Tefrika numarası: 3 KANLI MACERA BİRİNCİ KISIM: MEÇHUL ADAM 2 — Tabanca (Devamı) Gözünü ormandan ayırmıyor; bir eli ile de, kadife mantosunun yakasını tutuyor, göğsünü, kapı- yordu. Yaklaştıkça, Jak Löken daha iyi seçmeğe başladı. Sarışın, çok güzel çok cazibeli, zarifti. On | sekiz yaşında kadar görünüyordu. | Bir aralık durdu, ormana, bir baştan bir başa göz gezdirdi. Löken, kadının, Trekyeyi aradı- ğanı anladı, meçhul adama baktı. Trekye, yerini değiştirmiş, ormana || giren yelun başında beklemeğe başlamıştı. Neden kadını, orman- dan çıkıp karşılamıyordu ? iken , bu aralık , kadının , rdüğünü farketti. B n Dalal Tlşarak yürümeğe başlamıştı. Hattâ bu aralık ayağı sürçtü, az kalsın, yüzü koyum düşüyordu... Ormana girince, yanyana yü- rümeğe başladılar... Konuşmuyorlardı. Konuşmadan yürüdükleri, ta- vurlarından, — hallerinden — alaşılı yordu. Başlarını öne eğmişlerdi, Kibiedne bakmyolld.. Sık dallı, koytu, karanlık bir köşeye gelince durdular ve başlarını kaldırıp birbirlerine baktılar. Kadının arkası dönük olduğun- dan, Löken yüzünü göremiyordu. Yalmız, etvarından, güzel ve zarif bir kadın olduğuna,bir kere daha kanaat getirdi. Bir müddet orada durdular, sonra gene yürümeğe başladılar. Bd a L rüzgâra kapılıp kayboluyor, Lö- Kat “bir' imalü: belnde' bile gelemiyordu. Trekyenin, kadını isticvap ettiği anlaşılıyordu. Çünkü kadım başını kâh öne eğerek, kâh arkaya kal dırarak, evet veya hayır demek istiyormuş gibi hareketler yapr yordu. 1 Adam yalvarır. gibi bir şeyler di ve elindeki eşarpı göster- Kadın bir kere daha başını di. kalcırdı. Ya reddediyor veya in- kâr ediyordu ... Trekye, tekrar konuşmağa baş- ladı. Çehresinde ümitsizliğin akis- leri vardı. Gene yalvarıyordu. Genç kadın bir müddet dinledi, Sonra gene başını kaldırdı ve çeri geri gitti . GT AYe7 Küti Hin Teğyallü “haykırdı, kadının fazla uzaklaş- masına mani oldu. Sonra gene yalvarır gibi konuşarak , tekrar eşarpı gösterdi.. Nihayet sustu. Kadın gerile- mekte devam etti. Bir ka Şarlık İiülıııı:ş’nı : Marifetleri Muhariri Mütercimi Cami (Vâ-Na) “İşte, efendim, fil, fena halde kızmış; henüz Siyam'da bulundu- gu sırada, Pumirza'dan intikam almağa kalkışmış. “Noter de, Siyam'dan firardan gayri bir çarei halâs bulamamış. Şarlok Holmes'e dedim ki: — Vakanın mabadini tahmin yorum, üstat! Siyamlılar, gayet | kin'ar insanlardır. Mabutlarına vaki olan bu. tahkiri affede- men çler; ve inden — bir tancslri, — Pumirza'nin - peşine , intikan alaın diye yollamışlar. Üstat, takdirkârane gülümsedi. den temamen ayrıldılar... Genç kadın hayli uzaklaştıktan sonra, dikkatle, Trekye'nin yüzüne baktı, ve arkasını dönüp, ormandan çıktı. Genç adam, bitkin, perişan bir halde, olduğu yerde kaldı. Kadın, bir müddet ilerledikten sonra durdu, geri döndü, uzaktan elini salladı. Löken, ormanın kenarına gitti, Kadına — biraz daha — yakından baktı. Genç kadın ağlıyordu. Koyu mavi gözlerinden, yaşlar dökülüyor, yanaklarından süzüle- rek, yüzünü ıslatıyordu.. Benbeyaz dişlerini çerçeveleyen kırmızı du- dakları titriyordu... Bir an, kendini tut amadı, uzak- tan haykırdı : — Kalbim yanıyor!.. Hıçkırmağa başladı ve hıçkıra- rak koşup gitti. Arabaya bindi. Araba hareket edince, eğildi, bir kere daha ormana baktı. Bir müddet sonra, araba, ta uzaklarda, bir nokta halini aldı. Löken bir iki adım ilerledi. Bir kere daha genç kadını görmek istiyormuş gibi, dikkatle arabaya baktı... Ve ta, araba gözden kaybolun- caya kadar durdu. Ondan — sonra / geri — döndü. Terekyeye göz attı.. Trekye, yerinden kımıldamamıştı, Kolları yanına sarkmış, başı önüne düş- Mmüştü... Neden sonra harekete geldi. Yumruklarını sıktı , isirdi; elini cebine soktu, bir. tabanca çı- kardı. edi - Bütün - daireleri için büyük milk- darda mal getirtmiş olan ETABLİSMAN OROZDLBAK Bütün Stoklarını ilerde hiç görül- miyecek ehven larla şimdiden satmaktadır. — Doğrul İyi tahmin azizim! “İşte bu fıstıkçı şeklüşemailine bürünen kâhin, gizliden gizliye noterin peşine düşmüş. Onun burada kat'i surette yerleştiğine emniyet hasıl ettikten sonr: leketine telgraf. çekmiş. havaliye göndermişler. Zira, inti- kamın bizzat fil tarafından alın- ması, Siyamlıların dini mucibince ettin, “Fil, deliklerle mücehhez büyük derununda , buraya, ariye halinde getirilmiş. siyam'da kauçuk da ötedenberi, ilâh olan n ayıklznııa böyle lâstikler imak, ve, ahaliye mucizeler #rmek âdettir. Ahali, ilâhların düz duvarda ve tavanda yürüdük- lerini görünce, — ülühiyetlerinde şüpheleri kalmaz. Antalya - Mersin postası (MAHMUTŞEVKETPAŞA) mahsus. ol mak üzere 15 Teşrinievvel salı 12 de Galata rıltımından ha- reketle İzmir Küllük - Bodrum Rados Fethiye Antalya Alâiye Mersine gidecek ve dönüşte Silifke Anamor Alâiye Antal- ya ke Fethiye Bodrum Küllük İzmire uğrayarak gele- vapuru bu sefere nyvalık sür'at postası (MERSİN) vaperu 15 Teş- rinievvel salı 17 de Sirkeci zıltımından hazektle Gelibolu Çanakkale Küçükkuyu Edremit Burhaniye Ayvalığa — gidecel ve dönüşte mezkü: iskelel birlikte Altımcluğa uğrayacak- tır, Gelibolu icin yalnız yölen alını yük alınmaz. Trabzan ikinci postası (ANKARA) vapuzn 17 Teş- rinievel perşembe akşamıı Ga- Jata — rıhtımından — hareketle Zonguldak İnebolu Sinop Sam- sun Ünye Fatsa Ordu Giresnn Trabzon Rize Hopaya gidecek ve dönüşte —pazar — iskelesiyle Rize Of Sürmene — Trabzon Polathane — Tirebolu — Giresun Ordu Fatsa Samsun Sinop İne- boluya uğrayarak / gelecektir. Köprü başında. Beyoğlu 2362. Şube Acentası: — Mahimuc Hant altında. İstanbul 2749. Makinist aranıyor Lüle Burgaz civarındaki Çift- liklerimizdeki — buharlı — pullukta istihdam edilmek üzere muaalim, mahareti kâmileyi haiz bir maki- ist arayoruz. Vesaiki mükemmele ibrazı suretile İstanbuldaki veya mülhakattaki taliplerin şirketir ze müracaatları ilân olunur. Türk-Alman Teşebbüsatı İkti- Şirketi Sirketi Sirkeci cü Vakıf Han 4 üncü “Derken efendim, bir gece, fili, uçurumun kenarına ve onu, uçurumun di- binde yerleştirmiş. “Fil, ayaklarındakı — yuvarlak lâstikler sayesinde, kolaylıkla aşa- #aya inip çılayordu. Tıpkı duvar- da yürüyen bir sinek gibi. “Ve, bu menhus yuvada, inti- kam saatinin gelmesini bekliyordu.,, Haykırdır — Meselenin arka tarafı gün | gibi ayanbeyan, üstat! Lâstikler sayesinde fil, her tarafta, hatta tavanda bile yürüyebiliyordu. Da- ima karanlıkta ve beyaz vücudile beyaz fonda yürüdüğü için göze gözükmiyordu. Tavandan, hortu- munu uzatarak, aşağıda istediğini yoklıyor ve boğuyordu. Nihayet, tavan siyaha beyandıktan sonra siyah fon üzerindeki beyaz vücu- dile göründü. İstanbul vilâyeti sıhhat ve içtimai | muavenet müdüriyetinden Tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı icrasına dair 1919 numaralı kanunun 14 ünci tesis edilecek etibba odaları üçüncü mıntaka heyı 18 inci cuma günü saat on üçte Darülfünun konferans salonunda icra olunacaktır. Kanumun 15 inci maddesi Türkiyede icrayi sanat selâhiyetini haiz serbest veya memur bilumum etibbanın (Tabibler, diş tabibleri ve dişçiler) odalara dahil olması mecburi olduğu ve etibba odaları nizamnamesinin beşinci maddesinde oda azalarının mahalli içtimaa gelerek rey v maddesi mucibince batı teşrinievelin idare ve haysiyet divanı azası intil cabeder. Mahalli intihapte yen veya mazereti sebebile isbatı vücüd edemeyen zevat imzalarile musaddak ve ayrı bir zarf içinde konmuş ve kapanmış rey pasolarını bir mektup deruninde ve ayni günde ve intihap reyinde bulunabilmek üzere oda reisine hitaben göndermesi musarrahtır. Tabip, diş tabibi ve dişçi beylerin intihap günü olan 18 teşrinievel 929 cuma günü saat on üç te Bayazıtta Darülfünun konferans salonuna teşrifleri ehemmi- yetle rica olunur. MEVKiLERiNi YUKSELTMEK iSTEYEN GENÇLERE Mevkünizin ve maaşınızın yükselmesini isterseniz malümatınınızın artması mutlaka Jâzımdır. Fransızca, İngilizce, defter usulü, plân okumak, resim yapmak, daktilografi, kaligrafi ve iş bilen kimselere ihtiyaç vardır. Yukarıdaki dersler muktedir. muallimler. tarafından, mütedil şeraitle, programlarını zenginleştirmiş olan “Amerikan erkek lisan ve ticaret dersaneleri,, gece kurslarında öğretilecektir. Kursları muvaffakıyetle bitirenlere şehadetname verilir, ve vaziyetlerinin iyileş- mesine mümkün olduğu kadar yardım edilir. Kurslar 16 birinci teş- rinde açılıyor. Fazla malümat için İstanbul, Çarşıkapı, Medrese sokak, 1 ve Beyoğlu, Kabristan sokak, 42 ye müracaat ediniz. Muvaffak Yelkenci Vapırları KARA DENİZ LÜKS VE SÜR'AT POSTASI SAMSUN yapuru 16 teşrinlevvel Günü Limon Çiçeği Sinir kolonyası Bütün kolonyalardan gü- zeldir. Bahçe kapıda Borsa karşısında Ramazan zade Cemal ccza ve ıtıryat de- posunda, Çarşamba yti tamtndan (Zonguldak, san, Ordu, cektir. Tafsilât için sirkecide yel- kenci Hanında kâin acentesine Tecrübe ediniz Giresoz ve Rize) ye ROMANYA HÜKÜMETİ İDAREİ BAHRİYESİ Limanımızdan hareket — edecek ni L ai | (DAÇYA) vapuru 15 Teğrini- evel salı sabah - saat 10,30 da (Köstence)ye (PRENÇİPEZA MARİA ) va puru 17 Teşrinievvel — Perşembe Sant 10,30 — da (Köstence)ye (RECEL KAROL) vapura 19 TTeşrinievvel cumarlesi saat 14 de (Pire ve İsk Aile bil . Romany husüst vit haşlıca merker S GRANDS PABE lan saatler meyanında t kazanmış olan yegü- leri ve merkezi ve Cenupi Ayru- pa için doğru bilet verilir. Oryan Ekspaes ile aktarma y Umuni scentaları İslanbulda İstanbul - Berlin 5 52 ada ve bül - Varşuva seyahati 4 , K. CESVİCİYAN ve MAHTEMU | Ve İ D eee Ğ aat devam eder. Bir. gece teem, gea GÖZ HEKİMİ aa bir gece vapur. nr Nunı FEHMİ fazla tafsilât Galata merkez rılıtım Hanında kâin umumi acenteliğine müracaat. telefon Beyoğlu 2014 — Peki, üstat, “Elsiz kol , da ne oluyormuş ? — Hortum! Fil hortumu elsiz kola benzemez mi? — Sahi, sahi! Pek mantıki, üstat! Bir nokta daha kaldı : Acaba Siyamlı, eczacı Hartıcul'u niçin boğdurdu? O da mı Siyam- da bir halt karıştırmış ? — Eczacı, balkı, — Siyamlı'nın istanbul, Divanyolu Şarlak Halme: — Doğru! T — Yalnız bir ciheti anlıyamadım, üstat! — Neder o cihet? — “Tarapataka! Elsiz kolunu uzat ! . diye bir ses işitiyorduk, hanif! Bu sesi kim çıkarıyordu? im çıkaracak? Siyamlı! — Amma, ses, onun tarafından gelmiyordu. |aleyhin bulunduğu zaman karış- — Siyamlının bir kâhin oldu- | tırmış. Zira, onu / alâmeleünnas ör ithama kalkıştı. HKT Gaçeden “habiir e | İN ĞÜL ua GĞE Hişi kâhinlerin bir çok mari- | Gnu öldürmüş olacak | fetleri vardır. Sihirbazlık ede- | . — Zaten, ben de, bu intikam â.yeııiıde Siyamlı'dan şüphelen- — Al Sahil Sahi! Birşey daha sorayım: Sizde, köylülerin yanında, TARAPATAKA yı tahkir etmiş- bilmek, halka mucize göstermek | üzre, çocukluklarından itibaren , marifetler talim ederler ki, bun- | lardan biri , vantrilokluktur . —— | — Hmmm! Demek, fıstıkcı | kiniz, * Tarapataka bana vız gelir!. vantrilokmuş? ientiştiin. . — Bittabi . (Mabadi var)