Sahife 6 —— Iktisadi buhranda en iyi işliyen borsal.. Istanbulda dişilerin hiç makbul olma- Akşam dığı yer neresidir bilir misiniz? Şehrin içinde bir antifeministler kahvesi varmış da Bu iktisadi buhranda, dünya buhranı içinde en iyi işleyen borsa hangisidir bilir misiniz?. New - Yorkun Val Stritdeki meş- bur borsası değil, Londra borsası değil, Berlin borsası değil, Paris borsası değil... Dünyanın en işlek borsası Bahçe- kapıdaki kuş ve cins horoz bor- sasıdır.. Kuş pazarı değil, borsası.. Burası Bahçekapı civarında bü- yük, uzunca bir kahvehanedir. İçeriye girdinizmi, sanki cenneti alâya dahil olmuşsunuz gibi bin bir çeşit kuşun, bin bir notadan çıkan cıvıltısını, makarasısı, “çipit, çipit,, lerini işitirsiniz.. Duvarlar sıra sıra asılmış yüzlerce kafesle doludur. Iskemlelerde oturanların gözleri bu kafeslerin (içindeki renkli mahlüklara bağlanmıştır. Bu gözlerin içinde bazan bir baba şefkatini, bazan bir kardeş mu- habbetini, bazan derin aşklara benzeyen ifadeler görürsünüz... Masalardan birine (o yaklaşacak olursanız işitirsiniz: — Benimki ark. sı arkasına dört makarayı tamamlıyor. — Birader.. Bir küçük plimot aldım... Billâh boksör gibi kâfir.. karşısında (Ohoroz bırakmıyor.. hepsini tepeliyor.. — Birader dün benimki dövüşte gırtlağını yaralamış.. Bugün bay- tara götüreceğim. . Size bu yazımda İstanbulda keşfettiğim Antifeministler kahve- sini anlatacağım.. Kuş borsasın- daki kuşların ekserisi kanarya... Bunun için kahvedeki kuş merak- lilarının cümlesi antifeminist.. Siz şimdi içinizden belki de: — Ne münasebet?.. diyecek- siniz; kuşçulukla feministliğin ne alâkası var?.. Böyle > düşünmeyin.. Her dişi, insan dişisine benzemez.. Kanar- yanın dişisi - hiç makbul değildir. Işte bunun için kuş borsasındaki meraklıların hepsi antifeministtir. Istanbulda, dişinin makbul olma- dığı yegâne yer burasıdır.. Şu kanaryalar hakikaten garip mah- lüklar.. Dişileri hiç Oötmüyorl. Halbuki biz eşrefi mahlükatta vaziyet tamamile bunun aksinedir değilmi?. Baksanıza bir (kere Nezihe Muhiddin hanıma.. 41 gere maşallah.. Nazar değmesin!. » Kahvede bir fısıltı oldu.. Aynı isim ağızdan ağıza dolaşmağa başladı: — Arif efendi!, — Arif efendi!, — Arif efendi geliyor!. Arif efendi Istanbulun kuşculuk âleminde en maruf sima... İbtiyar | fakat oldukça dinç bir adam.. | Kuş borsasının muhammini o... Borsaya getirllen kuşların mua- yenesini o yapıyor, kanaryalara, sakalara daha nadide kuşlara o baha biçiyor, fiat tayin ediyor... satış,! alış veriş'; müzayede daima Arif efendinin koyduğu fiat üzerine (o yapılıyor. O cıvarda “kuşçu o Arif!,, denildi mi? bir dane... Arif efendi sıra sıra duvara asılmış olan yeni kuşlara şöyle bir baktı.. İçlerinde tüyü yer yer dökülmüş, gağası soluk, kuyruğu biçimsiz bir tanesini işaret etti: — Bu iyil. Hayret etmiştim. Halbuki tüyü dökük kuşun yanında kehlibar sarısı, altın başlı, siye gağası, yumuk yumuk bir kanarya vardı.. hilal a ' m Kuş borsası ve duvardaki sıra sira kafesler Kuş borsasından bir ii Arit efendi ona bakmıyordu bile, göçü hep ötekinde idi. Tüyü dökük olana fiat biçti: — 9 liral, Dayanamadım. Sordum: — Ya öteki?.. Arif efendi ademi tenezzülle kehlibar renkli kuşa baktı: — Bu mu?,. Dedi... Metelik et- mezl.. Dişil, Öbürü erkek, erkekli, Vallahi ne yalan söyliyeyim?, Erkeklik gururum kabardı... Kol- tuklarımın altı hava ile şişirildi zannettim... Amma tüylü şapkası, sarışın, şık güzel bir genç kızı andıran kehlibar renkli kuşa da baktım ve acıdım. Kendi kendime: — A hayvancık!. Insan olaydın “ne kıymet biçilmez bir mahlük olacaktın?. Hem (böyle güzel. Hem de sessiz sadasız bir dişi ne bulunmaz şeyl. Sonra kendimce acıdım.. dokuz lira eden sıska erkek kanaryaya göz attım: — Keşke bende kanarya oisay- dım!. diye yandım.. Hoş buraya gelen her erkek kanarya olmadı- ğına yanar ya... A » Yanımdaki ri oturanlar bir aralık kuş bahsini biraz bıraktılar. Biri dediki: — Zevcemi alıp buraya geti- receğim?. Öbürü hayretle sordu: — Neden?. : — Birader.. O beni hor görür. Bari getireyim de burada erkek- lerin kıymetini anlasın. Kendisi nin de ne kadar kıymetsizli Öbürü güldü: — Birader.. Ben şu köşede ötmeyen dişi kanaryaya bakiyo- rum.. “Ah diyorum Allahıml. Ne olurdü.. Kaynanamı bir kanarye yaratsaydın? — Aman dua etme, birader.. Muhakkak erkek kanarya olur yine öterdi.. Öteki: — Doğrul. Doğrul. diye tasdik ettikten sonra, — Bari dedi bende onu geti- reyim, buradaki dişi kuşların | sessizliğine bakıp ibret alsınl, * .. Kuş borsasında bir kahve pişi- riyorlar ki ağzınıza lâyık.. Kâse yavrusu iri iri fincanlar.. Üstünde bir parmak kahve köpüğü... Bir yanda kahveler şapırdatılıyor, bir yanda nargileler tokurdatılıyor.. Bir yanda hararetli kuş pazarlık- ları oluyor, peyler sürülüyor.. Ve sesler yükseliyor: — Arif efendi ne dersin bir Bra daha vereyim mi?.. — Sen böyle beş makaralı , kanaryayı zor bulursun.. — Çipit.. Çipit.. Çipit.. —Arif efendi şu kuşa baksana.. — ll liradan fazla vermem.. Ben kendime almıyorum.. Bizim | Mısırlı paşa için alıyorum.. — Aa.. Bu Irlanda değil canım.. İşte dünyanın umumi buhranı : esnasında en hararetli borsa.. Hikmet Feridun Askeri bahisler 19 Kânunuevvel 1931 Fransanın güvendikleri Fransa dolu hazinesinden, mücehhez ordusundan ziyade tarihin ve coğrafi vaziyetin ayrılmaz bir surette | kendisine benddettiği müttefiklerine güvenmektedir Dünyanın en nüfuzlu iki devleti olan Ingiltere ve Amerikanın bu kadar mesaisine, başta Italya ol- mak üzere diğer bir çok Avrupa devletlerinin temayülâtına rağmen Fransa hükümeti, ne iktisadi buh- rana sebep olduğu herkesçe ka- bul edilen harp borçlarını kaldı- rarak Alman yükünü hafifletmesi nede yaklaşan tahdidi teslihat kongresinde kuvvetlerini azaltma- ğa asla yanaşmıyor. Bütün bir cihana karşı yapılan bu hareket hakkında elbette bir “Niçin? ve niye güyenerek?,, sualleri varit olabilir. Bu yazı ile bu iki sualin askerlik noktai nazarından ceva- bını vermeğe çalışacağız: Malüm olduğu üzeüre bu gibi hallerde Fransanın en büyük teh- dihi Versay muahedesine istina- den Almanyayı. işgalidir. Vakıa halen Fransa, maliyesi sarsılmamış yegâne millettir. En asri silâhlar ve vasıtalarla mücehhez en kala- balık orduya maliktir, bir çok müstemlekeleri vardır ve saire ve saire. Fakat bütün bunlara rağ- men tek başına kalmak şartile Almanyaya dediğiniği ve istediğini kabul ettiremez. Bir asırda dör! defa istilasına oğradığı bu muaz- | zam devin yıllanmış kininden ve haiz olduğu kudretten korkar. Dün Almanyayı işgal için sabık müttefiklerine güveniyordu, bugün ise bu korkunç div hurda bir halde yaralarını sarmağa oğraşmakla meşgulken etrafını da tıpkı Fransa gibi ve Fransakadar bu devden korkar, ve onun içindir ki gene Fransa kadar silâhlanmış olan milletlerle çevrilmiştir. 30 milyonluk Lehistan, 14 mil- yonluk Çekslovakya, 7 milyon- luk Belçika toplanınca 57 milyon- luk bir ittifak zümresi eder ve bunlarla birlikte bugün Fransa icabında dediğini yaptırmak için Almanyayı işgal edebilir, peyk- lerile beraber oablokayı ikmal edebilir. Bu meselede menfaatler tama- men ayni olduğu içini ittifak züm- resi çok sağlamdır. Borçlarını tahsil arzusile yapılacak böyle bir bareket bütün dünya milletleri için bir âfet telâkki olunabilir. Fakat bunun için muarızlardan hiç biri fili mümanaate yanaşa- mıyacağı gibi Fransa ve müt- tefikleri için mesele tamamen başkadır. Doğrulmağa uğraşan bu devi bir kerede kendi yurdunda hırpalamak, tartalamak bir daha can evinden vurmak az bir kâr mı dır? Bundan daha iyi emnü selâmet olur mu? Binaenaleyh Almanları Ingiltere ve Amerikaya güvenerek borçla- rını vermekten istinkâfa kalk- mal-yı Fransız emperyalistlerinin ekmeğine yağ sürmek olacaktır. Işin en fenası en sulhperver Fransızlar da bunu bir “ tediyei deyne icbar ,, telâkki edecekleri için ses çıkarmayacaklardır. Yüz bin kişilik Alman ordusu böyle bir istilâiya karşı koyamaz. Fakat tahammülü son haddini bulmuş olan yetmiş milyonluk Alman kütlesinin bir feveran kaydetmesi muhakkaktır. İçtimai, iktisadi ve siyasi uçurumun kena- rına gelmiş olan bugünkü Avru- panın hali nice olur? Onu siyasiler düşüne dursun. Biz yalnız bu pürsilâhlar zümresinin halen haiz oluğu okuvvetlerile bir işgalde ileriliyecekleri (o sahaları ( tetkik edeceğiz: Fransa — Böyle bir işgalde en mühim rolü oynayacak bizzat fransadır. Rur ve cenubi, vasati Ren havzalarını belki de daba ileri giderek vasati ve cenubi Almanyayı işgal etmesi müm- kündür. Hazar mevcudu müstem- lekâtla beraber 500,000 kişiye baliğ olduğu için seferberliği beklemeden hareket ( edebilir. Tayyare mevcudu 2500, ağır top 1150, hafif top 1500 dür. Lehistan — Fransadan sonra en büyük rol buna düşer. Şarki Prusya, Silezya şimalindeki. sınai mıntakaları işgal etmesi mümkün- dür. Hazar mevcudu 260,000 (ingiltereden fazla) olup 1000 e yakın tayyare, 420 ağır, 1280 hafif topu vardır. Mühimmatı abrbiyesi ve topları kâmilen dahilden tedarik edilmektedir. Çekoslovakya — 14,5 milyon nüfusu olan bu devlet vasati ve cenubi Avrupa devletlerinden ek- serisinin . silâhlarını imal. eder. Hazar mevcudu 160,000 kişidir. 850 tayyaresi 412 topu vardır. Böyle bir işgalde Silezya ve belki Baviyerarın bir kısmını istilâ edebilir. Belçika — Eskiden kendisinin ve İngilizlerin işgal ettiği Şimali Reni işgal etmesi muhtemeldir. Hazar mevcudu 60000 olup 271 ağır ve 588 hafif topu, 234 Tay- yaresi vardır. Bunların işgal etmesi muhtemel sahalardaki Alman ordusu ise, 100000 insan Tayyare 22 ağır, 288 hafif topa maliktir. M. Ş. En büyük telefon makinesi Makine fısıltıyı bile nakledecek kadar kuvvetlidir Amerikalılar pamnuz her şeyin eni büyüğünü yap- mağa merak- ıdırlar . Bu merakın sev- kile son za manda Pen sylvaniada) bi telefon fabri: kası dünyanın en büyük te- lefon makine-! sini imal et- miştir. Bu ma-| kine insan bo- iş yu kadardır. 4 Çok kuvvetli bir şekilde yapıldığı için ne kadar yavaş söylense; sesi, hattâ fısıltıyı bile nakletmektedir. bu garip makinenin önünde görü- Resmimizde telefoncu kızlar lüyor. Matmazellerden biri çok yavaş sesle konuşmakta, diğeri bunu vâzıh surette işitmektedir. Fabrika bu makinelerden daha bir kaç tane yapmak fikrindedir. Fakat müşteri bulması şüpheli görülüyor.