ife 5 GÜNÜN HABERLERİ Malül gaziler Ankarada bir cemi- yet teşkil ettiler Cemiyet Ankarada bir malüller yurdu açacak Ankara 28, — Ankarada otu- ran harp malülleri kendi araların- da toplanacak merkezi Ankara olmak üzere “Malül gaziler ce- miyeti,, namile bir cemiyet kur- muşlardır. Cemiyetin gayeleri: 1 — Yardımsız yaşayamıyacak ağır malülleri, içinde ömürlerinin sonunu huzur ve sükünle bekli- yecekleri bir * Malüller yurdu ,, açmak. 2 — Bize her kesten daha yakin olan şehit yavrularını korumak. 3 — Memleket kanunlarının malüllere bahşettiği hakları ara- mak ve terfih etmek. Yeni cemiyet malüllerin bir merkez etrafında toplanmalarını faideli bulduğundan memleketin muhtelif köşelerinde teşekkül etmiş bu mahiyette cemiyetlerin heyeti umumiyelerini toplayarak haziran sonunda toplanacak kon- greye omurahhaslarını o seçmeğe ve isimlerini bildirmeğe davet edecektir. Macar teşekkürü Kazazede Macar tayyare- cilerine gösterilen ihtiram Roma, 29 (A. A.) — Macar- istanın Romadaki elçisi dün Chigi sarayına giderek, Macar tayyare- cileri Endresz ve Bitayın. feçi surette vefatlarından sonra Ital- yan milletinin göstermiş olduğu tesanüt tezahüratı ve taziyetler hasebile Macar millet ve hükü- metinin derin minnettarlığını hari- ciye nazırına iblâğ eylemiştir. Macar elçisi, yeniden “Macaris- tan için adalet,, ismini taşıyacak olan bir tayyarenin ihda edilme- sinden ve kaza kurbanlarının ailelerine ( yapılan muavenetten dolayı teşekkürlerini tekrar etmiş- tir, Çin vakayii Beynelmilel bir konferans akti düşünülüyor Washington, 29 (A.A.) — Yeni Japon kabinesinin ayni hârici siyaseti takip edeceğine dair ola- rak neşredilen resmi tebliğ hak- kında bir çok gazeteler, Cemahiri müttehidei büyük Beritanya, Fran- sa ve İtalyanın, Çin-Japon ibtilâ- file iştigal için bir konferansın toplanmasına ait Japon teklifinin tetkiki (o maksadile Obir takım müşavereler yapmak suretile alı- nacak vaziyeti tesbit edecekle- rini yazıyorlar. M. Stimson ile M. Mac Donald arasında vukubulan telefon mükâ- lemesine ait olarak ta bu muha- verenin Çindeki komünizm hak- kında cereyan oetmiş olduğu zannediliyor. Feci bir cinayet Camliridge 29 (A.A.) — Zabıta dün öğleden sonra şehirden uzak bir evde 10 yaşından küçük 3 çocukla pederlerinin ve ayui ha- nede sakin bir kadının cesetlerini bulmuştur. Maktüller tabanca veya tüfekle öldürülmüşlerdir. Jeneral Shirakawa'nın naaşı Changhay, 29 (A.A.) — Jene- ral Shirakawa'nın naşını Japon- ya'ya nakleden Tahtsuha kruva- zörü, dün öğleden sonra tekrar buraya gelmiştir. Dançiğ hadiseleri M. Herriot vaziyeti vahim görüyor Berlin 29 (A. A.) — Alman matbuatı, Dançiğdeki Hitler taraf- tarlarının nümayişlerinin tehlike- leri hakkında Fransız matbuatında intişar eden bir çok makaleleri kaydetmekte ve bu endişelerin aslı olmadığını yazmaktadır. Vorwats gazetesi, bu şayiaların hayalperestane olduğunu yazmakla beraber, Alman milletinin Lehis- tana. karşı galeyan halinde bulun- duğunu tasdik ediyor. Bu gazete, Alman hükümetinin vaziyetin vahamet kesbetmessini men için Dançigdeki Nasyonal - Sosyalistler üzerinde icrayı nüfuz etmesinin vazife olduğunu ve aksi takdirde bütün cihan muva- cehesinde müthiş bir mesuliyet altında kalacağını yazıyor. Paris, 29 ( A.A. ) — Lyon'da münteşir Le Democreta gazetesi M. Herriot'un “vaziyet vahim,, ünvanile yazdığı makaleyi derce- diyor. M. Herriot, bu makalesinde, Almanyada (oyükselmekte olan Hitler dalgasının ihdas ettiği vaziyetin ve Nazi'lerin Dançig etrafındaki faaliyetlerinin endişe bahşolduğunu ısrarla kaydediyor. Mumaileyh, efkârı umumiyenin Lehistana karşı asabileştirilmekte olduğunu ve adeta günün birinde mahut “ koridor ,a karşı bir harekete teşebbüs edilmek iste- niyormuş gibi bir vaziyet alındığını söylüyor ve şark hudutları için münakaşalar ihzar ediyor diyor. M. Herriot, yazısına şu suretle nihayet veriyor: “Nasyonalizmin muhtelif eşkâ- lile iğzap edilmiş olan nesillerin iktidar mevkiine gelmesile her gün biraz daha ciddi bir hal almakta bulunan bu vaziyet karşı- da yeni Fransız ekseriyeti itidal aklı selimin delillerini göstermeğe ve kendisini hayalât ve kuruntuya kaptırmamağa ve tefrikalarla zaif düşmemeği temine mecburdur. Bir motör battı Tayfalar yüzerek sahile çıkmışlar Izmir, 28 — Istanbul limanına mensup ve Rizeli Hüseyin oğlu Ömer kaptanın idaresindeki (Allah verdi) isimli 33 tonluk yel- kenli motör evelki gece dalgalara tahammül edememiş ve Karaburun kazâsının Mordogan nahiyesi sa- hilinde kayalara çarparak parça- lanmıştır. Yelkenlinin mürettebatı kendilerini derhal denize atmışlar ve yüzerek sahile çıkmışlardır. Nüfusca zayiat yoktur. Zeytin hastalığı Pamucak haşeresini sulu ilâçlarla tedavi etmerüeli Zeytin mıntakalarındaki zeytin- liklerden bazılarında son günlerde Pamucak tabir olunan bir nevi haşere türemiştir. Mıntaka ziraat müdürlükleri mülhakat ziraat me- murluklarına gönderdikleri tamim- de; bu seneki zeytin mahsulünün diğer senelere nisbetle bereketli olduğunu ve bu itibarla az miktarda görülen Pamucak haşe- resinin sulu ilâçlarla izalesine kalkışmanın faide yerine zarar ika edeceğini bildirmiştir. Çünkü haşerenin imhası için kullanılacak sulu ilâçların zeytinlerde;. haşere- den fazla tahribat yapacaktır. İngilterede feyzean Bir çok arazi su altında kaldı Trent nehrinde mevcut setler yıkıldı Londra, 29 (A.A.) — Son yağ- murlar Nottingham, Lincolnshire ve Yorkshire kontlukları dahi- linde bir çok nehirlerin taşmasını ve geniş arazi sahalarını kapla- masını muçip olmuştur. Trent nehri iki yerde seddi yıkmıştır. Gainsborough ve Neward arasında sahayı istilâ eden sular bir çok meskenleri tamamen tecrit etmiştir. Iki gün evvel, feyezandan kaçan 500 aile henüz meskenlerine avdet edememiştir. Don nehrinin seri yükselmesi yüzünden daha fena neticeler çıkarmasından korkul- maktadır. Rus - Alman gümrük mukavelesi Berlin, (A.A.) — Rus - Alman gümrük mukavelesi, dün Almanya hariciye nazırı tarafından imza edilmiştir. 10 haziran tarihinde tastik edi- lip. mer'iyet mevkiine girecek olan bu mukavele, Almanya ile Sov- yetler arasındaki iktisadi müzake- reler hakkında 22 kânunuevvel 931 tarihinde aktedilmiş olan protokolun zeylidir. Mali yardım Italya Avusturyaya yardım edilmesini istiyor Roma 29 (A.A.) — Italya hü- kümeti, Paris, Londra ve Berlin- deki mümessillerine talimat vere- rek bu hükümetler zimamdarları- nın Avusturya'nın mali vaziyeti hakkında nazarı dikkatlerini celb- eylemelerini ve maliye mutahas- sısları arasında bir içtimaın sür'atle akti lüzumunun ve Cemiyeti Akvam konseyinin geçen celese- sinde içtima derpiş edilen Cemi- yeti akvam maliye komitesinin bir an evvel inikadı zaruretinin bu hükümetlere iblâğını emrey- lemiştir. üyük set Zuydersee körfezini kapayan set bitti Amsterdam, 29 (A. A.) — Zuydersee körfezinin iki tara- fını birbirine . bağlıyan (o seddin inşası dün öğleden sonra nihayet bulmuştur. Bu denizin şimal deni- zinden bu suretle ayrılmış olan kısmı bundan sonra İjssel gölü isminin alacaktır. Zuydersee körfezi, karaya mer- but olan kısmının inhidamı üze- rine İ4 üncü asırda teşekkül etmiştir. Mühendisler o körfezin kurtulması için bir plân tanzim etmişlerdir. Yeni yapılan seddin inşası bu plânın birinci merhale- sidir. Başlanılan inşaat, oFelemenk arazisini (o ehemmiyetli (o surette büyütmeğe müsuit olacaktır. Amsterdamda Amerikan altını Londra 29 (A.A.) — Amerika- dan gelen ve Amsterdama 3800000 ingiliz liralık altın götürmekte olan Amerikan bandıralı Stoden- dorm. vapuru dün Plymoutha vasıl olmuştur. Çiroz ucuzluyor Çiroz fiyatlarındaki düşkünlük devam ediyor, evelki gün 1090 çiroz 300 kuruşa satılıyordu. Dün 1,000 çiroz, 250 kuruşa düşmüş- tür, ———— AKŞAM'ın tefrikası: No:126 o 30 Mayıs 1932 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Hele sui kast teşebbüsü artık suya düşmek üze- redir, Vakıa Haci Ahmet bey, Ishak Süküti ile - tevkif edilmeden evvel - bir iki kere gö- rüşmüştür. Fakat arada gene Sabri bey var, Ve Hacı Ahmet bey, Seyit Abdülkadir ken- disini omütema- diyen tazyik ede- rek cevap istediği için, o da Sabri beyi sıkıştırmak- tadır. Sabri bey, zavallı Sabri bey ne bu tarafa: — Cemiyet, cemiyet diyorsu- nuz, ne cemiyeti, işte bir ben kal- dım !.. diye bili- yor, ne de der- dini açacak, yar- dım bulabilecek bir baş, bir taraf hatırlıyabiliyor. Muharriri : * Gİ L'HORRIBLE VENGEANCE DU SULTAN sur'un Jeune Turc. Le Göuvernement » Hamidien 5 de' plut En plus furicux s'est dernitremeni rendu” <oupable dune vengeance aussi cruelle gu'horrible M. H. Tounalı, nen. connu en Turğule comme un des chefk revolutionnaires compromettant. sa famille ct son avenir, s'est refugit, il y a guatre ans, â Geneve pour fair la propagande contre le Sultan et son rögime illgitimc et arbitraire z Dielaleddin Pacha, chef de la Police || secrâte du Sultan, gul, il ya un an et dimi, a guitt€ Constantinople avec Ja mission de corrompre guclguesuns des Jeunes. Tures, a completemeni €choue auprts de M. Taypali gujresta fiddle 2 seş prifgipes malgre İes ofires brillantes gü luf ont G6 faites. Le Sultan ne pouvant pas Fattcindre, s'çn prend aux siens On renvoie son ieune fröre de Vecole göuvernementale, et lesdeux autres fröres. gul, A cette &poguc, Gtaient de retour HAL lemagne ol ilsont termine leurs &tudes, se” volent priv&s de tout cmploi. Peu de .temps apres, Kalne part pour la Bulgaric. Ce fut fatal pour la famille. Les deux alıtrds fröres gul €taient â Constanti. mople lurent arret&s instanişntment. Le vicux pöre gul se trouvait â cc momentâ Sınyrne ne fut pas €pargn€, on amcna'a Constantinople escort par une bande de .mouchards militaires. Aprös guelgues mois de prison oü ils ont endur& toute espece de privation et de torture, le Sujtan envoie Münir Bey, Am- bassadeur â Paris, pour neğocier encore une is avec les Jeunes-Tures de Geneve ; mais M. Tounali reste in&branlable et au furie du Sultan ne connut pas de bornes W” ordonne Vexil de ses parents.” Un des deux enfants age de 18 ans cs exile 4 Bagdad, Vautre de 14 ans est emi voye avce son pöreag€de Go ans â Mous soul ok ils arrivent apres 68 jours de maf <he penible i Towt ce gu'on peut imaginer de şoulran- ces leur a &€ inflige journellement pendönd ce voyage, Mais.lâ m'dtalt paş Je terme, final auguel ils talent destin€s. Ce viçuğ pere“ au moment ob il crut etre ala A8 de ses pcines, devint Vobjet gün erime atroce, erime gui helas n'est Jgue trop' | commun dans les procedâs de Sa Majesle Imperiale avec ccux gü osent deyenir partisans de la justice. Le fond du desört d'Arabie 'peut seul raconter cömment ls dose nefaste fut administr€e. AA a Suite de çette mort horfible le petiği enfant demanda la permission d'aller var tager Vexil de son İröre â Bagdad. 1 Gtsit fatile de pr€voir ge le refus Eksi le sort d'une pareille demande et le tableav. gul est present ajourd'hui â note mömcire &st celui d'un jenne inforuumd, sans abri e£ Sans protection, passant son tempsâ lamen: ter avec Yardcur du jcune Ag la seule perte gül İvi Gtajtpossible Et Me Tounali yp İl ne pense gu'a son devöir. Il çörtinde, «on voyage et vient de güitter VEgypte. Le Calre. le 31 Octobre 184p Comrrt OTTOMAN O'Umow ET DE Procr?s* (Section du Car ADRESSE: Belle pontale Ne 679 dernier voyage gu'il ft â Stockhalm, la” Ozaman genç- lerde bir kanaat var: Edip, şair demek hürriyet- perver, mücahit demektir. Bu kanaat şüphe yok ki (Namık Kemal ) in doğurduğu bir kana- attir. Sabri bey bu hisle Evvelden beri tanıdığı ve sık sık ziyaret ederek daima hüsnü kabul gör- düğü Recai zade Ekrem beye gidiyor. Vakıa şimdiyekadar üs- tat ile aralarında cemiyete, hür- riyete, mücahedeye dair tek söz geçmiş değildir, fakat Ekrem beyden bu hususta, büyük bir müzaheret göreceğinder katiyen emindir. Üstat, o Sabri beyin; sözlerini bitirmesine meydan vermeden: — Seni, diyor oğlum Nejat kadar severdim... Fakat gördüm ki.... Hayır, hayır... Bana böyle şeylerden . bahsetme , evimi mi yıkmak isteyorsun,.. Ve bir daha buraya gelme! Recai zade ekrem bey Sabri beyden, bu genç tıbbiyeliden çekindi mi, bu, halâ bir muam- madır! Sabri bey sokakta kalmış kim- sesiz bir çocuk gibi boynu bükük ne yapacağını düşünemiyor bile... Cuma günü gene Ahmet beye gidecek ve ( cemiyetin cevabını! ) götürecek! Artık çok geciken bu cevabı, Seyit Abdülkadir sabırsız- lıkla bekliyor... Hacı Ahmet bey cuma günü Sabri beyle karşı karşıya oturur- ken, Seyit Abdülkadirin cevap almaga gelen Mekkeli Seydini gene bir bahane ile savdıktan sonra Sabri beye baktı. Bu bakışta her şey vardı. Ve bu bakış önünde eriyen genç tıbbiyeli artık kendini tutamıyarak hıçkıra hıç- kıra sarsılan başını avuçları içinde sıkıyor, sıkıyordu. Kısılan sesi bağıramıyordu: — Cemiyet, hanği cemiyet, işte bir ben, zavallı, kimsesiz, bir genç... İşte herşey bukadar!.. Hacı Ahmet bey, baba adam: — Ağlama diyor, ben bunu tahmin ediyor ve düşünüyordum, Çek ellerini yüzünden... Fakat o da ağlıyor: ittihat ve terekki cemiyetinin Cenevre şube- sinin neşrettiği beyannamelerden biri —Bak diyor, ben de ağlıyorum, bir suçun günahın, yok ki ağlıyor- sun, hürriyet aşkile çarpan kalbin... Iki hürriyetperver insan kucak- laşıyorlar; — Ağlama, diyor, sen ve ben ikimiz, işte büyük bir cemiyet! Yalnız üç ki Hacı Ahmet beyin riyasetinde Sabri bey ve Nümunei Terakki mektebi ders nazırı Hüseyin Avni beyden mürekkep yeni cemiyet teşekkül ediyor. Nümunei Terakki müdürü Nadir bey de cemiyetin şifre kâtibidir. lik iş, bittabi, suikast mesele- sini halletmektir. Silâhşorlar hazırdırlar. Yalnız vaka esnasında ölürlerse ailelerine verilmek üzere Seyyit Abdülkadir cemiyetten on iki bin lira istiyor. On iki bin lira... Cemiyetin ka- sasında on iki bin kuruş bile yok. Nafıa muhasebecisi Sadi bey: — Suikasti müteakip bu parayi ben vermegi taahhüt ediyorum, diyor, bu müşkülde böylece hal- lolunuyor. Sonra düşünüyorlar; kan dök- meden işi halledemez miyiz? O zaman İstanbul merkez kumandanı Kâzım paşa emri altındaki bütün kuvvetlerle sarayı sarmağa ve icabında (o çarpışmağa (hazırdır. Abdülhamit şayet maiyyetindeki muhafızlarla mukavemet etmek ister, hal” kararını kabul etmezse o vakit masum kanı dökmekdense (zalim, cahil, anut, müteassıp bir hükümdarın idamı caiz olur ) fetvasını verdiler. Karar, karardır. Fakat bu kararı tatbiktan evvel Parise Ahmet Riza beye de yazip onların da fikirlerini almak ve bilhassa vakayı müteakıp Avru- pada yapılacak işleri hazırlama- larını temin etmek lâzımdı. Yazı- yorlar ve acele cevap istiyorlar. Bir Rüya hikâyesi! Günler geçiyor, Istanbulda her hazırlık itmam edildiği halde Paristen beklenen cevap gelmiyor, bir türlü gelemiyor. Nihayet birgün doktor Nazım beyden uzun bir mektup alıyorlar. Nazım bey rüyasını anlatmakta- dır ve rüya hikâyesi ile bu suikast işini tasvip ettiklerini ihsas et- mektedir. (Arkası var)