Klio, şılıvet kaynağına benziyen sahhar göz- Vazan: iskender Fahreddin lerini süzerek-Padişahın kalbine kızgın bir ok saplar gibi-baktı... Sultan Mehmedin sinirleri gevşemişti Yunus bey, bizans Bilberinin dizinin dibinde uyumuştu... (Klio) lişah uzak- beyle gögüs güse yatıyorlar mış gibi, birbir- lerine o kadar yakın — oturiyor- lardı. Sultân Mehmet bir kaç adım nus beyi ilk defa böyle çirkin bir vaziyette göriyor- Diye hiddetli, asabi bir ses yükseldi. Kli çevirdiği arkamda Mehmedi müşlü. başını Sultarı gör - idare etmek iste İ di.. Yavaşca, Yunus beyin kolunu çimdikledi ve ayağa , kalkarak, karşı - hürmetkâr bir yerlere kadar eğildi (Klio) nur pembe beyaz vücu: du tamamile meydana “çıkmış ve çok açık giyindiği elbisesinin öylece omuzlarına alı- vermişti. Uzun, mevzun - kolları, dolgün kalçaları ve bütün bu güzelliklerinin fevkinde, iri siyah ve gözleri , Padişahın kadar Padişaha vaziyetle sahhar derhal nazarı dikkatini celbet- ti. Yunus beyin aklı başına geldi. Kolunu ovuşturarak: — Hain.! kolumu niçin çimdik- “Tedin? Diye söylenerek gözlerini açtı. karşısında - birdenbire utanmıştı. / Padişahın — heybetli nazarları — Klioyu korkutmuştu. Yunus bey derhal muhakeme- sini topladı — Padişahım, dedi, kölenizi af buyurunuz! — Arzuyü — şahaneleri veçhle kendisini burada serhoş etmeğe çalıştım.. — Ya senin bu hâlin...?1 — Şarap başıma çarptı.. Ken- dimden geçmişim, padişahım! Yunus bey içki müptelâsı değil- di.. iki kadeh şaraptan derhal sez> koş olmuştu. Sultan Mehtmet yavaşça sordu: Nasıl , ağrından bir şey mi? — Bizanslıların zatı şahanele- rine karşı fevkalâde hürmet ve muhabbetleri - olduğundan — bah- vücudile, bile çok Padişah sedirin bir ucuna otur- du ve (Klio) yu da elinden tuta- rak yanına oturttu. Bizans — dilberinin — tatlı Padişahi | görünce hem korkmuş, hem de | uzılılııı, Padişahı görünce, Yunus Iıeyııı kolunu çimdikler Bizans elçilerinden (Agripas)ın Karısı da Klio güzel ve savimli bir Kadındı... tebessümü — Padişahın - sinirlerini gevşetmiş ve Yunus beyi müşkil vaziyetten kurtarmıştı. Sultan Mehmet: — Yunus, ona söyle-dedi- ben babamın Bizanslılarla yaptığı dost- dük muahedesine sadık kalacağım. (Anivas )n zevcesi ve bütün Bizanslılar müsterih olsunlar! Yunus bey, Padişahın sözlerini Klioya, aynen, rumca - olarak söyledi. Klio, ilk defa, Türk bükümdarı karşısında kalbinin çarptığını his- setmişti. Egildi ve başını Padişa- hın dizine yaklaştırarak teşekkür etti. Sultan Mehmedin şiire ve sa- nayli nefiseye merakı vardı. Böyle âtif ve şairane manza- ralardan fevkalade zevk duyar. fakat, hiç bir zaman gafil avlan: Padişah Klioyu çok begenmişti. Saçlarını okşadı. Ellerini avucunun içine aldı. Yerdeki gümüş tepsiden bir üzüm tanesi kopararak Klionun agzına uzattı. Klio, şehvet kaynağına benziyen sahhar gözlerini” süzdü ve Padi- ahın kalbine kızgın bir ok Sâp- İa> gibi bali, —e Hai Artık Yünus beyin rehberligine Ve tercümanlığına lüzum kalma: mışti. Padişah elile işaret etti: — Yunus, bizi yalnız bırakl (Mabadi var) Vatandaş!. 29 TEŞRİNİEVEL : CGUMHURiYET yıl dönümüdür 'O gün Himayei etfal rozeti alarak, aziz Cumhuriyetin te- melini kuvvetlendir. Lituanya telgrafçıları pis gezmeğe karar verdiler Lituanyada, — Kovno — şehrinin posta telgraf memurları hükümet- ten maaşlarına ” zam talep etmi lerdir. Hükümet bu taleplerini kabul etmediği için bütün memur- lar grev yapmağı düşünmüşlerdir. Fakat Lituvanyada grev. yapan işine devam etmiyen memurlar haps lerinden, posta memurları grevi yapmıyacaklardır. Bu haftadan — itibaren hepsi traş olmaktan vazgeçeceklerdir. Bir müddet sonra sabun ile elle- rini, yüzlerini - yıkamaktan sarfı nazar edecekler, sonra / tirnak- larını — kesmiyecekler, — daha Sonra çamaşır değiştirmiyecekler. Memurlar >hükümetin, saçı saka- hna karışmış, tırnakları çapa gibi yüz göz kir pas içerisinde adam- ları istihdam etmektense larına zam yapmayı tercih maaş- edece- İdam mahkümu Hastalığını tedavi için en büyük profesörler çalışıyor Geçenlerde Nev Yorkta kişiyi öldürmüş olan Fr: minde bir cani tevkif edilmi mühakemesi — görülerek idama mahküm edilmiştir. Hüküm infaz edileceği gün Frank birdenbire müthiş bir sancıya — tutulmuştur. Derhal hastanenin doktoru çağrıl- mış ve Frankın apandisitten muz- tarıp olduğu anlaşılmıştır. Nev Yorkvn en meşhur opera- förlerinden, üçü davet edilerek Franka acele operasyon yapılmıştır Ertesi günü hastanın ahvali fenalaşmış, başka doktorlar çağı- k is- ve bazı ilâçlarla Şimdi - Frank iyileşmektedir . Temamen kesbi aliyet ettiği za- man idam edilecektir. Gkşam Halk sütunu Dikkat! Şimdiye kadar hu sütünda — intişar etmekte olan iş, evlenme, Zayi ve buna mümasil ilân mabiyetinde hado: |ma (Küçük ilânlar) setunanda - neşvedi: kecektir. (Flklk sülumu) gine, eskisi gibi, halkımızın dertlerine e/ şikâyetlerine açıktır. Sinema artistleri Meliha hanıma — Sorduğusuz artistlerden “Tagne Cate d, Pariste ve «Charles Rogresı Ho fivulta bnlunnyorlar, Pokat banel sted. yolarda. çalıştıklarımı - öğrenemedik: Açık muhahere Ankarada Nedim beya R, bey namına göndendiiniz EEktp farın ; kenlisine 'tar. Gevap Förmlyorsa ne yapalım BiçKi yurdu mezunlarından bir hanımın şikâyeti.. in me'yunları büyük bir ükttü hayalle karsılaştık, mektep ilar Biz hu ser resinden istidlar Müallin görü olabilnemiz — için örü telye tesi ekserimizii Biçki illaume'nin Poger isminde evlâdı. dünya- a — gelmişti. Poğer, üünyür 'ya Gerbin na- ada bir oğul getirdikten Sonra, genç ya- şında — öldü. Kıral, hafidine dört 'elle ve büyük bir şafp — katle sarildı. — — Onu - bağrına bastı ve tahsil ve terbiyesine Vai timam eyledi. Genç şehzade düşmana dos- ta parmak : tacak sehzade oldu: Güzelliğine güzel, zekiliğine — zeki, okumuşluğuna okumuş, kahramanlığına kahraman, şanlılığına şanlı. Hasılı efendim, asil delikanlının sıyt ve şöhreti yalnız Sicilya adasında dillere destan olmakla kalmadı; ummanları aştış Fas sultanının diyarına kadar ulaştı Bu tarihlerde, Fas sultamı, Si- cilyâ kıralı İkinci Guillaume'nin emrüiradesi altına gismiş bulunu- yordu. Sultanm kızi Zubeyde, genç şehzadenin — methüsenasını işite işite, ona kulaktan âşık olu- verdi. Sicilya'ya her gidip gelen yolcudan Gerbin'in haberini so- Hanımsultanın ne- tarifte bir kız olduğuna gelince, bu dilber, cibden peripeyker emsalsiz bir tim- sali melâhat idi. Yüz ve beden gü- zelliği, nezaket , zarafet , terbiye, ve zekâ hep onda idi. Uzun sö- zün kısası, Gerbin, kendi mem- leketinde, meziyetlerile nasıl lere dasitan ise, Zübeyde de Fas'ta, öylece dillere pelesenk olmuştu. Onun da methüsenasını ummanlar- dan aşırıp Sicilya şehzadesinin kulağına — ulaştırdılar. — Gerbin, bilmukabele, arap hanımsultanına kulaktan gönül verdi. Asil delikanlı, sadamlarından çağırarak dedi — Buraya bak! Yarından tezi yok; heman yola çıkacaksın, Fas'a gidip, bir kolaylıkla padişahın sarayına — gireceksin. — Zübeyde Hanım sultana hürmet ve selam- larımı söyliyeceksin: Onu ne dar sevdiğimden *- ofâ şu hediyeyi vereceksin.| gezaaamaan VEYLİ - Beşiktaş-Ak: retler . Te gm. B.O. 38: f Piyanko tehırı Hilâliahmer İstanbul merkezinden: Hilâlahmer Sanat evi eş- ya piyankosunun keşidesi 15 Teşrinisani 929 tarihi- ne tehir edilmiştir. ŞARK LİSESİ lise ikinci devre biri, İk, orta ki e (H için her gün ( Kız - Erkek, Leyli - Nehari ) talebe kaydına devam olunmaktadır. Müracaat: Her gün BEŞİKTAŞ, AKARETLER T şınııde ile Faslı Şhanımsultanın kanlı muaşakası Fas padişahının kizı Zübeyde hanımsultan Şehzada, zümrüt yüzük verdi. Elçi de pck açıkgöz adammış doğrusu; Fas' bohçacı kadın kılığına - girerek, bir takrip saraya sokulmanın ça- resini buldu. Böyle beklenilmedik bir haberci ile böyle beklenilmedik bir za- — manda - böyle beklenilmedik bir manalı yüzüğü alınca, Hanımsuk- tanın ne derece sevindiğini dü- şünün. Zümrüt yüzüğü öptü. Sağ eli- nİn nışan parmağına taktı; ve, sol elinin parmağından bir yakut yüzük — çıkararak — elçiye verdi. Elçi de, » kıymettar hediyeyi, — derhal, Sicilya'ya götürdü. Gerbin'nin saadetine payan yok ! Yakut yüzüğü öpüp parmağına taktı. Böylelikle, iki asil genç içkimsenin — haberi — olmaksızın biribirlerile uzaktan uzaj landılar. Fakaaaat! Heyhat ki, bahtiyarlıkları uzun zaman sürmedi. Fas padişahı gl- nün birinde, kızı Zübeyde') yaşındaki Tunus padişahı'na ni- şanladı. Hanımsultar — ye'sinden — yedi — gün yedi gece ağladı. için ağlıyorsun , kızım ? , diyen babasına hiçbir. cevap vermedi. Fakat, Sicilya'ya gizli bir haberci göndererek, sevgilisine dedirtti. içla, babam beni sanz vermiyecek böh gemi ile Fas'tan Tet us'a giderken beni kaçırtl,, B masumane aşkın kanlı saf- hası yarın ERKEK Ana -ilk ve tâli tedrisat sınıf (9 uncu sene)