Bilmem okudunuz mu? Ameri- kada 33,695 milyon varmış... — Bana ne, bize ne demeyin. Banu okuduğum zaman evelâ ben de omuz silktim, bende du- dak büktüm: — Bana ne? dedim. lemi yormamak için, zengi- Ha el Tei bi k İstemedim. Fakat bir an aklıma z5him bir çey geldi: Bu 33695 şengine birer mektup gönderip, | aaklerinden birer dolar istemek.| Öyleya, bir milyoner için, bir dolar nedir? Onlar için yirmi beş kuruş, fakat benim için iki lira... Bir anda 67 bin 390 liralık bir adam oluveriyorum ... Derhal bir kahve ısmarladım, bir sigara tellendirdim. Derhal işe koyulacaktım. Hıml.. İşe koyulacaktım demek kolay, koyulmak güçtü. Evelâ 33,695 adet kâğıt, 33,695 adet de zarf lâzımdı. Bir kuruştan alsam, Resim İki küçük hanım, sinemanın - - kapı- sında durmuş ko- nuşugor, resimlere bakıyorlardı. Biri dedi ki — İnsanın böyle resmi çıkması ne güzel şeyl. — Evet . - Ben gazetede resimleri çıkanları öyle kıs- kanıyorum ki. Bana, — gazetede resmi çıkmıyanlar, —| bedbahtırlar — gibi geliyor. | Hele ben ... deli — oluyorum .— | Herhalde, benim hiç bir zaman ga- zetede resmim çık- mıyacak. Halbuki / benim o gazetelerde resmi çıkan lardan — ne Jarkın var. Neden benim resmim çık- Kadirşinas Kocasının çok mütees- ölü- Dul sonra, bitttabi et rafını sardılar. Saranların erkek olduğunu — söyle- meğe hacet yok değil mi? Ehİ... Bir genç kadın da, kocanın matemini kırk yıl tutmaz yal Oda fazla tutma- dı, siyahları attı, çaylara, — ziyafet- dere, baıoğm Bit: meğe, — eğlenmeğe başladı. Hem de uslu akıllı eğlen- miyor, beyleri et yafına alıp. ke sürüyor, gönül lendiriyordu. Hanımefendi rafında da dönen- kaldıktan | gençti, güzeldi, et- | Yanlış hesap Cevza hanımı tanır. misimiz? Vallah yaman kadındır. Bir kere eline geçerseniz, soyulup sovana dönmedikçe kurtulamazsınız. Bu kadın, ökse gibi, kurt ka- pam gibi, ağ gibi bir şeydir. İri yarı olan Gevza için bir gün bir arkadaş: — Dalyan gi Güldüm: — Evet, dedim, hem de öyle bir dalyan ki, içine düşenin, bir daha çıkmak imkânı yoktur!. Bakın bir gün Cevza'nın başına ne geldi. İslanbula, Anadolu eşraf ve ağni- yasmdan bir zat gelmişti. Paranın kokusunu alan Cevza, hemen adamın yakasına yapıştı ve bir gün, Beyoğlunda, bir kuyumcunun dükkâm önünden geçerken, came- kânda pırlantalı bir plak gösterdi: — Ne slur, şunu bana alsana.. İki bin İiraya verir. Gitmeden evel al da, bir yadigârın kalsın. dedi. 33,695 kuruş sarfetmeli idim; üç | Jztim ” Te sardı. Başladı | — Olur olur.. yüz küsur hral. Bir lâhza, kese- | y an gelir Gavcmeğe ... Şoi < zi Hardi ai zi muhteriyatını zihnen bir hesap | çe çıkar. — işle hani, anladı- | — — Akşama... ettim: Üç yüz küsür kuruşum | ©e eIe olmaz. SalyeR Bir saat sonra, Cevza kuyum: S — Bunda belli Faler bir gün, | SYA gider. Plağın iki bin beş Mahaza bu işe bir sermayedarı | olmuyacak bir şey —| beğlerden Bi Gi | Yüz ra olduğunu arlar. Adama iştirak ettirip, üç yüz lira bula- | op . | elerden biri İi | Çikanıp beş yüz. Tira verir ve bilirdim. Amma iş bu kadarla | Y” “ a Bir dost — ciddiyete “vurdu . / der kâz iyordu ki... Posta parası lâ- hi l Hanımla evlenmek — Akşam bir bi ti gg[şf eh zımdı. Amerikaya mektup kaça | VY istedi. Kadın red. — plağı alacak. Kendisine iki çider? - On iki P kaça | — Dostum var. detti Tiraya birakırsın. H aa ağ| gaa ç Akşam olur, ertesi sabah olur, için kaç para lâzım2-4043 lira 4 | — — Kasapl | HLA | eei suyalarda gürünten. Cei künüş .. Anladınız ya, 33695.| — — “Şu 'halde |© beki, Fakt evlene- | Ş0nm merdamla görünmez. Çevza milyonere mektup yazıp, birer | söyle seni katlet- Ü Si 2DON o Sımın ne olduğunu sorar. Kuyumcu: dolar istemenin çaresi yok... Ve | sin. Bütün gazete- — Niçin? ” Dediğiniz gibi beye iki bin Çi y gene anladınız ya, zenginin parası | der — resmini — ba — Kocama sa- | hiraya sattım. Kimbilir karım ne züğürdün çenesini yoruyor! sar. dık kalmak için.. | kadar sevineceki dedi ve gitti.. — AL, bu şapkayı sana hediye ediyorum . — İstemem hanımefendi, ni — Bu ay çıkan Resimli ay mecmuasında — Ertuğral - Muhsin bey; Türkiyede filim çevirmek deliliktir diyor; sen ne dersin? — Ertuğrul Muhsin beyin ikinci bir. filim çevirmekte — olduğuna göre, ne deyeceğimi sen düşün! Dört arkadaş, saat ona doğru lokatadan çıkmışlar yorlardı. Evine, alelekser sabaha karşı giden biri: — Çok erkenl dedi. Biri atıldı. — Evine gitmiyorsun birader! bara gidi- | Tatlı dayak Husust bir mektepte mual- diradi, v Çok hadit, çok şedit bir adamdı ve en küçük vesile ile talebeleri dövüyördü. Müdür kendisine bir kaç kere ihlar etti : — Hem bu yaptığın yanlış. dedi, çocukları tatlrlıkla yola getirmelisin. her dayaktan Ve muallime çıkışırdı — Tatlılık lâzım, tatlılıkt. Bir gün muallim bey sını- fa elinde bir değnekle girdi | 've gene bir vesile bulup. ta- lebeden birini değnekle döv- meğe başladı. Müdür geldi — Aşkolsun'! Ben tatlılık yum, sen değnekle dövü- yorsun. — Hayır efendim. nüzü tuttum, tatlı olsun deye, şeker kamışiyle dövüyorum. avucumda bir hediye getirdim, bil bakayım nedir ? — Gömlek. — Amma kaç tane? Çoktandır. yanında Mehme- di görmüyorum — Ankaraya gitti — Neden? — Düğün varmışta — Yaşattı desene. — Zannetmem.. kendi düği Dalgın Ben bu derecesini görmemiştim. Genç kadın kerşisini geçmiş konuşuyor, o da, dinler gibi du- ruyor. Kadıı — Hatırlı benimle evle: yet... Vardınız mı bari?.. Tarif Birine: Aşk ne- dir? deye sor. duk, Bilâ — tereddüt yçap verdi Çifleşmek arzu. su, üçleşmek korkusu / Bir müddet dü- Tüyordu. sonra' gene sorduk: Ya İzdivaç? Evveli cennet, Ahırı cehennem! Doğru mu? — Şunu evine koyamaz mısın? — Evdekiler istemiyor. alıştığım nispette para almıyormu . | — SĞRP Aamü ea geşikenetsin. — Sana nasihatım olsun. Bir kadını öpmeğe kalkışma. Ya öp, ya öpme. Mahçup Gülcemal tpr pura döğrü İz- | “mire gider... Va- ” purda genç bir kadın, — mahçup bir de genç var- dı. Mahçup genç kadınla — konuş- mak istiyor, söy- Tiyecek söz bula- mıyordu. Beş saa 1 sonra genç, gü Zel kadına yak daştı : — Muhelak İzmire gid yor. sanuz ?