Sahife 6 Bir genç kız süsleniyor, Ben ayna tutuyorum.. Süslenip, püsleniyor; Ben ayna tutuyorum.. Biliyor hünerini, Boyuyor her yerini; Kırpıyor gözlerini, Ben ayna tutuyorum.. Krem, esans, ruj, pudra Sürüyor dura dura, Şimdi de bu uğura Ben ayna tutuyorum. Saçlarını tarıyor, Ortadan ayırıyor, Bir başörtü sarıyor; Ben ayna tutuyorum.. IMSET Sesleri Bana çocuklarını gösterdi. Beşinin de yüzü kir içindeydi. — Bunları tanımak, biribirinden ayırmak için yüzlerini yıkamak lâzım, dedim. — Değil, dedi, ben onları ses- lerinden tanıyorum ! Kılıbık Hikmet Feridun, Kazak tanılan bir beyle mülâkata gitti. Beyefendi bütün suallere cevap verdi. — Kılıbıklık hakkında fikriniz? — Bunu bizim hanıma sorun! — Doktor etmiş. — Doktorla evlenseydi. — Doktorlar ilâç yazarlar amma yazdıklarını içmezler | Söz —Ben yirminci asrın en büyük hatibiyim. Geçen gün on saat söz söyledim. — Benim yaptığım çok daha mühimdir. — Ne yaptın? — Seni dinledim! izdivaç (tavsiye PENCEREDEN Bahar geldi, hızile Pencereden anlaştık.. Komşumuzun kızile Pencereden anlaştık!.. Ne olur güzel, dedim.. Yarın bana gel, dedim.. Bu bir hoş emel, dedim.. Pencereden anlaştıkl!.. Pek âlâ olur, dedi.. İsteyen bulur, dedi.. Yavaş duyulur, dedi., Pencereden anlaştıkl.. Perdeleri kapattı, Sanırım artık yattı; Benim gönlüm rahattı, Pencereden anlaştıkl!.. N — Anlamıyorum, benim neremi beğenmiyorsunuz? — Kesenizi | —————————————————————————— Ilânıaşk — Aman ne güzelsiniz hanım- efendi!.. Kocanızın yerinde olmak isterdim... — Kocam razıdır, mahküm, dün h Hilâf olmasın amma, elli- sini geçmişti. Bir akşam güzellik mües- seselerinden birine girdi. altı aya ishaneye girdi! Kızlardan biri önüne çıktı: — Geç kaldınız efendim... — Terbiyesiz!.. x- — Geç kaldınız efendim, dükkânı kapıyoruzl Isim — Şu Türkçe konuşan kız galiba Fransız!.. — Nereden anladın? — Imzasını Suzan diye atıyor!? DANS Baktım Fer- k V hunde gene o / 4 gençle dans edi- 7 a z — Kuzum, > 7 4 dedim, Ferhunde (|. PM LA AN d hep bu gençle mi dans eder? — Evet. — Neden? — Dansöğre- niyor da ondan. — Bugüne ve a kadar neler öğrendi ? — Dansettiği adamın 26 ya- şında olduğunu. Nişan lanm uk istediğini. 150 lira maaşla ban- kada memur — Dargınsın, anladım. Amma bu kadar soğuk durma zaten Evlenmek “Aklın varsa evlenme,, eserinin müellifine sorduk: — Kitabın çok satıldı, hayli para kazandın, ne yapacaksın? — Evleneceğim! Baloda Bir hanımefendi bir beyin göğ- süne çarptı: — Affedersinizl — Teşekkür ederim! GÖSTER Salamon an- latıyordu: — Dün gece Karabet efendi mükellef bir ziyafet çekti. — Aman de- me... o Yediğin içtiğin senin olsun. Neler gördün? — Yemek ta- kımları safi porselendi. Bar- Çatal bıçaklar gümüştü. Yemek- ten sonra altın zarflı fincanla kahve içtim. — Göster ba- olduğunu. nezleliyim... kıyım şu fincanı! Kızı Hasis Hepsinin derdi. TOKAT Hasisin biri fevkalâde çirkin — Anne, sana bir tokat vursalar, ses çıkarmaz mısın? Annesi hayret etti: — Çıkarmaz olur muyum, çıkarırım elbette. Neden sordun? — Babam çıkarmadı da. — Babana tokat mı vur- dular. — Evet. Peyman tokat vur- du da babam. ses çıkarmadı! Kırkbeşlikti. Fakat öyle gençlik düşkünü idi ki, kızını bile inkâr &der: “Merbum hemşiremin kiz dır,, der. Bu sere gençlik sevdasından vazgeçti.. Geçen gün bir şey sorduk: — Eski mesele, dedi, o zaman merhum hemşiremin kızına hami- leydim! bir kızla evlendi. — Bunu nasıl yaptın? diye sorduk. — Bir gece yemeğe davet etti- ler. Bolbol karnımı doyurdum. Geç vakte kadar oturdum. Saat iki oldu. Tramvay yoktu. Otomo- bil parası vereceğim geceyi kızın odasında geçirmeyi tercih ettim. Evlendik. — Ben otomobil kullanmıyorum, — Neden? — Bir'kere hoşuma gitmiyor, sonra... Otomobilim yokl daklar kristaldı. 7 Mart 1932 Eğlendik gitti gene; Ah o düğün evinde.. Coşuyorken zevk, neşe Ah o düğün evinde.. Geldiler, akın akın; Baktılar çapkın, çapkın.. Her kadın cana yakın.. Ah o düğün evinde.. İpekler, teller, tüller.. Açılmış sanki güller; Vuruldu hep gönüller Ah o düğün evinde.. Çalgı, türkü, kahkaha, Neler var daha daha.. Biz, eriştik sabaha Ah o düğün evinde.. iMSET Bir cevap Muallim Türkçe dersine girdi. Talebelerden birini kaldırdı : — Oğlum icadın kaç vasfı vardır ? Çocuk bilmiyordu, kekelemeğe başladı. Yan sırada oturan diger bir talebe, arkadaşının mahçup olmaması için parmaklarıyla üç işaretini gösterdi. Talebe — Üçtür efendim, dedi. Muallim — Birincisi nedir ? Talebe — Şahadet parmağı.. Muallim bittabi diğerlerini sor- mağa lüzum görmedi! — Bir şarkınız var, onu çalıp söylediğiniz zaman ta uzaklara gidiyorum... — Hangi şarkı o, hemen söy- leyip çalayım | e — Tam — Odadan girdim. Bir de ne göreyim, kocamla Fatma sarmaş dolaş.. — Ne yaptın? — Hemen gramofonu kurdum. — Neden? — Şarkılı sinema olsun diye! OLSUN Barışalım... Aşk gene, Kalpte hükümran olsun! Senin güzelliğine Beykozlu hayran olsun! Güzel sesim nereden Geliyor... Pencereden! Beni mükedder eden Şimdilik hicran olsun! Yorulsan demem: Yeter! Güzeli gönlüm sever. Beni mesut ediver, Razıyım bir an ölsün # Göklerde ay ararım, Boş dönerse nazarım, Sana şiir yazarım İsterse tufan olsun!