21 Kânunuevvel 1931 de EE Zin bugünkü hali Cumaya karşılaşacaklarımız bize halâ hocalık e i : Se debilirler iğ ii pe Slavyanın tanıdığımız Iki oyuncusu Milançika ile Sovoda Dört gün sonra (Futbol hoca- mız) dediğiz Slavya ile bir daha karşılaşacağız. Slavya için, Isfanbula gelen ecnebi takımların en talilisidir, demek doğru olur. Filhakika Slavya oyuncularının maharetleri yenildikleri zaman bile münakaşa edilmemiştir. Slavyanın oyun sis- temi temaşa kıymeti çok olan bir tarzdı. (Tabii bu hüküm eski oyunlarını göz önüne getirerek veriyoruz| kısa paslarla merkez — ve içlerden ilerliyen hücüm hattı- nın top kontrolü, tabiiyesi bütün vuzuhu ile dışardan gözüktüğü için bu takım bize silinemiyen — dehşetli bir tesir bırakmiştır. Mu- hacimlerinin şütçu oluşu da o bü- yük tesirin bir kat daha artma- sına sebep olmuştur. Slavya oyunu çok iyi yetiş- miş (11) oyuncu ile (tatbik edildiği zaman hakikaten pek ke- yifli bir manzara yapıyor. San- timle ölçülmüş ara paslarının ra- o kip takım oyuncuları arasında vızır vızır mekik dokuması çok hoşa gidiyor. Fakat bu oyun sisteminin zevkine omukabil bazı mahzurları da vardır. Hücüm ve muavin hattından ayağına çok hâkim olan iki oyuncu 'eksildiği vakit takımın randımanı yarı yarıya eksiliyor. Pasları arkadaş- ları derecesinde verip alamıyan iki oyuncu oldu mu, Slavya sis- temi kör düğün olup kalıyor. İkinci mahzur da bücum hat- tınm merkezden kaleye kadar iniş süratinin eksikliğidir. Buna Avrupa Omünekkitleri (o | Tulâni sürat eksikliği | diyorlar. üphesiz Slavya takımı tulâni sürati pek fazla bir takım değil dir, Mekikle dokunur gibi, her metreyi bir emek ve bir hü- nerle Okateden Slavya takımı bazen insanı bıktıracak kadar paslaşmada ifrata varan bir ekiptir. Ferdiyeti, azami tekâmül. çi dık kan öğünü millet heves etmeğe cesaret o üni ini tam ma- : “ağ eski oyuncu iyor. in i elim er yetişmiş, hepsi bir ayar oyuncuları bir araya getirecek Ozaman tesadüflerini bekliyecek vaziyette olmadıkları için Çek sistemini Çeklere bırak- mışlardır. Cumaya G.S. - F, B. muhteli- tinin çarpışacağı Slavya takımının bugünkü haline gelince: En kısa tabirile, bâlâ kuvetlidir. Demek doğru olur. Daha geçen gün en iyi Avusturya takımlarından Admirayi 4-2 yenen Slavya tam kadrosu ile sere nazaran bize gene iyi bir ders verebilecek kuğrettedir. Bugünkü Slavya kadrosu: Şimdiki Slavya kadrosunda bi- zim tanıdığımız üç kişiyi göreceğiz. Viyana son oynadıkları takımın a buraya gelenlerden üç i görünüyor. Onlar da: Kaleci Planiçka sağiç Svoboda ve sol açık Püç dur. Svoboda eskiden merkez muhacim oynuyordu. Şim- di sagiçe geçiriliniş.. Nâlâ demir gibi şütlerini muhafaza eden bu muhacim bizim kale için en teh- lilkeli oyunculardan biri olacaktır. Merkez muhacim mevkiinde yeni yeni göreceğimiz (Sobotha) daha ziyade gol hazırlamakla meşhur olmuş futbolculardandır. Mamafih bununla fırsat gelince : Kalecilere köşelerde topu aratamaz. Demek istemiyoruz. Gazetelerden edin- diğimiz malümata nazaran bu oyuncunun daha ziyade idareci olduğunu zannediyoruz. Solaçık Püçu biliyoruz. Seri, fırsatçı olan bu oyuncu ilk e vakit erki en genci idi. O zamanlar 18 yaşında olan Püç'un bu gün 5 sene ila tecrübesi vardır. Kaleci Planiçka da aynı vaziyette tecrübesini artırmıştır. Slavya için saha ya- dırgamak meselesi de pek yoktur. Vakıa takım değişmiştir. Fakat atacak iki kişi ile gol yiyecek kaleci hem bizim oyun- cuları, hemde sahamızı 'pek iyi tanırlar. Nasıl bir netice alabiliriz. Doğrusu böyle bir takıma karşı kazanacağımızı iddia etmek güç bir şeydir. Mantıki bir mukayese ile Slavyanın galibiyetini peşin tahmin etmek güç bir iş değildir. Bir de geçen gün Nihat'ın gaze- erogi verdiği beyanatta söylediği Mantığa ve hesaba sığmıyan barika oyunlarımızdan birini çikar- mamız ihtimali vardır. Amma bu ihtimal Ozannımıza normal bir ihtimal değildidir. Yalnız mağlübiyet ihtimalinin daha fazla olduğunu söylerken şunu da ilâve etmeliyiz: Gol farkının Slavyanın ilk gelişindeki kadar büyük olmıyacağı ve oyu- nun yalınız onların kat'i hakimi- yetleri altında cereyan etmiye- ceğipe de inaniyoruz. Bu farkı cuma günkü oyunla sahada görmüş olacağız. Vr Jim Londos dünya şampiyonu değil mi? Yunanlı Cim Londosun dünya şampiyonu (olmadığını bu unvanı yalnız kendisi taşıya- bileceğini iddia eden Fransız pehlivanı Deglane Karilerimize Yunanlı Jim Lon- dosu kara Ali ile mukayese eder- ken tanıtmıştık. Serbes güreşte Amerika ve Avrupaya kendini dünya şampi- yonu olarak tanıtmiş olar bu müthiş güreşcinin dünya şampi- yonu olmadığını iddia eden DEGLANE isminde bir fransız çıkmıştır. Deglane Kanada da uzun müd- det bulunmuş ve Boğucu Levis lakabile meşhur Sirangler Levisle iki güreş yapmış, hattâ birinde galip gelmiş bir pehlivandır. Fa- kat dünya şampiyonluğunu iddia etmesi için bunlar kâfimidir. Mes- elenin en can alacak noktası bur- dadır. Amerikadaki spor teşkilâtının en kuvetli federasyonları şimeli Amerikadakilerdir. Bu federas- yonlarin ekserisi Londos'u dünya şampiyonu tanıyorlar. Deglanenin iddiası makul olsa bile resmi unvan Yunanlıdadır. Fransız Jim Londos için: Rek- lâm doldurmasıdır diyor. Bu ihti- mal bir hakikattir. Fakat Fransı- zanda şimali Amerikaya gidip resmen dünya şampiyonu tanman Yunanlı ile çarpışmadığı da ikinci bir hakikattir. Resmen tanınmış bir şampiyon- lukda ancak meydanda kaybedilir. Yahut resmen nezedilir. Deglane belki Yunanlıdan iyidir. Ama bu faikiyetini ne resmen ne de filen hünüz ispat etmiş değildir. Dempsey Nihayet itiraf etti Üç senedenberi döğüşmeği bı- rakımış olan sabık cıhan şampıyonu meşhur Dempsey'in tekrar boksa başladığını bir çok defalar yaz- mıştık. Cihan şampiyonunun tek- rat rınğa çıkması bu güne kadar bir çok şekillerde dedikodulara meydan vermişti. Kimi para tuzağı olduğunu, kimi sabık şampiyonun behemhal ciddi bir döğüşe niyet ettiğini söylüyordu. Bu dedikodular devam ettiği müddet Dempsey sarih bir şey söylemiyordu. Son haftalar etrafta bir az sükünet peyda olduğunu gören Dempsey bir gazeteciye maksadını gçıkca şu şekilde söy- lemiştir. — Yegüne arzum Amerikadan cihan şampiyonluğunu Avrupaya götüren Alman boksörü Şimeling ile döğüşmekdir. Bunun için her şeye razı olacağım. Ciddi idman- larıma devzm ediyorum. Bu beyanatından sonra Ameri- kan gazetelerinde gene bu mese- le, günün meselesi olacaktır. Tıbbi müsahabe Kırk beş yaşından sonra riayet edilecek tedbirler Yaş ilerledikçe (ihtiyarlıktan kendini korumak ve ibtiyarlıkta tamüssıhha ve dinç bulunmak zannederimki herkesin arzu ettiği bir meseledir. Fakat bunu yapa- bilmek kolay bir şey de değildir.. Yaşın biaman ilerlemesinin önüne geçilmez... Bu tahribkâr ilerle- meğe karşı bizde kendimizi ibtiyarlamadan kurtarmağa çalış- malıyız.. Acaba ihtiyarlamadan kendimizi nasıl koruyabiliriz ?.. Vaktinden evvel insanı ihtiyarlatan sebepler nedir ?.. Insanın yaşı ilerledikçe korka- cağı ve kendisini korumaya çalı- şacağı iki hastalık vardır... Bun- larda ( tasallübü şerain- Damar hastalığı ) ve ( kanser) dir ibtiyar- lıkta hayatı tehdit eden bu iki hastalıktır. Vaktinden evvel insanın vücu- dunu ihtiyarlatan iki sebep vardır. Bunun en mühimmi (Tesemmüm)- dür. Bu tesemmüm dahili ve harici olur. Harici semler içinde (alkol, tütün, firenği... v. 8.) başlıcasıdır. Tesemmümü dahilide semler (pek fazla ve karışık) alınan gıdalardan insanın (o vücudunda hasıl olan zehirlerdir.. Bu fazla sui tagaddi (Damar hastalığı, nıkris, şeker hastalığı, şişmanlık) gibi mühim hastalıklara insanı duçar edebilir. Tagaddinin bozuk- luğundan hasıl olan zehirler daimi bir surette damarların cidatını devamlı ve müzmin bir surette tahriş altında bulundurarak damar hastalığını ihzar eder... Bundan başka vaktinden evel ihtiyarlama da insanın vücudunun muhtelif aksamında mevcut olan guddele- rin vazifelerinde görülecek teşev- vüşatta mühim bir rol oynar. Bu gibi halatta muhtelif guddelerle yapılan gudde tedavisi (tedavi bilozv - Opotherapie ) den istifade edilir.. lasanın yaşı ileriledikçe kendini koruması lâzım olan iki bastalık- tan (Damar hastalığı) ve (Kanser) den evelâ damar hastalığını yapan sebepleri görelim: damar basta- lığıma sebebi tesemmümdür. Bu tesemmüm yukarıda söylediğimiz gibi ya yenilen yemeklerden do- layı vücutta hasıl olan zehirlerle olur ve yahut hariçten gelen zehirlerle olur. Hariçten vücudumuza giren bu zehirlerin en mübimleri (alkol, tütün ) dür. Bundan sonra (çay, kahve ) gelir. Hariçten gelen ze- hirlerden (firengi ) gibi mikroplu bir çok hastalıklarda damarların üzerine Sui tesir eder. Gıdai ve dahili tesemmümlerde damar has- talığımı en ziyade yapan (karışık yemekler, konserve ve bayat ye- mekler) ve bilhassa etin pek fazla miktarda alınmasıdır. Dahili te- semmümler içinde tasallübü şe- raini mucip olan muannit ve se- nelerce “devam eden kabzı da saymak lâzımdır... Kırk - kırk beş yaşından sonra en çok görülen ve gençlerde gö- rülmeyen bir hastalık ta “Kan- ser ,dir. Kanserin husulüne mani olabi- lirmiyiz 2... Bugün hâlâ gayrı kabili tedavi bir hastalık olan kanserin sebebi husulü en ziyade bir tabriş neti- ticesi olarak kabul ediyor... Eğer bu tahrişattan kendimizi mümkün mertebe koruyabilirsek belki bir dereceye kadar kanserin husulüne mani olabiliriz... Meselâ cildin hıfzısıhhasına dik- kat etmek, cildimizi her türlü tabrişten korumak,.. Sonra dile daima tütünün teması, devamlı bir tahriş neticesi “dil kanseri,ne sebep olabilir... Sonra damar hastalığında oldu- ğu gibi kanserdede yemeklere dikkat lâzımdır. Çok sıcak yakıcı meşrubat içmemek, Biberli muharriş yemeklerden içtinap etmek, Çok ağır ve salçalı yemekleri çok yememek, Alkolün, tütünün semdar tahbri- şinden vücudumuzu (kurtarmak kânserden vücudumuzu muhafaza için dikkat edilecek noktalardır. Hülâsa her insan kırk beş ya- şından sonra (alkol, tütün, çay, kahve ) gibi şeylerden mümkün olduğu kadar az almalıdır. Ayni zamanda ortaya konulan umumi sofradan elini çekmeli, vücuduna, bünyesinin tahammül derecesine, mevcut bir hastalığı varsa ona göre yemeğini, hayatını sıhhi bir şekle sokmalıdır. Kurşuncu Vedat Uzun bir taharriden sonra gene yakalandı Istanbulun maruf sabıkalıların- dan kurşuncu Vedadı hemen he- men tanımayan yoktur. Vedat (Ouzun o zamandanberi yaptığı bir çok hırsızlıklardan dolayı müteaddit defalar yaka- latmış, tekrar bir kolayını bulup kaçmış, bir çok defalar polislerle karşı karşıya tabanca ile müsa- demeler yapmıştır. Vedat son defa Galatada gene polislerle bir müddet tabanca müsademesi yaptıktan sonra bir eve girmiş ve orada yakalanmıştı. Fakat Vedat bu defa da bir çürümden dolayı müvacehe edilmek üzere Beşiktaş polis merkezine götürülürken bir fırsat bulup gene zabıta memurla- rının elinden kaçmıştır. O zaman- danberi yapılan uzun takibat ne- ticesinde Vedat tekrar yakayı ele vermiştir. Fakat bu defa kaçmağa fırsat bulamamış ve adliyeye teslim edilmiştir. e Evrakı ikinci ceza mahkemesine verilmiştir. İkinci cezada yapılan muhakeme neti- cesinde Vedat 2 sene 4 ay hapse mahküm edilmiştir. Bu suretle bu azılı sabıkalı nihayet bapishaneyi boylamıştır. Slavya - Muhtelit maçı Müsabakamız 8 kânunuevvel 1931 tarihli nüshamızdan itibaren başlıyan Hediyeli müsabakamızın ie Sualini sorduk. Sualler bitti. 5 sualin cevaplarını, cevap varakasına yazın ve beşini birden kesip: 24 Kânunuevvele kadar Akşam spor müsabakası dairesine gönderiniz.