19 Kânunusani 1930 kşam — Tarihi roman tefrikamız: 97 İKİNCİ KISIM Istanbulu nasıl fethettik? Padişahın huzuruna yllzlı örtülü bir kadın getirmişlerdi. Sultan Mehmet, yüzünü açınca, bu kadının kim olduğunu tanıyarak, alnından öptü... Hiç müteessir olma -yıırnın! Ben seni, Anivası ımııuyııık bir türk kılırııııııılı evleniırmğı Prenses İrini, Kostantinin sarayına girince, Yedikule zindanında yatan ölüm mahkümu Teofilosun karı himayesi altına almıştı... Bir akşam, Osmanlı ordusu Edirneden Bizansa doğru hareket ederken, Türk payıtahtına, Karaca paşa tarafından dört kişi gelmişt Bu adamlarm yanında yüzü örtülü bir kadın vardı: Karaca paşanın adamları, bu hüviyeti meçhul kadınla beraber doğruca saraya gitmişlerdi. Karaca paşanın adamları Pa- dişahın huzuruna çıkarak, çok mühim bir mektup ve emanet getirdiklerini söylediler. Sultan — Mehmedin - odasında Karaca nın adamlarından başka kimse yoktu. Padişah sordu: y — Karaca ne âlemde...? — Ömrü şahanenize dua ile meşguldür, Padişahım! — Bu kadın kim? — Bizans - surlarından bize i- tica etti.. mektubu okursanız, kim olduğınu anlarsınız Padişahım! Sultan Mehmet merak ve te- reddütle mektubu açtı. Kendi kendine: — Acaba Halil paşanın dedik- leri çıkıyor mu? Diye mınldanarak okudu. Karaca paşa mektubunda şu esrarngiz malümatı veriyordu: * Padişahın! Dün sabah ça- dırımda olururken yüzü — örtülü kefereden bir kadın içeriye girdi 've kendisinin Bizans surları ve askerleri hakkında zatışahanele- rine mühim maruzat ve ifşaatta bulunacağını söyledi. Kendisinden şüphelendim, yü zünü açtım.. İri gözlü, ay çekreli bir melekti. Kendisini en emin adamlarıma teslim ederek Edir- 'neye gönderiyorum. aaka*işah, cünde tuttuğu mektubu iskender Fahreddin N ve çocuklarını yerinden kalkarak, meçhul kadının yanına gitti. Yüzünü açtı ve hayretle: — Klio.! Diye bağırdı. Karaca paşanın adamları dışa- rıya çıkmıştı. Sultan Mehmet, Bizans dilberile başbaşa kalınca: — Gel, seni alnından öpeyim ! Dedi. Klio soyundu. Konuşuyorlardı: — Bu fedakârlığım, Bizansı fethettiğim gün altın kalemle kaydedeceğim, Kliol — Yolda, gelirken Osmanlı or- dularına rastgeldim, haşmetmaap! — Askerler neşeli miydi? — Hep bir ağızdan şarkı söy- liyerek gidiyorlardı. Türk askeri, kara bulut gibi, ovaları kaplamıştı. — Bu kahramanlarla - Bizansı mubakkak / zaptedeceğim, Kliol Senin yardımın, hulyalarımı daha çabuk canlandıracak... Bana şim- diye kadar göndermiş - olduğun planları Bizanstaki diğer bafiye- | Beylerbeyi İdam cezası Danimarka, masraf çoğaldığından cezayı | yeniden tatbik edecek Danimarka hükümeti bir çok seneden beri lâgvetmiş olduğu idam cezasını yeniden tatbik et- meğe karar vermiştir. Sırf insaniyet hissile lâğvedilen bu ceza, bir çok katillere cesa> ret vermiş ve sonunda kendileri için ölüm olmadığından, cinayet- ler artmağa başlamıştır. İptidaları buna ehemmiyet ver- miyen hükümetin nazarı dikkatini bir şey celbetmiştir. Seneler geç- tikçe, müebbet hapse mahkâüm olanların miktarı artmağa başla- miş ve hükümetin ölünceye kadar beslemeğe mecbur. olduğu buü mecmuunun — masrafı mühim bir yektin teşkil etmiştir. Bu masraftan kurtulmanın ye- göne çaresi? idam cezasının ye- niden tatbik edilmesinde olduğu tetkikat neticesinde anlaşılmıştı Cezanın ne vakit tatbik edileceği daha takarrür etmer efendiden borç aldığı 1500 liraya karşı vefaen mefruğ Boğaziçinde Beylerbeyi caddesinde eski 25 ve dokuz defa 25 yeni 33 ve 35, 37, 39, 4, 43, 45, 47, 47/1, 49 49/1 numaralı seneden bağ ve ahır ve arabalık iki bap hane iki köşk iki kıta bahçe ve üç arsanın kırk bissede dört hissesile içindeki üç buçuk masura tath suyun üçte iki hissesinin kırk hisse itibarile dört hissesi birinci ihalesi yapık mak üzere bir ay müzayedeye konulmuştur. Umum mesahası 47 dönüm bir evlek 149 arşındır Hududu- bir tarafı Hasip paşa veresesi bağı bir tarafı Havuz nam mahalden Köpriceye giden cadde bir tarafı Hacı Süleyman kalfa ve Rauf Yekta bey ve saire haneleri ve bir tarafı caddesile — muhatta evsafı mezkür mahal kısmen div: içinde olup dıvarın bazı yerleri yıkılmıştır. 150 metre - terbünde arazi üzerindeki ahşap bina iki kapulu iki aralık bir kiler 8 oda 4 helâ iki kuridor ve haz mutbah ve ahırı havidir. idir. -Abşap köşk 135 metre üzerinde olup 9 oda iki sofa 3 helâ bir ufak hamam bir kiler budrumda ufak | iki kapı aralığı vardır. T Alan Eödk takinca 161 l?ıııç::k metre arazi üzerine bina edilmiş olup bir taşlık iki kiler bir kapı aralığı 4 helâ 7 oda iki sofa iki kuridoru muhtevidir. Diğer köşk 150 metre üzerine bina edilmiş zemin katı kısmen kârgir diğer katlar ahşaptır 19 oda 7 sofa 7 lerim vasıtasile tetkik ettirdim ve çok iyi neticeler elde ettim. Klio müteessirdi: — Size karşı bu fedakârlığı yaparken, Anivas'ı Fedaya mec- bur olduğumu işittiniz, değil mi? Genç hükümdarın çehresinde de hüzün ve teessür ifade eden | çizgiler belirdi. | — Müteessir olma, Kliol Ben seni, onun yaşatamıyacağı yüksek ve müdepdep bir hayat ve saadet içinde yaşatacağım... Seni, Anivas'ı aratmıyacak bir Türk | kahramanile evlendirircem mem- nun olur musun? (Mabi Levazım ve kırtasiye mübayaası Tütün inhisarı umum müdürlüğünden: 13/1/930. tarihinde kapalı zarfla münakasaya konulan 69 kalem levazımı kırtasiye için verilen fiatlar baddi lâyıkta görülmediğinden 22/1/930 Çarşamba günü pazarlıkla mübayaa edilecektir. Taliplerin yevmi mezkürda saat 10,30 da Galatada mübayaat komisyonunda bulunmaları, | hanede | kadar helâ iki taşlık bir kuridoru havi- | dir.Hariçte 15 metre üzerine bina |» edilen İkasmen taş çamaşırlık harap aralık bir kurnalı hamam 30 metre üzerine bina edilen mutbak ahır derunun da / müh- facı tamir havuz, çam fıstığı incir 500 adet ağaç olup 12 dö- nüm kasını işlenmiş tarladır..Her kumpanya suyu - vardır. Kapıdan girince 3 hanede - diğer hissedarlar, dördüncü köşkte bilâ kunturat 15 lira kira ile Sait bey kiracıdır tarla ve dağ kısmındaki nede Mümtaz bey varisleri senevi 120 lira ile kiracıdı Yusuf bey hissesini eczacı Hasan beye kiraya vermiştir. Hepsinin tamamına 53180 lira kaymet takdir tir. Talip olanlar ve fazla malümat isteyenler 926 - 8608 dosya — numarasile — ve — hisseye isabet eden kıymetin yüzde onu nisbetinde pey akçelerile 20/2/930 tarihinde-saat 12 den 13 buçuğa İstanbul dördüncü —icra dairesine — müracaat — eylemeleri ilân olunur. et gürk zade gürk şeved,, Kurtan oğlu nihayet gene | kürt olur , diyerek yaradılıştaki hususiyetin terbiye üzerine faik | olduğunu netli bir a: in; mutlaka günün birinde foyası meydana çıkacak kötü ahlâk sırıtacaktır... —: İşte, şarkta ( hattâ garpta ) asırlarca tedris edilen psychologie ( — psi- koloji ) düsturu budur. Son iki asrın terbiye nazariyesi ise, tamamen bunn zıddıdır. Muasırlarımız, “doğuşunda fena,, yahut “doğuşunda iyi » mevcut — bulunamıyacağını sürüyorlar. İnsan dimağı boş fotograf plâkı imiş. |Hangi man- zara karşısında kalırsa onu zap- tedermiş; topladığı — intibahların muhassalası olarak teşekkül eyler- miş, Eski nazariye mi doğru, yenisi mi ?, Gerç ilme nazaran yenisi doğru imiş gibi görünüyor amma, hayat, eskisinin dada ziyade doğr ya yakın olduğunu göstermektedir. Hatıralarınızı yoklışın. - Aynı inti- baları, aynı terbiyeyi —( amma fıpatıp aymı terbiyeyi ) almış in- sanlar — arasında öyi ve fenaları hatırlamıyor. musunuz? Ben, hatır- hyorum. Size bir misal göstere- yim: Çocukluğumu — ekseriya Paşa- amcamın ikiz Behzat ğlu Ferhat ve v eee geçirirdim. i çocuk, şeklen biribirlerinin ler. Hayatlarımı beraber leta yekdiğerlerinden gün olsun — ayrılmamıştılar. Fakat, aman yarabbil Ahlâk cihe- tinden aralarmda ne büyük fark vardı. Nasıl dağlar kadar fark.. | / Bir arife günü, paşa amcamın | konağına gitmiştim. Ortahk neş'e | içinde.. Hazırlıklar, kıyamet.. Pa- | şaamcamın da, oğullarının da, ev- giyecekleri ci rine serilmiş. Hele paşaamcamın- Sırmalı esvap, rugan potin, kıp- karmızı fes, altın kabzah . kılıç... Sonra, efendim, nışanlar, nışanlar, şanlar.. Şeritl | mşanlar, haç bi | livan göğsünü baştan başa dok duracak kadar çok. Bütün bunlar, üniformanın üs- tüne takılmıştı da, bir kısmı ma- sanın üstünde bile kalmıştı. Ferhat: — Ah, paşababam bari şu arta kalanları bize verse de onları da biz taksak.. - dedi. | Istanbul Posta vi Ahmet bey mahalle . numarada Üminin behemehal aşağı tarafa — ve Posta ile gönderilecek mektup, çalışkan bir değirmenci ustası aranıyor. Ta V Xbut elemli hazında 48 deki kadınların da ertesi 'gün | iskemleler üze- | kiler hepimizin ağzını sulandırıyor: | üten bir değirmende Behzat: — Başkasının nışanını takmak olmaz ki.. - diye cevap verdi. - İnsan yalnız kendi kazandığı nışa- ni takar. Ferhat itiraz etti: — Peki amma , büyük — paşababamın taktı ya.. ÜÇ — Omunkiler imtiyaz ile ifti- » Bunlar babadan oıulı Büyük - paşababam babam mirasına kon- paşababam, mşanlarını Tüepinbi Hrdükee siğik aldı. Aynı fikir, üçümüzün dime Şına bir geliyermişti Demek Tasemisdüekek a S İ Babasını —ölmesi firi " Ferhadı' ıılılfışıw ı-.ı—!“"'“" yaşlar Ğu esaad içeriye ipammeniz girdi. — Ne 02 Ne ağlıyor bu çocuk? | . Bebzat atıldı: | — Paşababa! Nışalarnızı isti- |yor. Hani böyük paşababamdan İsize nışan kaldı ya, sizin de mışan- larınız ona kalacak mi diye? sordu.. — Nete?. Paşaamcam gayet hiddetli ve vehimli bir istibdat adamı Kendisine verilen hu curnal üze- rine Ferhad'ı evvelâ bir temiz döğdü. ( Ben , — çocukluğumda kekeme olduğum için, o gün bir türlü, macerayı amcama anlata- madim. ) Sonra — da ğ “gazab,, a uğrattı: Konaktan dı nn Erenköyündeki evine sürdü. — Hain evlât! Ölümümü, mirasım düşünüyor. Ondan bana hayır yok. Reddettim. - demiş durmuş. Araya girmek- istiyenleri bile yanından kovmuş. Paşaamca zaten hasta idi. Bu hadiseden iki ay sonra — sizlere ümür — öldü. Bir de ne görelim? Ferhad'ı mirasından tamamile mahrum et- miş. Mirasını Behzad'a bırakmış.. | Aradan on beş sene geçti. Bu gün Behzat, konduğu (ve karde- şine meteliğini koklatmadıı ) mirasını yemiş bitirmiş bulunu- yor. Ferhat, ona bakıyar: Bir evde oturuyorlar. Aynı parayı sarfediyorlar — Behzat, yenge- Sini kandırdığı için aym kadınla yaşıyorlar... Yeni nazariyenin pek doğru olmadığını isbat eden bir vak'a.. belâya bakın ki, eski na- zariyenin de doğru — olmadığını isbat ediyor. Çünkü: * Kurf zade kurt olsa, Ferhad'ın da kurt olması * Tâzımdı. (Vü- Nü) e telgra ve T. başmüdüriyetinden: Beşiktaş 'kart ve sairenin yukardaki nümüme veçhile pulların zarfın üst köşesine yapıştırılması ve gideceği yer is- okunaklı yazılması sür'ati temin ve yanlışlığa mahal bırahmaz Ef, .yve yaşlılıda mee RESEEE'Ü — S e e aik e birlik #değirmenci ustası,