28 Kânunusani 1932 Akşam a Tütün meselesi Tütün kongresi hazırlığı Murahhaslar yakında hareket ediyorlar Ankara tütün kongresi gelecek bafta içinde açılacaktır. kongrede ihracat ofisi namına ofis müdürü Cemal ve tütün raportörü Haluk beyler bulunacaklardır. Kongrede tütün inhisarı namına birinci şube müdürü Nazmi ve ziraat müdürü Hasip beyler işti- rak edeceklerdir. Henüz ziraat odası murahhas- larını seçmemiştir. Kongreye zi- raat odası reisi Salih Zeki beyin murahhas olarak intihabı muhte- meldir. Diğer taraftan kongreye oda umumi kâtibi bey de davet edilmiştir. Fakat Vehbi B. hasta olduğu için gidemiyecektir. Murahaslar bir iki gün kadar Ankaraya hareket edeceklerdir. Tütün kongresi münasebetile ih- racat ofisisi bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda Istanbulda bir tütün ofisi teşkili fikri ileri sürülmektedir. San Salvador, İngilterenin yardım teklifini reddetti Nev -York, 27 (A. A.) — San Savladordan — bildirildiğine göre bükümet Büyük Britanyanın men- faatini himaye ve sefarethaneyi muhafaza için şehre İngiliz bah- riye silâhendazları çıkarmak tek- lifinde bulunan Büyük Britanya waslahatgüzarının teklifini red- detmiştir. Vejetalin Bu hususta münakaşalar devam ediyor Vejstalin yağı için Hindistan cevizi girsin mi girmesin mi? Son günlerde buda bir mesele olmuştur. Vejetalin fabrikatörleri diyorki: — Hindistan cevizi girmelidir. Yoksa fabrikalarımız işsiz kalır. Dabilde “yetişen susam pahalıdır. Ay çiçeği vejetalin yapmağa ki- fayet edecek kadar değildir. Diğer yağcılar diyorlar ki: Memleketimizde kâfi yağ var'w. Hattâ Yunanis- tana bile yağ iraç ediyoruz. Ne diye Hindistan cevizine para ve- relim? Fatıikaların boş kalmasına imkân yoktur. Susam, kenevir, ay çiçeği yağı yaparlar. Fabrikalar ayçiçeği yağı çıka- rırlarsa, köylü ayçiçeğine ehem- miyet verir. İstihsal artar o zaman iktiyeca kâfi ay çiçeği de yetişir.,, Hukümet bu hususta henüz karar vermemiştir. Fakat son rokisi nazarı kabul edeceği tah- min olunuyor. Neden yükseldi? Ticaret müdüriyeti tetkikat yapıyor Piyasada kahve fiatleri 170 kuruşa kadar çıkmıştır. Limonun sandığı 7 liradır. Çay 400 kuruş- tur. Ticaret müdüriyeti bu mal- ların fiatlerinin artmasını tetkik etmektedir. Yapılan tetkikat neticesinde bu mallar üzerinde ibtikâr olduğu anlaşılırsa, kanuni takibat yapı- lacaktir. Diğer taraftan verilen malü- mata göre ihtikâr yoktur. Bir sandık limonun 7 liraya satılma- sına sebep piyasada âz mal olma- dar, ihtiyaca Kooperatifler Kanuni merasimi azaltmak lâzım Son zamanlarda kooperatif fa- aliyete germi verilmiştir. Bu mü- nasebetle ticaret mektebinde hal- ka mahsus kooperatif kursları açılmıştır. Fakat yapılan propagandalarına rağmen bir sene içinde bir tek kooperatif teşkil edilmiştir. Buda liman şirketi memurin istihlâk kooperatifidir. Salahiyetdar bir zatın söyledi- ğine göre teşkil edilmek istenen kooperatifler çoktur. Fakat bun- ların muamelesi ikmal edilmemiş- tir, Yaptığımız tahkikata göre bir kooperatif ancak altı ayda teşkil edilir. Bunun bu kadar uzumasına sebep şudur. Nizamname ticaret müdüriyeti tarafından tetkik edi- lecek, iktisat vekâletine gidecek, orada da tetkik edilecek, heye- ti vekile tastih edecek, iktisat vekâletine verecek, vekâlet tekrar ticaret müdüriyetine gönderecek, nizamname Sicil ticaret gazetesin- de ilân edilecek, ticaret mahke- mesinde tescil edilecek... Bundan başka masraf ta çok- tur. Yüz lira sermaye ile teşkil edilen kooperatifin 30 - 40 lira pul, tesçil, ilân masrafı vardır. Bu şertlar altında kooperatif- çiliğın inkişafı için cemiyet teşkil etmek mecmua çıkarmak mek- tepte kurslar açmak kâfi değildir. Yeni bir motörbot Bir Fransız mühendisi eski tay- yare motörlerinden İstifade ede- rek yeni bir motörbot imal etmiş- tir. Bu motörbot iki sal üzerinde bir tayyare motöründen ibarettir. Bununla saatta kırk milden fazla süratle gitmek kabil olmaktadır. Resmimizde yeni rülüyor. Amerikada San Salvador isyanı devam ediyor Nev York 27 — San Salvador hükümetinde vaziyet hâlâ karı- şıktır. Hükümet isyanı teskin etti- ğini iddia ediyor. Mamafih bazı yerlerde komünistlerle müsade- meler olduğu muhakkaktı-. Ame- rika bükümeti de tedbir almak- tadır. motörbot gö- Trabzon ticaret odasındaki sui istimal ! - Trabzon 25 ( Hususi )— Ticaret odasındaki sui istimal etrafındaki muamelât tahkikatı devam ediyor. Alâkadar isticvap edilmektedir. GÜNÜN HABERLERİ | Hint vekayii Hindistanda yeni karışıklıklar Bir çok müsademeler oldu, ölenler ve yaralananlar var Bombay 27 — Istiklâl gününün tesidi münasebetile (Hindistanın muhtelif şehirlerinde nümayişler yapılmıştır. Bu münasebetle zabıta bir çok kimseleri tevkif etmiştir. Bombayda halk yol üzerinde tesa- düf ettiği ecnebi eşyası denklerini yakmış, polis karakolunu taşla- mıştır. Polis sopalarla halkı dağıt- mıştır. 50 kişi tevkif edilmiştir. Delhide yirmisi kadın olarak 72, Kalkütada yüz kişi tevkif edilmiştir. Kongre âzasından da 75 kişi tevkif olunmuştur. Iki Hintli kız talebe müebbet nefi cezasına mahküm edilmiştir. Patnada şiddetli karışıklıklar olmuş, polis ateş etmiştir. Nüma- yişçilerden iki kişi ölmüştür. Bir çok yaralı vardır. Polislerden de ikisi ağır olarak birçok yaralı vardır. Hint Müslümanları ve silâhsız itaatsizlik hareketi Yammu (Keşmir) 27 (A.A.) — Adedleri yüz binlere varan müs- lüman halk kütleleri birçok gün- lerden beri Rajouri ve Kotli mıntakasındaki muntazam bir usul ile yağma etmektedirler. Cumar- tesi günü askeri kuvvetler Rajo- uri de 10 bin kişilik bir kütle üzerine ateş açmağa mecbur ol- muştur. İki kişi ölmüş 5 kişi yakalanmıştır. M. Venizelos Yunan başvekilinin Lon- dradaki ziyaretleri Londra 27 (A.A.) — M. Veni- zelos, Sir John Simon ile görüş- müştür, Mumaileyh, müteakiben, hariciye nezaretinin yunan işleri © ile meşgul olan rüesası ile temas etmiştir. M. Venizelos, bundan sonra M. Makdonaldı ziyaret ederek mu- maileyh ile birlikte çay içmiştir. Yunan başvekili, müteakiben ha- zine nezaretinde M, Chamberlini ziyaret ettikten sonra oteline gitmiş ve orada Yunan meselele- rile alâkadar olan bankerlerle mülâkatta bulunmuştur. M. Venizelos, harp zamanından beri aralarında mevcut olan dost- luk rabıtalasını takviye etmek için yarın M. Baldwin ile görü- şecektir. Bu muhtelif mülâkatların cüm- lesi de mali ve iktisadi mesele- lere müteallik olup Kıbrıs mese- lesi katiyen mevzuu bahsolma- mıştır. Papaslar gidiyor Ispanya cezvitleri Belçika'da yerleşecekler Madrit, 26 (A. A.) — Birçok cezvit rahipleri, Ispanyayı terket- mekte ve ihtimal verildiğine göre Belçikaya gitmektedirler. Cezvit opapasları zaviyelerini Falence şatosunda tesis etmek niyetindedirler. San Sebastien grevcileri tramvaylara taarruz ediyor San Sebastien 26 (A. A.) — Grevciler o tramvay arabalarına taarruz etmişler ve 4 arabayı devirmişlerdir. Bundan başka bir silâhçı dük- kânına da hücum ederek yağma etmeğe teşebbüs etmişlerdir. AKŞAM"'ın tefrikası: No: 8 Ömründe ilk defa ecnebi pulu görmüş olduğu muhakkak bekçi pulu evirdi * çevirdi, iyice tetkik etti, üzerinde Italyan armasının haçını görmüş olacak ki istikrah ile bir ( tövbe... ) Tuh tuhlarla komisere iade ederken uzun uzun bana baktı, dudaklarını bükerek nefretle: — Kâfir!.. dedi. Ve içinden kim bilir daha neler söyledi. Cebinde putlu bir kâğıt taşıyan ben, onun nazarında artık ölümü hakketmiş, parçalanacak, mahvedilecek Hasan paşanın de- diği gibi kıtır kıtır yenecek, kanı helâl birisi idim. Pul itina ile kâğıtlara sarıldı, | kunduralarım da muayene -edil- dikten sonra, üstümü de iyice aradılar ve tütfen giymeme müsa- ade buyurdular, Sokağa çıkarken komiser durdu, bir daha sordu: — Bak tekrar soruyorum, bir yerde bir şey gizledi isen haber ver, vallah yakarız evi sonral — Yaksanız da, yıksanız da Yalan söyliyemem, yok diyorum, Allah değilim ki halkedeyim de. işte buyurun aradığınız budur diyeyim. Bekçi yene homurdandı, - Töv- be Estağfrullah!.. Tövbe Estağ- frullah !.. N Yürüdük. Araba giderken kaç saattir arkası sıra yanımdan geçen sah- neleri arma karışık hatırlayor- dum. Fakat hepsinden fazla ağa- beyimi, ablamı ve diğer ailem erkânını düşünerek onların akı- betinden endişe ediyordum. Döndük, dolaştık, yene kara- kola geldik, yine karanlık odaya sokuldum. Biraz sonrada insaf ve merha- met buyurdular, biraz kuru ekmek bir maşrapa su lütfettiler. v O vakit Istanbulda belli başlı sekiz, on işkencehane vardı. Yıldız dahilinde ( Çit ) köşkü, saray civarındaki ikinci fırka karargâhı, bizim Beşiktaş kara- kolu, Mektebi Harbiye ocakları, Mektebi Tıbbiyenin ( camialtı) sı, Tersane zındanı, Babı zaptiye, Taşkışla, Mehterhane... Ve ilâh. Yıldızdaki istintak dairesi nis- peten en insaflı görünen yerdi. Buradaki istintakların ekserisini, gizli bir köşede saklanan Abdül hamit te bizzat takip eder ve bu sebeple buradaki heyeti hakime fazla küfretmez, mutedil, nazik görünür, fakat asıl büyük hanu- manlarda burada söndürülür, burada babaca nasihatlar, mabe- yincilerin suret'i haktan görünen rica ve niyazları, bir taraftan da Arnavut silâhşorların manalı, kanlı ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * 5 sik . Tefrikamıza âit vesikalardan bakışları karşısında maznun şaşırır, hele genç, tecrübesiz, sebatsız, hasta ise büsbütün afallardı. Za- ten mahpeslerde çürütülen zavuk lılar içinde sağlam kalmış, hasta olmamış kim vardı?.. Bu heyet ekseriya (Çit) köşkünde topla- nırdı. Bazan da yıldızın her hangi başka bir dairesi tercih edilirdi. Abdülhamit nasıl oemrederse öyle olurdu. Bu heyetin bir neticeye isal edemediği işler fırka kumandanıs nın reyasetindeki divanı harbe sevk olunurdu, Bu divanı harbin âzasını da ekseriyetle mabeyin me- murları teşkil ediyorlardı. Burada yıldızdaki ocali nezaketten de eser yoktu. Yakası açılmamış küfürler, tah- kirler, dayak, işkencenin envaı, her şey, her şey mübahtı. Gaye maznunu itiraf ettirmekti. bu uğurda hiç bir vasıtadan vaz ge- çilemezdi. İstibdat tarihinin meşur Beşiktaş karakolunda ise yegâüe hükümran Hasan paşa idi. Müstantık, hakim, âza, reis, eczacı, hep ve yalnız oidi. Astığı astık, kestiği kestikti. Bu adam ne mektepli dinlerdi, ne genç, ne ibtiyar, ne kadın, ne çocuk, ne hasta.. (Padişah düşmanı) deyince onun nazarında her şey tamamdı. Besiktaş karakolunda kanun, kitap, nizamname yoktu, orada fikir, kanaat, içtihat, kâğıt, kalem, böyle şeylerin biri yoktu. Orada duvarları baştan baş süsleyen kırbaçlar, falakalar, usturpalar, kol, ayak bağlamaya mahsus çeşit çeşit ipler, kelepçeler vardı. Mektebi harbiyede siyasi cürüm maznunlarına kahve ocakları tah- sis olunmuştu. Bu kahve ocakları ovakit pek pis, dar, havasz bir yerdi. Burada oturulacak, ilişile- cek birşey bulmak ta mümkün değildi. Burada gece gündüz istintak yapılırdı. Fakat gece ve gündüz istintakları başka başka şekiller- deydi. Gündüzkiler nisbeten res- mice, yani bir heyete mevdu idi. Gece istintakları ise Rıza ve Ismail paşaların ellerinde idi. Bu adamların bir de icra vasıtaları, dahiliye zebiti Emin efendi vardı. Bu adam amirleri paşalardan bin kerre beterdi. Süprüntülerle, kemik kırıntıları, çöplerle insanı bunaltan, boğan bir koku neşr- eden o daracık mezarı andıran kahve ocaklarında o pisliğin bir kenarına ilişip de yorgunluktan uyuya kalmış olduğu bir sırada Eminin tekmeleyerek beni öyle bir uyandırışı ve sonra ite kaka öyle bir sürükleyişi vardı ki, bütün çekmiş olduğum çeşit çeşit eza ve cefaya bedeldi. (Arkası var) adimi ke eme, Tl e <p MM yk e e yapa