil olamam... Kocamın namını lekelememek için her türlü çareye baş vuracağım. Onunizzeti nefsini, vakarını, hay yetini muhafaza edeceğim. Annem- den beş bin küsur liralık bir mirasa kondum. Onu, kocama sermaye olarak verebilirim. Bir mütevazi iş tutar, Birdenbire sustu ve muhatabının gözleri | içine dikkatle | baktı. Ondan kat'i bir cevap beklediği anlaşılıyordu. . Bütün vaziyeti, açıklığile söylemişti. Cevap bek- lemek, hakkıdır! Ferit, gözlerini derenin, hafif hafif akan suyundan çevirerek hıza baktı, O da, fikrini hemence söyledi: — Pekâlâ, hammefendi, şayet hoşunuza gittimse, sizi almağa hazırım... Evvelce de haber ver- diğim gibi, servetiniz beni alâka- dar etmez... Talili imişim. Zengin bir ailenin çocuğuyum, Büyük bir servete tevarüs ettim. Müstakilim! Ihtümal ki, ilk söylediğim zaman buna inanmadınız. Faka hakikat budur. İsmim Ferit Kadridir.“K. oğullarindan diye meşur tar ailenin oğluyum. Şayet isterseniz, ismimi size de intikal ettireyim. Kız, hem şaşlan hem de heye- canlı bir hale düşmüştü. — Peki efendim... “Dedi. - Me demki zenginsiniz, öyleyse, hayı tınızı niçin böyle bir taahhüt altına sokmak mecburiyetini du- yuyorsunuz? Ferit, gülümsedi. Bir hüzünle: — Niçin mi? - diye sordur bu size garip görünür, fakat, Sonra, devam etti: — Adam sende... Hem, size vereceğim izahat, pek uzun süre- cek, Sizi zerrece alâkdar etmiye- cek, Yalnız şunu © öğreninki, hidmeti mülükda muhafazatı edeb lü zumuna müteallik kelâm eylerdi. Ve kendisi Sultan Bayezid Han hidmet lerinde dahi muaahib olub kadimi ne hidmete vâkıf ve a sohbete “rit geçindrdi. nazarı padişahiye arz siilhal merhum Sultan Meh medi Hazretlerini tasvir itmek istemi. Amma ancak © benzedememiş. Mer | hum bizi hali cufuliyetimizde mubu sek dizleri üstüne almışlardır. Sureti mifleri heyalimdedir. Doğan burunlu iler. Bü nakkaş temamcn benzede memiş» deyüb Ahi Çelebi'ye buyur dular ki ; «Sen dahi merhum ahdine b arları görmüşsün.> Göre de b elime viricek sebketi izan Ge «Ne münasebet mühmel eylemişle de- yu tâbir eyledi. Valid ider: «Bena. yak üzre karşılarında dururdum. Ben delerine bakub tebemüm eylediler, ve his meme buyarmadılarız Bu ifadeden anlaşılıyor ki, Bellininin tablosu saraydan Be- yazıt zamanında çıkarılmamıştır. Tablo, Yavuz zamanında, saray- da idi. Hele kanuni zamanında çıkarıldığına biç ihtimal verile- enez. Binaenaleyh tablonun, de- ba sonraki devirlerde, kim bilir pe suretle, saraydan çıkarılarak Layardın kolleksiyonuma girdi ğine şüphe yoktur. AHMET REFİK gazetede ilânınızı okuduğum gece, intihar etmeğe karar | vermiş bulunuyordum. Sonra, düşünceye vardım. Maksadımı Başka bir şey yi Mânmiz- daki teklif beni cezbeti. Bana hoş bir macera gibi gö ründü. Bunun e, size © mektubu yazdım. İşte, mesele, bunden ibaretl. Şimdi, yüz yüze- yiz. Eğer teklifim işinize geliyor- Sa, eğer beni muvafık görüyorsa- nız, evlenmeğe hazırım... | Delikanlı bu sözleri söylediği sırada, hız, göz yaşlarını beyaz mendilile siliyordu. ince parmak- ları, kumaş üzerinde takallüs ediyordu. — Beyefendi! - diye cevap ve- rirken, sesine deminkinden fazla bir helâvet gel eskisi gibi, Ferid'in gözleri içine bakıyordu. ümit ederim ki, bu sözleriniz lâlife değildir. Tekrar ediyorum. Aksi, taktirde feci olacaktır... Vallahi inanamıyorum. Bütün bu bir tek“). 17 1932 17 Teşrinisani 1932 k ilânlar — Aşk, macera ve cinayet romanı — (va - Na) söylediklerinize © rağmen, böyle rıza göstereceğinize il erdiremiyorun. Ferit, ciddiyetle: — Ben de tekrar ediyorum! <dedi.- Sizinle evlenmeğe razıyım; ve hazım... Gençkız. mırıldandı: — Pek alâ... Size inanıyorum. Teşekkür ederim. Eldivenli elini uzattı. Pek sıkak- gan bir hali vardı. Ikisi de heye- candaydılaı Ferit sordu: “GS Zannedersem, bu izdivacm, mümkün olduğu derecede çabuk vukua gelmesini istiyorsunuz? Kadın, bir baş işaretle, tasdik etti. — Öyleyse, izdivaç tarihini tespit edelim. Evvelce kimseye nikâhlanmadınız ya? — Hayır, — Ben de hayatımda asla ev- lenmedim.. Demek ki kayıtları: mızdan filân bir aksilik çıkmaya” cak, Muamele kolay olacak. Fakat, zannedersem burada üşüyorsunuz. Güneş neredeyse batacak. Yüri mege başlayalım. Konuşa konuşa yürürüz... Yolda, ilk rasladığımız taksiye bineriz. — Pek'âlâ.. Nasıl isterseniz, Vakit geç olde: galiba, Saat kaç? Ferit, bilek saatine baktı — Yedi buçuğa geliyork-dedi. — Aman yarabbil O kadar geç olmuş demek?.. Dokuzdan evvel evde bulunmalıyım. Çünktü © saatt yemeğe otururlar. —AÂlâ... Öyleyse, Eyip'ten vapura binerir... Belki buralarda taksi bulmak güç olur. Şuradan bir. sandal geçiyor işte. Seslen. — Sandal. Sandal yanaşırken sordu: — Köprüden bir otomobile bi- merek sizi evinize kadar gölür- meme müsaade edersiniz sanırım? Kadın, silik bir muhabbet ifade eden bir na; rim. -- “eümlei marufe, sini söy emekle iktifa etti. Bu basmakalıp cümle üzerine, lümsedi. — Tabii değilmiya efendim...- bir basmakalıp cümle ile mukabelede bulundu. Artık, aşağı yukarı nişanlı saye arız. İlk defa olarak ikisi de gülüş tüler. Fakat bu tebessümlerinde, eskil zeri hant ,, dedikleri acı bir tebessüm manası vardı. Yavaş yavaş, yanyana yürüyor- lardı. Sandalın yanaşacağı bir yerde durdular. Sandala bindiler. Delikanlı : — Eslenmemizin tafsilâtım tesbit edelim... Şimdiye kadar babamızl beraber oturuyordunuz, deği Her halde bizi birbirimizle tanış- tarmanız lâzım. Kendisini ziyaret ederek desti izdivacınızı ondan talep edeyim. Yarın buluşmamızı ister misiniz? Kadın yavaşça: — Pekil - dedi yarın buluşa- ım fakat nerede! (Arkası var) YENİ NEŞRİYAT Şen çocuk Memleketimizin bu güzel çocuk mecmuasınn Tİ inci sayısı da çıkmıştır. Içinde dünya çocuk edebiyatı; şiirler, masallar, büyük adamların hayatı, sağlık bilgileri, karikatürler, bilmece ve saire vardır. Çocuklarımıza ve aile babalarına tavsiye ederiz. 1111111111111 İİİ EH... LİME İLMİ YYYYMYYMMİML