Akşamt Sahi: 19 Şubat 1930 Tuhaftır hali âlem Darülbedayi hakkında anket yapmak, fikir toplamak uzun etek modası gibi aldı yürüdü.. Uyanış mecmuası böyle bir ankete baş- ladı. Şimdi yeni çıkan“Darülbedayi, * ismindeki mecmua da bu hususta münekkitlerimizin fikirlerini soru- yor.. Eğer Darülbedayi mecması: na> verilen — cevaplardan — birini okumak arzu ederseniz yanımdaki sütunda, (Vâ - Nö) nun Akşam- dan akşamasına müracaat edin.. Şimdi biz bunu birtarafa bıra- kalımda Uyanışın anketine gelelim. Geçenlerde bu ankete Salâh Cim- | coz beyfendi de cevap verdi.. — | Salâh Cimcoz beyelendinin an- | ketinden iki üç parçacık almağı faydadan hali bulmayorun Anket muharriri soruyor: | — Darülbedayi'in bugünkü va- ziyeti nedir? Terakki mi etmiştir?. Tedenni mi? Salâh Cimcoz BE. cevap veri- yor — Son zamanlarda hiç meşgul | olmadığım için bu yolda fiki dermeyan edemem, hattâ bugün Darülbedayi var mıdır, yok mudur bilmiyorum... İyi hoş. Anketin bu kısmına kadar şayanı hayret bir şey yol Olur ya Salâh Cimcoz bey Da- rülbedayıin - bugünkü balini/ biç | bilmeyebilir. ; Lâkin anketin bir az ilerisinde Darülbedayün bu günkü şeklinden hiç haberdar olmadığını söyliyen, Selâh Cimcoz beyefendi kendisine | sorulan diğer suallere şu cevap- Tarı veriyor: — Darülbedayi'in şimdiki şekli doğru mudur? — Değildir.. Bu müesseyi ıslaha pek büyük bir lüzum vardır. — Darülbedayi'de şimdi oynan- makta olan eserler neden halkı tatmin edemiyor?. — Eser halkın zevkine göre müellifin ruhundan doğan şeydir. İsmarlama ve mevsim geçirme süretile tertip olunan eserlerin akıbet böyle olur. Salâh Cimcoz beyefendi hem Darülbedayi'in bugünkü halinden hiç malümatı olmadığından bahs- | ediyor, hem de bütün bunları sayıp döküyor.. Bu ne perhiz, turşusu?.. Tehaftır hâli âlom Tülmiyen söylür, bilen söyler. — | attâ bilmediğini bilen. | Hikmet Feridun — | bu ne lahana 14 üncü cuma gür olan Derneğimiz, eks ması sebebile 21 inci cuma saat 14 e talik edilmişti arkadaşların teşrifler rica olunur. | Surları muhafaza Emanet bu hususta tedbir ittihaz edecek Gün geçtikçe İstanbulun tariht surları bakımsızlık yüzünden ha> Yap oluyor. Yağmurlar, bilhassa geçen seneki kı ların temellerini tahrip eti Bazı kimselerin son gü Surların taşlarını sökerek ev in- şasında veya tamirinde kullanık dıkları haber alınmıştır. Bu fena ve tahripkâr adet bir. müddet daha devam ederse surlarda taş namına bir şey kalmıyacaktır. Surların ” bekçileri de yoktur. Şehremaneti bunu nazarı dikkate almış ve surların muhafazası için tedbirler almağa karar vermiştir. Ticaret muahedeleri İranla aramızdaki — muvakkat Hicaret itilâfnamesinin müddeli üç gün evel bitmiştir. İtilâfname İran hüküm in müraccatı Üze- rine üç ay temdit edilmi Bundan başka Letonya hükü- metile aramızdaki muvakkat tica- ret itilâfnamesi altı ay daha temdit edilmşitir. Mersin ve Trabzon gümrlkleri Mersia gümrüğü muamelâtı e artmaktar Trabzon rüsumat idaresinde de bazi tadilât yapilacaktır. Trabzon transit gümrüğü marttan Iga edilecek, transit işleri dahili Hcaret gümrüğü tarafından yapı: lacaktı Gece kontrolu Otomobiller geceleri de süratli gidemiyecek Otomobillerin 20 kilometrodan fazla gitmemeleri hâkkındaki,emir bir kaç günden beri motosikletli seyrüseler memurlarının nezareti altında tatbik ediliyor. Ancak geceleri, tenha cadde sokaklarda gene bu emir fına fazla süratle giden oto- lere — tesadüf — ediliyor . Seyrüsefer merkezi otomobillerin | süratini ayrıca geceleri de kon- trol edecektir. " Ecza fabrikası acılar cemiyeti şehrimizde bi 1 açmağa karar vermişti. anın açı- Tabilmesi için alâkadarlar tetkikata başlamışlardır. Meslek mektepleri Yetişen gençler memlekete müfit oluyorlar Dört seneden beri memlekete kız, erkek iki yüzden fazla talebe yetiştiren 'Ameli hayat mekteple- rinin iktisat ve ticaret âleminde oynadığı roller çok mühimdir. Bu mekteplerden yetişen — talebeler bankalara, ticari müesseseselere yerleştirilmekte ve umnmi hayatta çok muvaffak olmaktadırlar. Dört sene evel, hükümetimiz tarafından — celbedilen — meşhur Belçıkalı mösyö Omer Bois, mes- lek mektepleri mütahassısı olarak uzun imüddet çalışmış ve bugün tatbik edilen programı vucuda getirmiştir. Amerikan gazetelerinden bir nin sitayişle bahsettiği memleke- timizdeki meslek mekteplerinde okutulan dersler arasında hisabı ticari ve muhasebe üsülleri çok kuvvetlidir. — Bunlardan — mada fransızça — mecburi - ve ingilizçe veya almanca İisanı ihtiyaridir. Sıvas haltına tayin edilen ve ehiren inşaatta muvaffakıyetleri görülen bir kaç türk gencinin meslek — mekteplerinden — mezun olduğu anlaşılmış ve mezkür mü- esseselr şayanı takdir görülmüştür. Maarif idaresi gelecek sene bu mekteplere birer sene daha ilâve edecektir. Mektepler, meelisi vilâyet aza- sından üç ve ticaret odasından da iki aza ki ceman beş kişilik bir heyeti hamiye tarafından idare edilmektedir. AKŞAM Yevni, Siyas' çazet İDARKHANE — acimütlük sokağı Telgraf adecal: “Akşam, İstanbul, Telklon : yazı İçleri İçin isiz 1686 Teleton « idare işleri içini ç T4i Gönülerilen yenlar, adhibine jnde dülmen ABONE ÜCRETLERİ Türkiye içini Seneliği 1700, a aylığı 900, Üç aylığı 500 kuruş. Femebi memleketler İçin: Seneliği 30007 al Aylığı 1600 Üç aylığı 900 kuruştur. Gazeleesin Tünlerden mes'aliyet kabal etmen. Ramazan: 19 İmsük — Güneş Bi1,20 5Çü İkindi 12307 (6 dakil Köprünün kaldı- rılması kabil olacak mı? Feribot araba vapuru, komis- yonu faaliyetine devam ediyor. Komisyon azası Haliçte motörle bir gezinti yapmış, İimanm vaziye- tini tetkik etmiştir. Feribot meselesinde en ziyade düşünülecek nokta köprüler kalk- fağı taktirde vapurların balkı ko- laylıkla taşıyabilmesidir. Komis- yon bu noktayı tetkik etmişti Azalardan biri köprüden yaya olarak kaç dakikada geçilebilece- ğini tecrübe etmiş, alı dakikada geçmiştir. Mapurla da. karşıdan karşıya ikada geçilebilecekmiş. Yol- koltuklarda Cu vapurla / rahat oturacaklarmış. Rapor pazar günü bitecek ve iktirak vekâletine gönderlecektir. Komisyon azasından Sadıkzade Rıza bey feribotun faideleri hakkında şu izahatı veriyor: — Emanet Gazi köprüsüne bir kaç milyona yaptıracak, Eğer bu köprü Unkapanına nakledilecek olursa — bu paradan kurtulmuş olacağız.., Diğer taraftan Karakâ, Tüsünün — Yemiş ve yağkapanı hizasına kadar getirilmesini dü- şünenler de vardır, Mamafih komisyon bu fikre muhaliftir. Liman şirketi idare heyetinden Mehmet Âli Nusfet beyinde fikri şudür: İstanbulun liman ihtiyacı var- dır. Köprüleri kaldırmağa ve feri- botlar işletmeğe ne lüzum var. Bütün bunlar yapıldıktan sonra iyi bir liman kazanacağımız ne gmalüm! Benim fikrim İstanbula iyi bir liman yapmaktır. Yeni tramvaylar Şehzadebaşı - Unkapanı hattı ne zaman açılacak köp- Tahsisatın — azlığından — dolayı Unkapanında — yapılan — istimlâk ağır gidiyor. Şehremaneti bu havalideki istimlâkâtı bir an evel neticelendirmek üzere bu seneki bütçeye tahsisat konacaktır. Un- kapanı* istimlâkinden sonra Şeh- zadebaşı - Unkapanı tramvay hat- fının açılmasına bir mani kab mıyacaktır. Şayet cemiyeti belediye bütün istimlâkâtı ikmâl edebilecek tah- sisatı kabul ederse istimlâk bu yaz bitecek ve yeni hattın inşasına yaz nihayetine doğru başlana- bilecektir. | HARİCİ MESELELER Hindi Çini isyanı Hindistanda — Tnglizlere — karşı isyan hareketi kuvveleniyor. Bu isyan ve ihtilal hareketi şimdi diğer Avrupalıların müstemleke- lerine siraye etmiştir. Hindi Çini- deki — Fransız — müstemlekâtında mühim bir isyan vuku bulmuş ve fransız ordusüna - hayli” zayıata mal olmuştur. İsyan Tonkin de Yen Bey di zuhür etmiç ve beş Fransız zabil ılei ky:ıgı beş zabit maktul olmuştur. — Transız. zabili i zabit te mecruh ulmdı;h;!h'ğyî: şu sürette başlamıştır:. Tonkinli 200 nişanciyle 60 sivil yerli Yen Bayda bulunan ansız taburuna birdenbire hücum etmipe tir. İkâ taraf şiddetli ateş açmış- dardır. Fransızlar isyan zuhurunu haber alır almaz Yen Bay şehrine imdat sevketmişlerdir. İmdat kıtaatı şehri istirdat et- miş ve asayiş ve sükün iade olun- muştur. Asiler kesif ormanlara çekildiklerinden bunların takibine askeri tayyareler gönderilmişt Fransız mahafili resmiyesinda bu isyan Moskovanın mürakabe ve idaresi altınde Hindi Çinide icra edilmekte olan komünist propagandasına atfolunuyor. Bu tahrikât 1925 senesinde başı » lamış ve son zamanlarda yerli 'ali mektepler talebesi arasında şiddetlemiştir. Fransız meclisi mebusanda müs- temlekâf bütçesine dair cereyan eden müzakeratta müstemlekât nazırı Hindi ide şıklıklar olduğunu kabul etmiştir. Bulgaristanda bir Türk genci şehit edildi Bulgaristandaki Türkler — som zamanlarda fazla eza ve ( görmektedirler. Buna: uıiulwngı- de Kıracali kazasında darı kariyesi muhtari Hasan efendi 'namında münevver bir Türk gen- cinin meçhul şahslar tarafından pek gaddarane şehit edilmesidir. Henüz 30 yaşında milliyetper- ver asil, civanmert bir Türk olan Hasan efendinin bu feci akibeti Bulgaristandaki Türk efkâri umu- miyesini pek haklı olarak galeyane getirmiştir; öteden beri hayatına sui kast etmek için bir kaç defa pusu kurulmuş, hatta bir defa evi basılmış nihayet türklük aleyhinde çalışan gizli teşkilâtların hainane emellerine kurban gitmiştir. BUNA NE DERSİNİZ? İtriyat dairesinin lağvı — münasebotile” Galata'da — Tünel — yanında TAZAROI FRANKO Mahtumları Ticarethanesinde atılmakta olan parlömlerin, losyonlanın, düdak va yüz doyalınnın fiatleri bir rülmesi gayri mümküa ehven zdur, İstafaleyo koşune, S İK — Bu gün mü? — Sen demedin mi?.. Güldü; — Adam sen de acelen ne. Böyle yeri nerede bulacağız?. bir kaç hafta daha kalalım. Ne tahavvül Allahım, birden bire ne değişiklik. Kan tepeme fırladı, ömrümde ilk dafa bir kadını kıskandığını hissetti — Olmaz bugün gideceğiz... | Ama tuhafsın yahu.. Bir az evel | şen “Gideliml,, diye ısrar ediyor- dun.. Ben “Gitmeml,, diyordum. Yerli roman No: 70 Hemen şimdi yola çıkmalı. Çadırın bir köşesinde duran ot yığınının üzerine uzanarak kahka- hayı bastı: — Sen delirdin galiha.. Ta nereden misafir gelmiş.. - Çocuk iki üç gün bizi görmeden kalkar gidersek ayıp olur. İki saat bu gidip gitmemek meselesi etrafında cenkleştik onu ikna edemedim... * Ben çadırda yatıyorum... Dışa- yıdan — onların ” sesleri geliyor Koşuşuyorlar.. Bağırıyor, bilhassa Gülizar bağırıyor: — Mahmut.. Mahmut be.. Bu- gel Ben buraya saklana- m.. Sen de gel saklan... Artık gece gündüz beraber.. Bir hafta içinde sanki küçüldüler, küçüldüler de 8-9 yaşıma döndü- ler.. Hoş onların yaptığı çılgın- lığı 8-9 yaşındaki çocuklar da yapmaz ya.. Ne ise... Şimdi saklambaç oynayordu.. Ve Güli- zarla Kız. Mahmut ayni yere saklanıyordu.. Birdenbire Suluku- ledeki surun üstü, surun mağara ve Faikle © likte — oynadığımız r: saklambaç e geldi... kolundan tutup ine çekti... Kovuğun esmer delikar mağaranın karanlığında Göülizarın dudakları birleşti.. Bu sahne gözümün önüne ge- lince çadırdan dışarı fırladım... Dışarı çıkar çıkmaz evvelâ kimseyi| göremedim.. Bir aralık Murat ağa etrafına bakına bakma sükün etti.. Alık alık sırıttı: — Ebe benim.. Dedi., Saklan- baç oynayoruz.. Hayretlere düştüm: — Aman Murat ağa çocuklu- ğun mu hatırma geldi... Gülmesine devam ederek: — Ne dersen de.. İster çocük- Tuk olsun, ister büyüklük.. Sen gimdi onlardan haber ver.. Nereye saklandılar? — Vallahi bilmiyorum... Murat ağa demin seslerini işittim amma kendilerini görmedim.. İhtiyar çingene sarsak vücuduna bakmadan sendeleye sendeleye ilerledi. Giderken: — Ah şu Mahmutl.. Bir geldi, pir geldi.. Hepimizi ço- cuk yapıp baştan çıkardı.. Mamafih onları arayan yalnız Murat ağa değildi.. Ben de arı- yordum.. — Mahmudun — çadırının önünden geçerken kulağıma ses- ler geldi.. Bu seslerden biri erkek sesiydi, biri de kadın sesiydi. Erkek-sesi Mahmudun sesi; kadın sesi Gülizarın. — ÖF Mahmut ayağın ne fena kokuyor.. — Kokuyorsa koklama. yalvarmıyorum 'ya., — Ben koklamıyorum.. Ta bur numun dibine getirmişsin., Kendi kokuyor.. Çek ayağını az ayol... — Sen de belini sırtımdan Sana TT Çekmeyeceğim. — Çek diyorum.. — Ne yaparsın çekmezsem?. — bsrırım.. — Haydi oradan köpek. (Mabadi ar)