10 Nisan 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

10 Nisan 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 © En güze — Manzum efsane — (Oskarvayld) gen nakleden: Necdet Rüştü — Binlerce sene evvel, varmış bir güzel ölke, Yeşil dallar verirmiş bağçelerine gölge! Topraklarında renk renk açılırmış lâleler, Kayalar arasından akarmış şelâleler! Dünden bugün güzelmiş! Bugünden güzel yarın, Çiçekli koruların, cenet gibi bağların Yollarında kızlarla aşıklar dolaşırmış, Gönüllerinde çılgın bir sevdayı taşırmış! Derinmiş, şiirliymiş gecelerin hulyasi, Denize aksedermiş ayın pul pul ziyası! Hicranlı şarkılarla, çekilirmiş kürekler, Yaşla dolarmış gözler, ahedermis yürekler! Sularda yüzüyorken böyle kayıklar, sallar, Aşka sahne olurmuş gizli gizli kumsallar! Güzeller naz edermiş kucağında bir gencin! Bir göz yaşına bedel, bir puse almak, için, Sevgililer önünde aşıklar diz çokermiş, Geceler böyle geçer, üfukta gün sökermişl * Bu beldeye yıllarca kanat germemiş keder, Felek halkın derdini saadete kalbeder, Onları, dünyadeyken, cennette yaşatırmış, Saadet, bir sur gibi, beldeyi kuşatırmış! Yalnız keder namına bu ilâhi diyarda, Ceylânların gezdiği gölgeli korularda, Gece gündüz edermiş içli bülbüller feryat! İşte bu memlekette hükümdarmış: Şehrazat! Bu kadının 'bir eşi görülmemiş felekte: Kâfur teninin rengi bulunmazmış melektel Vücudunu örtermiş saçlarını bıraksa, O, kudretten sürmeli, gözlerile bir baksa, Tıpkı bir âşik gibi, dile gelirmiş taşlar, Taşın gözünden bile o an sızarmış yaşlar! Bazı şehre çıkarmış binip tahtırevana, Ahali, volkan gibi, gelirmiş galeyana: Yüzünü görmek için birbirini ezermiş, Alkışlar arasında bütün şehri gezermişl * Bu zevkle dolu ömrün, bu bahtiyar hayatın, “Günlerini yapyalnız geçirirmiş bu kadın: Bir engin aşk isteyen hisli kalbini gerçek, Alamamış beldede binlerce güzel erkek! Fakat onun aşkile ne kadar delikanlı, Göğe kol atan dağlar gibi başı dumanlı, Hicranını gizlice çekermiş üzgün üzgün: Şehrazad'a anlantmak dertlerini ne mümkün | Nihayet ayrılıktan bıkarmış gönülleri, Bir mum gibi erirmiş bütün tahammt!' Şehrazadın aşkile hepsi candan geçermiş, Kimi kendini vurur, kimi zehir içermiş! Yirmi yıllık ömrünün baharına doymadan, Gi I musiki! | Şehrazadın dizine başlarını koymadan, Kıvrılıp, ölüm denen, o halâskâr kucakta, Hepsi sessiz sadasız ölürmüş bir bucakta! * Bir geceydi zulmette uyukluyordu Bağdat. Çini köşkün bir geniş balkonunda Şehrazat, Çıplak omzu dayanmış birir kuş tüyü yastığa, Bakıyordu o mahmur gözlerle karanlığa! Şanki karşı ufukta raksediyordu cinler; Sonra yanı başında dolaşan güvercinler, Hepsi de vucudüne sürerek kanadını, Sanki okşukyorlardı bu ilâhi kadını! Yıldızlar avuç avuç semaya dökülmüştü, Yıldızlar karanlıkta yanan bir gümüştü | Fakat karşı ufuktan ay doğup yükseliyor: Bu gümüş yıldızları söndürmeğe geliyor | Şehrazadın kaçmıştı bütün bütün uykusu, Tüten buhurdanların bayıltıcı kokusu, Onun döndürüyordu, bir arzuyla, başını: Halâ bulamamıştı gönül arkadaşını! Bütün gençler “bu kadın bir bükümdardır..., Diye, Ona edemiyordu kalplerini hediyel Fakat şu dakikada, hattâ bir çoban bile, Esiri olacaktı bütün varlığı ile! Yalnızlıktan usandı, çaresizlikten bezdi, Bir adama: “Beni sev.., diye, emredemezdi! Bu hakikat önünde, acizliğini bildi: Yurda hâkimdi amma, kalbe hâkim değildil.. Yaşlı gözleri dalmış, düşündü hayli zaman, Yanındaki nedime nihayet etti ferman: “Arasınlar: Bağdadda kimin sesi en güzel, “Onu dinliyeceğim, bana söylesin gazel! “ Sesleri hakikaten güzel olmayan amma “ Zındana arttrırım, çıkmasın huzurumal.. ,, O zaman bir havese düştü yüzlerce erkek: Hepsi de Şehrazade şarkılar söliyerek, Kavuşmak istediler hediyeye, ihsana, Ne çare ki hepside atıldılar zındanal En nihayet göründü huzurunda bir adam: Bu ilâhi kadına yakınlaşınca tamam, Herkes gibi gelmedi onun da alnı yere, Daldı Şehrazaddaki iri, siyah gözlerel Ne garip ki; şu adam söylemiyordu şarkı; Bu sükütun olmadı fakat şarkiladan farkı: Şehrazat asabında hissetti bir heyecan, Sanki gizli dallardan bülbüller öttü o anl Bu süküt bir ilâhi musiki gibi geldi, Çünkü: Bu karşısında duran genç çok güzeldi.. Amerikada büyü Amerikada son zamanlarda spor muştur. k bir spor Yeni spor Kolleci Her daire 65 kadem mektebi kulesine de müesseseyi işletecek ve atletizme büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Hemen hemen her tarafta yeni yeni spor mektepleri açiliyor. Bu cümleden olarak Amerikanın Yale darülfünununda merbut büyük bir spor kolleci açılmıştır. Burası dört milyon dolar Kollec altı katlıdır. Darülfünunda tasdik edilen her spor şubesi için mahsus bir daire vardır. Dördüncü, beşinci ve “altıncı katlar güreş, meç ve boks için tahsis olun murabba olup seyirciler için ayrıca balkonlar vardır. Ikinci katta 165 ayak wzun- luğunda, 35 ayak genişliğinde ve 5 ilâ 12 ayak derinliğinde yüzme havuzu vardır. Etrafında 2,200 seyirciyi alabilecek sâbit yerler mevcuttur. Oyunlara mahsus amfi- teaterde 1,600 sabit yer vardır. Havuzun suyu mehir gibi ak- makta dan nebirdeki her *ürlü şerait burada vardır. Kollecin 2200 ayak irtifandaki cihazlar yerleştirlmiştir. Cenah- ların ikisinde de birer amfiteater vardır. Bu cenahların damları raket, el topu gibi oyunların idmanlarına tahsis edilmiştir. Sağ cenahın yer katında bir milin on ikide biri uzunluğunda bir yarış dairesi vardır. Bu kollece, büyük bir kiliseye benzediği için, spor katederalı ünvanı verilmiştir. Haftalık siyasi icmal 10 Nisan 1932 Londra mülâkatı ve dört büyük devlet konferansı - Sovyetler ile Romanya arasında gerginlik Yeni Fransız başvekili M. Tardicu Londraya giderek iki gün burada kaldı ve İngiltere başvekili, hariciye ve maliye na- zurlarile görüştü. Bu mülâkatla M. Tardicu, bu defa iktidar mev- kine geldiği günden beri müte- madiyen izhar ettiği bir arzusuna nail olmuş ve İngiliz ricali ile cihân meselelerini bilâvasıta gö- Tüşmüştür. Fransız başveklinin arzusu yalnız görüşmekten ibaret olmayıp aynı zamanda (İngiltere (hükümetile uyuşarak gelecek beynelmilel mü- zakeratta birlikte hareket etmeği temin etmektir. Fakat mevcut delillere göre Fransa hükümeti Ingiltereyi eskisi gibi kendisine bağlıyamamıştır. Çünki o İngilteredeki yeni milli hükümet her hangi bir devletle hususi mukarenet tesis ederek harbi umumiden evvelki ittifak zümrelerini ihya etmekten çeki- niyor. İngiliz efkârı unumiyesi bu devletin Fransanın siyasetine kör- körüne tabi olmasına şiddetle muhaliftir. Binaenaleyh Londra mülâkatında her iki devletin ricali yekdigerinin noktai nazarını öğ- renmekle kalmıştır. Ingiliz ve fransız ricalinin bir- likte tetkik ederek yekdiğerinin noktai nazarlarını tenvir ve izah ettikleri meselelerin başında Tuna memleketlerine ait yapılacak mü- zakerât vardır. Bir rivayete göre bu (memleketlerin (o arasındaki gümrük tarifelerinin yüzde 10 nisbetinde indirilmesi hakkında mutabakat hasıl olmuştur. Bundan başka Tuna memleketlerine büyük istikrazlar verilmesi lüzumu hak- kında'da İngiliz ve Fransız noktai nazarları (oyekdiğerine (o tevafuk etmiştir. Bu şeyia ve rivayetlerin ne derece doğru olduğu malüm değildir. Lâkin şu kadar muhak- kaktırki Londrada inikat eden dörtler konferanşına İngiltere ile Fransa birbirinin fikir ve noktai nazarını bilerek dahil olmuşlardır. Bunetice bir cihetten konferans için faydalı (Oolmuştur. e Çünkü Tuna devletlerinin başlıca derdi olan parasızlığa ancak İngiltere ile Fzansa çare bulabileceklerin- den bu cihet şimdiden halledilmiş oluyor. Fakat diğer cihetten Almanya ile Italya, konferansın diğer iki azasının aralarında evvelce anlaş- mış olmalarından derin şüphe- lere düşmüşlerdir. Binaenaleyh her iki devlet diğer iki devletin teklif ve fikirlerini samimi ve garazsız ve ivazız olarak telakki etmemişlerdir : Almanya ile İtal yanın wmütereddit ve şüpheli olarak konferansa girmeleri bu içtimam muvaffak olması ihtima- lini zayıflatmıştır. Halbuki Tuna memleketlerinde iktisaden en ziyade alâkadar olan büyük (devletler Almanya ile Fransadır. o Bilhassa (Almanya Tunadadaki zirai memleketlerin mahsulllerini oOkâmilen istihlâk edecek vaziyette bulunuyor. Tuna birliğine Almanya dabil olduğu taktirde bu memleketlerin Zirai müşkilâtı halledilecektir. Fakat Fransa Tuna birliğine ve Alman- yanın ne de İtalyanm girmesini siyasi noktadan istemiyor. Almanyanın Tunanın zirai mem- leketlerindeki sanayi eşyası pazar- larını Çekoslovakyaya feda ve terketmesine imkân yoktur. Italya devleti ise eski Habsburg devle- tini andıracak bir blokun merkezi Avrupada vücuda gelmesine siyasi noktadan katiyen taraftar değildir. Esasen Italya merkezi Avrupa devletlerinden hakiki ve acil mua- venete muhtaç bulunanların yalnız Avusturya ile Macaristan olduğu fikrindedir. Ve muavenetin bunlara hasredilmesini istiyor. Binaenaleyh Londra konferansı itimattan ve ümitten mahrum bir hava içinde açılmıştır. Bu suretle açılan kon- ferans bir netice vermeden dağil- mıştır, . . Romanya-Rusya Avrupanın siyasi cihetten en tehlikeli sahası Romanya - Rusya hududur, Çünkü Sovyet hükümeti Besarabya ( eyaletinin Romanya tarafından (O havzai (O hükümetine ithal edilmiş olmasını kabul etme- diğinden mevcut hududu ahden ve resmen tanımış değildir. Bu yüzden şimdiye kadar Sovyetlerle Romanya arasında diplomasi mü- nasebat tesis edilmiş değildir. Sovyet devletinin kendi komşu- ları ve Fransa ile aktetmek iste- diği ademi tecavüz misakı dahi gene Besarabya meselesi yüzünden akim kalmıştı. Son zamanlarda bu hudut üzerinde cereyan eden bazı hadiseler iki devletin arasın- da şiddetli gerginlik husule ge- tirmiştir. Romanlar ile ayni ırktan bulu- nan Rusyadaki Moldonlar arasın- da son zamanlarda hoşnotsuzluk vardır. Moskova (o hükümeti Moldav Sovyet cumhuriyetini ilga etmiştir. Rus - Romen hududunu teşkil eden Dinyester nehrinin donmuş olmasından bilistifade Moldavlar- dan bir çoğu Romanyaya kaçmak teşebbüsünde bulunmuştur. Fakat bunlardan çoğu Sovyet muhafız- larının kurşunu ile Romen muha fızlarının gözü önünde nehrin buşları üstüne serilmişlerdir. Bu bahisler Romanya ve dola- yısile Fransa efkârı umumiyesini galeyana getirmiştir. | Romanya parlamentosunda hükümetten is- tizahlar © yapılmıştır. | Hükümet başvekilin ve dabiliye nazırının ağzı ile Sovyetlerin aleyhinde şiddetli beyanatta bulunmuş ve Sovyet hükümetini (o barbarlıkla itham etmiştir. Bu gerginlik Avrupanın şarkın- daki ufku (korkunç bulutlarla İ karartmıştır. Sovyetlerin komşuları bir faaliyetle silâhlanıyorlar. Daha yakınlarda Lehistan devleti hariç- teki fabrikalara 20,000,000 dolar- lik mühimmat sipariş etmiştir. Bugün de Diyorlar ki... Edebiyat Anketleri Muharriri Mikmet Feridun Neşraden ; Remzi Kütüphanesi Yakında çıkıyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: