27 Mayıs 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

27 Mayıs 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Mayıs 1932 — 27 Mayıs 1932 BEŞ YÜZ MİLYON İNSANA HÜKMEDEN KADIN Tarihif aşk, ve macera romanı Nakıli : (Vâ-Na) —-— İngiliz - İrlanda ihtilâfı gün geçtikçe şiddetleniyor Tefrika No 37 Irlandalılar mustakil bir cumhuriyet fikrinde son d Ingiltere ile Irlanda arasındaki münasebat gittikçe gerginleşiyor. Son intihapta büyük bir ekseriyet kazanan ve iktidar mevkiine gelen cumbhuriyetçiler krala © sadakat yemini etmemekte ısrar ediyorlar. Bundan başka her sene İngiltereye verilen vergi meselesinde de bir çok müşkülât çıkarıyorlar. Ahval işin bu kadarla kalmıya- cağını gösteriyor. Şimdiki halde Irlanda, İngiliz & imparatorluğu eczasındandır. İngiltere kralı Irlan- danın da kralıdır. Halbuki cumhu- riyetçiler Obu rabıtayı keserek Irlandada ayrı bir cumhuriyet tesis etmek istiyorlar ve buna hazırlamyorlar. Ingilterenin böyle bir iftiraka kolayca razı olmıyacağı şüphesiz- dir. Irlandalılar da ısrar ederlerse arada kanlı hâdiseler vuku bul- ması ihtimali vardır. Esasen şim- diye kadar bir çok defalar bu kabil hâdiseler olmuştur. Irlanda adası Irlanda, büyük (Beritanyamn garbinde bir adadır. Mesahai sat- hiyesi 83,792 kilometro, nüfusu beş milyon kadardır. İklimi mu- tedildir. Adanın etrafından Golf Stream denilen sıcak su akıntısı geçtiği için burada kış pek hafiftir. Kar nadiren yağar, Adanm cenup havalisini havası Fransanm cenubundaki Nice şehrinin hava- sına benzer. Yazın da hava pek sıcak olmaz. Yaz ve kış havası arasındaki fark ancak 10 derecedir. Yukarda Dublen şehrinde katolik merasimde, aşağıda frlandada erece 1srar edecekler Yeni hukümet relsi M. de Valera ve kabinesi -erkânı Irlanda toprağı çok münbittir. Bir zamanlar burada ziraat pek ileri gitmişti. Fakat arazi büyük Ingiliz lortlarının eline geçtiğin- den ziraat yavaş yavaş gerile- miştir. (Halkın başlıca gıdası patatestir. Fakat bu kâfi gelme- diğinden her sene binlerce İrlan- dalı başka yerlere hicret eder. Bilhassa Amerikada beş milyon kadar İrlandalı vardır. Irlanda evvelce müstakil bir krallıktı. 12 inci asırdan sonra ingilizlerin eline geçmiş, fakat halk bir çok defalar bu istilâiya karsı kıyam etmiştir. İngilizlerin protestan, Irlandalıların Katolik olması aradaki ihtilâfları şiddet- lendirmiştir. Ilk muhtariyet lâyıhası 1847 de vuku bulan kıyam çok şiddetli olmuştur. Vaziyet uzun irlanda askerleri dini Ispanyayı hatırlatan Fiy sahne: fakir bir köylü cocuğu ve eşeği müddet karışık devam etmiş, nihayet 1881 de Gladiston Irlan- daya bir nevi muhtariyet veren bir kanun lâyıhası hazırlamıştır. Fakat bu lâyıha senelerce öyle kalmış, tatbik edilmemiştir! Irlandalılar 1916 O senesinde, harbi umümiden istifade ederek kıyam etmişlerdir. Fakat İngilizler büyük bir şiddet göstererek kı- yamın başında bulunanları tutup kurşuna dizmişlerdir. o Nihayet harpten sonra Irlanda muhta- riyete nail olmuştur. Fakat halk istiklâl arzusu bes- lediğinden milliyetperver reisler uzun müddet hapislerde kalmıştır. Nihayet son intihapta cumhuriyet- çiler galebe edince bunlar hapis- ten çıkarılmışlardir. Irlandalılarla o Ingilizler tabiat itibarile de birbirlerinden çok farklıdırlar. Bunun için arada kolayca anlaşmak kabil değildir. Müthiş rakkam Cemiyeti Akvamın şimdiye kadar masrafı 11 milyon ingiliz lirası! Cemiyeti Akvamın masarifini indirmek için İngiltere hükümeti bir mücadele açmıştır. Bu mak- satla İngilterenin Cemiyeti Ak- vamdaki murahhası bu müesse- senin mali ahval ve teşkilâtını tahkik için maruf beş iş adamın- dan bir komite teşkil edilmesini teklif etmiştir. Fakat bu teklife yalnız Almanya ile Panama tarafndan yardim edilmiştir. Bunün üzerine ingiliz murahhası meselenin idare komi- tesi tarafından tetkik edilmesine âit fransız teklifini kabul etmiştir. Idare komitesi Cemiyeti Akva- mın gelecek eylülde toplanacak büyük meclise rapor verecektir. Tasarruf hakkında nihai karar büyük meclise kalmıştır. Japonya murahhası Sinyor Ma- dariağa teklife itirazederek demiş- tir ki: “ Cemiveti akvamın masarifi Londra yahut Nevyork şehrinin tanzifiye masarifinden fazla de- ğildir. Cemiyeti akvamın 1930- 931 mali senesi masarifi 1,260,000 isterline baliğ olmuştur. Bundan ( İngilterenin (hissesi 120,000 isterlindir. Cemiyeti ak- vamın tesisi tarihinden şimdiye kadar mal olduğu masarif İl milyon 70 bin sterlindir. Bunda İngilterenin hissesine | 1,080,000 sterlin isabet etmiştir. Japonlar tiftik alacaklar Japonlar, Türkiyeden tiftik satın alacaklardır. Birkaç Japon firması bu hususta, ihracat ofisinden malümat istemişlerdir. Şimdi de, Ye - Ho'nun dima- ğında neler kurduğunu kimse fark edemiyordu. Imparatoriçe valide, münhasıran Ooğlüunun sıbhatile meşgul görünüyordu. Her saat başında adam yollayor; oğlunun ne halde oldüğünu sorduruyordü. Öyleya: Mukaddes âdat muci- bince, evlâdının akıbetile son derece alâkadar bulunması lâzım gelmez. miydi ?. Hakikatte ise, oğlunun sıhhatile bu derece alâkadar oluşu analik şefkatinden ileri gelmiyordu. Ölüm haberini ilk önce almak, bu sayede ilk evvelce filiyata geçmek arzu- sundaydı. Bir Mançu kumandanının * kızı olduğu için, babasından sevküc- ceyşi hasletlere tevarüs etmişti. Ansızın hücum etmenin, gafil avlamanın ne olduğunu biliyordu. Böylelikle, düşmanını en unulmaz yerinden vuracaktı. Oğlu ölünce, âlem görsün diye göz yaşları mı dökecekti ve dö- vünecekti? Bunu hem kendi vaka- rına, hem de samimi hislerine mugayir buluyordu. Zira, oğlu olan imparator Hien-Foung,u asla sevmemişti. Bu delikanlıyı koca- sına benzetiyordu. Ondan nefret bile ediyordu. Onun yüzüne bak- tıkça, ömrünün en fena, en müs- tekreh, en haysiyetşiken saatleri aklına geliyordu. Esasen, oğluyla, onun terbiyesi ve büyütülmesile asla alâkadar olmamıştı. Onu rakibesi imparato- riçenin eline bırakmıştı. Sanki, Hien - Foung'un hakiki annesi, rakibesiydi? Bu çocuk, onun hayatında bir basamak olmuştu. Ye - Ho, onun sayesinde bugünkü yüksek mev- kiine nail olmuştu. Lâkin, bu oğlan, rolünü oynamış bulunuyor- du. Artık ona lüzum kalmamıştı. Lüzum kalmak şöyle dursun, hattâ başa belâ bile kesilmişti. Delikanlı rüştüne eriştikten sonra, annesinin nazarında yalnız bir tek sıfatı hâizdi: Âsil.. Bu âsi, gün geçtikçe borusunu öttürmeğe başlamıştı. Onun pek kıymetli olan hükümranlığını balta- lamağa uğraşmıtı. İşte, şimdi, çok şükür, bu burnu havada oğlanın macerası nihayete eriyordu. Hülâsa, Ye-Ho, oğlunun, koca- sına Sarı çeşmelerde (— ahirette) mülâki olacağını düşünerek hiç de müteessif olmayordu. Bilâkis, bu mülâkatı, kendi siyasi emellerine şahsi ihtiraslarına pek de muva- fık buluyordu, buna rağmen, Im- paratorluğun ne kadar meşhur doktoru varsa, hepsini, can çeki- şen hastanın başı ucuna topla- mıştı. Bu tabiplerin cümlesi, hanedanın teşrifat kaidelerine riayet mecbu- riyetindeydiler. Onun için haş- metlü müşterilerinin huzurunda secdeye varmış vaziyetlerini mu- hafaza ediyorlardı. Açıkçası, has- tanın hututu vechiyesini ( bile görmek kendilerine nasip olama- yordu. Sonra, huzurdan çıkıyorlar; hastalığın ne olabileceğine dair aralarında (münakaşaya (girişi- yorlardı. Bittabi, fena hastalıklar, impa- rator gibi yüksek bir şahsiyete kondurulamaz. Ona nezikâne ve asilâne ( hastalıkların (isimlerini bulup veriyorlardı. Bu sebeple, gayet zararsız, hafif (o ilâçlar tavsiye ediyorlardı. Suya sabuna dokutimayacak, ne iyilik, ne fena- lık yaratacak ilâçlar.. Bu sırada, hastalik, gereği gibi ilerliyerek, hastanın hali iyileşe- ceğine fenalaşıyordu. Fakat, nede olsa, vücüt genç... Asil delikanlı, mukavemet göste- riyordu... Yavaş yavaş iyileşmeğe başladi. Nihayet, artık nakahat devresine girdi. Lâkin, bu dev- renin tehlikeli bir akşamında ak- lına bir delilik esti. Hastalık imtidadınca pek yorulmuştu. Ca- nın eğlendirmek istedi. Gizlice odasmdan kaçarak hasta odası- nın sicak derecesine alışmış vü- cudunu dışarmın haşin soguğuna maruz bıraktı. Doğruça Çin şehi- rinin mahut mahallesine gitti. Bu mecnunane hareketin tabi- at tarafından o cezalandırılacağı muhakkaktı. Gün doğarken, sara- ya, hümma içinde tir tir titreyen imparatoru getiriyorlardı. Deli- kanlı nefes nefeseydi. e Dişleri yekdiğerine çarparak takırdayordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Kendisini oalelâcele, merasim yatağına yatırdılar. Valide impa” ratoriçeye (koştular. | Oğlunun Ejderler Tahtına bineceğini haber verdiler. Bu haber üzerine, Ye - Ho, hayatındaki atıklıklardan birini gösterdi ve şayanı hayret bir soğuk kanlılık yaptı: Bir saniye bile kaybetmeksizin, Reçili kralı (ki sadık tevabiin- dendi) Li - Houng'a haber yol- ladı: Derhal maiyetindeki bütün askeri kuvvetleri seferber ederek Pekin üzerine yürüsün diye... Sanra, Yong - Lou'yu meseleden haberdar etti. Tatar şehrinin ehemmiyetli sokak başlarını ona kestirtti. Keza, Memnu Belde'nin dörtyol ağızlarını da tutturdu. Mor Şehir'de de aynı tarz tedabir alk- dırttı . oTekmil O hadımağalarını seferber etti. Sonra, sakin bir surette, müs- takbel muharebeyi, bütün tefer- ruatına kadar tanzim ve tertip etti, Hâdisatın tekevvününü bekle- meğe başladı. Mukaddes adam (— imparator) bütün gün zarfında can çekişti. Bu da, yukarıda söylediğimiz ha- rekâtı askeriyenin meydana gel- mesine imkân verdi. Haşmetmaap ancak akşama doğru asil yüzünü çenüba doğru çevirmek arzusunu gösterdi. ( yani öldü. ) Merasim iktizası, ölülerin yüzleri, Çin'de cenuba çevrilir. (Arkası var) EMLÂK SAHIPLERİ! Emlâkiniz 0 kiracı Emlâkinizin kiralarını muntaza- men tahsil edebilmek: İl Emlâkinizir: varıdatım temin edebilmek hususatında mutehassısla- Emlâk vin tecrübesinden istifade edebilmek için EMLAK İDARESİ umurunda kesbi ihtisas etmiş olan UMUM EMLÂK ACENTESİ müessesesine MüURACAAT EDİNiZİ Adresi Baliçekapı, Taş han No. 20-91-22 Telefon: 20307

Bu sayıdan diğer sayfalar: