28 Küânünusâni 1937 * FAİDELİ BİLGİLEE Rüyalar bir mana ifade eder mi? Ta eski zamanlardan beri muh- telif milletler rüyaya büyük ehem- ,miyet atfetmişlerdir. Rüya tabir etmek, rüyaya göre iş yapmak eski devirlerde oadetti. (Bizde .yakın zamanlara kadar “istihare,, ye yatmek yokmu idi? Fen ve ilim ilerleyip elle tutulmaya, haki- katler, inkâr edilmeye başlanınca, rüyanın hiç bir mana ifade eme- diği iddiası meydana çıktı, ve kabul olundu. Halbuki, şimdi, rüyaya yeniden ehemmiyet ve mana verilmeye başlanmıştır. Filhakika eski zamanda verilen manadan bambaşka bir mana... Herhalde ilmi sahada, rüyanın birçok hakikatleri ortaya çıkardığı kabul olunmuştur. Şimdi tanınmaktadır: rüyanın iki Bir kerre ruhi faaliyetin rüya ile tecelli etınesi bir de rüyanın dimagi faaliyet neticesi olması, Birçok kimseler hakiki hislerini düşüncelerini başkalarından, hattâ kendilerinden ( saklarlar. Fakat bu hakiki rubi hürriyetleri rüya- larında tezahur eder. Her arzu ve korku, sukutu hayal ve intizar, bu rüyalarda tecelli eder. Birçok ilim adamları, hastalarının hakiki ruhi hürriyetlerini, anlattıkları ile teşhis edebildiklerini söyliyorlar. Dimağın faaliyeti eseri rüyalar halk arasında az tanın- olan mıştır. Halbuki buna dair birçok | misaller tespit olunmuştur. Meselâ <bir talebenin bütün gün çalıştığı bir bahsi, ezberlemeye uğraştığı bir şiiri bir türlü öğrenemediği bolde, o düşünce ile yattıktan sonra, ertesi sabah uyandığı vakit kendini o bahsi öğrenmiş, şiiri ez- berlemiş olarak bulduğu vakidir. Freiburg'da Prof. Hoche 100 den fazla yüksek mektep mualli- mine sualler sormuş ve enteresan cevaplar (almıştır. Meselâ bir profesör itiraf etmiştir ki, bir doktora vazifesinde mühim bir riyaziye meselesini halletmek için haftalarca Ouğraşmış muvaffak olamamış. Bir geceyi gayet fena bir uyku ile geçirmiş, lâkin sa- bahleyin uyandığı zaman dima- ğında meselenin halledilmiş şek- lini hazır bulmuş. Bir diğer profesör, müşkül bir tarihi yazıyı okumağa çalışırken bir kelimeye takılmış kalmış, bü- tün çalışmasına rağmen onu sö- kememiş. Geceleyin rüyasında o kelimenin her hangi bir lügatin muayyen bir yerinde bulunduğunu görmüş, kalkmış lügata bakmış, ve hakikat bulmuş. Bu hadiselerin sebebini şöyle izah ediyorlar. Uyku esnasında asıl, dimağ ve beden rahata, tekmil kuvvetini o meselenin hal- line tahsis ediyor, ve halletmeğe muvaffak oluyor. Fransada 1931 senesinde halk 6 milyon lira para biriktirmiş 31 kânunuevvel 1931 günü Fransadaki tasarruf kasalarında, balk tarafından birikdirilip top- lanmış paralar ( 29,390,000,000 frank raddesinde olduğu tesbit olunmuştur. Bu mikdar geçen seneye (omazaran o 5,540,000,000 frank daha fazladır. Devlet tasarruf kasalarına halkı yatırarak biriktirdiği paralar ise mahiyeti | ayni: tarihte 19,700,000,000 frank | daha fazladır. Şu halde resmi ve hususi tasarruf kasalarında halkın | biriktirmiş olduğu servet 50 mil- yar frankı bulmuştur ki 6 milyar lira demektir. — si İngilterede ziraat devrine avdet.. İngilterenin bir kısmı eskiden ziraat memleketi idi. Fakat serbestii mubadele usulü kabul edildikten sonra İngiltere sanayiine ehemmiyet verdi, mübtaç ; olduğu yiyeceği hariçten getirtmeğe başladı, ziraat tamamile ihmal edildi. Tarlalarda hayvan yetiştirilmeğe başlandı. Son zamanlarda ağır gümrük tarife- leri konulması üzerine tekrar ziraat devrine avdet edildi. Yeni ziraat daha asri bir şekilde yapılmakta- dır. Resmimizde bir çifçi tarlaları sürerken görülüyor. Evlenmezden evel dayak imtihanı! G5 m? i Garip izdivaçlar ada bazı kabileler arasında evlenmek çok işkenceli şartlara tabidir. Meselâ Niferyada Fulani esinde damat olacak adam, bütün evliler tarafından birer sopa indirilmek suretile dayak tecrübe- E ederse evlenebilir. Kızlarda tum tum denilen bir nevi davul imtihanı geçirirler. Muvaffak olmadıkça evlenemezler. Kılişemizin üstündeki resimler Alttaki resimler Borneo kabilesine mensup bir kadını, Sudanın geri tarafında garp esircilerinden kurtulmak için dudaklarını çekerek ülten ve kendini çirkinleştiren bir Af kabi sine tabi tutulur. sesine tabi olarak bu merasimi gösteriyor. | sahibi mi olmak iisteyorlar? Tayyare Cemiyetine kızı, vucudunu garip şekillerle süsliyen bir kabile reisini gösteriyor. Sahifa il KARİ MEKTUPLBRI Me lik muallimlerin darülfünün derdi Vakit vakit tazelenen bu me- sele - girmeli mi? girmemelimi? - sualleri karşısında bir şahap gibi parlar ve söner, Diyorlar ki: Ilk muallimlerin bu arzularının (o gayesi nedir? Eğer orta muallimi olmak istiyorlarsa gelsinler her sene Darülfununda orta mektep müalllimliği imtihanı açıyoruz gitsinler, okazansinlar, olsunlar. kazanmadılar mı? Orta muallim mektebine girsinler orada yetiş- sinler, Diyorlar ki: ihtisas İşte lise bakaloryası, muvaffak olsunlar Darülfünun kapıları onlar için gene açık. Bir vatandaşa bundan daha fazla ne gibi hak bahşedi- lebilir? Bu izahlar karşısında belki de bir kısım vatandaşlar çocuklarla çok uğraşan bu muallimler - çocukca ergin olmıyan haklar - isteyorlaş. bükmünü vererek bayrete düşü- yorlardır. Hayır biz her şeyden evel ilim istiyoruz, gayemiz şu ve ya bu olmak değildir. Bize açık olarak gösterilen yolları da birkaç satırla teşrih etmek isterim. Orta muallimliği imtihanı bize ancak muvakkat bir zaman için orta mektep muallimliği temin edecektir. Bu bizim için bir varlık olmaz. Orta muallim mektebi ise tab- didi sin ve imtihan kayıtları ile kapısını ilk rouallimlere ancak açık bırakmıştır. Bu şeraiti baiz mevcut muallimlezden zannediyo- rum ki, yüzde bir de çıkmıyor. Bakaloryamı kaldı? Sanki sul- taniler ilk mezunlarını verdiği vakit bu mezunların darülfünuna bakalorya ile girmeleri esas ittihaz edilmiş ve neticede pek cüzi mu- vaffakıyetle karşılaşılınca ertesi sene sessizce (bu yoldan dönül- müştü. Unutmayalım ki; muallim mek- tebi mezunlarının hemenekseri- yeti aile felâketleri, yoksullukları ve kimsesizlikleri yüzünden bu müesseselere girmek ve hayata bir an evel atılmak gibi elim mecburiyetler: . karşısmda kalan gençlerdir. Son söz olarak diyorumki: De- mokrasi bir hükümette ilim ve mabetlerinin (kapılarına kilitler takılamaz . O maketler orada ibadet etmek aşkını duyan her vatandaşa karşı açık bulundurul- malıdır. Girenler hiç bir mania- ya uğramamali. Fakat çıkarlarken kimyevi bir tahlil gibi tetkik görmelidirler. Muallim Şükrü Ilim ve Zekât ve Fitrenizi veriniz. Çabuk ve zahmetsizce: iş bulmak işçi tedarik etmek Ev, apartman kiralamak Emlâk satıp almak için bir tek çare vardır: AKŞAM gazetesine bir Küçük ilân koydurmak! Bir ilân 4O kuruş