Çeşme mektupları » Çeşme gençlerinin Sakız seyahati çok neşeli oldu Sakızın Çeşme istikametinden manzarası Çeşme, 16 (Hususi) — Çeşme gençlerinden 50 - 60 kişiden mü- rekkep bir grup karşıda bulunan Sakız adasına bir tenezzüh seyâ- hati yapmışlardır. Sakıza rotörle gidilmiş ve orada üç gün kalın- dıktan sonra avdet edilmiştir. Seyahat, - bilhassa (havanın müsaadesi yüzünden - çok eğlentili geçmiştir. Gençlerimize Sakızlılar azami derecede teshilât ve hüsnü kabul göstermişlerdir. Üç gün zarfında Sakızın ve köylerinin meşhur olan portakal, mandalina ve limon bahçeleri (o gezilmiş, köylüler e Çeşmelilere ( Dost ve kardeşlerimiz (o buyurun. ) diye ikramda bulunmuşlardır. Sakızın 66 köyü vardır. -Bu köylerin he- men hepsine muntazam otomobil- ler işlemektedir. Hulâsa: Sakızlılar da Çeşmeli- lerin bu seyabatlerinden çok memnun olmuşlar ve hattâ ağus- tos ayı zarfında Sakız şampiyonu olan (Lelâps) takımının İzmirin (Altay), (Karşıyakaspor) ve(İzmir spor) takımlarile yapılması takar- bilhassa gi Sakızda Ayatorya caddesi rür eden maçları için Yunan ka- filesinin Çeşme tarikile İzmire gitmesini ve bu vesile ile Çeşme- lilere bir iadei ziyaret yapmış olmalarını evvelce hazırladıkları pro- gramlarına ilâve etmişlerdir. Koza mahsulü bir milyonu geçmek üzere Bursada yaş koza üzerine hararetli bir satış faaliyeti var Koza hanında köylüler ve mahsulünü getiren bir köylü kadın Bursa, 20 ( Hususi ) — Koza mahsulü, ümit edildiği gibi, bir milyonu buldu, hattâ geçecek de. Bidayette berkes bir rakam söy- lüyordu. Karışık tahminlerde bu- lunuluyordu. o Bütün ( tahminler 1932 koza mahsulünün 800,000 kiloyu geçmeyeceğinde birleşiyor- du. Bu yüzden bir çok tuhaf mübahaseler olmuş, bahsa tutu- şanlar arasında kebap ve ziyafet taahhütleri bile yapılmıştı. Koza bir çıkmaz diyenler bahsı kaybettiler. Bunlar arasında bulunan fabrikatör M. Romangal vadi mucibince Borsa komiserine belediye bah- çesinde bir ziyafet vermek için, alâkadarları davet etmiştir. Yaş koza üzerindeki hararetli milyon kiloyu bu- | lunca, sekiz yüz binden fazlaya | | gelecektir. muamele, yavaş yavaş nihayete yaklaşiyor. Bir hafta sonra koza hanında on beş yirmi gündenberi görülen faaliyet ve kalabalık iyice azalacaktır. Şimdiye kadar gelen koza 950 bini geçmiştir. Mahsulün bu kadar fazla oluşu Bursa fabrikalarının gayri tabii ovaziyetine nihayet vermiş, ipekçiliği tabii mecrasına sokmuştur. Geçen seneki yerli ve ecnebi koza stokları kâmilen bitmiştir. Yeni mahsul ise fabri- kaların ibtiyacına ferah ferah kâfi Geçen sene kozanın azlığından Bursa mallarının nefasetine halel gelmişti. Koza pahalıya mal edil- diği için kumaşı'da pahalı satmak mecburiyeti hasıl olmuştur. Halbuki, el tezgâhlarile kumaş Nihayet bir ev sahibi olabildi! Fransız başvekili M. Herriotun vaziyeti Fransız baş vekili ve hariciye nazırı M. Herriot ayni zamanda Lyon şehri belediye reisidir. M. Herriot hangi vazifeye geçerse geçsin belediye reisliğini bırakmaz. Akşamları Paristen Lyona gider meclisi toplar, müzakerede bulunur, gece yarısı tekrar hareketle sa- bahları Parise döner. Fransanin en güzel şebirlerin-” den biri olan Lyonu, Lyon yapan: M. Herriot'tur. Bunun için baş- vekil şehri evlâdı gibi sever. Siyasi düşmanları o başvekilin rına zenginleştiğini iddia ediyor- lardı. Başvekil ise yer yüzünde dikili bir çubuğu ve beş parası olmadığını söylüyordu. Hakikaten başvekilin iddiasının doğru olduğu anlaşılmıştır. Bütün muarızları, okadar çalıştıkları halde hiç bir delil, hattâ emare bulamamışlardır. Bunun üzerine Herriot'ı sevenler Vermout civa- rında kendisine bahçeli bir ev hediye etmişlerdir. M. Herriot bu suretle nihayet bir yurt sahibi olmuştur. Başvekil hediyeden çok memnun olmuş ve “Artık ben de arazi vergisi vere- çeğim,, demiştir. Vermout, başvekilin ailesinin yetiştirdiği yerdir. Hediye edilen bina yedi odalı ve bahçeli küçük bir köşktür. EMLÂK SAHİPLERİ! Emlâkiniz için süratle kiracı bulmak kiralarını muntaza- Emlâkinizin men tahsil edebilmek inizin varıdatını temin Emlâkinizin Si öbimek hususatında mutehassısla- Emlâk rın tecrübesinden istifade edebilmek için LİK etmiş olan UMUM EMLAK ACENTESİ müessesesine MURACAAT EDİNİZI Adresi: Bahçekapı, Taş han No. 20-21-22 Telefon: 20307 uyanma yapan ve bu suretle fabrikalara rakabet eden sanatkârlar /ellerin- deki malı çabucak paraya çevir- mek için piyasayı kırıyorlardı. Bu hal, bazı fabrikaları hileye sevketti. Adetleri mahdut olmakla beraber bu hileye yanaşanlar, örgüyü seyreltmek ve enden çal- mak snretile kumaşları bozdular. Krepdöşinler, bilhassa filafil deni- len kumaşlar pek çabuk akıyor, kullanılmaz, dayanıksız bir hal alıyordu. Böylelikle Bursa malınını bozul- ması, omüşlerinini rağbetini de kırmıştı. Hileye baş vuranlar kâr yerine zarar ettiler. Hilesiz mal- ların da Oo piyasada emniyetini kaybetmesine sebep oldular. Bu yıl, fiatler vasati altmıştan aşağı düşmediği için, koza yetiş- tiren köylü memnun sayılabilir. Köylü, bu fiati bulacağını umu- yordu. e Fabrikatörler de geçen seneki gibi pahalı koza almadık- larından dediğim gibi, hem köylü memnun oldu, hem de Bursa ipekçiliği tabii mecrasına gir- miştir, belediye reisliğinde şehrin zara- - Tefrika No. 10 23 Temmuz 1932. 23 Temmuz 1932 Ana - Kız Rakabeti Nakili: (VA - Na) Hasan, bu şaşkınlık halinde bile, kendine böyle “sen,, diye hitap edilmiş olduğunun farkına vardı, bundan korktu. Bunun manasını kavrayamadı. Kekeledi. Bir yalan uydurdu. Aklına gelen ilk yalanı: — Anneniz, şeydi de... Birden bire rahatsızlanmıştı da... Yardım için yanına gittim... Meliha, “birdenbire (“kendini toparladı. Bu sefer, faciayı başka taraftan kavradı : Kapıya doğru bir adım attı. — Bırakın içeri gireyim. Erkek, kapının önüne geçti. — Hayır! Karısının içeri girmesine mani oldu. Meliha, ona, gözlerinin dibinde haileengiz bir ışıltile bakıyordu. Halbuki bu gözler, daima çok tatlıydı. Sordu: — Öyleyse?.. Öyleyse 7... Elini alnı üzerinde gezdirdi. Sanki düşüncelerini toplamak istiyordu. Ansızın, erkek dedi ki: — Affedersiniz... tedbir alma- lıydım.. Tedbir alarak size bu işi göstermemeliydim... Siz, beni, bu odadan çıkarken görmemeliydiniz.. Maamafih... —2.. — Maamafih, meseleyi biliyor- dıniz, değil mi? Kadın tepeden tırnağa kadar titredi. Zaten kocaman olan göz- leri (O koskocaman, © testekerlek açıldı. — Biliyor mıydım?.. Meseleyi biliyor mıydım?.. Hangi meseleyi? — Bu meseleyi... Hasan, bir baş işaretile kapıyı gösterdi. Bu yeni kapadığı kapıyı... Bu, artık, hertürlü örtülerinden sıyrılmış bir itiraftı. Meliha, bu itirafın bütün ma- hiyetini anladı. Gerçi, henüz tafsilâtını bilmi- yordu. Iki elile duvara dayandı. — Biliyor mıydım?.. Bunu mu?. Ben mi?.. Şimdi, hayret sırası Hasan'a düşmüştü. Hayret ve korku içinde karısına bakıyordu. NA Gayet samimi olan bir sesle; — Nasıl? - diye sordu. - Allah Allahi. Çok garipl... Anneniz size arzusunu söylemişti ya... Söylev memiş miydil.. Hem sonra, sekiy dokuz günden beri.. İlk öne anlamamış “bile olsanız... Bu sekiz dokuz gün, işin anlaşılması için kâfi bir zamandı... — Neler söylüyorsunuz! Çılgına dönmüştü. Bayılma derecelerine gelmişti. Başı dönüyor, fakat herşeyi biran içinde ihata ediyordu, keş- fediyordu. Böyle biran içinde keşfettiği şey, ta ayakları dibinde açılmış bir uçurumdu. Uçurum, onun bütün güzel şeyleri yutuvermişti. Çocukluğunun şefkatini, genç kızlık hürmelerini safdilliğini, imanını, kalpten bağ- ladığı hislerini, ümitlerini, hayal- lerini, heşeyini bu uçuruma dü- şürmüştü. Artık Meliha'da, güzel, mukad- des, kâk hiç birşey kalmamıştı. Hiç, hiç, hiç... Belki on saniye kadar, olduğu yerde sallandı. Artık gözleri etrafını görmü- yordu. Boşluk içinde yuvarlanıyordu. Bir an sonra, kaybolan hayaller yavaş yavaş gözbebeklerinde be- lirdi: Tavanın iâmbaları... Biribir- lerine benzeyen ve ayni fasılâdaki kapılarla bölünmüş çıplak duvarlar. Sonra, karşısında, hareketsiz, şaşkın duran bu adam... Ansızın, duvarlar osendeledi. Halı, ayaklarının altından kaçtı. Lâmbalar, güneşler gibi parladı. Meliha, âdeta ölmekte olduğunu hissetti. Kolları ileri doğru uzan- mış olduğu halde, ileri atıldı. Yere mi düşüyordu? Hasan, onu tutmak için kolla- rını açtı, aynı zamanda bir sayha kopardı. Erkek, kadını okucaklamıştı. Lâkin, bu vaziyet bir an devam edebildi. Meliha, sıçrar gibi, kollarından sıyrıldı. — Beni tutma... Bana dokun- mal... -diye haykırdı. Her adımda sukut edercesine, yürüyerek kendi odasının kapı- sına kadar yürüdü. (Arkası var) NAL kocasının Uşakta spor faaliyeti ei Uşak Ergenekon idman yurduna sıfıra karşı beş golle galip gelen Gençler birliği bi Uşak, 18 (Hususi) — Uşak gençler birliği menfaatine (22 temmuz 932 tarihinde yapılacak pehlivan (güreşinde (Kurtdereli Mehmet pehlivan da bulunacaktır. Onbeş kadar biribirine rakip kehlivan gelmiştir. Istanbaldan da Çoban Mehmet ve Edirneli Him- met beklenmektedir. 15 temmuz 932 cuma günü ya- ci takımı pılan lik maçlarında ergenekon idman yurdu takımını gençler birliği takımı sıfıra karşı beş gol ile mağlüp etmiştir. Ayni gün her iki klübün ikinci takımları maçında gençler birliği takımı sıfıra karşı altı gol, ile galip gelmiştir. ç Uşak belediye reisi Alâeddin beyin teşebbüsü ile bir stadyom inşasına başlanmıştır.