Nelere sinirleniyoruz ? Tiyatroda konuşanlar, durmadan yemiş yiyenler Belediye küfredenlerden ceza alırsa mühim varidat temin eder Musahip zade Celâl bey: — Efendim, dedi, bu mevsim için bir piyesim var... Gene kavuk içinde geçen bir vaka, tesi, Perşembe, , mev: zuu kırlasiyecilik. Bir iki asır evwelki tarihi bir mevzu... Şıkkı sani defterdarlığı yoklama kalemi evrak odası, Senelerce gidip gelen eshabı masalib... Çivilerde asılı torbalar içindeki evrakın tozları arasında oturan memurlar... Efendim sizi kendime ait şey- lerle boş yere işgal etmiyeyim. irlendiklerimi soruyorsunuz de- . Saymakla biter mi beye- fendi? Ben daha cocuktan beri tiyatrocu olduğum için evvelâ tiyat- yodan başlıyacağım, temsil esnasında konuşan seyirciler.. Dünyada bu- nun kadar sinirime dokunan şey olamaz... Hemde neler konuş” mazlar, ne üznmsuz şeyler. Meselâ: — Ayol evden çıkarken benim eski terliklerimi kapının kenarına mı koydun? — Kuzum şu aktrise bak. Bizim Zeynep hanımın küçük kızına benzemiyor mu? — Şişman bey de tıpkı Bahire ın ortanca damadı. Yarım İmanın yarısı o, yarısı bu. A kardeş insanlar çift yaratılırmış., Gibi muhavereler. Sonra bir taraftan piyesi seyrederken öteki taraftan çıtırdılı yemişler yiyenler. Şapkası başında olduğu halde üyatroya girenler. Temsilde arka- sında oluran seyirciyi biçe sayarak bir sağa, bir sola mütemadiyen gallananlar loca kapılarına demet demet palto, kürk asanlar. Tiyat- rodan çıkarken kadınlara yol açmayanlar. Sonra vapurdasınız. Yeni aldı- ğınız şapkayı örgüden rafa koy- koymuşsunuz.. Biri gelir elindeki kocaman paketi sizin yeni şapka- pızın üzerine yerleştirir. Gelinde sinirlenmeyin. Bizde ötedenberi vapurlar da bu âdettir. Tramvay- larda, şimendiferlerde, vapurları yanındaki boş yere birisi otura- cak diye | üzülenlere ve bunun için otururken yatar gibi genişle- yenlere, siz iskemleye balde zerre kadar vaziyetini di zeltmiyenlere... Sonra bilmedikleri ber işe karışıp fikir ve mütalea yürütenlere... Bu haleti ruhiye bizde ihtiyar kadınlara kadar sirayet etmiş, Çok defa tram- vayda “tramvay siyasiyunundan ,, ihtiyar ninelere rast gelirsiniz. Öyle bilgiç bir eda ile : — Fransız kralı Moskof kra- ına demiş ki. — Moskof padişahı Alman şahına bir mektup göndermi Demiş ki.. derler. Bu, bütün asa- bumı temelinden sarsıyor... Sonra radyonun him bım sesi içinde narayı andıran bozuk güfteli şarkılara... Karık dökük kaldırım. lara ayağımın takılmasına köşe başlarında durup yolunuza mani olan, sizi bir an evvel geçmekten meneden saticılara sinirlenmemek elimden gel Istanbuldan iki adımda bir tamir edilen bir kaldırıma rastgeliyorum. İyi hoş. fakat birde bakıyorum ki bu kal- dırımın bütün molozu yolun iki tarafında duruyor. Bir ay sonra geçiyorum. Moloz orada... Sinirim bir az daha artıyor. Iki ay sonra sinirim büsbütün ziyadeleşiyor.. Musahip zade Celâl B. 3 ay sonra asabım bozuluyor. Bir sene sonra artık o caddeden geçmeyorum, ne olur ne olmaz. Istanbulda elimi yıkamak ibt yacını hisettiğim zaman terkos musluğunu açınca sinirleniyorum, günkü su akmıyor hâtta susuzluk yüzünden zavallı Darülbedayide bir gaz tenekesi vardır. Muhsin bey bunun için nece zamandır kıyametleri koparıyor. Bu esnada odada bulunan zarâ- ile meşhur bir Zal — Gaz tenekesi mi ?. Hasan efendiden kalmıştır. Bizi tiyatrolarımızda gaz tenekesi en mühim levazımdan biridir. Tabii bunu yalnız nükte olarak kabul etmek lâzımdır. Çünkü biz- de Muhsin tiyatroda teneke yu- varlama siyasetini kaldıran adam- dir. Celâl B, devam etti: — Sonra sokaklardan geçen muhacir arabalarının müthiş gürül- tülerine sinirleniyorum. 3-4 tanesi bir kerre yokuştan aşağı inmeğe başladılar mı artık gürültüden fet Sonra da caddelerin bu baline sinirlenmemek imkânı yok... Bir çoklarında küfür adeta dil pere- sengi haline gelmiş. Vapurda, tramvayda, kadın, çoluk, çocu- ğun yanında ağızlarma geleni söylemekten çekinmiyorlar. Faraza arkanızda iki kişi. Biri vapuru kaçırmış, dinden başlıyor. Bilet alamamış, imandan başlıyor. Bir çokları ayağından papucu çıksa o külür ediyor.. Efendim diyorum ya, “ efendicazıma söy- liyeyim!,, gibi küfürler bir dil peresengi haline girmiş, her lâfın içinde bir küfür. Ben daha küçükten beri, küfürle mücadele ederim. cülerle uğraşmak için belediyeye resmi müracaatlarım vardır. Halâ da belediyenin küfüredenlerden bu ceza kesmesi taraftarıyım. Madem ki sokağa tükürenlerden, kaldı- | nm kirletenlerden bir belediye cezası alıyorlar, ağzından çıkan tükrükten daha galiz, daha iğrenç sözlerle çoluğun çocuğun, kadın- ların fikirlerini, dimağlarını kirle- tenlerden de bir ceza alınmalıdır. Her halde bir çocuğun taze dimağı, bir kaldırım taşından daha ziyade ehemmiyet verilmesi lâzm olan bir şeydir. Hem belediye — küfürcülerden Aşan Çin haydutları Iki ingilizi dağa kaldırdılar Mançuride çi dan bir İngiliz ceneralının oğlu ile yeni gelin olan bir lagiliz kızı dağa kaldırılmıştı. Bunlardan henüz hiç bir haber alımamamış- tır. Delikanlının babası hariciye nazaretin: -acaatle o malümat almak istemiştir. Fakat çimdiye kadar hiç bir malümat gelmediği bildirilmiştir. logiliz konsolosu Mançuri hü kümetine müracaatla bu il gilizin - kurtarılmasını istemiştir. Aynı zamanda Japon baş kuman- danına da müracaat edilmiştir. Çinli: haydutların bunları serbest bırakmak için çok miktarda para isteyecekleri zannolunüyor. Yeni evli olan kadın madam Katlen ismindedir.. Bazı hususi işleri için - Şanghaya gidiyordu. Bunlar trenden alınarak © dağa kaldırılmışlardır. Haydutların eline düşen yeni gelin madam Katlen EMLÂK SAHIPLERİI Kira kontratları teedit zamanı yaklaşıyor | Kiracılarla münakaşa ve pazarlık her vakit müşkil ise de bu sene ahval dolayı: sile daha güç olacaktır. Bu nahoş münakaşalardan kurtulmak isterseniz EMLÂKİNİZiN iDARESİNİ Bahçekapı Taşban No, 20- 21 -23d0 mukim UMUM EMLÂK ACENTESİNE TEVDİ EDİNİZ! TELEFON 20807 ceza alırsa kendisine pek mühim bir varidat menbaı temin etmiş olur: Küfür bizde o hale gelmiş bir çokları takdirlerini bile kö- Fürle söylüyorlar, affedersiniz : *Vay itoğla.. Ne güzel yüzüyor, iye başlıyorlar... Bundan sonra birisi “ltoğlu,, diye başladı mi belediye memuru “gel buraya?. , demeli, Evvelâ 50 kuruş, tekerrürü halinde 100 kuruş, bir daha te- kerrür eders 150 bu para ile ne işler yapılmaz.. o Darülbedayic dekor alınır.. Ve saire ve saire... Bir dostum anlattı. Pariste bir ermeni buradaki kardeşine Fran- sızca bir mektup yazmış, mektup baştan aşağı Fransızca da içindeki küfürler Türkce... Sordum: — Ehh.. dedi küfürün danis. kası | Türkcededir. Hani yazı ların içinde geçen ecnebi lisandan mısralar olur. Kıymeti dolayisile bunlar kendi imlâları ile aynen azının içine konulur, Buda o asap. Atina 25 (Hususi) — Bugün Yunanistanda mebus intihabatı yapıldı. Intihabatın, burada nasıl yapıldığından balısetmezden evvel mücadelenin, şimdiye kadar görül- memiş derecede şiddetli olduğunu kaydetmeliyim, Bilhassa cumburi- ve muhalif gazetelerin M. Venizelosa ve fırkası mensuplarına karşı ittihamları pek ağırdı. Muhalif gazeteler , o Venizelist | fırkayı açıktan açığa hırsızlıkla ittibam ediyorlar, halkı “hırsızlara rey vermeyiniz, diye gayet şiddetli makalelerle M. Venizelosla nam- zetlerine rey vermemeği kışkırtı- yorlar, yaptıkları ve ilk sahife İerine koyukları kocaman temsili resimleri / gazetelerden keserek duvarlara yapıştırmalarını ve bu suretle müntebipleri ikaz etme- lerini okoyucularından rica edi- yorlardı Tuhafı şudur ki, Venizelist fır- kayı bursızlıkla, imel ve ihtilâsla — ittihamı ve halkın nazarında lekelemeğe çar lışanlar, bilhassa daha düne kadar kendisile teşriki mesai etmiş olan Papa Anastasyoların, Zaviçanos- larin gazeteleri idi. Kraliyetci zeteler, kendisine. ve firkasma bu kadar kudurmuşçasına hücum etmiyorlardı. Vakaa bu hücumların münevver- ler üzerinde o kadar çok tesiri görülmeyordu. Fakat hükümetin intihabatın serbestisine müdahale ile de ittiham edilmemek için bu çirkin isnatlara karşı susmasi cahil köylüler'üzerinde, tesir yap- maktan bali kalmamaktadır. Netekim, More ve Tesalyada türneye çıkan hükümet namzet- lerini bazı yerlerde köylülerin “Kahrolsun hırsızlar ,, nidalarile karşılaması, bu meşriyatın. bir meticesidir. Hükümet, siyasi garezler ve muhalif gazetelerin şiddetli neş- riyatı yüzünden hasıl olan gayrı tabii hava neticesinde muhtelif rkaların adamları arasında, kanlı için intihap günü tedbirler almış, asayişin bozulma- sından korkulan yerlerde polis ve jandarma kuvvetlerini, başka yer- lerden gönderdiği askeri kuvvet lerle takviye etmiştir. Bilhassa Atinada alınan tedbir- ler çok şiddetli idi. Polis idaresi, diğer intihaplarda olduğu gil muhtelif siyasi fırkalara mensup çığırtkanların otomobillere binerek şehir dahilinde nümayiş yap- malarını menetmek için intihap günü, otomobil otobüs, tramvay- ların işlemesini menetmiş, inti- habat neticelerinin elektrikli pro- jeksiyonlarla — ilân © edilmesine, ve duvarlara yaftrlar yapıştır. masına müsaade etmer a Gaddelerde tanklar, zırhlı oto- mobiller kuvvetli devriyeler dola- sıyor, en ufak bir toplanmayı menediyorlardı. Rey vermeğe gelen müntehipler, sıraya girmeğe ve o suretle rey vermeğe mecbur oluyorlardı. Polisler ve jandarmalar sıranın bozulmamasına dikkat ve nezaret ediyorlardı. Intihap, sabah saat yedide muhalif cumhuriyetçi Kafandarislerin yalnız liberal gazetelerle bu iğrenç hücumlara mukabele ile iktifa etmesi Eylül 1932 Atina mektupları Bu defaki yunan intihabi fevkalâde hararetli oldu Intihap günü Atinanın vaziyeti, gazetelerin şiddetli neşriyatı İamış, saat 16 da arkası kesil- miş, derhal de reylerin tasnifine başlanmıştır. Bu sene intihabatta, ekseriyeti mutlaka usulü dej fakat nisbi temsil usulü tatbik edildiği cihetle, neticenin öğrenil- mesi için iki üç gün geçmesi lâzımdır. Bu sene namzetlerin çokluğu, ve intihap mücadelesine atılan siyasi fırkaların, diger inti- hap senelerinde görülmemiş dere- cede çok olması, rey sayılmasının biran evvel arkası alınmasına da mani olmaktadır. Akşam tatmin etmiş olmak için, bu sene intihap mücadelesine 12 siyasi fırkanın atıldığını kaydetmeliyim. Bu sene ilk defa çiftçiler, komü- nistlerde mutaazziv birer fırka şek- linde mücadeleye atılmışlardır. latihabatın muhtemel peticesi hakkında kat'i ve yanılmaz bir tahminde bulunmak cok güçtür. Fakat aşağı yukarı, bir kaç söz söylemek mümkündür. Evvelâ şunu kaydedelim ki, M. Venizelosun evvelki mecliste olduğu gibi, bu intihapta da ken- disine üçte iki nisbetinde bir ek- seriyet temin etmesine imkân yok dur. Bunun sebepleri de şunlar» dır: Evvelâ Venezelist fırka, dört senedenberi iktidar mevkiinde bu- lunduğu cihetle yıpranmıştır, eski nüfusünu kaybetmişti Saniyen: İktisadi buhran, ha- riçten bir istikraz aktine muvaf fak olamaması kabinenin mevkiini sarsmıştır. Salisen: Muhalif cumhuriyetçi fırkalar ile kraliyetçiler, bu inti- hapta M. Venizelosa karşı müşte- rek bir cephe almışlardır. Rabian: muhalif ve bilhassa mu- cuhuriyetçi — gazetelerin ır ( Venizelos ) fırkasınn sui- istimalâtina dair çirkin ismatları elkâri umumiye üzerinde tesir yapmıştır. İşte bu sebepleri nazarı itibara alan en nikbin Venizelistler bile başvekilin kati bir ekseriyet kaza- bacağını ümit etmiyorlar, intihap badiresini nisbi bir. ekseriyetle atlatabilirlerse bunun bir muvaf- falayet olacağını söylüyorlar. Sonra şurası da şimdiden kat- iyetle söylenebilir ki, M. Venize- losun eski öz Yunanistandan, yani More ile Tesalya kıtalarından alacağı reyler çok mahdut ola" caktır. M. Venizelosun en büyük istinatgâlı Girit, adalar, garbi Tırakya, kısmen Makedonya ve Epirle © muhacirlerden ibarettir. Eski Yunanistanın nüfusu dört milyon olduğunu ve M. Venizelo- sun bu nüfustan ancak bir milyo- nunun reyini alabileceğine göre, muhacirler kâmilen kendisine rey verseler bile altı milyon nüfustan karileri merakını ancak (İki buçuk (o milyonunun reyini alabilecektir. Diğer reyler — kraliyetçiler ile muhalif — cumhuriyetçi | gruplar namzetleri arasında taksime uğ- rayacaktır. Vaziyet budur. Gele- cek mektupta alınacak neticelere göre, daha mufassal malümat vereceğim. “”» M. Çourçliin sıhhi vaziyeti Londra 27 (A.A) — Hastalığı nükseden ve bir az da kan zayi eden M, Churchill Londra klinik lerinden birine kaldırılmıştır.