26 Eylül 1932 Akşam Tetrika No. 48 Na “Bu kadın ışıkları AŞK DİLENCİLERİ söndürmeyi tavsiye ediyor... Hay. 26 Eylül 1932 ledön: ISKENDER FAHRETTİN çıldırmış, azizim ! Bize etrafımızdaki kalk gidelim!,, — Böyle bir şey söylemedim. Mamafih yardı Mimi arzu eder- iz, bunuda sizden deriğ etmiyece gimden emin olabilirsiniz! — Bana burada ne yapabilirsiniz, madam? — Her şey mi.? — Evet. Tim-Tom bir müddet düşün- dükten sonra dudağını tele yaklaştırdı; — Beni bura dan kaçırabilir misiniz? Ispanyol güzelik — Şartla kar garabilirim. Diye cavap Tim - Tom, ikinci kaptanın duyunca fena halde sinir. Ispanyol — Söyleyin 1 dedi, has Yenmek için her şeye razı olacağım İspanyol güzeli, çok sevdiği ikinci kaptanın kendisi Eni bisedince, ondan almağa karar vermişti. — Buradan çıkınca bu adamı mağlüp etmeğe çalışacaksınız! Onun sırtını yere getirmeği vade- derseniz, gelecek | pazar günlü sizi buradan kaçirablecegimden emin olunuz! Tim - Tom sö — Onu m dakikalık bi etmeyin! — O halde, şimdi benim ve- receğim izabalı dikkatle dinleyi- niz; Ben Nevyorkta radyo şirke- #nde çalışıyorum. Siz her akşam hapishanenin — kütüphanesindeki radyoyu dinleyiniz! — Ben zaten her akşam kü tüphanede © vakit | geçiriyorum. Yegâne zevkim kitap okumak ve radyo dinlemektir. — Çok âlâ. Ben her gece saat 9-10 arasında okuyacağım şar kılarla sana talimat vereceğim. Ona göre hareket edersin. Sakın korkma ve bana itimat et, mister Tomi verdiz ip etmek beş Hiç merak İki gün sonra iz dokuz. olmamıştı. -Tom hapishanenin kitap- hanesinde arkadaşı (o Consonla vaz. geçtin, değil mi? — Çok cazip bir ticaret at Ben bu işi yapamıyacağım, — O halde ne yapmak fikri desin ? — Henüz kati bir kararım yok. Fakat, her halde bende senin gibi meğru işlerle uğraşacağım. — Ben musikişinas olmak isti- istidat mes- kendine güvene biliyor musun? — Şüphe yok.. Küçüklüğümden beri boş kaldıkça musiki ile uğra- Sarım, — Ala, azizim, alâ. Hele şöyle bir çık bakalım. Sesini işid Tim-Tom ince bir sesle (Dora) operetinden bazı parçalar teren püm etti, 7” Otelin Bahçesinde şüpheli kimseler vardı. Herkes birbirini tecessüz ediyordu. O günlerde radyoda mugenniyesini dinliyenlesin adedi çoğalmıştı... Çonsen hayretle gözlerini açı rakı — Ne izel. Ne güzel, Diye mırıldandı. Tim-Tom sordu. — Nasıl, bir operet kumpanya- sında korist olabilir miyim? — Çok yüksek ve hazin sesin yar, azizim! Ben musikiden anl radyo şirketinde | veya musiki klüplerinde terennüm edebilirsin! — Bana cesaret veriyorsun, Consunl Üç sene zarfında burada &yice parçalar hazırlayabilirim, değil mi? — Hiç şüphe etme.. Ah bune saadet, azizim! Burada oturduğun yerde kendine yep yeni bir istikbal bazırladın | Sen çok O yaman bir adama benziyorsun! Kadın ticaretinden musıki âlemine geç- mek kolay bir iş değil Bu esnada radyoda yeni bir artist takdim edildi: Şimdi meşhur Ispanyol subreti madam V. M.I dinliyeceksiniz! Iki arkadaş. önlerine söylendiler; — Dinliyelim. Ispanyol muğamniyesinin pürüzsüz sesi, bapisanenin istirahat salo- nunda perde perde yükseliyordu; “Ben sinirli bir kadınım. ışıklardan hoşlanmam /... Karan- ığın kucağında yatarım !.. Sen de benim gibi, karanlıkların aguşuna atıl ve etrafındaki ışık- ları söndür!.. Ben bir hasta kadınım... Işıklara düşman olan erkeklerden hoşlanırım... Gel, gidelim, karanlığın . kucağına) Karanlıklar içinde birbirimizi kalbimizle görürüz... Conson, bu terenmümden sonra: — Aman azizim, ben bu çılgın kadının şarkısını dinliyemiyeceğim. Bu ne saçma laflar! Etrafımız. daki ışıkları söndürüp de karan- ikta mı kalacağız ? Diye söylenmeğe başlandı. Tim - Tom birdenbire bu operet parçasından bir şey anlıyamadı. Acaba Ispanyol muganniyesi ne demek istiyordu ? Hapisanedeki ışıkları, söndür- mek nasıl mümkün olabilirdi? O hakikaten bapisanenin elek- triklerini söndürmeği mi tavsiye zda? Radyoda öperetin ikinci par- çası başlamıştı. bakarak (Arkası var) Musolini forumu Romada büyük bir meydan ve binalar yapılıyor Eski Romalıların siyasi içtima ve hitabelerine sahne olan forum ismindeki meydana nazire olmak üzere ve Musoliniye izafeten yeni bir forum tesis edilmektedir. Inşaat çok ilerlemiştir. 20,000 kişiyi ihtiva edecek bu meydan etrafında muazzam binalar vücuda getirilmektedi Bunlardan biri faşist yüksek terbiyei bedeniye mektebi -bina- sıdır. Mektebin 24 talebe dairesini ve allı büyük yatakhaneyi ve bir sok aboratavarları iktiva ede- cektir. YENİ NEŞRİYAT Selim Sırrı beyin radyo konferansları basıldı Selim Sırrı beyin radyoda her hafta muntazaman verdiği istifa- deli konferanslar, p halinde basılmıştır. Çok itinalı tabedilmiş olan bu kıymetli eser 350 sayfa- dır. Bir liraya Babiâli yokuşunda Ikbal kitaphanesinde satılmaktadır. adar eden mütenev: mevzulara dai Karilerimizi bu eseri zevkle okuyacaklarından | eminiz, Kongreye davet Kasımpaşa İdman klübü kâtip | umumiliğinden: 30/Eylal/932 tari- bine müsadif Cuma günü saat 10 da fevkalâde kongre yapıla cağından bütün âzayı muhtere- menin yevmi mezkürde klüp bina- Sına teşrifleri rica olunur. Türk kadınları biçki ve dikiş mektebi ecilerde Türk (kadınları biçki dikiş mektebinin senelik el işleri ve elbise sergisi 22 Eylül 932 Perşembe günü mutat mera- simle küşat edilmiş, bu mi betle matbuat ve diğer devetliler sergiyi takdir ederek üç ayda mektebi ikmal eden Saime hanımın erkek elbisesini, Tacünnisa ve Fethiye hanımların — perdelerini fevkalâde bulmuşlardır. Kurultay müzakeresi Halkevinde dinlenebilecek Istanbul Halkevi Rei iğinden: 26/Eylül/1932 Pazartesi günü ağ- | larak dört gün devam edecek olan Türk dinletmek için Halkevinin Cağak oğlundaki salonuna radyo tertibatı yaptı mıştır. Arzu edenler kurultayın devamı müddetince her gün safahatını salonumuzdada taki Kitap, gazete ve Kırtasiye mağazası AKBA Kitap evi ve kırasiyecilik Anafartalar Enddesi ei La mecmua ve kilap Her nevi kırtasiye eşyası e Her türlü Fotoğraf. DE ei b a er La len kurultayın halka | merkezinin konferans | bir hikâye Veda pek yürekler acısı oldu. Iki âşık, biribirlerinin kollarım dan bir türlü ayrılamayorlardı. — Ah, Leman Seni iki ay görememekl.. Yarabbil Buna na tahammül edeceğim?.. Bana sabır ver, allabım, — İki ay biribirimizi göremiye- ceğlmiz için, sanki ben ıztırap gekmiyor muyum? — Peki amma, gidiyorsun! — Ne yapayım, cicim?.. Bil yorsun ki, her sene, kocam, Bur- sa'ya gider. Beni de götürür. Ben, kendi hesabıma, bu seyahatten memnun değilim? Fakat ne ya- payım, gitmeğe mecburum. — İstemeseydin, gitmezdin. Mademki gidiyorsun, beni sevmi- yorsun demektir. — Haksızlık etme, Recepl Erkek, asabiyetle, maşukasının kolları arasından ayrılmış, bir koltuğa çökerek oturmuştu. Kadı Ben senden, isteye isteye ayrı hr mıyım biç? - diye ağlama başladı Gözlerinden, yaşlar şıpır gıpır dökülüyordu. Bu yaşlar, yanakları üzerindeki hafif boya tabakasında izler bırakıyorlar. Bu halle, Leman, hem komik, hem acına- cak şekilde hem de aşk ve ini yarın canlı bir tablosidi. Erkek, geri döndü. Maşukasının kolların: atıldı. — Haksızlık ettim. Beni affet. Fakat ayrılacağımız için, seni iki Ay göremiyeceğim için son derece müteessirim de yaptığımı bilemi- yorum. Elbette bir çaresi olsaydı, Sen de, beni, iki ay sürekli olarak görmemeğe tahammül edemezdin. Melodramkârı bir tavır takındı: Kocandan, © adamdan nefret ediyorum... Kıskanıyorum, seni kıskanıyorum. Lem'an, birdenbirer — Dur bakayım, dur! - dedi- Bir çare buldum. Evet. Aklına, şimşek süratile, bir fikir bülül etmişti, — Fakat söz ver. Bu caddeye, biç olmazsa aradan bir ay geç- tikten sonra tevessül etmiyecek- in... Çünkü, kocamı çok sinir- Recep, söz verdi: Öyleyse, Bursaya gittiğimiz ay, haydi haydi üç hafta sonra, adresime bir telgraf çek: “Ha- nım efendi rahatsız. Sizi görmek istiyor. , diye yazarsın. Imzayıda “Fikriye , diye atarsın. Fikriye, teyzemin sadık hizmetçisidir; eski kalfasıdır. Teyzemle kocam dargın oldukları için, yalanımız meydana çıkmaz. Ben, telgraf aldığımın ferdası günü sendeyim. Iki aylık müddet ortasında bir iki günü birlikte geçirmek çare- sini buldukları için, iki Aşık son derece sevindi. laşıp öpüştüler. Bir müddet sonra, vedalaştıkları de Sevinçle kucak- eskisi gibi müte: Koskoca iki ay bil lerini görmiyecek değillerdi. Leman hanım, Bursada, Recebi gok düşünüyordu. Onun hayalile yaşıyordu. İşte, telgrafın gelme- sine daha iki hâfta vardı. Bunu, dört gözle bekliyordu. Iple çeki- yordu. Fakat, hayretl Aradan iki gün geçtikten sonra, yani karı kocanın Bursaya geldi: diğinin onuncu günü, Leman tek grahı ald: "Teyzeniz çok hasta, Derhal inizl — Fikriye, Teyzenin hastalığı “— Hay a düşündü. Bir a; bile bekleyeme: hayl - diye dedim, üç hafta Hemen koşup, telgrafı kocasına gösterdi. Adam, suratı astı: Ne olacak şimdi? Hemen yarın... — Deli misin?... Yarın davete lilerimiz var... Öbürgün git.. Acı patlıcana kırağı çalmaz, teyzen bir günde birşey olmaz, merak etme.. Biyetinde değildi. “ — Recep, beni birgün daha bekler! Zarar yok!,, diye düşündü. Yorucu Bir seyahatten sonra, ertesi gün Recebin evine vardı. Kalbinde yalnız bir his, saadet bisi i Âşıkile buluşacak, kucaklaşacak, onunla bir kaç gü- Dünü bahtiyarlıkla geçirecekti. Kapı açıldı, Recep, krem renkli pijamasile. Lemanı görür görmez sendeledi. hayretle haykırdı: — Sen mi geldin? sen mi? O derece şaşkın görünüyordu ki leman da şaşırdı. — Tabii ben.. Telgrafı gönder din ya.. — Ne telgrafı?.. Ben telgraf göndermedim. Daha üç hafta ol mamıştı ki, — Bu da ne demek. Öyleyse beni beklemiyordun.. İçeri girmişti. — Fakat, ben geldiğim zaman dalma hazırladığın iki kişilik şaraplı, mezeli güzel sofra?.. Bu kimin için hazırlandı? Bu çiçek- ler?.. Ya?.. Demek ki bugün başka bir kadin bekliyordum! Recep, perişan bir haldeydi — Anlatayım. Dur, anlatayım. Izahat vereviml.. diye kekeledi. Ne anlatacak, ne izahatı vere- cekti? Her şey gün gibi mey- danda İdi. — Artık: bir daha yüzümü göremezsin | - diyerek o Leman, evden dışarı fırladı. Kapıda bir kadınla rasladı “Arkasından yürüyen Recebe, o kadın, Lemanı göstererek: — Bu kadın kim, Recep?.. Bana izahat ver! - diye haykırdı. Sokakta Leman düşünüyordu: “— Bu telgrafı şayet bane Recep göndermedise kim gön- derdi?... Sakın, sahiden, teyzem stalanmasın? , Bir otomobile atladı. Teyzesine koştu. Kadıncağız, | hakikaten deydi. (Hatice Süreyya) EMLÂK SAHIPLERİİ Kira kontratları tecdit zamanı yaklaşıyor ! Kiracılarla münakaşa ve pazarlık her vakit müşkil İse de bu sene ahval dolayı- sile daha güç olacaktır. Bu nahoş münakaşalardan kurlulmak isterseniz. EMLÂKİNİZiN iDARESİNİ Bahçekapı Taşban No. 20- 81 - 22.de mukim UMUM EMLÂK ACENTESİNE TEVDİ EDİNİZ! TELEFON 20807. |