Akşam. 30 Teşrinievvel 1932. dostum Karaköy, Eminönü, tramvay istasyonlarına kavuşturanlar,, — ismini koymuş. “Karaköy murat kavuş- turanı,, , ü murat kavuştu- Dün Eminönü istasyonuna tum da dostuma yerden göği kadar hak verdim. Hakikaten buraları murat kavuşturan.. Dik- kat ettim, istasyonda dakikalarca bir aşağı bir yukarı dolaşan bir kaç genç... Gözleri büyük saatte, hallerinde bir te hafif bir he- yecan., Hangi semtin tramvayını bekledikleri bir türlü anlaşılamız yor.. Taksim geliyor binmiyorlar, Harbiyeyi beğenmiyorlar, Maçka- ya aldırış etmiyorlar, Tatavla arabasına bakmıyorlar bile.. Bi mevki mi bekliyorlar?. Değil. Ikinci mevki mi? O da değil, Belki hususi mevki bekliyorlar!. Zaman zaman telâşı artıyor. Kaldırımdan iniyorlar . Üzerinde — “şirketi hayriye , yazan büyük ata dikkatlı dikkatlı bakıyorlar, yaptırdı ise Allah razı olsun. e, Karaköye, saat herhalde birer lâzmmış:, Hepsi de itina ile giyin- iziler giyinmiş bir genç kız telâşla geldi; hemen saata göz atl. Dörde çeyrek var. Memnun memnun gülümsedi. Te- lâşli hali geçti. Fakat saat ilerledikçe yeniden heyecanlanıyor, bir türlü yerinde duramıyordu. Bir aşağı bir yukarı... Heyecanı etrafındakilerden sak- lamak istiyor.. Kabil değil, Saat dörde beş var.. Heyecanı büsbütün arttı. Dört oldu. Gözle- rini Karaköy tarafına dikmiş biç bir hareket yapmadan bakıyor. Dördü beş geçe heyecanına biraz da hiddet karıştı... Belli ki beş dakikalik bir gecikme var. Artık hiddetli hiddetli dola- sıyor. Bir kolunda ki saate bakı- yor, bir murat kavuşturanın bi #aatine.. Bir küçük saate, bir bü- saate. ik tırıp dinliyor. Bir aralık büyük saale göre onu ayar bile etti, Fa- kat nafile “murat kavuşturan, sanki bugün bu genç kız için #“mürat kavuşturmayan, olmuştu. Murat kavuşturanlarda bir saat... Taksim arabasına binmiyorlar, Harbiyeyi beğenmiyorlar, Tatavlaya.. Delikanlı “muradımıza erdik,, gibiye genç kızı kolundan tuttu, yeşil renkli tramvaya bindirdi e Taksim, Eminönü, Karaköy Istasyonla, Onunla be- bekleyen iki genç kızın muratları, sökün etti, Biri uzun boylu, iri yarı, kumral bir mur ir Öteki ufak tefek, esmer murat, Muradına kavuşmıyan genç kız dalğın ümitsiz gözlerile kâh Kara- köye giden asfalt kaldırımlara, kâh kendisile beraber bekliyenle- ir muratlarına kavuşdukla- Dakikalar ilerledikce kışlarında koyulaştıkca koyulaşıyor. Dokunsanız kırmızı küçük dudaklarını yukarıya doğru Miami Sanki keyfi pek yerinde imiş gibi zaman zaman karşısına bir dilehci dikiliyor. Önünde bir avuç açılıyor. Saat dörde gelmeden 1 gençkiz bu dilencilerin ikisini boş çevirmedi. Fakat saat dördü. geçtikten sonra hiddetini dilencilerden alıyor. Bazan onlara aksileniyor. Bazan da . hiddetle arkasın çevirip yürüyor. Fakat inatçı dilenci yılışık bir âşık gibi onun peşini birakmıyor.. Ilk fırsatta gene karşısına geçip, boynunu Büküyor, avucunu açıyor, mirıl- danmağa başlıyor. Bir ara genç kızın gözleri kı iki mahallebici dükkâna Dükkânın önünde kırmızı teneke- den bir çan şeklivardı. Üzerinde telefon yazılı idi. Hemen dükkâna girdi, Camın arkasındaki telefonu bayağı hiddetle kaptı. Aradığı numarayı bulduktan sonra bi şeyler konuştu. Fakat gene ümi siz, omuzları düşük telefonu ka- pattı, Mahallebiciye telefon para- sını verdikten sonra dükkândan çıktı, ağır ağır Karaköye doğru ilerlemeğe başladı. Fakat muradına her kavuşar yan bu kadar derin ümitsizliğe düşmiyor. Bu filizili kizim bahtsız. liğından olmasa gerek. İşte 20 dakikadan beri aşağı yukarı do- aşan mavili küçük hanımda ne telâş, ne heyecan, ne üzülme, Dakikaların geçtiğine aldırış bi etmiyor. Yalnız o da filizli gibi bir aşağı bir yukarı mekik doku. yor. Arada bir saate bakıyo: Zaman zaman kendisi gibi kaldı. rımda piyasa eden, ipekli men dili küçük” cebinden “biç “afiş dışarı fırlamış, — ayakkabılarını gıcır gıcır boyanmış, pantolonun ütüsü vapur burunu gibi dimdik olmuş bir gence gözleri takılıyor. Delikanlı da hususi tramvay bekleyenlerden olsa gerek.. Çünki yarım saatten beri burada... Fakat ikisinin de ayrı ayrı hekledikleri bususi tramvaylar her nedense gelmedikleri için aralarında kar- şıdan karşıya bir anlaşma başlıyor. Bir nevi dert ortaklığı. Öyle ya dertleri ayni.. Kaldırımda mekik | dokurken karşılaştıkları zaman gözleri birbirinin üzerinde daha fazla dinlenmeğe başladı. Nihayet ikisinde de beklemek- ten doğan can sıkıntılarının yavaş yavaş azalmağa başladığı anlaşt iyor. Birbirlerine baktıkça gülüm- seyorlar.. Şoförlerden rahat yok ki., Iki de bir bazan kızın, bazan delikanlının önünde bir otomebil duruyor: Şoförün muzip — Taksi beğim.. — Taksi küçük hanım, Elli kuruş taksim.. Elli kuru Saat beşe çeyrek kala ikisi de hususi tramvaylarından ümitlerini kestiler... Beşe beş kala bir kere daha gülümsediler, beşte ahbap oldular... Önlerinde duran otomo- bili görmemezliğe geldiler... Şoför muavinin otomobil kapısını açıp: — Küçük W nü küçük bey işitmemezliğe gele- rek yeni sevgilisini kolundan tut- tu... “ Muradımıza ireliml , gibi yeşil renkte bir tramvaya bindi Adada bir aşıklar yolu var. Istasyona da “âşıklar durağı,, durağı, Karaköy âşıklar durağı. Fena değil, Hem de şairane. Hikmet Feridun Emlâk Sahipleri münasebeti olan Muktedir, Tecrübeli Bir Zat Aranıyor Kendisine muntazam ve daimi bir kazanç iemin edebilecektir. 558 numaralı Istanbul posta kutusuna yazılması ile Cihan iktisadiyatı Ingiliz lirasındaki kararsızlık - Sovyet Rusya - İngiltere- Arnavutlukta iktisadi ve mali vaziyet çok fena Son günlerde ingiliz bir- denbire düştü. Sonradan kendini z topladı. Daha sonra tekrar üştü. Velhasıl tenezzüle müte- mayil bir istikrarsızlık ve temev- vüç içinde bocalıyor. Ingiliz lira- sının bu. hali ve sukutu şimdi | hiç beklenmiyordu. Bunun için sterlinin düşmesi ve dalgalanması hariçte ve dahilde fevkalâde nazarı dikkati celbetmiştir. Daha geçenlerde Ingiltere hür kümeti iki milyar ingiliz liralık dahili istikrazların eshamını daha aşağı faizli eshama tahvil etmeğ ve bu suretle hazineye yirmi üç milyon sterlinlik tasar- ruf temin. etmeğe muvaffak ol muştur. Bir kaç gün evvel yüz milyon sterlinlik kısa vadeli h bonolarını tahvil ederek bunların faizini yüzde dört buçuktan yüzde ikiye indirmişti. Bu tedbirler esasen sağlam olan İngiltere bütçe ir kat daha kuvvetlendirmiştir. Diğer taraftan resmi eshamın faizini çok indir- miş olduğundan sermaye sahip- lerini paralarını devlet eshamın- dan ziyade daha kârlı olan ticari işlere yatırmağa sevketmişti Son gelen haberlere göre In; Tiz dövizinin düşmesinde başlıca amil Londrada para ucuzluğu olmuştur. Devlet oshamına para yatırıl- ması artık kârlı bir iş olmadı gören ve İngilterede henüz inkişaf etmediğinden bir çok kim- seler hariçte ve babusus berri Avrupada daha kârlı işlere giriş- mek için paralarını külliyetli mik- tarda harice çıkarmışlardır. Bu yüzden ecnebi parası azalmış ve tabiatile Ingiliz kambiyosu düş müştür. Son günlerde İngilterede ve bahusus Londrada komünistlerin ile işsiz amelenin asayiş ve intizamı ihlâl edecek karışıklıklar çıkarması çok hassas ve korkak olan bazi sermayedarları, ibtiy ten paralarını harice kaçırmağa sevketmiştir. Bu suretle İngiltere- den harice bir sermaye akını başlamıştır. Bu haller tabii görünsede Ingil- tere bankasının sterlinin sukutunu menekmek maması ziyadesile şüpheler uyan- dırmış ve hükümetin ingiliz para- sının ecnebi paralarma nisbetle bir kat daha düşmesini iltizam etmekte olduğuna dair bazı zanlar peyda olmuştur. Hakikaten İngiltere | bankası elindeki altınlardan bir kısmını derhal satılığa çıkarsaydı şüphesiz sukutun önünü alabil Ingiliz - Rus ticareti Kanadanın merkezi Ottava şeh- rinde toplanan ingiliz imparator- luğu konferansında verilen karar- lar, imparatorluğun eczası ara sında ticaret ve mübadeleye bir derece serbesti verse de buna mukabil İngilterenin etrafına yük- sek bir gümrük seddi çekeceğinden korkuluyordu. Bu endişelerin doğru olduğu anlaşılıyor. İngiltere hükümeti bir taraftan konferansın mukarreratını şeklinde İngiliz. pat kabul ettirir iken dizer taraftan Avrupada kendi en ziyade ticari muamele yapan İskandinavya hükümetlerile yeni esaslar üzerine ticari mukaveleler aktetmek için müzakerelere girişmiştir. Fakat Ottava konferansı. asıl darbeyi Ingiliz - Sovyet ticari mü- Dasebatına indirmiştir. Konferana mukarreratı daha ingiliz. parla mentosunda münakaşaya konuk mazdan mukaddem İngiltere hü- Sovyet hükümetine gön- bir nota ile İngiliz - Rus ticaret mukavelesini feshetmiştir. İngiltere hükümeti mukaveledeki en ziyade mazhar mlisande sax sından Sovyetlerde ticaretin devlet inbisarı altında bulunmasından dolayı İngilizler için istifade kabil olmadığını mukavelenin feshine sebep göstermiştir. Mukavelenin fesbine asıl saik Kanada domin- yonunun zararıdır. Sovyet mem- İeketlerinde mesai ve | istihsal serbes olmadığından mahsul ve maliyet kıymeti yok Binaenaleyh Sovyetler Rus hu- bubatını, ham ve mamul eşya” sını istediği fiate satabilir. Buna karşı Kanada mahsulünün rakabet eylemesine imkân yoktur, Ticaret mukavelesinin feshi Sovyetlerin ihracat ve, ticaretine gayet ağır bir darbe teşkil ediyor. Çünkü geçen sene Rusyanın umumi ih- racatmın yüzde altmış bir ku Ingiltereye yapılmış ve; burada sarfedilmişti. Arnavutluk ticareti Arnavutluğun — harici ticareti büyük buhran geçiriyor. Son ay- larda harici ticaret müvazenesi on milyon frank açık vermiştir. 1932 kânunusanisinin birinden 31 ağustosa o kadar Arnavatluğa 13,007,000 altın franklık mal ithal edilmiş ve buna mukabil barice © Arnavutluktan © ancak 2,450,000 altın franklık mal ihraç edilmiştir. Küçük bir memleket: olani/Ar- mavutluk için 10,920,000 “altın #ranklık: açık müthiş bir“Şeğdir. Arnavutluğun harici ticari müz vazenesi gibi bükümet bütçesi dahi açık vermektedir. Yeni açığı Italya hükümeti franke vermiştir. Şimdiye kadar Italyanın Arnavut- uk bütçesinin açıklarını “kapat mak için. verdiği. paralar. iki buçuk milyon altın. franga baliğ olmuştur. Karadenizde yeni bir hat Moskovadan bildirildiğine göre Karadenizdeki Sovyet limanlarile Istanbul arasında işlemek üzere asri transatlantikler usulünde gar vapur inşası karar- Her biri bin yolcuyu taşı lecek olan bu transatlantikler en seri nakil vasıta" Elektrik cereyan harareti altında nehatat yetiştirilmesi Leningrat 24 — Leningrada nebatat enstitüsünde elektrik ce- reyan harareti altında nebâtatı yetiştirmek için tecrübe camekâni yapılmaktadır. .Camekân limonluk lâmbaları ile siyalandırılacaktır. Bunlar. soluk bir ziya verecektir. Bu, hububatın ve kış mevsiminde pek kuvvetli surette — yetiştirilmesine yardım edecektir.