26 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

26 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

p TE m 26 Mart 1932 > Akşam e — —— AKŞAM"ın tetrikası: No: 64 26 Mart 1922 Ibtilâf devam ediyor Ticaret odası ve hususi hastaneler Oda hastaneleri hususi mekteplere benzetiyor Ticaret odası tedavi müessese- lerinin ticarethane olduğunda ısrar etmektedir. Bu müesseseler odaya yazılmazlarsa kendilerinden üç misli ceza alınacaktır. Oda avukatı Methi Sait bey sıhhat müesseselerinin ticari mü- essese olduğuna dair ticaret kanununda (o sarahat (olduğunu söylemektedir. Methi Sait bey bu mesele hak- kında bir muharririmize şu izahatı vermiştir: — Tedavi müesseselerinin tica- rethane olmadığını iddia etmek gariptir. Ticaret kanununun 19 uncu maddesi şüdur. “Tacir olan ve olmıyan eşhasın ahare icar niyetile ecir isticar etmeleri ve bu niyetle isticar edilen ecirin amelini ahare içar etmeleri muamelâtı ticariyeden- dir.,, Tedavi (müesseseleri hastaya bakmak niyetile maaş ve ücretle doktor ve hasta bakıcı istihdam ediyorlar. Binaenaleyh yaptıkları, bu madde mucibince ticarettir. Biz doktarların tacir olduğunu iddia etmiyoruz. Doktor ve hasta bakıcı istihdam ederek basta te- davisi suretile iş yapan sermayedar- ları tücçar diye kabul ediyoruz. Netekim hususi mektep sahip- leri de tacirdirler. 18 milyon kilo! izmirdeki 18 milyon tütün stoku bu mıktardır Izmir, 24 — Istanbul ihracat ofisi şehrimiz ticaret odasından tütünler hakkında yeniden malü- mat istemiştir. İzmir tüccar müstahsili elinde stok olarak 18 milyon kilo tütün bulunmaktadır. Ihracat ofisinin bu malümatı niçin istediği malüm değildir. Ihracat ofisi raportörlüğü Iktisat vekâleti harici ticaret müdürü Avni bey ihracat ofisi rapotörlüğüne tayin edilmiştir. lik tahsil Bu hususta yeni bir lâyiha hazırlanıyor Meşru bir mazereti olmadığı halde çocuklarını ilk mektebe göndermiyen veliler hakkında bir kanun lâyihası hazırlanmaktadır. Mevcut kanuna nazaran memle- ketimizde ilk tahsil mecburidir. Maarif bilhassa ilk tahsile her sene biraz daha fazla ehemmiyet vermekte ve yeni yeni mektepler açmaktadır. Fakat buna rağmen bazı yerlerde mektep olduğu halde talebe azdır. Bazıları hal ve vakit- leri iyi olduğu halde çocuklarını mektebe göndermeği ihmal edi- yorlar. Çocuklarını ilk mektebe gönder- miyen veliler hakkında imes ceza şu suretle tayin edilmiştir; “Çocuğunu mektebe göndermiyen veliden beş beşliğin beş misli para cezası alınır, . Yani bu gibi veliler beş beşliğin beş misli olan yüz yirmi beş kuruş ceza ver- mektedirler. Hazırlanan yeni lâyıha ile ço- cukların okutulması ve her halde mektebe gönderilmesi hakkında yeni ve esaslı bazı tedbirler daha , almacaktır. GÜNÜN HABERLERİ Yağlı fasülye Bunun ziraatinin çoğaltılması isteniyor Soya denilen tatlı ve yağlı fasülyenin Trabzon ve Rize taraf- larında yetiştirildiğini yazmıştık. Köylü bu maddenin şehirlerde satılamıyacağını ozannederek az ziraat yapıyor. Halbuki tatlı fa- sülye, diğer fasülyeden (daha mugaddidir. Bilhassa çocukları beslemek için en faideli ve ucuz bir gıdadır. Kimyager Nurettin Münşi bey soya denilen bu yağlı fasülyenin terkibi ve kıymeti hakkında şu malümatı vermek- tedir. — Bu fasülye, Cava, Mançuri, Koşenşin, vasati Japonyada ye- tişir, bunun taneleri azotlu, hem de yağlıdır. Terkibinde ( vasati olarak yüzde 38 o buçuk azotlu mevat vardır. Yağ miktarı yüzde 15 nispetirdedir. Nışasta ve şeker miktarı da yüzde 32 raddesindedir. Soya fasülyesinin yağı zeytin yağı gibi mugaddidir. Mançuride bu yağdan birnevi peynir yapar- lar, yağı zeytin yağ gibi yemek- lerde kullanılır, posası hayvanlara verilir, yağından da sabunculukta istisade etmek mümkündür. Soyanın, memleketimizde ta- ammüm etmesi lâzımdır. Rus müesseseleri Sovyet ticaret mümessil- liğinin iddiası doğru görülmüyor Sovyet ticaret mümessilliğine merbut müesseselerin ticaret oda- sına kaydedilmesi meselesinden dolayı bir ihtilâf çıktığı malüm- dur. Mümessillik, bunlar devlet müesseseleri olduğundan odaya kaydedilmesi lâzım gelmediğini iddia ediyor. Bu iddia varit gö- rülmüyor. Çünkü sanayi ve ma- adin bankasına merbut Hereke fabrikası, Fesane gibi müessese- ler de ticaret odasına mukayyet- tirler. Bu itibarla Rus ticaret müesseselerinin de kaydı lâzım geliyor. Ekalliyetler Cemiyeti Akvam komisyonunda bir müzakere Cenevre 24 (A.A. ) — Ekalli- yetler komisyonu ekalliyetlerin haklarının müdafii ve zamini olmak itibarile Cemiyeti Akvamın uhdesine düşen vazifeleri tamamile ifa etmesi hususunun temini lüzu- mu hakkında Ingiliz murahhası Sir Valter Napier tarafından ka- leme alınan raporu dinlemiştir. Ekalliyetlerle ekseriyetlerin mü- messilleri arasında kuvvetli fikir ihtilâfları zuhur etmiştir. Bu mes- elenin tetkikine gelecek içtima devresirde devam olunacaktır. Bulgar cemiyetinin Bulgaris- tana civar memleketlerdeki Bulgar ekalliyetlerinin vaziyetleri hakkın- da göndermiş olduğu bir çok ehemmiyetli muhtıralar hakkında müzakere eçılmıştır. Sabık Bulgar orta elçilerinden M. Toteff Makadonyadaki Islav ekalliyetleri (o hakkında (Bulgar cemiyetlerinin noktai nazarı izah etmiştir. Yunan ve Romanya murah- hasları müzakereye iştirak etmiş- lerdir. Dobrucadaki bulgar akalliyetleri meselesi bulgar murahhası M. Penakoffun bir müdahalesinden sonra bulgar ve Romanya cemiyet- lerinin müşterek tetkiklerine ha- vale edilmiştir. Diğer bulgar ekal- liyetlerinin vaziyeti gelecek tem- muzda Pariste açılacak içtima devresine bırakılmıştır. Merkezi Avrupada Tuna ittihadı kabil olacak mı? Zıt menfaatler dolayısile bu, güç görülüyor Berlin, 25 — Tuna devletleri arasında bir iktisadi (anlaşma husule getirmek için Fransa tara- fından vuku bulan teşebbüs üze- rine müzakereler devam ediyor. Tuna devletleri bu teşebbüsün bu günkü buhranı halledemiye- ceğine kani olmakla beraber az çok faydası olacağını kabul et- mektedir. Maamafih iktisadi anlaşmanın tahmin edildiğinden güç olacağı zannediliyor. Çünkü arada bir çok zıt menfaatler, hissiyat mes- eleleri vardır. Anlaşma meselesini Tuna devletlerine yapılacak yar- dımı müzakere için büyük dev- letler Oo murahhasları yakında toplanacaktır. Milli sanayi sergisi açılıyor Ankara 24 ( A.A.) — Üçüncü milli sanayi sergisi Ankarada 1 Mayıs 932 tarihinde açılacak ve 15 mayıs 932 de kapanacaktır. Sergiye iştirak etmek isteynn sanayi erbabı iştirak şeraitini bildiren talimatnameyi milli ikti- sat ve tasanuf cemiyeti şubele- rinden alabilirler. Sergiye getiri- lecek eşya ile bu eşyayı getiren üç sanayi mümessili nakliye tari- fesinden yüzde elli istifade ede- cektir. Dağ faciaları Avusturyada 3.seyyah dağda öldüler Viyana 24 (A.A.) — Klagen- fut'ten bildiriliyor: Birisi kadın olmak üzere 3 seyyah Kifftor ile Nberwalderhütte arasında kâin Grossglockner ismindeki cumudi- diyeler (o mıntakasında soğuktan ölmüş oldukları halde bulunmuş- tur. Diğer bir seyyah ta ölmek üzeredir. Bunların Alman seyyahları ol- dukları zannediliyor. Bu biçare- lerden birinin ismi, Kagerre olup kendisi Münihlidir. Grossglockner mıntakasına bir yadım heyeti gönderilmiştir. Talebe nümayişi Romanya hükümeti darülfünunu kapattı Bükreş, 25 (A.A. ) — Diğer bazı merkezlerde de talebe nü- mayişleri olmuştur. Bilhassa Yaşşi'de vahim karı- şıklıklar çıkmıştır. Askeri kuvvetlerin müdahale- sine mecburiyet hâsıl olmuştur. Biri zabit olmak üzere 20 yaralı vardır. Hükümet darülfünunu kapat- mıştır . Bükreş, 25 (A.A. ) — Talebe nümayişleri (o münasebetile 300 tevkifat yapılmıştır. Mevkuflardan bazıları üzerinde komünist lider- ler tarafından nazılıp talebeyi isyana teşvik eden mektuplar bulunmuştur. Iş kanunu Ankara, 24 — Meclis iktisat encümeni iş kanununun müzake- resine başlamış ve 6 kişilik bir tali encümen teşkil etmiştir.Iptida tali encümen kanun lâyıbasını tetkik edecektir, EDE AP IŞ ARAR RL LINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * Taşkışla, Yıldız, Beşiktaş divanı- harp ve karakolları, bilmem ne paşalar ve beylerin zulmü, herşey bu tarihten başlar. Abdülhamit artık gemi azıya almıştır. İstibdat olanca kahrile saldırıyor. . .. Şimdi dahili biraz birakalım, saldıran ve salan istibdada karşı Avrupadaki genç Türklerin vazi- yetini seyredelim; Avrupadaki genç Türkler bir çok sebeplerle kuvvetli bir teşki- lât vücuda getirememişlerdi. Bütün genç unsurların, bir kelime ile bütün, istibdada karşı cephe almış Türklerin birlikte çalışma- larını, bütün kuvvetlerini aynı noktada toplıyabilmelerinin bir çaresi o bulunamamıştı. Ve bu, feci bir şeydi. Sebep ne idi? Sebep her şeyden evvel ara- daki bazı geçimsizlerin harekâtı idi. Hiç yoktan ihtilâf sebepleri çıkaran, durup dururken mesele- ler ibtas eden, (ben, sen) dava- ları gören insanlar. Bunların kim olduklarını biraz sonra göreceksiniz. Sonra ikinci bir kısım daha vardı ki onlar da ne istediklerini ne yapmak, yap- mak istedikleri şeye nereden gitmek lâzım geldiğini tayin edemiyorlardı. Onları da göre- ceksiniz. Murat bey Mısırdan çıkıyor Murat bey Mısırdan ( irşadı halife maksadile saraya sık sık arizalar yazardı. Buarizalar ekse- riya cevapsız kalır, bazan da sert ve aksi mukabelelere uğrardı. Girit ve Havran kıyamları sıra- sında Murat bey saraya şöyle bir telgraf çekmişti. ( Girit ve Havran umurile sair ahvali memleket maruzatımızın sıhhatine şüphe bırakmamakta olduğundan daha ağır vukustın netayici vahimesinden devlet ve hilâfet ile zatı şahanelerini vikaye etmek hatırı için olsun tedabiri lâzime ittihazına müsaraat olunma- sını hakipayi şahanelerine arzet- meğe mütecasir oluyurum.) Bu telgrafta cevapsız kaldı. Ve bir müddet sonra Mısır hükümeti Murat beyden gazetesinin (Mizan)in lisanını tadil etmesini istedi, Murat bey buna raz: olmadı, ve şu ariza ile gazetesini kapattı ve Parise nakletti, Istanbulda saraya gönderilen ariza sureti: Iskenderiye 20 haziran 312 Devletlu efendim hazretleri; Dersaadetten mufarakatla Viya- naya vusulümde sefir vasıtasile mahremane olarak bazı maruzatı sadıkane ve balisanede bulunmuş idim. Ibtimalki maruzatı bendegânem sadakat ve hemiyetin eseri halisine verilmekten ziyade emsali pek çok olan menfaatperestlerin dolap- ları nevine bamlonularak işin şimdiki hale gelmesine kapı açıldı. Bugün başka bir geçit başında bulunuyorum. Onu geç- mezden mukaddem gene kemali sıdık ve hulüs ile bir daha ref'i maruzata mütecasir olarak hiç venizsizlik icin £n muntahip eba tarafından tertip edilmiştir, yegâne “deva kanl ihya eden gibi akim kalmayıp nafi surette semeredar olması hissiyatımın aglebi bulunan ( sadakati islâmiye ve gayreli osmaniye) namına olarak temenni eyliyorum. Şöyleki: o Hükümeti © Mısriye tarafından ya gazete lisanını tadil ve tahfif, yahut gazeteyi tatil şıklarından birini ibtiyar etmeğe davet olunarak bunların birini kabul etmediğire halde aleyhimde ikamei dava edileceği ilâveten tebliğ olunmuştur. Gazete lisanını tadil etmek teklifini hemen reddetmeğe mec- burum! Çünkü Cenabı hakkın ve resulünün rızaları dairesinde ha- reket ettiğime itikadım tam ol duğundan tadili lisan etmekten kendi kendimi tekzip ve tahtie çıkar. Bunu mümkün değil Oo kabul edemem. Bu takdirde iş gazeteyi Mısırda tatil etmek ile muhakeme ve metayicini kabul ve ihtiyar eylemek (Omaddelerinden birini intihaba kalıyor. Mısırda gazetecilik serbest bir sanattır. (Mizan) lisannın belki tecavüzkârane olmasile beraber menafii asliyei devlet ve hilâfet itibarile hep bir noktai selâmete müstenit bir lisanı halis ve mut- tarittir. Her bir hareketini birer ayeti kerimeye, ya bir hadisi şerife ve yahut ashabı kiramın efal ve nümunelerine binaer meşru ve makbul göstermek mümkündür. Diğer taraftan ga- zetemin lisanı gibi menafii umu- miyeye omüstenit bir mesleki muttaride malik olmadıkları halde halde (Mizan)dan ziyade şiddeti lisan kollanmakta olan diğer bazı bura gazetelerinin lisanına tatbikar müdafaası kclaydır. Binaenaleyh muhakemeyi kabul ile - battâ neticesinde cüzi bir mahkümiyet melhuz olsa bile- bidayet, istinaf, temyizde aylarca değil, yıllaca sürüklenmek her bir noktai itihamı şerh ve tefsir et- mek, başka matbuatın emsal lisanile tatbik eylemek gibi (Mizan) neşriyatının on misli daha nümayişkârane ve resmi bir nü- mayişe kapı açılacağından mak- sadı aslili acizaneme, bir nimeti uzma makamına geçmiş olacak idi. Lâkin maksatsız gürültü çıka- rıp bilcümle âlemin nazarı tees- sürünü maayibimize celbetmek ol- madıktan başka, şimdiye kadar çıkarılmış olan gürültüden dolayı hayfaki iyilik yerine mezalim ve tehalükün envaı tekessür ettiği müşahede olunduğu cihetle müm- kün mertebe onları bile unutmanın çaresini taharri etmek istiyoruz. Bunun için gazeteyi Mısırda tatil ile atiye göre başka bir hattı hareket ve başka bir mey- danı gayret aramak varidi hatırdır. Başka bir meydanı gayret ise neşriyatımızı Avrupaya nakil ile Avrupa efkârı umumiyesini ikaz etmekte aranılabilir. Çünki ahval pek nazik olup devletin bakası ve hilâfetin hayatı tehlikededir. Bundan dolayı Avrupanın hissi- yatı da kabararak güzel bir zemin teşkil etmektedir. olmazsa bu maruzatımın ötekiler (Arkası var) nunu Nörasteni, zailyet ve Chlorose SIROP DESCHIENS, PARIS

Bu sayıdan diğer sayfalar: