Tetrika No, 34 SUMER KIZI Yazan: İSKENDER, FAHRETTİN — Metis ve tercüme hakkı mahfuz — Esfar, kendi kendine söylendi: “ Yılanların ve akreplerin zehirleri belki sana tesir etmez! Fakat Nipurlu kölenin ufacık hançerile, bak ne kolay can verdin! ,, Saray kapısı önünde yük meşalelerin neşrettiği alevler, pencerelerin mermer ağız- larını yalıyordu. Sarayda korkunç bir ölü sessiz- liği vardı. Efsar yavaşca hançerini çeke- rek odanın kapısına dayandı. Kapı kolayca açılmıştı. Bilge, Alam hükümdarının ya- tağında yatıyordu. Başı örtülüydü. Efsar: — Ne güzel tesadüf. Benim geldiğimi bissetmiyecek. Diye mırıldanarak, yatağın ya- mına sokuldu. Nipur'lu kölenin elleri tri yordu. Fakat, ne olursa olsun, onu öldürecekti, O yaşadıkça, Efsar kinini uyutamıyacağını an- Jarsıştı, Biran için, onun, kendi milletine yapacağı fedâkârlıkları düşündü. (Kınık Azak) ın ölümünden Sumerlilerin, kısa zaman muzafferiyetler, © topraklarla alakası olan her fer- dir kollarını kabartacak kadar büyük ve şerefliydi, Fakat Efsar: — Bundan bana ne? - diyordu. - Madem ki ben ilelebet Bilgenin kölesi olarak yaşayacağım. Hür ve zengin olmak için onu öldür. meliyizl Fazla düşünecek vaktı yoktu. Beyni işlemiyordu. Elini uzat ve hançerini bir hamlede Bilgenin göğsüne sapladı Yatakta ufak bir hareket Bir inilti, bir kıvranma hissedildi. Odanın oşluğu bile ir hamle daha yaptı, Han- çerini çekti ve tekrar sapladı. Bilgeyi can evinden vurduğunu tahınin ediyordu. Yüzünü açmağa lüzum görmedi. Korktu.. Bilgeyi bu kadar kolay öldüre- bileceğini ümit etmiyordu. Elsar'a cesaret veren bir nokta vardı: Bilgenin derin oykusu. Bilge uykuya daldığı zaman kolay kolay uyanmazdı. Artık her şey bitmişti. Aaşk... Zafer... Kin... Ibtiras.. Hepsi maziye karışmıştı. Efsar hançerini cesedin göğ- sünde bıraktı. Birbirine dolanan ayaklarının östünde duramıyordu. Odanın mermer duvarları git- ikçe' daraldı ve onu sıkacak, ezecek gibi korkunç bir manzara aldı, Bilgenin kölesi, eğer birkaç saniye daha orada kahaydı, işlediği cinayetin cezasını görecekti. Alattığı kan onu boğuyordu. Odadan dışarıya çıktığı zaman, mezardan fırlamış bir hortlak gibi, nereye gideceğini, ne yapa- cağını şaşırmıştı önünden Bilgenin bayali gitmiyordu. Alam hükümdarının tacını ve Büyük. ye müthiş bir harpten sonra bütün orduyu ve halkı teshir eden böyle kahraman bir kadının ölümüne herkes ağlıyacaktı. Fakat, o, aşkını, se kanile tatmin etmişti'ya..! Artık mesuttu. Heyecansız, ihtirassız, endişesiz yaşayacaktı. Onun, günün birinde, başkasının kolları fara- sında yattığını gör, Hayatta kadın aşkından başka bir şeyden zevk ve heyecan duy- mıyan Efsar, Tanzarın oda: önünde metanetini toplamağa çalışıyordu. O dakikada, Bilgeyi Nipurdan kaçırdığı günleri düşündü. O ne garip rahlu bir kızdı! Nipur şehrinin alçak sema: altında herkes uykuya daldı zaman yola çıkmışlardı. gökteki yıldızlara bakarak: — Şu kara bulutun arkasında ışıldayan parlak yıldızı gördün mü? -dedi- İşte o benim taliimdir.. Benim yıldızımdır.. Ben, o doğar- ken, dünyaya gelmişim. En açık ve bulutsuz yaz gecelerinde bile benim yıldızımın önünden ufak bulutlar geçer... Yıldızcığım bir müddet bulutun ardında kalır ve ? yüzünü göremezsin! Fakat, zan- | petme ki, o bir daha doğma- yacak.. Biraz sonra bulutlar | Yürür, geçer... Ve Yıldızım tekrar görünür. Benim hayatım da | tıpkı yıldızım gibi bulutlu geçe- cek, Bazan kaybolacağım, Bi ızlırap... Bir işkence... Bir macer Ve yahut beklenmiyen bir feltket | beni yerden yere vuracak; Mem- leketlen memlekete atacak. Fa- kat, yine başımı kaldırıp meyda- na çıkacağım. Bulutların ardın dan sıyrılıp görüneceğim. Ben (Fırat) im sihirli suyunu içdim Ve çocukluğumu onun yeşil di de geçirdim. Gün oldu yılanların ban ineklerinin memelerinden süt emdim. Ben korku bilmem ve beni hiç bir zehir öldürmez. ) Bilge | Efsar, Bilgenin sözlerini hatırlı- yarak güldü: — Gözün açıkken belki kork- mazsın! Yılanların ve akreplerin zehirleri belki sana tesir etmez Fakat, Nipurlu kölenin ufacık hançerile, — bak, ne kolay can verdin! Diyerek Tanzarın kı — Haydi, bazırol.! uyuyor.. hemen kaçalım. (Arkası ısını açtır Herkes ir) etmeleri: AKŞAM Matbaacılık şubesi Rekabet kabul etmez derecede ucuz fintlerle iş yapar. Kitap, Mecmua bastırmak isteyenlerin bu ucuz tavsiye ederiz. Bundan başka en müsait şeraitle kartvizit, mektup we zarf başlıkları, makbuz, fatura, sirküler ve sair tap işleri yapılır. Telefon: 21431 iatlerden istifade adres karlı, | sur liralık tütü | de Italyaya 3 milyon 79 Çarşıkapıdaki hadise İ Imzasız mektubun garez üzerine yazıldığı anlaşıldı Çarşıkapıda kunduracı Mibran ve Artaki efendiler arasında bir hadise olduğu 17 teşrinisani rihli nüshamızda yazılmıştı. H diseye sebep Mihran efendi ökçeci Sahak efendinin familyasile alâka ve münasebetlerinden mü- tevellit kıskançlık olduğu ve Sahak efendiye “ Gözünü aç, Artaki senin karınla münasebette bulunuyor ,, yolunda bir mektup gönderildiği zikredilmişt. Yaptığımız tahkikata haberde yanlışlıklar vardı lenin hakikatı şudur: Filhakika Sahak efendiye bir mektup gönderilmiştir. Fakat mek- tubun Sahak elendi ve family: sile münazaalı olan Kedikpaşada sakin madam Haykahi için yazdığı anlaşılmıştır. Mihran ve Artaki efendilerin Sahak efendi ve aile- siyle yakından akraba, namuslu familyalara mensup — oldukla Sahak efendi familyasile münase- bette bulundukları hakkındal ismadatın külliyen bilâfı hakikat olduğu tahakkuk etmiştir. Binaen- aleyh evvelce vukubulan neşriyat bu suretle tavzih ve tashih edil Tütün satışı Sekiz ay içinde 12 milyon ihracat yapıldı bu Mese- Ihracat ofisi tarafından yapılan istatistiklere göre bu senenin sekiz ayında muhtelif memleketlere 12 milyon 291 lira kiymetinde tütün ibraç edilmiştir. Geçen sene aynı müddet zarfında 14 En ziyade ti memleket Italyadır. Bu sene İç ihraç eti tütün gönderilmiştir, fakat Ttal- | yaya gönderilen tütünler, İtalyada sarfedilmemektedir. Türk tütünleri, Triyestedeki |depolarda, alyan amelesi tarafın. dan işlendikten sonra, başka memleketlere ( sevkedilmektedi! İtalyada türk tütünlerinin sarfiyatı ancak 300-400 bin kilodur. Bu vaziyet karşısında, Triyestedeki kumpanyaları, türk tütünle- rinin dünya pazarlarına gönde- rilmesine tavassut etmekte, bu arada büyük kârlar elde etmek- tedirler, Aynı zamanda türk tütünler işlenmesinden italyan amelesi de istifade etmektedir. Evvelce bu iş daha ziyade İstanbul depolarındaydı. Ortaköy, Kuru- | çeşme | gibi polarında otuz binden fazla erkek kadın amele çalışıyordı Tütün kumpanyaları tedri ir surette, bu işi, Tiryeste tütün depolarına naklettirmişlerdir. Mısıra yapılan ihracat Yapılan istatistiklere göre, bu senenin sekiz ayında | Mısıra 290267 kilo tütün ihraç edilmiştir. Bu miktarın 62 bin küsur kilosu Trabzon mıntakasından gönde- rilmiştir. YENİ NEŞRİYAT Buhranın dönümü Istanbul darülfünunu | Iktisat derris muavini Dr. Mublis Ethem bey İsviçreli iktisatci ve banker F.S Omarynin Buhranın dönümüne dair yazdığı küçük bir kitabı türkçeye çevirmiştir. Avrupa ve Amerikada büyük bir alâka uyandıran bu kitabın türkçe tercümesini iktisadi. cereyanlarla yakından alâkadar olmak istiyen lere tavsiye ederiz. liralık tütün | Boğaziçi tütün de | akşam bir bikâye Merhaba azizim.. Nasılsın ba kalım?.. Uzun zamandır. görüşe- miyoruz.. Ben, Almanyadaydım, mısın? Evet, evet... Berlinde ticaret işim Barengene sarktım. bat edeyiml,, Barcngen yalnız orta Avrupanın değil, bütün dünyanın en şık güzel yeridir. Lâkin, son buhran sebebile ber eğlence yeri gibi tenhalaşmış.. Hiç de kalabalık yoktu. Bir kaç aile... Iki üç hafif meşrep arka daşlar gurubu. Bir de ben, Civar- da otuz kırk büyük otel var. Bunların içinde, ceman yekün oluz kırk müşteri bile yok, düşün vaziyeti. Bahusus, müşteriler, iki- sine, en şık ve en makul fietli- © birikmiş, ötekiler sinek wiyor. Adlon ve Bristol ismindeki iki müşterili otelin. sahibi ise, inin gözünü oyacak dere cede rakip... Adeta, rekabetlerine biz müşterileri de iştirak ettiriyor! Meselâ, biz Adlon'dayız... Ra- imiz Bristele bir müşteri geldi mi, bizde de surat bir ka- fış... Hattâ ona selâm bile vermek istemiyoruz... Brista'dekilere düş- man tabaası gibi bakıyoruz. Günün birinde Bareugen'in uf- kundan bir havadis bomba gibi patladı : Baron Von Holner haz- retleri zevcesile birlikte teşrif ediyorlarmış. Zevcesi azıcık ma mizaç olduğu için hususi tabibini de birlikte getiriyorlarmış.. Bu zenğin anamın Bristol'a değil, Adlon'a gelmesini bütün kalbimizle temenni ettik. Lâkin heyhat... Aradan bir gün geçtik ten sonra, taliin' bize yar olma- dığını gördük: Baron, zevcesi ve hususi doktoru, rakibimizin ote- Vine indiler, Tabii biz Adlon'lularda surat bir karış, Baronu yolda görüyo- ruz; selâmlayoruz. Karısına ve doktora aldırış etmiyoruz. Fakat, cidden alâkayı calip bir halleri var. Otelimizin taraçasında oturuyorduk. Önümüzden geçtiler. Baron olduğu anlaşılan kibar ayarla, kır saçlı, tek gözlüklü zat, yalnız başına yürüyor. Genç zevcesi, doktorun koluna girmiş... Doktor da otur yaşlarında, esmer, uzun boylu, yakışıklı bir oğlan... Cidden dikkati calip bir. manzara... o Kocasının koluna girmeyip te doktorun ko- ha girmesi 2.. Evet, dikkati galiptir... Her halde, genç kadın, yaşı ilerlemiş kocasını bu gözel delikanlı aldaıyor. üm, ehemmiyeti bir hentalığı olmamakla beraber, hususi doktor diye onu yanında gezdiriyor; ko- casına yutturuyor | Aradan bir kaç gün geçtikten sonra, buna kanaat getirdik. Zira, bir gün, gene Baron, yolda daha ilerde yürüyordu. Bu fırsattan istifade ederek, kadın, kolunu ah saçlı doktorun beline sardı. Otel arkadaşlarımızdan — bir madam Fanken vard. Gayet güzel, şuh bir kadın. Bütün bekâr erkekler, peşinde dolaşıyor. Bu kadın, Baronun karısma fena halde içerliyordu. — Bu kadar baron kocası varken onu doktorla aldatması ne utanmazlık!- dedi, Diğer kadınlar: — Evet... Cidden sinir kadın! Hem öyle kibar kocası var, hem de bu güzel delikanlıyı kendine bağlamış, yanında dolaştırıyor... Madam Fanken: — lmkin olsa da şuna cezasını verseml, - dedi. | bakmışlar ki “ sempatik , bir | Baron ve doktor O akşam yepyeni bir dedikodu, patlak verdi: Baronun karısile doktora yalnız başlarına ormana doğru gider ken görmüşler; taraçadan onları dürbünle takip etmişler. Birde am ormanın yamacına geldikleri zaman öpüşüyorli Madam Fanken, doktora son derece göz koymuştu belli. Zira, bu haber Gzerine son de- rece hiddetlendi — Bu akşamı toru mutlaka elde edeceğim! * dedi. - Kocasını aldatan kadına cezasını vereceğim... baloda, dok- O akşam, belediyenin balosu vardı. Hepimiz davetliydik. Bir plân tertip ettik. Baloda, bir tek doktor mevcut bulunduğunu, o da, baronun hususi tabibi olduğunu renmişti. Madam Fanken, onunla tanış mak için şu hileye müracaat etti. Tam dansın orta yerinde, yere düştü. Hepimiz birden £ — Aman, doktor! Diye haykırdık. Ve, uzun boylu, siyah saçlı deli- kanlıya döndük. Baronunu karısı ile kolkola, put gibi, yerinde duruyordu. Rica ederiz! - diye, içimizden yanına yakaştı. - Bayıldığını iyorsunuz.., | Yardım ediniz, deki. Sullmi ğe | bir tabip yok... — Ben doktor değilim. — O nasıl olur? Baron Von Holnerin tabibi hususisi? Kır saçlı adam, iğik — Bender Madamın teda- visine şimdi koşuyorum... ( Genci göstererek: ) Baron Von Holner kendisidir. Tabibi hususi benim... Bizim madam Fankenin inkisa- rını düşünüyor musun, azizim... Meğer, biz de nahak yere kanı kocanın günahlarına girmişiz! Nakıli: ( Hatice Süreyya ) Doktor Yeşil Bursa filmi Mustafa Kemalpaşa, 12 (He- sasi ) — Dün gece C, H. F. mın himayesinde olarak Halk sinema- da “ Yeşil Bursa,, isimli mill im göslerildi ve fevkalâde beğe- nilerek © alkışlandı. Hükümet erkânı, C. H.F. idare heyeti, belediye reisi ve eşraf hazır bu- undular. Filmi yaptıran Bursa Halkevi ve filmi yapan rejisör Vedat Örfi bey takdire şayandır. Zıraat vekâleti baytar umumi müdürlüğü Baytar mektebi rektörü profesör Sabri bey, zıraat vekâleti baytar »üdürlüğüne tayin edik- Sabri beyin bu vazifeye tayini meslektaşları arasında bü- yük bir memnuniyetle karşılan yaştı balik Saljeri! UMUM EMLİK ACENTESİ Müessesesine tevdi ediniz ! BAHÇEKAPI TAŞ HAN Ne. 20-21-22 TELEYON Posta Kutsi 30807 558 j