Tefrika No. 17 — Metihas ve tercüme baki mahzur — Bilge'nin göğsüne kılıcı indirdiler. Fakat, genç kızın sırtında zırhlı gömlek vardı. Bilge birden gözlerini açarak: “Hain memek için çadırın arka direğini siper almışlardı. Nöbetçi çadırın önüne kadar geldi.. Ve bir iki defa öksürdük- ten sonra tekrar geriye döndü. Çadırın ön tarafında dolaşan nöbetçi | kapıdan zabitlerden uzun bı arkasından yere eğildi ve kılıcının. ucile çadır bezini yavaşça keserek içeriye girdi. Arkadaşı onu takip etti. Bilgenin başı uzun saçlarının gömülmüş mışıl mışıl uyuyordu. Zabitler, sönük bir kandil ziyası altında birbirine bakıştılar. — Haydi, ne duruyoruz? Ikisi de titriyordu. Uzun boylusu, diğerinden daba cesurdu. Palasını uzattı. Arkadaşı yavaşça ördü: — Boynundan mı vuracaksın? — Bu güzel saçlarını vücudun” dan ayırmağa kıyamıyorum. Kak başımı koparacaktın? — Ellerim titriyor... İstersen sen kopar! — Yapamam ,. Bileklerim se ninki kadur kuvvetli değil — O halde süs. Bir adım ilerledi. Kalbi kopacak gibi çarpıyordu. Gözlerini kapadı. Ve palasını aç bir kurt hamlesile genç kızın göğsüne dayadı. ses. — Abhb... Bilge gözlerini açmıştı. Zabitin kılıcı yere düştü. Arkadaşı, derhal, geldiği yer: den sıvış Bilge birdenbire yattığı yerden doğrularak, yatarken başının altına koyduğu hançerini çekti. — Alçak... Benden ne istiyor- sun? Zabitin çeneleri korkudan bir- birine çarpıyordu. Cevap veremedi. Yere eğildi., Kılıcını alacaktı, Bilge ayağile kılıcın üzerine bastı, — Bırak on Ve zabitin gözünün rak şiddetle haykırdı: — Silâh er kişilere yaraşır... Hain zabit başını önüne eğdi ve put gibi, olduğu yerde hare- ketsiz kaldı. Bilge'nin sırtında zırhlı gömlek vardı. Zabitin kılıcı genç kızın göğsüne işlememişti Memesinin ucundan bir kaç damla kan aktı, ,e derhal itidalini topliyarak vaziyete hâkim olmuştu. elinin iki parmağını ağzına soka- rak acı bir ıslık öttürdü. çehresinde | nedamet ifade eden çizgiler belirmişti. Birdenbire kendini yere attı ve Bilgenin ayaklarına kapandı : affet, Bi tığımı bilmiyorum. ki seni öldürmeğe Fakat, sana kıyamadım... Ellerim titredi... Silâbım yere düştü.. Beni affet, Bilge | Bu esnada islik sesini duyan Efsar da çadıra koşmuştu. İçeriye SUMER KIZI Yazan: İSKENDER FAHRETTİN ), diye bağırdı.. e hain zabiti tanıdı. Cuglan... Kim olduğu yeni anlaşılan uzun boylu. zabit Efsar'a yan gözle baktıktan sonra, yalvarışına devam etti — Beni kurultaya teslim eder- sen, derhal idamıma hükmederler, Bilgel Benim olümümden biç riniz birşey kazanamıyacaksınizl Halbuki, ben yaşarsam... Bilge kaşlarını çatarak, bain zabiti sözünü kestir — Sen yaşarsan Sumer ordusu perişan olacak.. Herkes kendinde birbirini vurup öldürmek cesare- tini görecek. Ordunun ibtilâle düşmemesi için, senin cezamı ku- rultaydan evvel ben vereceğim! Bilge elindeki hançerini Cug- lanın göğsüne saplıyarak: — Cenk meydanında, başlarına hainlik edenlerin cezası budur... Dedi ve hasmini bir anda yere serdi. Sonra Efsar'a döndü: — Bu alçak, beni öldürmek için, uyurken çadırıma girmi Palasını göğsüme vurmuştu. Zırhlı gömlek sırtımda olmasaydı ölüp gidecektim. Haydi, götürün, bu hainin cesedini cenk kurultayı çadırının önünde teşhir edinl (Arkası var) Ağır faiz Ikraz müesseselerinin teftişine devam ediliyor Ticaret müdiriyeti, ikraz ve istikraz müesseselerini sık sık teftiş etmektedir. — Geçenlerde yapılan teftişat i Beşiktaş ve Kadıköyünde bir kaç yap- kişinin ağır faizlerle tefecili anlaşılmıştır. Bunlar a Ticaret müdüriyeti mürakipleri bu müesseseler bakkında tekrar tetkikata başlamışlardır. Feneryolunda , « Kadıköyünde bir iki müessesenin yolsuz mu amele yaptığı anlaşılmıştır. İkraz ve istikraz mülesseselerinden borç para alanlar, mütema müdüriyetine şikayet mektupları göndermektedirler. Bir çok kimse- ler, bu mektuplara ağır faizlerden ve haksız yere muamele gördük- lerinden bahsediyorlar, Komiserlerden Nahit Tahsin, Mahmut beyler, bu tarzda gelen mektupları © tetkik etmektedirler. Bunların içinde nazarı dikkata alı- nacak meseleler etrafında tahkikat yapılmaktadı Filik Sahili! EMLÂKiNiZiN iDARESİNİ UMUM EMLÂK ACENTESİ Müessesesine tevdi ediniz | BAHÇEKAPI TAŞ HAN No.20-21-22 N TELE 20307 Fosta Kutusu BS © paraları i sandal parası alındı” nt yazmıştık. Bu hususta belediye tisat işleri müdürü Asım Süreyya ni sorduk. Sreyya tı verdi: gelen vapurlardan çı yolculardan fazla ücret alındığı hakkındaki tınızı ehemmiyetle. tetkik Resmi hamal tarifeleri yolcu salonunun en göze çar- pacak yerlerine asılmıştır. Sa- ona çıkacak her yolcu bunu ko- aylıkla © görebilir. o Sandaldan otomobile kadar olan hamaliye ücreti matbu ve imzalı bir makbuz mukabilinde tediye olunur. Bu makbuzun üzerinde hamaliye ücre- tinin teferrüatı mevcuttur. Gazetenizde mevzuu bahs zat acaba böyle bir makbuz almamış mıdır? Eger bumakbuz nezdinde mevçut ise, bugün dahi polise ederek fazla alman pa- ine iade ettirel Limana gelen yolculardan her hangi bir surette fazla ücret alınmamasına itina ediyor ve şikâyetleri dalma ehemmiyetle nazarı dikkate alıyorum. Gazetenizde mevzuu bahsettiği- niz tarife, hakiki tarifeye tema mile uyğun değildir. Zikir ettiği. niz eşya için ancak (340) kuruş alınabilir. ihakika bu mıkdar dahi bu günkü | şartlara göre yüksek görünebilirse de bu gibi hesap- larda limana gelen vapurları adedini , sandalcı ve kayıkçıların ve gündelik kazançlarını nazar dikkate almak da lâzimdır. Diğer bazı sahalarda olduğu gibi nakliyat hususunda da mev- cut esnaf, şehrin bu günkü ihti- yacından bir az fazladır. Buna Fağmen mevcut ücret tarifeleri yakında yeni bir tetkike tabi tu- tulacaktır, Hamal ve sandalcılar işlerini; bu işle meşgul makamla- rın taaddüdü. dolayısile he arzu ettiğimiz şekle sokamadık. Bunu itiraf etmek mecburiyetin- deyim. Bununla beraber bu esnafın daha muntazam bir şekle ifrağı bususunda da teşebbüslerimiz vardır, Kopya kâğıtları, sigara kâğıdı gibi kullanılıyor Sigara kâğıdı hükümetçe inbi- sar altına alındıktan sonra beyaz. kopya | kâğıtlarının. ithali ve ticareti de menedilmişti, Beyaz- dan maada renklerdeki kopya kâğıtları memnu olmadığından bunlardan o külliyetli O miktarda ithalât yapılmakta ve köylere kadar sevkedilerek bakkal düke kânlarında ile Köylülerin bu renkli kopya kâğıt- larını satın alarak sigara kâğıdı yerine kaçak tütünle içtikleri anlaşılmıştır. Buna kikat yapılıyor. Avrupadan getirilen itfaiye levazımı Avrupadan © getirilen alı parça yeni etfaiye vesaiti nin yakında tecrübeleri lacaktır. o Tecrübe makinelerin sürat ve motorların mukavemeti üzerine yapılacaktır. Bir motor, fasılasız olarak en aşağı beş saat işleyecektir. Tecrübeler bir ay kadar devam edecek, müsbet bu vesait kabul edilecektir. satılmaktadır. | gare bulmak için tet- | netice çıkarsa | (> Hamal, sandal ii Yedikule tramvayının arka ara- basında... Marul mevsimi, hemde günlerden cuma olduğu için tram- vay sıkış sıkışa kalabalıktı. Tali imin yardımile bu uzun ve çan Sıkıci yolculuğu ayakta geçirme- yordum. Önümde iki sıra kan Peyi dolduran. çoluklu çocuklu mesut (9) bir aile bizimle aynı yolun yolcusidiler. Zavallı baba: — Oğlum yapmasana... — Kızım kardeşine rahat ver- sene.. Demekten dünyayı gördüğü yoktu. Ya anmeleri?k: — Abla olacaksın Lâmız.. Ver kardeşine kızım düdüğünü. Çocuk oralı değil. Hele bir Turgutları vardi ki afacanın afa- canı idi, Velhasıl bu hal ile gezmeğe gitmeleri Haliç vapurlarnın eski yandan çarhlıları gibi (Yapmasana. Turgut, etmesene Bozkurt) içinde çekip gidiyordu. Dımağımın o günkü gibi fazla bir düşünceye saplandığını hiç bilmiyorum, Evet ben bunları tanıyordum, amma nereden?, İlle arayıp buk mak istiyordum. Bütün gezdiğim, dolaştığım yerleri tanıdığım insan- ları alt üst ediyordum. Gene bir türlü onları batırlamak kısmet olmuyordu. En nihayet Samatyaya inenler arasında ibtiyar bir adamcağız beni bu dertten kurtardı. — Marul yemeğe mi Agâh beyi Hay Allah razı olsun adamca- ğızdan! Agâh beyi ben nası tanımam?! Onu hatırlamak içi bu kadar zihin yormağa ne lüzum vardi? Hele yanındaki kanısı Süheylâ hanımı benden iyi tanıyan 42. bulunurdu. Şöyle böyle o kış on altı sene- den fazla oluyordu. Bu Agâh bey mahallemizin en hatır sayılan delikanlısıydı.. Tek beygirli, lastik tekerlekli şık ve zarif arabasile mesire yerlerini dolaşır. Nerede güzel bir şikâr bulursa oradan ayrılmazdı. Mahallede bir sabah herkesi alâkadar eden bir şayia mühim bir tebliği resmi gibi etrafta çal- kanıyordı — Mevlevi şeyhi Rasim molla yokmuydu??!, Onun kızı Agâh beye kaçmış haberin var mı?., Bu suale herkes bir mana ver kıymıyacağını, kimi de aleve vermek için dü b yordu. Süheylâyı tanımıyan, onun hari- kulâde güzelliğini bilmiyen ve en yoktu, Şimdi düşünüyorum da, o za- manlar dünya güzelliğine bir namzet aranılsa idi müsabakadan evvel her kes yüzde yüz Sühey- iânm kazamacağına hükmeder: ortalığı akşamdan söylür er şeyin olup hit Zira onun” güzelliği efsanevi şöhret buldu. Öbür güzellerin siyah ve e: bedar gözleri, manidar çatılmış hilâl kaşları, henüz bir Si tarafından öpülmeyen edib dudakları tarif ve tavsif Ah yarabbi. İşte şu, inin ince ince terleri etrafı çukurlaşan gözlerini manasız bakışlara “terk eden bitap ruhlu kadın o mu idi?. Bir zamanlar dünyanın en mesut insanları diye tahayyül © ettiğim kimseler bu zavallılar mıydı?.. Bazan kalbime böyle hiç yoktan bir çok üzüntüler saplanır; sanki ciddi bir felâket karşısında imiş gibi ruhumu azablandırır, vurur. Kendi kendime, onların şimdi. de mes'ut olduklarına kani olmak için çalışırken artık son istasyona gelmiş bulunuyorduk. Agâh bey (Turgut)u elinden tuttu. (Bozkurt) u kucağına aldı. Lâmiayı öne düşürdü. En küçük- leri Süheylâ hanımın kucağında bulunuyordu. Turgut tramvay kanapelerinin arkalıklarını. ters çevirmek için babasının elinden kurtulmak ister- ken kucaktaki hadde kadar şişirdiği dü. Agâh beyin kulak tozuna koyu- verdi, — Viyi Agâh, Lâkin öfkelenmedi. Çocuğa sert bir nazar atfederken bile halim ve mütevekkildi. Beri tarafta Süheylâ hanım dalgın dalgın hep © aynı sabit bakışlarla tramvaydan dışarı bas kıyordu. Bütün yolcuların indi- Hinden, son istasyona geldiğimi den haberdar değildi. Agâh bey onu ikaz etli; — Kalk bakalım mevlâna. Burhaneddin Arif Ghapeide bir infilâk Şangbay , 27 (A.A) — İndo- Pasifik bir gocuğun bir si buldukları bir top mermi mıştır. Bu kaza neticesinde 17 kişi ölmüş, 19 kişide yaralan mıştır. Almanyada malül maaşı alanlar Berlin 26 (A.A. ) — Wolf ajansından: Büyük harpte ölen karılarından, baba ve analarından ve harpte sakatlan: lardan tahsisat ve maaş almağa hakkı olanların bugünkü miktarı - geçen senekine nazaran 18,000 kişi noksan olarak - 820,000 kim- seden ibarettir Matbuat cemiyetler beynelmilel birliği Berne, 27 (A, A) — Matbuat cemiyetleri | beynelmilel | birli kongresinin Osloda yaptığı içtima teşkil ettiği kor faklı kal emişi Bu e GE idare heyetine verilecektir. AKŞAM Matbaacılık şubesi Rekabet kabul etmez derecede ucuz fintlerle iş yapar, Kitap, Mecmua bastırmak isteyenlerin bu ucuz fiatlerden istifade etmelerini tavsiye ederiz. Bundan başka en müsait şeraitle kartvizit, mektup ve zarf başlıkları, makbuz, fatura, sirküler ve sair tap işleri yapılır. Telefon: 21434 adres kartı,