16 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

16 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Teşrinisani 1932 Sahile 1, Son yağmurlar Her tarafa bol yağmur yağdı Mersinde seller bazı hasara sebep oldu Son günlerde Anadolunun mub- telif yerlerine yağmur yağmış, kuraklık tehlikesi ortadan kalk mıştır. İktisat vekâleti Metoroloji müessesesi, yağmur vaziyeti hak- kında, alâkadar dairelere şu malumatı veri Bir iki gün içinde Kastamonu, Bordur, Soma, İstanbul mıntaka- larına dörder, Samsuna yirmi bir, Trabzona dokuz, Giresona otuz bir milimetre yağmur Bu bir kaç gü Rizeye yağmur düşmüştür. Rapora | göre Rizeye yağan! yağmurun | miktarı 37 milimetredir.. Bu yağış | portakallar üzerine iyi tesir yap” | mıştır, | Mersin 12 — Bir kaç gün evel yağan yağmurların burada bem fnidesi bem de zararı görülmüş tür. Seller bir çok ağaçları kö- künden Bu ağaçlar tevziat boruları tıkanmış ve şehir suyunu arızaya uğratmıştır. Civar köylüler odun ibtiyaçlarını selin bu odunlarla temin Iran üzümleri Alman piyasasında eski rağbeti kaybetti Berlin türk ticaret odası, ihra- cat eşyamızın vazıyeti hakkında, ticaret odasına bir rapor gönder. ir. Bu raporda İran üzümleri- Bin eskisi gibi, alman piyasala- rnda rağbet görmediği bildiri mektedi Esasen Hamburg'da bol mik- tarda Iran üzümü vardır. İran üzümleri, Almanyaya temizlenme- iş bir halde gelmektedir. Bu mallar Hamburg depolarında te- mizlenip, yeniden ambalâj edi mektedir. Bu kadar masrafa rağmen Iran malları yine ucuza satılmaktadır. Bunun sebebi de, Iranda üzüm toplama işlerinde pek ucuza amele tedarik edilmesinden ileri gelmektedir. k an O Almanyaya kredi Beynelmilel tediye bankası 90 milyon veriyor Bale, 15 (A.A) — Beynelmilel tediyat bankası idare meclisi, alâkadar ihraç bankalarının tas vibine iktiran etimek gertile, Almanyaya açılmış olan 90 mik yon dolar krediyi tecdide karar vermiştir. Bunu müteakip meclis, Avusturya ile Macaristanın vaziyetlerini tet- kik etmiştir. Meclis, bilâbara Avusturya istikrazı hakkında bir karar verecektir. Idare meclisi, Londra konferan- sının oibzari mesaisi hakkında hiç bir karar ittihaz etmemişi Bu sebebe binaen meclisin bu içtima devresi, resmen pek nisbi bir. ehemmiyet © arzetmektedir. Ancak Havas Ajansı mümessilinin toplamış olduğu malümattan Fram- $iz mabafii ile beynelmilel mahafilin 8on zamanlarda vakayiin vaziyetteki gerginliği izale etmiş olduğu mü- taleasında (bulunmuş oldukları anlaşılmaktadır. Bu hal, bilhassa Almanya ve Avusturya için Buğday fiatleri Eskişehirde fiatlerde düşüklük var Eskişehir, 14 — Son günlerde buğday fiatlerinde bir düşüklük göze çarpmaktadır. Bir hafta evvel 175 kuruşa kadar satılan bir kile buğday bu hafta içinde 150 kuruşa düşmüştür. Borsaya pek az buğday gelmekte olmasına rağmen alıcılar çekingen ve dur gen görünmektedir. Bu sene şebrimizde mühim buğday stoku yapılmıştır. Şimdi bu stoku yapan tüccarla buğday alımını kesmişlerdir. Yalnız. değirmencilerle bir kısım tüccar lar buğday almaktadır. Böyle makla beraber şehrimizde bı fiteri İstanbuldan düşkün deği Buradaki sukutnn en mühim sebebini Istanbula mal gönderme mekte aramak lâzim geliyor. Is- tanbula her gün bir çok yerler den külliyetli buğday gitmektedir. Ziraat bankası Sıvas ve havali sinde yaptığı stokları Istanbula sevketmeğe başlamıştır. Sir dohn Simon Londradan hareket etti Londra 14 (A.A) — Sir John Simon, paris ve Genevreye git mek üzere buradan hareket et- miştir, Güzel gözler Pariste en gözel gözler için bir müsabaka yapılmıştır. Jüri beyetine en maruf ressamlar ve sahne yıldızları girmiştir. Gözlerin bütün letafetini meydana çıkar. mak için müsabakaya giren güzel gözlü kadınlar. çarşaf ve yaşmak kullanmışlardır. aşmak kullanan Lka- resmi yukarıdadır. Aşağıda sevimli çocuklar arasında gözler müsaba- i çocuktur. Serbes ticaret Şehrimizdeki tüccar bir birlik yapıyor Şehrimizdeki tacirleri bir ticaret teşebbüs etmişlerdir. #adı şu suretle İzah olunmaktadır: tin kararnameleri kar tüccarın menfai edecek, serbes zası yolunda çalışacaktır. Son bir kaç sene içinde, ticaret odasının bu vazifeleri, ihmal ettiği iddia olunmaktadır. Ticaret odası, ticari işler ve tüccara ait menfa- atleri temin etmekten ziyade başka sahalarda çalıştığı, söylen mektedir. Birlik, odanın yapama- varittir. dığı bu vazifeleri de yapacaktır. GÜNÜN HABERLERİ Von Papen çalışıyor Almanyada yeni kabine Fırkalar arasındı anlaşma olabilecek mi? Berlin 15 — Yeni kabineyi teşkil için bir anlaşma yâpmak üzere başvekil Von Papen mülâ- katlarda bulunmaktadır. Başvekil diğer taraftan muhtelif Alman hükümetlerini gezerek Prusya ida- resinin ele alınması üzerine baş gösteren heyecanı teskine çalış yor. Von Papen Saksonyayı zi Tet ederek Saksonya başvekilile bu hususta uzun uzadıya görüş” müştür. Yeni kabine muhtelif frkaların bir araya gelmesile teşkil edile- cektir. Bu kabil olmazsa yeni Rayahıştağ meclisinin de dağıt. Bu sene ne kadar fındık satıldı Ihracat ofisi tarafından yapılan isti lere göre, bu sene mev sim başlangıcından teşrinievvel nihayetine kadar, muhtelif mem- leketlere 2 milyon 484 bin küsur liralık fındık satılmıştır. Geçen sene ayni müddet zarfında 2 mik yon 781 bin küsur liralık findik ibraç edilmi Üzüm, incir Izmir ticaret ve sanayi odasının bir raporu Izmir 15 (ALÂ) — Şehrimiz ticaret ve sanayi odasının Üzüm ve ihracatı hakkında tanzim eyle- bir rapora nazaran mevsim iptidasından 13/11/932. tarihine kadar İzmir borsasında 41 milyon 197 bin 896 kilo üzüm satılmıştır. Mevsim iptidasından 8/11/932 tarihine kadar İzmir limanından dışarı memleketlere vaki ihracat, 37 milyon 608 bin 691 kilodur. İncirlerimize gelince; mevsim iptidasından 13/11/932 tarihine kadar İzmir borsasında 13 milyon 239 bin 248 kilo incir. satılmıştır. Mevsim iptidasından 8/11/932. tarihine kadar İzmir limanından dışarı memleketlere vaki ihracat 17 milyon 602 bin 586 kilodur. Arpa ihracatı Arpalarımızın cinsini ıslah etmek lâzım Bu seneki arpa ihracatımız 3 milyon küsur liraya kadar çık mıştır. Bundan birkaç sene evvel, muhtelif memleketlere birkaç yüz bin liralık: arpa satıyorduk. Ara- daki farka bakalırsa, arpa ibra catımızda büyük bir artış vardır. Fakat umumi harpten evvelki arpa satışlarını tetkik edecek olursak, Türkiyenin arpa harptan sonra pek azalmıştır Umumi harpten evel, Türkiye- Avrupa memleketlerine 3 altın liralık arpa gönde nek oluyor ki bugünkü para ile, Türkiye barpten evel, 30 milyon liralık arpa salıyordu. Arpa ihraçatımızı, harpten evelki dereceye çıkarmak. içi mek kabildir: Türk arpalarının çinsini ışlah etmek. Ihracat tacirlerinin ve Avı bn gişe ri aryel insleri bozulacaktır. Bu va- için, bir ziraat proğramı yapmamız lâzımdır. Tefrik ano. 20 16 Teyrinlnani 1928 Harp zengininin Gelini Büyük mill? roman ZZZ Bu konak Kandilzade, memişti. Madam Viyolet, Almanca iki satır karalayarak bir uşakla anasma koşturmuş, şayet Cevdet elen akrabalarından bir ümitsiz hastaya gittiğini, gece onda döneceğini söylemesini bildirmişti. Kandilzade o akşam pek mü- kellef bir ziyafet çekmişti. Otomabille Tokatlıyandan me- zeler, içkiler, yemekler, pastalar getirtmiş, bütün odalardaki elek- trilleri yakmış, gramofonu da kurdurmuştu. — Kusura bakmayınız, biz bize olalım diye çalgıcı, | malgıcıya baber göndermedim. Yoksa alayı avucumun içindedir. Parasile değil 'mi, parayı veren, düdüğü çalar! diye göğüs ordu. Mezeler, içkiler, yemekler, var patlasın edilmiş, su yerine şam- panyalar israf olunmuştu. Suadın gözleri kamaşmıştı. Ma- 'dam ise sağını, solunu şaşırmıştı. kl saray mensuplar madamı salıver- Bu ne kadar servet, saltanat, lüks idi? Ağrı açık kalan şampanyalar yerlere dökülüyor, kristal bardak“ lar hurdahaş oluyor, havyar, balık yumurtası, istakoz salatası tabak- larının siğara külleri silkili- yor, Şam fıstığı kabukları atılıyor, hiç gecikmeden bunlar tazeleni- yordu. Kandilzade, boyuna telefona eğirtip Tokatlıyanı istemekte; — Bize turfanda meyya, don durma, Italyan salamıl diye em redip durmakta idi. Bunlar, yarım geçmeden, otomobille ve ya lâstik tekerlekli faytonla kapının önüne kadar geliyor, yukarı taşınıyordu. Madam Viyoletin hali görüle- cek şeydi. Suadın ihtarı üzerine ağrıma rakı koymamış, bir iki bardak şarap çekmiş, hep şampanyaya dayanmıştı. Lâkırdıdan yana gene dili tu- tulmuştu. Ayna karşısından bir törlü ayrılamıyor, kendini tutama» yıp gramofondaki alaturka şar- kılara, boyuna refakat ediyordu. Suat, başın ucunda İkaz etmese, tam tertip mevlâsını bula- caktı, İsabet ki söz dinliyor, pusulayı şaşırmamağa son derece gayret ediyordu. Tam saat on bire yaklaşmak üzere iken, yine Suadın tavsiy üzerine, madam derlendi, toplandı; ZAM Mubarririz Sermei Muhfan edip ve cebine yüz liralık dı atıp, kendisini Tepebaşına bırakacak olan milyoner beyin otomobiline atladı. Kandilzade, yalpa ede ede yine telefonu açmıştı. — Sağır mı sınız ? sesimi anla mıyor. musunuz? Benim Kandilzade. Bizdekiler (o cicozu geti. Çabuk buraya bir otome- bille şampanya gönderin; amma buzlu kovaların içinde gelecek ba. a telefonu kapa cebinden çıkar- dığı sedef çakıyı gösteriyordu: — Çakı diye bakma gözümün elifi, Almanyadaki fabrikatörü, üstüne markamı yapıştırıp öyle hediye etti. Bir eşi dünyada yok. Alman imparatorunun eline bile geçse öpüp te başına kor. Çengeli altın, tirbüşonu plâtin, üstü de Şap denizinin halis muhlis sedefi, Kandilzade, bu çakı ile tele fonun kordonunu kesip koltuğuna oturduktan sonra hayretle bakan Suada dedi ki: — Bu bilmem nesi bilmem me, bu gece bizi rahatsır etmesin. Malüm a, ahbaplar çok, rahat bırakımıyorlar. Yarın şirkete söye leriz; yeniden yaparlar. Suat bu çılgınca vaziyete karşı ne diyeceğini şaşırıyor, içtiği şampanyalarla başı dönüyor, kem dini etmeğe çalışıyordu. Saat bire. gelmişti, Evin deniz tarafına bakan pon- cerelerinden Kadıköy, Üsküdar gözüküyordu. Kızkulesinin feneri sulara akse- diyor, karşı sahilin tek tük ziya” ları, göz kırpıştırr gibi ttreyordu. şişe daha şam- panya patlattıktan sonra, duvar ları tutuna tutuna yatak odasını i üzüm salkımından intişar eden gece kandili yanıyor, odayı tatl ve loş bir ışıa boğuyordu. Suat, içeri girerken, Kandil de elekirik fanusunun düğme sini çevirdi, Mebzul bir aydınlık odayı kap” adı. Suat, yavaş yavaş ileriledi, Başı dönüyordu. Ayakta dura cak mecal kendini yatağa atmak istiyor, Kandilzadeyi gözü görmüyordu. Çarşaf bankanotlarla malâmal,, Kandilzade o anda haykırdı: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: