A, aaa, 26 Eylül 1932 ALA Geçen sene kı- zın evlendi. memişti. Düğünden son- ra kendisini gör- miştim. Dün rasgeldim. Ortalık yavaş yavaş kararıyor. Kocası ayağa kalktı; — karıcığım, gidip bir. vaki içeyim, sekizde — Yeni evliler gelirini nasıl? dedim. Pali — iyiler, Bey gitti. Dümadından Saat sekiz, memnun musun? dokuz, on.. Mey- — Memnunum danda yok. Gece yarısı birde geldi. Ka- ısı, çıkişlız — Hani karısının bir de- diğini, iki etmi yor. Kızımın ku- bir — Beş senedir /şoförsün, hiç | yumcularda, kürk. rakı içip sekizde kaza yapmadın mı? gülerde görüp / ; gelecektin.. ol nil kn — Bir şişe çiğnedini. beğendiği her — Yanlış ka- ii v 2 Bundan bir çeyrçıkimar; şeyi, ne yapıp”. — Almıyacaktın'da, bana ne deye dört okka yağ tarttırdın? —— yıcığım.. Sekiz iie — Amma şişe bir adamin ce- | yapıp Hana — Dört okka yağ kaybettin dediler de, ne kadardır deye rakı içip birde | madınsa benim gibi, il aldkkmapl.. baktım gelirim, dedim! | penceresinden girl kaldırdı. Erkeğin yüzene, gözlerinde “?, işareti çizerek baktı. Erkek devam ettir — Gece ne güzel... Sahile ka- dar uzanalım mı? Gençkız omuzlarını bebeklerinde “1, işaret oldu. Çıktılar. ahilde, kayalardan birine otur- dular. Etrafta “gluk.. gluk., ge luk, eden denizin sesinden başka ses" duyulmuyordu. Genç kız, ucsuz bucaksız, kap- karanlık ufuklara dalmış düşü “düşündüğünü verirdim. Traş Tam sokağa çıkıyordum, kapı Ahpaplardan biri: Rahatsız etmeyeyim? Istağfurullah. Sokağa mi çıkıyordun ? — Hayır, berbere kadar gidip traş olacaktım... balde mesele yok. Ve girip oturdu. BU DA DERT A dan sonra B dedim. Hey. Sizlere ne dedim. Şairler toplansalar, Yazılmaz benim derdim! Neşe değil, acıyım, Eleme köruancıyım... Mezarında taş olsam, Yarimden davacıyım!.. Daktilo — Asansör memuruna: Haydi. gene aşağı inelim, geç kaldığım için daha mazeret uydu- i r X İ | İ “ | i 1 > ki hn > — Ayşenin başına gelen felâketi biliyor musun? — Yol. Ne oldu? — Kocamı ayarttı SUAL Dün akşam, ağır ağır, Kalu- mış sahillerinde dolaşıyordum. İskelenin tam ucunda, > kenar. ları geniş hasır ZAMAN On “sekiz ya- şında, arslan gibi bir gençti, Evlenmek he- vesine kapıldı. Kur yaptığı bir gençkize almak sapkalı bir zat, istiyordu. elinde oltası, Fikrini Baba- balık tutuyordu. sina açtı: Bir de ne göre- — Baba, ber yim, doktor Feş- evleneceğim. mekân bey değil — Daha henüz li aklın başihda — Merhaba değil oğlum doktor beyle Sila akli Demek balık- iile de ie sına gelsin de, . — Aklım ne e zuman — başıma günümü öldürü- gelir baba ? yorumuz. eniz tutmamasının en iyi çaresini ben bilirim. Evlenmek —D. — Nedir? “Vapura binmemekl — Hastanız kalmadı me? istemediğin za- manoğlum! Ne var? Dişçi, elinde kerpeten, tam ya- nm saat oğraştı, asıldı, kıvırdı, » Nihayet dişi, paramparça sı — Işte, dedi, kacak ne var? Ne yapsın? — Mehmet bey bu böyle de- vam etmez. — Ne yaptım efendim? — Daha ne yapacaksın... Işine bir gün geliyor iki gün gelmi- yor muşsun! — Ne yapayım efendim, ara- dasırada gelmezsem canım sikilir yor yili, Bunda kor- Ortaklar Salamonla Moiz ortaktılar. Günün birinde Moiz ağır hasta- landı. Ertesi gün cançekişmeğe başladı. Başucunda duran Salamona, bitkin bir sesle ani yünahlar On senedir senin hakini çaldim.. Daha yeçem hafta on bir senden han bersiz zimmetime yeçirdim. Ka- rinle, aramizda çok yakinlik vard Kizinle macerami anlatâniyayim... on, ortağının omuzunu ahat rahat öl, üzelmel.. Benim de yünahim var: Seni ze hirledim, yeberiyorsun! GÖNÜL BU... Ben küçücük bir kuştum, Omuzuna konmuştam. Neden ürküttün beni?.. Candan senin olmuştum! Sevdayı aşır gönlüm, Aşkını taşır gönlüm! O kazı sev dedimse, Demedim: Şaşır gönlüm! — Yok canım, dudak boyamı unuttum