Tim -Tom birdenbire genç kas dının elinden yakaladı: — Çok güzel sesiniz var, madam! dedi, siz bu sesinizle ağaçları ve taşları da konuştun iz Ispanyol kesmişti. Uzun zaman muhasara ettiği ç Kaleyi bir anda fethetmiş gibi yordu. >» Tim-Tom bir viski daha içti muganniyesi © se Artık gözleri temamile duman- lanmıştı. Karşısında bu kadar sevimli, si vebaz bir kadın varken, vapurun baş tarafındaki basık tavanlı kamaralarda farelerle ko- yun koyuna yatamazdı. Başı dönüyordu. Denizde dalgalar başlamişt. Ispanyol güzeli âşıkının kolun- dan çekti, Delikanlınım birden- bire — omuzlarına düşen başını kaldırdı ve ikçndi göğtne koy: O gece ilk defa olarak başbaşa kalmışlardı. Gazeteler ne yazıyor..? Geminin suvarisi, ilk uğradığı limanda ancak bir saat kadar te- vakkuf ettikten ve tayfalar bir miktar sebze ve et aldıktan sonra yoluna devam etmiş Tim -Tom, basık tavanlı kama- rasında, bu limandan aldığı (Daily- X Mirror) gazetesini okuyordu. Çoktanberi Londrada intişar eden gazeteleri görmek imkânını bulamamıştı. Tim - Tom Bu gazetenin hey- canlı vakalar kısmında şu satırları dikkatle okudu: - “Mis Barney hadisesi etrafında cereyan eden dedikodular son gürlerde bütün memleket halkını işgal etmeğe başlamıştır. Kolonel Allisonun katili olduğu zannedilen miz Barney ismindeki güzel ve zeki kadının hayat ve mematından şimdiye kadar müspet bir haber almak mümkün olamamıştır. Bu kadım takip etmekte olan mister. (Hopkü dün akşam veblelen Londradan Amerikaya bareket etmesi, kendisinin. bu bususta esaslı ucu yakalar dağını ifade eden bir hadisedir. Kendisile görüşen muharririmize mister Hopkins şu malümatı vermiştir: * Muavinimden aldığım bir telgraf üzerine bu akşam New-Yorka — harekete mecbur X “aldum. Mis Barneyin izini maale- sef henüz bulamadık. Muavinimin telgrafla verdiği izahata göre, Smaznun kadının tayyareden denize | düşerek boğulduğu — anlaşılıyor. Muavinime — gelince, | sebebini bilmediğim bir meseleden dolayı New Yorkta tevkif edilerek hap- edilmiştir. Bu hususta fazla ma- lümata sahip olmadığım için sizi satırlara da süratle göz gezdirdir poliz ektedilen mühim bir müdiriyetinde içtimada Öütün zabıta amirleri hazır bu- dnmuştar. Bu içtimada Barney hadisesi münasebetile şehir etra- findaki / kaçakçılığın şiddetle önüne geçilmesi etrafında müza- “Bugün kere cereyan etmiş ve çok mühim kararlar verilmiştir. Bugün sivil polis teşkilâh şehir etrafında İ kaçakçılık tecrübeleri yapmışlar AŞK DİLENCİLERİ Nakleden: 3 8 Teşrinievel 1982 NDER FAHRETTİN. Tim - Tom ilk limandan ingilizce bir gazete aldı. Londrada hâlâ kıyamet kopuyordu. (Hopkins), muavinini aramak üzere Nevyorka gitmişti.. ve yi seksen nisbetinde mu- vaffakıyet elde etmişlerdir. Lon- dra polis müdürü bu muvaffa- kuyetin yüzde doksan beşe iblağ edileceğini söylemiştir. Tim-Tom bu havadisleri oku yunca yerinden fırladı.. Caketini giydi ve piposunu yakarak güver- teye çıktı, Tim-Tom (Hopkins) in Ameri- kaya gitmesinden hiç te memnun olmamıştı. — Demek ki Barney hâlâ elde edilememiş..! Diyerek, güvertede aşağı yur karı dolaşıyordu. Tüm - Tom son günlerde üsta- dina yazdığı wzun bir mektupta başından geçenleri birer birer anlatmıştı. Hopkins şimdi New - Yorkta kendisini bulamıyacak, büsbütün merak ve endişeye dü- şecekti, Maamafi onlar Londraya varıncıya okadar o da ancak New - Yorka varmış olacaktı. Tim - Tom Londraya varır var- maz derhal New - Yorka bir tek graf çekmeği düşünüyordu. Tim - Tomu düşündüren ayrı bir mesele daha vardı: Ispanyol dilberi, O gece sabaha kadar başbaşa yattığı bu güzel kadını Londraya nasıl çıkaracaktı? Onu gemide yalnız bırakamazdı. 'im - Tom, Kolonel Allisonun vasıtasile elde Hayatta bu kadar çok muvaffakiyetler temin eden zeki ve cessur bir kadım gemide yalnız bırakmak, onu kendi. aleyhine tahrik etmek demekti. Ona söz vermişti: — Londraya seni ben çıkara- sağım! Demişti, Kendisini hapishaneden kaçıran bir kadını, her ne baha sına olursa olsun, daima sırtında taşımağa ve himaye etmeğe mec burdu. Londrada kaybolan şöhre- tini ona ancak bu kadın iade edebilecekti. Ispanyol © güzeli de © gece Tim-Tom'a mukabeleten şu sözü vermiştir — “Mis Barneyi ben bulaca- gm... Ispanyol dilberinin © sözünde durabilmesi için onu herkesten evvel Londra sahiline çıkarmak lzımdı. Gazeteyi kolona kıstırdı. Sabahlayın saat dokuzu vuru yordu. İspanyol muganniyesi bu Saattan fazla uyuyamazdı. Deniz dalgasızdı Gecenin kudurmuş fırtınasından | eser yoktu. | Tim-Tom sevgi sına gidecek ve gazetedeki ha- vadisleri ona birer birer okuyacaktı. (Arkası var) Yakında SUMER KIZI Tarihi roman in kamara- Ruhsatsız ağaç kesen iki kişi Sarıyerde Ali ve Ramazan isim- lerinde iki kişi Belgrat orman- larından gizli olarak ağaç keser- lerken cürmü meşhut halinde ya- kayı ele vermişlerdir. me suçundan evrak tanzim olu- narak adliyeye verilmiştir. Akşam YENİ NEŞRİYAT Kooperatif mecmuası Liman şirketi tarafından çıka- rılan bu mecmuanın son musha- sında oşayanı dikkat © yazılar vardır. Liman şirketi müdürü Hamdi bey bir yazısında sanayı erbabının — hareketlerini tenkit etmektedir. Edebiyat ve sanat bahisleri Nahit Sırrı bey muhtelif ede- biyat meselelerinden bahseden ve Sanat telâkkilerini tablil eden bir kaç makalesini zarif bir cilt ha- inde neşretti. Çok canlı ve tatlı bir lisanla yazılan kitabın içinde kuvvetli görüşlerle beraber garp edel kiymetli Almanyaya taze meyva gönderildi fakat. Mracak ofisi, tacirlerimizi Ak manyaya taze meyva göndermeğe teşvik etmektedir. Bir taze meyva iri, bundan bir hafta evel Berline taze üzüm göndermiştir. Üzümler yola çıkarken, buradaki Alman i vaziyeti Almam Alman hükümeti, Türkiyeden ilk defa gelen bu mallara karşı döviz vermemiştir. Taze meyvalar Berline gitmiş, fakat bu malların dövizini almak mühim bir mesele olmuştur. Tacirler gönderecekleri taze meyvaların nasıl muameleye tabi tutulacağını ihracat ofisinin bildirmesini istiyorli Rus sefirleri arasında değişiklik Moskova, 7 (A.A. Sefirler arasında yapılan değişiklikler do- layısile Atina orta elçisi M. Po- temkine Roma orta elçiliğine tayin edilmiştir. adı: diyerek dizlerini döğtü.- Ben senin teyze- nim... Bakıyorum, bakıyorum da haline acıyorum.. Bu kurduğunuz ailede ailemi sanki?.. Kocan gece- leri eve geç döner. Sen yalnız sokağa çıkarsın. Başının havasında dolaşırsın. Vallahi halinize acıyo- | — Acınacak nemiz var, teyze? Ben de Âdilden memnunum, onu seviyorum. O da benden metnnun. Bana bayılıyor... Teyze hanım. — Sen öyle zannet.. - diye itiraz etti. - Hösnü kuruntu, hüs- »ü kuruntu! Aileniz pek çürük bir temele dayanıyor. Yıkılacak. Ben, felâketinizin önüne geçmek isteyorum. Zehranın canı sıkılıyordu: “— Aman dedi kodu mul Aman fitne karı! başlayor!,, diye içerledi. Kızım, senin hanya'dan kon- 'dan haberin yok. Bak, sana haber vereyim: Kocan sana sadık değil. Akşam üstü evden çıkdığı vakıt klubemi gidiyor saniyorsun sen onu?.. İlâhi safdil evladım. Senin incir çekirdeğini dolduracak aklın yok yahu, Senin yerine, sevabıma, ben tahkikat yapdım, Öğrendim ki, Adil beyin, Saliha isminde bir şırfıntı metresi van Ne zaman senden ayrılsa, haydi bakalım, kapağı onun yanına atı- yor. Fakat, üzülme, evladım. Şayet istersen, kocan sana gi Zira, o, mutlaka senden, senin kaytsızlığın yüzünden uzaklaşmış olacak! Yaptıklarının farkma var- mış ta her halde kıskanmış, ge- cunmuştur... Doğrusunu istersen, adamın hakkı da var bani... Sen Dağ tepesinden ovaya.. Her ikisi, ruhsatuz ağaç kes | yolcu taşir. V: Bu tellerin üzerinde vagonlar gidip gelir, eşya, onlardan aşağı iniş çok heyecanlıdır. İnsan hem tayyarede uçuyormuş, hem de bir uçuruma yuvarlanıyormuş hissini bu nakil vasıtasını ve vagonlardan birinden de Muammer ismin: 42 karıtmıyorsun, Zehra: — aim liye yerinden fırladı. - be e Muammerin aramızda bir münasebet olduğu yalan... O, ne kadar yalansa, kocamın da metresi olduğu © kadar yalan... Saliha, genç bir artistdir. Kocam ona klübüm müsameresinde numara yaptırttı Iş, bundan ibaret, — Mademki kocana hala itima- dın var, pek all... Anlaşıp kay- maşa bili « Esasen, itimat iyi şeydir, kızım... Onunda sana itimadı vardır... Geçenlerde, onu, klübünde aradım, kapıcının yanın- daki küçük odaya sokarak ona nasi hat verdim. Kapalı sözlerle senin #lirt ettiğini anlattım. Seni başı boş bırakmamasını haber o verdim. Sana karşı şafkat ve aşk göster mesi lâzim olduğunu söyledim. Kocan bana “sen tevehhim edi- yorsun, hanım teyzel - dedi, - Zehranın böyle bir hafif meşrep- lik yapmasına imkân yoktur. Mu- amıner beye gelince, onun ancak iyi bir arkadaşıdır. Sen bizim ha- yalımıza akıl erdiremezsin. biz, on senedir. evliyiz. Gül gibi geçiniyoruz. Hep aynı tarzı hayatı — sürüyorz... o Halbuki, sen, Bursa'dan Istanbul'a yeni taşındık. , o Hülâsa, | ailenizin bozulma tehlikesinde olduğunu ne kadar anlatmak istedimse de, e, sözlerimi katiyen dinlem. Omun da gözleri seninkiler gibi bağlı... Ikinizde hakikati görmi- Halbuki, ben, pek yorsunuz gel, beni dinle! Muammer'le alâ- kanı kes... Bunun üzerine, Âdil beyde, elbet, Salihay'le alâkasını kesecektir. Artık, genç kadın dayanamadı. — Sen cidden | fitme fucur bir kadınmışsın! - diye yerinden * fırladı. - Ne âdil, ne de ben kim- seyle münasebet kesecek deği Zira, onun da, benimde gayri meşru bir münasebetimiz yok.. Senin maksadın esasen bizi uzlaş- tırmak değil, aramızı bozmakl Bizi mesut görüyorsun. Bundan dolayı sinirleniyorsun. Şimdi anlıyo- rum ki, esasen ötedenberi sen beni kıskandın, benden nefret ettin, balbuki, ne Adil, ne ben, senin el altından çevirdiğin dedi kodu dolaplarına ehemmiyet verecek seciyede insanlar değiliz. Bizi rahat bırak.. Evimize bir daha ayak basmı Teyze hanım, biran, şaşkın şaşkın | bakındı.. Sonra ufağını tefeğini toparlayarak defoldu. Teşebbüsü fazla gayretkeş bir muhabbetten yoksa kıskanç bir bainlikten mi, her nedense, her halde, akim kalıyordu. Âdil'le Zehra şimdi, biribirlerinin masu- miyetine kendi kendilerini ikna için çalışıyorlardı. Hürriyetlerin- den o derece hoşlanıyorlardı ki, giflerine karşı müsamahakâr ok mağı en doğru yol buluyorlardı. Onların © muaşeretinden teyze hanıma da ne oluyordu ? Teyze hanım da, şimdi, anl- yordu ki, me Âdil, ne Zehra, tek serbes kalmış olmak için, karşı tarafın hiyanetini gözile görse bile, buna inanmak istemiyecekti, Nakili: (Hatice Süreyya) Necdet Rüştü beyin en güzel, en heyecanlı yazısı Bulunmaz hediye! Yarınki nushamızda okuyunuz.