Sahife 6 zi Tetrika numarası: 8 Mütareke senelerinde YEN ELE GEÇMİ HIRSIZ ÇETESİ Yazan: İskender Fahreddin Moiz, beni tevkif ettirmek için te_rtıi- bat almıştı. Hiddetimden âir tir titri- yordum... Ertesi gün, sahte para imalâthanesinde buluşmağa karar verdik...! — Kadri bey! Pekalâ bilirsin | de sadece uzaktan — düy- ki, ben yalandan hoşlanmam. Bu meselede hepimizin hayatı tehli- keye düşüyor. Bu herif bize bir oyun oynarsa, yakayı ele verir ve Mmahvoluruz. Petronun gözüne baktım, bun- ları çok ciddi. ve samimi - olarak söyliyordu. Petro'ya şu teklifte bulundum: imdi Moizi bulacaksın ve ona kendisile çalışmağa karar verdiğini söyliyeceksin! — Sonra ne olacak? — Sonra ne olacağını ben » dedim, haydi çabuk, burada cevap bekliyorum! Petro — tereddütle — yanımdan - ayrılı Moiz'i bu — süretle — tecrübe | etmekten başka çare yoktu. Moiz- den bu namussuzluğu ümit etmi- yordum. Çünki, Moiz'in ihaneti | Sabit olursa, kendisine yapacağım | cezanın çok ağır olacağını tahmin edecegini zannediyordum. Petro bir saat sonra gel — Moizle mutabık kaldık, dedi, yarın imalâthaneye para almağa Beldisi zaman, orada, ikimiz yalnız alınca, daha mühim şeyler konu- gacağız ve yarınki mesai proğra- mını tespit edecegiz. Bana başka bir tekliftede bulundu: Kendisinin gizli bir yeri varmış.. Gece, bura- dan kalıpları oraya kaçıracağız veayn gecede, sizin bulunduğunuz yer bir sivil memur gönderip si tevkif ettireceğiz! Artık, tahammülüm kalmadı — Vay canına... Demek beslediğimiz karga gözümüzü oy- mağa hazırlanmış ta biz hâlâ uyu- yoruz ha...21 Diye haykırdım. Petro sözüne devam istedi: — Moiz - sizden çök korktuğu için ayrıca işe başlamadan, evvelâ sizi ortadan kaldırmak- istiyor Anladınız. mı? —Peki ama, O sivil memur onu teşhis ve tevkif etmiyecek mi? — Hayır.. Çünki, O memur Moiz'in çok eski ve sar dostu i bi etmek muş bir muhbir. vaziyetinde ka- Tacak.. Moiz, işi o kadar büyük bir maharetle idare edecek ki memlekete bir hizmet etmiş ol sadile böyle bir şairi bar etmekle mükâfat bile göreceğini söyledi. Bu sözleri dinlerken irademi kaybetmiştim. Dişlerimi - gıcırda- tarak: — Hınzır nankör... — alacağın olsun! Diye söylendim. Bunları Petro'dan başka biri anlatmış olsaydı, muhakkak gırt- lağına yapışır ve bincini ondan alırdım. Hiddetimden tir tir titriyordum. Yırtık papuçla yanıma gelen bir serserinin, sayemde — zengin olarak, bu kadar kısa bir zaman zarfında bana fenalık yapmağa teşebbüs etmesi, bnim için hayret- le karşılanacak bir kadiseydi ! Ertesi günü imalâthanede bu- luşmak üzere ayrıldık. Ben ima- lâthanede bir köşeye gizlenip, onlar konuşurlarken, birdenbire Bu fikrimi Petro'ya Şimdiki aklım olsa söylemezdim Mamafih Petro'dan katiyen “Bakalım, Petro bana verdiği sözde duracak ve bana karşı gös- terdiği sadakat ve merbutiyeti feragati nefis derecesine vardıra- bilecek mi?,, diyordum. Herhalde çok mühim ve teh- likeli dakikalar geçirdiğimi tah- min ediyordum. Bittabi bu —esnada - azami ibtiyatkârlığı ele alarak, mukabil | tedbirler ittihaz etmiştir Bu işin içine, böyle irsi korkak- lığı ve ihtirası dünyaca meşhur olan bir adamı sokmuş olduğuma pişman olmuştum. Bir hırsız çetesi kolay mıydı? On kişi içinde elbette bir tane de kötüsü ve açgözlüsü çıkacaktıl İşte, asıl zekâ ve mahareti, böyle bir hadise karşısında göstermek lâzımdı. (M: reisi olmak Devlet demiryolları umumi idaresinden: Kayseri - Sivas hattının 457 — arasındaki Karaözü, İhsanlı, kilometre 145 teki askeri mal sabite inşaatı 31/3/930 tarihine kadar münakasaya vazedilmişti evrakını 50 lira mukabi ederek teklifnamelerini mezkür- t '“umui idare münakasa komisyonuna Devlet demiryoll sta H 000 - 603 <- 000 kilometreleri şarkışla, Bedirli ve Söğütlü istasyonlarile Bi yapılacak olan mebani ve tesisatı sadif pazartesi günü saat on beşe Talip olanların bu baptaki münakasa de maliye ve muhasebe dairesinden tedarik arihte saat on dört buçuğa kadar tevdi etmeleri ilân olum arı ve Limanları — Umumi idaresinden: Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti tarafından 20 Nisan 1930 tari- hinde Ankara'da açılacak olan Milli Sanayi Nümune sergisinde teşhir edilmek üzere Ankara hattile doğrudan doğruya iltisakı olan Devlet demiryolları istasyonlarından Ankara'ya gönderilecek ve sergide len sonra iade edilecek eşyaya ve sergiye cşya getirecek) hiplerine nakliye ücretinden yüzde elli nispetinde tenzilât -dildi teşhir yapılacaktır. İşbu tenzilât müddeti 15 Mari tarihine kadar mer'i olacaktı Fazla tafsı t 1930 tarihinden 24 Mayıs 1930 it için istasyonlara müracaat edilmelidir. şüphelenmiyordum. Kendi kendime: Dünkü bulmacanın halledilmiş şekli. İstanbul dördüncü icra memurluğundan: Hüseyin efendinin Mineciyan - efendi- | den borç aldığı ceman iki bin liraya mükabil — birinci derecede ipotek - irne | sakindir 17 numaralı har lediği Galatada Ala: ahallesi Yaprakçıkmazı c ginda kâin 18, 1 Si b rakkam ni alli üç bap hane kırk be ayedey ayıkında görülmediğinden bir ay müd- detle tecdiden müzayedeye Vazolunn tur. Hudüdü. ümümisi iki tarafı fehmet ağa- vereseleri men: ahlüt tahminen seksen üç | bünde arazi dahilinde yekdiğe Tinin ittisalinde bulunan iki katta alışap üç bap hanede 13 numaralı hanede zemini | çini- döşeli taşlık üzerinde kuyulu kur: bağa İrenk tnlumbası ve ocak mahalli mor: da bir kömürlük bir arahk üzerin- duk mahalli ve bir balâ ve bir sofa le trabzon mahallinde - bi yöl mahallini muhtevi © ü ve do rla Mehmet efendi. kir, 15 alı hanede koza zemini taşlık üzerinde — frenk döşeli tulümbal - bir kayu bir ocak mahalli ve bir kömürlük merdiven altı bir. ara- dünlük olüp mezkür - taşlığın sağ tarafındaki tahta yerden 17 mümaralı hanoye methali vardır. Mephüs 15 ni maralı hanenin üst - katında bir sofa munda yükü - bulünan - bir oda; bir helâ bir dolap zemini, Çini tah: taboş daha üst katta bir sofa üzerinde bir © bir helâ ve merdiven üstü trabe v ahallitide - bir Molap — Yardır. elektrik tozyinatıyla mücehhez mi üzerinde bir helâ ve kömürlük — yük bir oda olap fevkanesi 15 numaralı hane teşkil etmektedir, Mustakil: sokak kapısı buluhan mezkür oda ve teferru atına yedi lira içatla Saadet hanım etmektedir. Mezkür gayri — menkulâtı #atin almak ve daha ziyada - öğrenmek için kıymeti muhamminesi olan iki bin beş yüz İiranın yüzde onu nisbetinde pey akçeşini ve 929 - 848 dosya nü: marasile — İstanbul dördüncü — icra me Mmualuğuna müracaat etmoleri ve 19/4/930 tarihinde saat on dörtten 16 ya kadar ihalelei kat'iyesi yapılacağı ilân olunur. Sultan Ahmet üçüncü Sulh hu- kuk hakimli; len: Sava veledi Yorgi hacı Vasilin şayian uhdel tasarruflarında bulunup bilmüza” yede furuhtu süretile şuyuuz lesine karar verilen Bakır kö, yeni mahallede 23 atik 46 cedit numuru ile murakkam kârgir al- tında fırın ve üstünde odaları muhtevi iki kattan ibaret ve el yevm mesdut ve iki tarafı sokak ve üzerinde üç oda bir adbestane | altında hamurhane ve daha altında " bodrumu ahvi gerekse fırın ve | gerekse binanın dahili tamire muh- taç kuyu ve bozuk tulumbası ve | elektirik tesisatı ve yanında ahırı | muhtevi ve demir baş eşyadan | ari ve yanındaki sokakta ayruca alır. kapususu - bulunan farının 29 Nisan 930 saat on beşte alelusul ihalesi icra kılınacağından talip olanların kıy- meti muhammenesi olan 3500 lira üzerinden yüzde on pey akçesini müsteshibin Sultan Ahmet sulh mahkemesi ikinci hukuk dairesine 929/9065 numero ile muracı eylemeleri ilân olunur. Her akşam bir hikâye Nusret, istasyondan çıkınca, ih- tiyar arabacı ile ihtiyar beygir tosun'u tanıdı. Büyükannesi, pek | zengin bir kadın olduğu halde, | arabasını, berayı ihtiyat otomobi- le tahvil etmemişti: Hem arabanın saltanatı otomo- bilde yoktu; hem de otomobil çok çabuk gidiyordu. — Merhaba, arabacı başı. — Merhaba, küçük Beyefendi.. | Büyük Hanımefendi, sizi karşıla- mağa gelmedi; romatizma ağrıları | arabaya — yükleti araba, şişman atın tırıs adımlarile uzaklaştı. Nusret, arkalığa iyice yaslanmıştı. Bir cigara yaktı. Az tütün kulla- nırdı. Zira, hem fazla tütün kul- | danmasına imkân yoktu; hem de sıhhasına riayet ederdi. lasında bu cigara içmek hoşuna - gidiyordu. hürriyet alâmeti gibi görünüyordu. Buranın Etrafına bakınıyordu. ber sokağını, her vi tanırdı. İstanbul liseleri de leyli i ve, her seni tatilini geçirmek - için, annesinin evine gelirdi yükannesi, babasının ve annesinin birbirini - müteakip — irtihalinden sonra, yegâne akrabasıydı. Nuüsret, şimdi, — ihtiyar kadı düşünüyordu: Âleme karşı mü: tebit, mütahakkim ve müstehzi olan bu kadın, kendisine, yani torununa karşı son derece müsamahakâr ve iyi idi. Nisbeten hür ve ferah geçecek olan hafta- larını ve açık hava eğlenceleri Yağmurlu — havalarda evde okuması için ne güzel, ne meraklı romanlar almıştı. Bilhassa, Hayriye'yi göreceğini düşünüyordu. Bu gençkiz, şimdi ancak on altı, on yedi yaşlarında idi. Annesile babası, böyük anne: nin evi yanında - oturuyorlardı. Hayriye'nin babası, antika merak- hısı idi ki sormiyıni ”— Kendi de . Mazi içinde yaşıyor bazıra - tamamen yabancı — idi. — Annesinin — ( sıhhati gayet bozuktu. Na sokağa çıkar, kimseyi kabul etmez; sabahtan akşama kadar şezlongunun üzerine uza- evine naraktan kitap okur, dururdu. Nüsret, bu iki vevbe mahlük- tan Hayriye gibi müstesna bir ücut —doğduğunu gördüğü - için bayretler içindeydi doğrusul Nerde kızdaki canlılık, nerde ötekilerde- ki uyuşukluk, canından bezmiştik! Kızı, her sene biraz daha bü- yümüş, biraz daha cazipleşmiş buluyordu. Zaten buraya can atıp gelmesinin başlıca sebeplerinden biri de Hayriye Gençki daha çocukluğundan itibaren gö- züne emsalsiz görünürdü. Beraber Emlâk ve eytam şubesinden Satılık racaatları. Ona, | müsaade oynamalarına — daima edilmişti. Şayet müsaade edil- mezse, Nuüsret, - cansıkıntısından ölürdü. Leyli mektepte geçi İ kış mevsimi esnasında hep onun hayalile - yaşardı... Narin, cazip, tatlı, müşfik —mütebessim hayali ile... Araba, taş köprüden geçt büyük annenin evi görün- | müştü. Nusret, alt kattaki oturma odasına, girdiği vakit, büyük annesi, köşeminderine kurulmuş, tesbih çekiyordu. Delikanlı, he- men koşup onun elini öptü. — Safa geldin yavrum. Şükür görüştüğümüze... Gel, ben de |senin yanaklarını şapır — şupür doya doya öpeyim. Uzün uzün . kucaklaştılar. Bü- yükannenin gözleri sulanmıştı. — Maşallah maşallah, nekadar da büyümüşsün! - diyordu. - Ner- deyse, bıyıklarını eline alacaksın! Ah, anacığın sağ — olsaydı da seni kimbilir —nasıl iftihar İmtihanlarını iyi verdiğine pek sevindim... Şimdi, istirabat hakkındır. yavrucuğum.. Seni iyice beslerim... - Yazın so- nuna kadar büsbütün aslanlaşa- caksın... Sizi mekteğte çok çalış- tırıyorlar, değil mi? Vah yavru- cuğum vah! — Büyükanne ... — Sen etme... Çalışıyoruz amma spor da yapıyoruz. — Biliyorum, biliyorum.. Yeni merak catlardan — haberim — var.... Bir kazaya uğrıyacaksın - diye ödüm patlıyor.. Haydi şimdi git, soyun, dökün, yüzür yıka... Sonra aşağıya in, yemek ye... Bak sana neler hazırlattım. Büyükanne, cidden nefis şeyler hazırlatmıştı. " Dereden / tepeden konuştuktan sonra, Nusrat, Hay- riye'yi sordu. iye mi?... İyi, yavrum... ünden — geçerken Senin ne sordu... Sonra, in şu tenis midir, nedir, onu oynamağa Aana... - Sahi, sana bir şeyi haber vermeği unuttum. Bize Fahamet H. bir iki güne kadar misafir gelecek. Sana- ondan — hiç bahsetmemi miydim?... Uzaktan — akrabamız bile oluyor... Bir taşralı tüccarla evli.. Adana'dan geliyor.. Faha- met'i çocukluğumda pek sever- dim... Bizde sekiz gün oturduk- tan sonra — İstanbul'a, kocasile buluşmağa Sadece Hayriye'yi düşünüyordu. (Sonu yarın) bankası istanbul Esas No, Mevki ve nevi Teminat mikdarı Yedikulede Fatih Sultan Mehmet mahallesi salhane — 220 lira çıkmazı sokağı 20/1No.h arsa 205 — Cenderede 1No. li 41 dönüm bostan 10570i Ç İRMRU S Kİ St 10 , Dübr n n Bekc Bo NN 6& . Mi » 4 GAŞ 2 ğ 200 Ça l5 y SANŞ lll 130 $ Balâda muharrer emlâk peşin para ile bilmüzayede satılacağından taliplerin ihaleye müsadif 3 Nisan 930 sa: on altıda şubemize mü-