— 29 Eylül 1932 Afyon satışı İzmirden bir heyet geliyor Afyon vaziyeti hakkında Izmir, 27 — İletisat vekili Celâl irlüğüne bir Bu telgrafta oncuların afyon Vi ti be amda bi Tapar bam bir heyet göndermelerini rilmekte Şehrimizdeki afyoncular; vazi- yeli gösteren raporlarını hazırla" mağa başlamışlardır. Bunda afyon fiatlerinin yükselmesi için ittibazı m gelen tedbirler izah e« ceği gibi afyoncular birliğine İzmir afyoncularının iştiraki ve koyacak arı sermaye miktarı da gösterile- çektir. Izmir afyoncuları namına iktisat vekili Celâl beyle temas edecek olan heyet bir kaç güne kadar Istanbula hareket edecektir. Iktisat vekili Mahmut Celâl beyi Istanbulda görecek ve ken- disine lâzım gelen izahatı vere- cektir. Işsizlerin nümayişleri Lonra 28 (A.A.) — Bir takım işsizler, Londranın kalabalık va- roşlarından biri olan Vesthamda nümayişler yapmışlar ve mahalli belediye dairesine girmek iste- mişlerdir. Polisler sopalarla hü- cum etmeğe mecbur kalmışlardır. Bir çok yaralı vardır. 9 kişi tevkif edilmişi Hamamda ölüm Bir karı koca hamamda ölü bulundular Bursa 28 — Dün Hamamlıkızık köyünde bir karı koca hamamda ölü olarak bulunmuşlardır. Vaka haber alınınca adliye derhal tal kikata başlamıştır. Hadisenin şu suretle olduğu anlaşılmıştır: Hamamlıkızık köyünden Şahen- de hanımla kocası Ahmet efendi dün işlerinden yorgun argın köy- lerine dönmüsler ve gece yarısına doğru köyün hamamını para ile kiralamışlardır. Fakat Şahende hanımla kocası Ahmet efendinin sabah olduğu halde çıkmadıkları görülmüştür. Yapılan muayene neticesinde bun- ların fazla sıcaktan o öldükleri anlaşmışlar. Ipeklilerimiz Bari panayırında çok takdir edildi Ikalyada Bari sergisine iştirak eden tacirlerimiz, evvelki gün şehrimize dönmüşlerdir. Sergide ihracat ofisinin pavyonuna bakan, ofis neşriyat müdürü Âkil bey, sergi hakkında bir muharririmize Şu sözleri söylemişti — Bari panayırında, Türk ipekli mamulâtı büyük bir rağbet gör- müştür. Italya ipekli imal eden bir memleket olduğu için, Türk ipeklerini inceden inceye tetkik etmişlerdir. Bilhassa Ipekişin boyun bağları çok nazarı dikkati celbet- iştir. İtalya Omaha nazırı, bu boyun bağlardan bir tane sar tin alarak takmıştır. Bir boyun bağı fabrikatörü, Türk boyun bağları ve Türk ipeklileri hakkında saatlarca izahat almıştır. Bari panayırı, Türk ipekli ma- isulatının, ne dereceye kadar te- ve tekâmül ettiğini ispat etmiştir, Aile faciası Bir genç adam kardeşini öldürdü Gönen, 28 — Sarıköy nahiye- sinin Gebeçınar köyünde kanlı bir vaka olmuş kardeş kardeşi öl dürmüştür. o Kavgacı kardeşler Mehmet oğlu Rıza ile Azizdir. Ehemmiyetsiz bir meseleden dolayı iki kardeş arasında kavga çıkmış Bir aralık Riza elindeki bıçağı küçük kardeşi Azizin kalbine sap- lamıştır. Zavallı hemen yıkılmış ve biraz sonra ölmüştür. İki kar deşin annesi aklını kaybedecek bir hale gelmiştir. Biçare kadın: — Evlâdimın biri mezara bi de hapisaneye giriyor, diye ağla maktadır. ingilterede bir düğün torla evlenmişti küçük bir kasabada sade bir surette yapılmıştır. Resmimizde gelin ve güvey nikâh merasimim den çıkarken görülüyor. İncir, üzüm İnhisar idaresi mübayaaya başlıyor Izmir, 28 — İnbisarlar İzmir başmüdürlüğü tarafından bir kaç gün zarfında üzüm mübayaasma başlıyacaktır. Bu haber piyasada çok iyi tesir yapınışlır. Mübayaat emri gelmi; bisar umum müdürlü tarda ve kaç kuruş fiate kadar ayaat yapılacağını yarin gelmesi bek- lenmektedir. Talimat gelince der- hal borsadan mübayaat yapıla eaket Incir mübayaatı da Jnbisar ida- resince bazı müteahhit, komisyon- cular marifetile yaptırılacak ve incirler somaya kalbolunacaktır. Izmirde Balıri babanın mezarı Izmir 28 — Evelce Karataşta bulunan Bahri babanın mezarı Rahmi Beyin Izmir valiliği zama nında Eşref paşaya kaldırılmıştı. O vakit Eğrefpaşada (Sarmısak dede) mszarlığına nakledilen Bah- ri babarın kemikleri bu defada asri kabristana naklolunacaktı Çünkü Sarmısak dede mezarlı nın tesviyei türabiyesine beşlan- mıştır. Bahri babanın vefat tarihi 1009 dur. İngiliz kabinesi Himaye mi, serbesti mi Nazırlar arasında çıkan ihtilaf büyüyor 28 — Ingiliz kabin mazırların bu gün ya pacakları içtima neticesinde anla şılâcaktır. Bu günkü kabine dört fırkanın birleşmesile teşkil edil- miştir. Bunlar arasinda amele fır- kası, muhafazakârlar ve liberilların iki hizbi vardır. Muhafazakârlar bu tarzda milli bir hükümet teşkilini umumiyetle kabul etmişlerdir. Amele fırkasının bir kısmı ve bir kısım liberaller muhafazakârlarla birleşmenin aleyh- darlığın başlıca sebebi muhafaza- kâr fırkanın gümrük siyasetidir. Bu fırka himaye usulüne taraftar- dır. Diğer fırkaların hepsi serbesti taraftarıdır. Buna rağınen amele fırkasile liberallerden bir kısmı muvakkat bir zaman için usulünü kabul ederek milli bükü- mete iştirak etmişlerdi. Oktava konferansının kararile himaye usulü daimiliğe doğru yol aldığından ibtida nazırlardan amele fırkasına mensup M. Snavden sonra liberallerden dahiliye nazırı Sir Herbert Samuel İskoçya na- zın Sinclair ve madenler nazırı M. Isaac Foet istifa etmişlerdir. Kabineye dahil diğer liberal hizbin reisi ve hariciye nazın Sir John Simon ile arkadaşlarının tifa etmeleri muhtemeldir. Fırtına Amerikanın Miami şehri halkı kaçıyor Londra 28 — Antille denizinde siklon denilen şiddetli fırtınalar mevsimi başlamıştır. Bu fırtınalar cenubi Amerika sahilinden baş- lıyarak Antille denizi üzerinden Amerikanın Florida sabillerine kadar gelir. Son günler zarfında cenubi Amerika sahillerinde bir fırtına kopmuştur. Siklon Antille adale- rından Portorikoda mühim tabri- bat yapmıştı gok evler yıkılmıştır. 30 kişi ölmüş, yüzden fazla adam yaralanmıştır. Fırtınanın Florida sahillerine yaklaştığı haber alınınca Miami gibi kibar şehirlerde oturanlar kaçışmağa - başlamışlardır. Her gün buradan beş tren hareket ediyor. Cemiyeti Akvam Hususi görüşmeler devam ediyor Cenevre 28 — Milletler cemi- yeti umumi heyeti müzakereye başlamıştır. Müzakerenin olduğu kadar kısa sürmesi için | iradedilecek — nutuklara müddet | tayin edilecektir. Cemiyetin pazırlar arasında hususi görüş meler oluyor. iletler cemiyeti umumi heye- #inin bir hüzün ve endişe havası içinde açıldığını gazeteciler vası- tasile haber alan M. Herriot “Galiba benim buraya bir güneş ışığını getirmemi bekliyorlardı. diye nükteli bir söz söylemişti Ofisin takviyesi Ankara, 27 — İktisat vekâleti #careti hariciye ofisinin faydalı bir müessese olduğunu nazarı dikkate alarak daha ziyade tak- viye etmeğe karar vermiştir. Ve- kâlet Istanbulda bulunan Ticaret mektebini de ıslah ve takviye etmeğe karar vermiştir. il | iştimamda başka | Tefrika No. 43 Sahife 5 29 Eylül 1932 Harp zengininin Gelini Büyük milli roman Kucak kucağa, o merdivenden çıktıklarını görmemesinin imkânı yok. Hele, son basamakta, şapldiye | madamın şişman yanağına konan. öpücüğün şapırtısını işitmiyecek mi? Hacı dayı, gördüğünü, duydu- unu kız kardeşine, kız kardeşinin kızına söylemez mi? Elbette söyler; hemde kim bilir ne kulplar takarak... Cevdet efendi, azameti takın- mış, fıyakâyı tutturmuş dedilei ya. Filvaki eski vaziyeti değişti mişti. Fakat bu tavrı câli idi. En ziyade, kaynanası büyük hanımdan çekinirdi; hattâ ondan yılardı.. Karısı da o kadının hazı değil mi? O'da az sayılı fırtına mi? Hele, Gülfidan bacı denildimi diz bağları gevşerdi. Bacı, bermutat, bohçasını kapıp kapı dışarı fırladı amma gene her zaman yaptığı gibi, gizlice gelip aşağıki küçük odaya giriverdiyse: Nerede ise sabah olacak, kıya- metlerin son günü kopacak; evin içi allak bullak karışacak, Madamın pestili serileceğini mi düşünsün; (gitti gider, dahi gider), evden defedileceğine mi yansın, yoksa mahalle içinde, rezil ve rusvay olmağı, tefe konup çalın- mağı mı derdetsin? Madam da, Cevdet efendi kadar çarpıntı. geçirmişt Cevdet efendinin korkudan bi- tik balini görünce o da ipaz- mozlara uğramıştı. Kapısını kilitleyip arkasına bir iki. koltuk koymuş, elbiselerini, iskarpinlerini in inmişti. Durmadan kolonya kokluyor, şakaklarına, bileklerine sürüyordu. Yolunu bulup evden dışarı bir kendini atabilse. Alt tarafını hiç düşünmiyordu. Bak nasıl yapacağını yapacak, bu terbiyesiz kadınlardan intika- mını alacaktı Cevdet efendiyi avucunun alıp kafese koysun da görsünler. Kim kimden üstünmüş; kim kimi altedecekmiş bakalım, Cevdet efendi, evdeki madam macerasının ertesi günü, erkenden kendini sokağa atmıştı. Artık Avratpazarındaki eve ta- hammül edemiyordu. Yazıhanede, fahbaplarını karşı- sında görür görmez dert yanmağa başladı: — Birader, mezaristanda ömür yoruz. Ne hava var ne gü- ; ne çit var, me çıtırdı. Bu gidişle yakında öbür dünyaya postu sereceğiz. Allâhifaşkına bana bir ex, Neler sağlık: verilmiyordur — Dekolte yakanın tam orta kerliğine oturursa, Sermet Muhtar Mubarriri; Şişlide, bilmem ne yan apartı. manı; Pangaltıda, Hamam cadde- sine saparken köşeden üçüncü a; Bomontide, Terkos deposu dönülünce, sağdaki ev. Herkes sanki ev simsarı kesik mişti, — Cevdet beyciğim, £ yarım saatini feda et bir otomobile atlayıp gidelim. Evi gör, kararı ver, ondan sonrası kolay! diyorlar, bırakmıyorlardı. — Ayrı gayrı mı var? Kaparo- sunu ben vereyim, sen taşın; üst tarafını düşünme! Diyenler de, çoktu. Cevdet efendi, Istanbul tarafın- dan üzaklaşmayı pek göze aldıra- mıyordu. Meselâ Beyazıt civarı, Şehzade- başı Direkler arası fena mı? Arka sokak olsa bile zararı yok; köşeyi dön; günlük güneşliğe, civcivi hayata karış. Çaycılar orada, kahveler orada, tiyatrolar, sinemalar orada. İstan- bulu parmağında oynatmış olan Serasker paşa budala mı? Valide hanından farksız, © kos koca Letafet apartımanını boşu boşuna mi kurdurmuş? Nerede istese yaptıramazmış? Istanbulun en göbeğini seçmiş ve kâşaneyi çatmış. Cevdet” efendinin aklı fikri, Şehzadebaşından şaşmıyordu, Nuh deyip Peygamber demi yenler gibi, , düşüncesinde mıh- lanmış, dalip gidiyorken bir misafir bey içeri girdi. Ev meselesini duyar duymaz. — Paşam, lâmı cimi yok, mer- hum Mahmut paşanın Vezneciler- lerdeki konağın sana tuttum, git. 20 den fazla oda; sofala rında at koştur ; hava gazı, kum- panya suyu; erkek ahçısı mut 5 ahır, arabalık ; iki dönüm- den fazla bahçe; içinde yemiş ağaçlarının envar... Evine gider gitmez eşyanı toplat; yarından tezi yok taşıt; Şayet memnun kalmayacak olursan ben bura- dayım| gel, benim alnını karış ladıktan sonra bir âlâda yüzüme tükür! Diyerek zavallı adamı dertten kurtardı Cevdet efendi, memnuniyetin den artık yazıhanesinde duramadı. Her zamankinden erken fırladı. 'Nuruosmaniyeden geçip çarşıya girdi, Kuyumcu çarşısına baş vurdu. Içi öyle geniş, öyle ferah idiki evdekileri de kendisi gibi mem- nun görmek istiyordu. Ne alsın, ne götürsün? Herkesten evvel, gözünün önün” de karısı ile kaynanasının hayak lerini görür gibi oluyordu. (Arkası var )